AKP, YPG'nin Bağdadi istihbaratından rahatsız oldu

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'nin ABD operasyonunda ölmesine açıklama yaparken ABD'nin SDG Komutanı Mazlum Kobani'ye yönelik tutumunu eleştirdi. 

AKP, YPG'nin Bağdadi istihbaratından rahatsız oldu

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'nin ABD operasyonunda ölmesine açıklama yaparken ABD'nin SDG Komutanı Mazlum Kobani'ye yönelik tutumunu eleştirdi. 

Ömer Çelik Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklama yapıyor. Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

Bağdadi’nin öldürülmesi

Dün ABD Başkanı tarafından DEAŞ liderinin öldürüldüğü açıklandı. Bu örgüt en çok İslam'a, Müslümanlara ve ülkemize zarar veren terör örgütü. İnsanlığa karşı suç işleyen örgüt. Bunun liderinin öldürülmüş olması terörle mücadelede dönüm noktasıdır. Umarız bütün terör örgütlerine karşı aynı mücadele devam eder. Bir terör örgütü liderinin terörle mücadele kapsamında öldürülmesi söz konusuyken başka bir terör örgütünün sözde liderinin ABD’ye davet edilmesi, Twitter’dan tebrik edilmesinin ne kadar çelişkili olduğunu görüyoruz.

"Neden Bağdadi'nin bertarafı daha önce olmamıştır?"

Barış Pınarı başladığında herkes DEAŞ'la mücadeleyi zaafa uğratacağını iddia ediyordu. Özellikle YPG unsurları bu propagandayı yapıyorlardı. Görüldüğü gibi Barış Pınarı Harekatı'ndan çok kısa bir zaman sonra DEAŞ liderinin bertaraf edilmesi mümkün olmuştur. PYD-YPG terör örgütü madem bu kadar istihbarata sahiptiler, istihbaratı kendilerinin verdiğini iddia ediyor peki neden Barış Pınarı Harekatı'ndan önce bu olmadı? Barış Pınarı operasyonu ile tam tersine DEAŞ'la mücadelenin güçlendiği net bir şekilde görülmektedir. Bu eli kanlı vahşi örgüt Ankara Gar patlamasında, Gaziantep'te, Atatürk Havalimanı'nda, Reyna'da, Suruç'ta, Sultanahmet, Niğde'deki canlarımızın şehit olmasına sebep oldu.

"DEAŞ'la göğüs göğüse mücadeleyi yapan tek ülke Türkiye"

Cumhurbaşkanımızın beyanları DEAŞ'ın ideolojik olarak geriletilmesine çok önemli role sahiptir. DEAŞ'la askeri olarak mücadele etmek mümkündür ama ideolojik mücadele önemlidir dendi. Müslüman bir lider bunun en çok zarar verdiğini, en çok Müslümanlara zarar verdiğini ifade ettiği zaman bu ideolojik mücadele daha etkili olmaktadır. Fırat Kalkanı Harekatı'nda sahada terör örgütü DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. Türkiye bununla beraber başka terör örgütleriyle mücadele ediyordu. Türkiye'nin 2016-1018'de yürüttüğü Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonuyla DEAŞ ve diğer terör örgütlerinden kurtulmuştur. Türkiye bunu tek başına gerçekleştirmiştir.

"YPG, DEAŞ'ı geriletmedi tam aksine zemin sağladı"

İncirlik hava üssü DEAŞ'a karşı mücadelede önemli rol üstlenmiştir. DEAŞ'ın kendisine hedef olarak seçtiği Irak'taki güvenlik güçlerinin iyi mücadele edebilmesi için Türkiye 'eğit donat'a ev sahipliği yapmıştır. Yabancı terörist savaşları dünyanın gündemindeki en önemli konulardan bir tanesidir. Yaklaşık 70 bin 480 kişi Türkiye'nin giriş yasağı listesinde yer almaktadır. Ayrıca yabancı terör savaşçılarla ilgili olarak 7 bin 445 yabancı uyruklu kişi sınır dışı edilmiştir. Net bir şekilde görülmektedir ki, YPG/PYD terör örgütünün varlığı DEAŞ'ı geriletmek değil DEAŞ'a zemin bulmasına sebebiyet vermektedir. YPG/PYD terör örgütüne güvenmek tam bir akıl tutulmasıdır.

"DEAŞ ne ise PKK ve PYD/YPG aynıdır"

İlk bakışı sıkıştığında bu terör örgütü DEAŞ'lıları serbest bırakma gibi faaliyet içerisine girmiştir. Bölge halkı yapılan harekattan memnundur, hayat normale dönmektedir. Kendilerine haraç vermeye zorlayan, çocukları terörist unsurları parçası haline getirmek isteyen unsurlara karşı verilen mücadeleden memnudur. DEAŞ'la yapılan mücadele neyse YPG-PKK'ya karşı da aynısının yapılması gerekir. DEAŞ terör örgütü ülkemize saldırı yaptığında bize dayanışma mesajı yayınlayanların, PKK/YPG/PYD saldırdığında göstermemesi büyük bir ilkesizliktir. Bu vesile ile mültecilerin durumu meselesi daha yoğun bir şekilde tartışıyor.

"AB mültecilere köprüler kuracağına duvarlar örmüştür"

Biz geri göndermeme ilkesine insani sebeplerle yaklaşan bir ülkeyiz. Bu konuda en çok konuşan AB bu meselede en çok sınıfta kalmış mekanizmanın başında gelmektedir. Köprüler kurmak yerine duvarlar örmeyi tercih ettiler. Güvenli Bölge'de Cumhurbaşkanımızın teklifine pozitif katkı sağlamalıdırlar. İçişleri Bakanlığımızın uygulamaları çok daha yeni standartlar ortaya koymuştur. Bu da yabancı gözlemciler tarafından takdir edilmiştir. Mülteciler için dünya genelinde okullaşma oranı yüzde 71 iken Türkiye'de yüzde 93.3'dür. Biz bu çocukları eğitmezsek yarın öbür gün terör örgütleri bu çocukları insan deposu olarak kullanacaktır. Bu insanların sağ salim ve güvenli şekilde ülkelere dönmeleri sağlanması gereklidir.

"Bu tür raporlar yazılırken bizimle istişare edebilirler"

Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrılarına 'evet haklısınız' demelerine rağmen maalesef adım atmıyorlar. Birkaç kuruş yardım yaparak Türkiye'yi mülteci kampı bir memleket olarak görmemelidir. Türkiye kimsenin mülteci kampı değildir. Dolayısıyla işi hassasiyetle ele alıp, ciddi bir eylem planıyla karşımıza gelmelilerdir. Af Örgütü raporu ile Türkiye'nin hakkaniyetinin hedef alınmasını eleştiriyoruz. Bu teşkilat muhatap olduğumuz, zaman zaman kendileriyle görüştüğümüz teşkilattır. Geri göndermeme ilkesine bağlı olarak şüphe içerisinde bir davranış içerisinde olmamalıdırlar. Bu raporlar yazılırken bizimle de istişare halinde olurlarsa kendilerinin doğru bilgiye ulaşması için elimizden geleni yaparız.

"İstediler ki TSK kiliseye ateş açıp hasar versin"

Türkiye'nin demografik yapıyı değiştirme gibi birtakım iddialar sürekli olarak gündeme getiriliyor. Etnik temizliği yapan PYD/YPG terör örgütüdür. Türkler, kendi hakimiyetine girmeyen Kürtler, Araplar, hristiyanlardır. Burada Türkiye'nin yaptığı net bir şekilde terörle mücadeledir. Barış Pınarı'nda kilisenin içinde TSK unsurlarına atış yaptılar. Bekliyorlardı ki TSK bunlara acele cevap versin ve kilise hasar görsün. TSK dünyanın en olgun ordularında bir tanesidir, bu provokasyonu görüp anında deşifre etmişlerdir. Bu iddiaları söyleyenler bölgedeki Kürt, Arap, Türkmen, Müslüman, Hristiyan, Ezidi, Yahudi gruplarıyla konuşsunlar. Bizim Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili yaptığımız şey her şeyin yerli yerine oturmasıdır.

"Alman makamlarına teessüflerimizi iletiyoruz"

Önemli olan Suriye krizinde kriz başlamadan önce kim nerede oturuyorsa oraya rahatça dönebilmesidir. Buna karşı yapılan birtakım suni tasarrufları bu harekatla geri döndürüyoruz. Maalesef müttefiklerimizin sessiz kalmasının bir başka göstergesi de Almanya'da Türkler'e yapılan saldırılardır. Bütün bu ülkeleri PKK terör örgütünün ve benzeri terör örgütlerini soydaşlarımızı, vatandaşlarımızı, dindaşlarımızı taciz etmelerine karşı uyarıyoruz. Alman makamlarına gerekli ve yeterli tedbirleri almadıkları için teessüflerimizi iletiyoruz. Pek çok yalan ve maniplatüf haber bu ülkelerin medyasında çıkmaktadırlar. Burada Alman siyasetçilerinin de sorumluluğu vardır. Operasyon başlar başlamaz bazı Alman siyasetçiler gerilimin tırmanacağını söylüyordu, peki niye o zaman tedbir almıyorsunuz? Bu konudaki tedbirlerin daha güçlü şekilde alınmasının ifade etmek isterim.

"Teröristlerin elindeki ağır silahları ABD toplayacaktır"

ABD heyeti sayın Cumhurbaşkanımızı ziyaretinin sonrası mutabakat ortaya çıkmıştır. Ağır silahların ve bütün silahların toplanması meselesi ABD'nin sorumluluğundadır. Bizim tespitlerimize göre 30 bin TIR ve 4 bin 500 uçakla NATO ülkesi tarafından terör örgütüne verilmiştir. Bu konuda takibimiz sürüyor. Bugün de bir bilgi alışverişi mekanizması toplantısı olacaktı. TSK'nın kendi imkan ve kabiliyetleriyle ortaya koyduğu silahların imha edilme sürecidir. Terör örgütüne ait olarak iki adet silah ele geçirildi. Top, Doçka mühimmatı, çok sayıda mayın arama dedektörü ele geçirildi ve imha edildi. Terör örgütünün tahkimatları silahlı kuvvetlerimiz tarafından imha edilmesidir. Esas olan bu silahların ABD tarafından toplanmasıdır.