Analiz / IŞİD'den temizlenen Musul'u, Kürtler mi Şii Irak Hükümeti mi yönetecek?

Analiz / IŞİD'den temizlenen Musul'u, Kürtler mi Şii Irak Hükümeti mi yönetecek?

KRD News-Ahmed Faik

IŞİD’in Musul’dan tamamen temizlenmesinin ardından gelecekte Musul’un nasıl yönetileceği şimdiden tartışılmaya başlandı.

Sunni Müslüman kimliğiyle ön plana çıkan Musul kenti, yaklaşık 3.5 yıllık IŞİD işgalinden sonra dün itibariyle resmen IŞİD’den kurtarıldı. Kentin IŞİD’den kurtarılmasının ardından çatışmalar ve bombardımanlar nedeniyle bitap ve yorgun düşen Musul kentinin, geleceğinin nasıl şekillendirileceği bir konusunda şu ana dek net bir açıklama yapılmış değil.

Irak Kürdistan hükümeti ile Irak merkezi hükümeti arasındaki anlaşmazlık noktalarından birisi olan Musul kentinin geleceğine ilişkin, Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani yakın geçmişte yabancı diplomatlarla yaptığı görüşmelerde sıklıkla konuyu gündeme getirmişti. Musul’un geleceğinin belirlenmesi talebini sürekli olarak yenileyen Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin aksine, Irak merkezi hükümetinden konuyla ilgili bugüne dek tatmin edici bir açıklama ya da tespit yapılmadı.

Yıllar önce yapılması kararlaştırılan ancak henüz yapılmayan Musul ve Kerkük gibi ‘Tartışmalı Bölgelerin’, IŞİD’in temizlenmesinin ardından Kürdistan ve Irak Hükümeti arasındaki mevcut krizi daha da derinleştirecektir.

Kürdistan Bölgesel Hükümeti ve Irak merkezi Hükümetinin üzerinde tartıştığı Musul’un esas problemi IŞİD’in kentten temizlenmesinden sonra başlayacağı bir gerçek. Kentten IŞİD’i çıkarmak için yapılan yoğun bombardımanlar kadar, Irak Ordu Güçleri içindeki fanatik Şiilerin Musul’u IŞİD’den temizledikten kısa bir süre sonra ‘Şii Zaferi’ olarak lanse etmesinin kentin Sunni sakinlerinde ciddi bir rahatsızlık yaratacağı da ortada.

Geleneksel Sunni-Şii çatışmasının savaş ve intikam arenasına dönüştüğü Musul kenti, etkin tedbirler alınmazsa IŞİD sonrasında oluşacak boşluğun bir başka cihatçı-sunni örgüt tarafından doldurulmasına ve olası bir örgüte enerji sağlamasına olanak veriyor.

Merkezi Irak Hükümetinin ‘Zafer’ naraları attığı bir dönemde Musul’un geleceğine ilişkin belirsizlik ve sessizlik, en büyük tehlikeyi barındıyor. İran’dan aldığı destekle hızlı bir şekilde Şii düşünce sistematiğinin diktatörlüğüne dönüşen Irak Hükümetinin Musul’un geleceği için yapacağı öneri ve tekliflerin işgal ve ilhak mantığından uzak olmayacağı da açık.

Irak'taki Haşdi Şabi gibi Şii militanlar aracılığıyla İran, bölgedeki nüfuzu pekiştirmeye çalışıyor. IŞİD’le mücadeleyi tek başına yürütemeyecek durumdaki Irak Hükümetinin İran’dan aldığı yardımlar neticesinde adeta İran’ın uydusu yahut federal bir parçası görüntüsünü veren Irak Merkezi Hükümeti; İran’ın olurunu almadan en küçük bir adımı atacak dirayete sahip değildir.

İran’ın ezici etkisi ve sıkı denetimi altındaki Bağdat Hükümetinin talepleri, istemler ve Musul’da atacağı adımlar kolaylıkla bölgeden yeni bir IŞİD’i ortaya çıkaracak enerjinin oluşmasını sağlayabilir. Şii grupların denetimi altındaki Sunni Musul kentinde, kısa süre içinde kendilerini imtiyazlı olarak kabul eden Sunni Araplar içinde memnuniyetsizliğe neden olacaktır.

Musul’un IŞİD egemenliğinde kaldığı süre içinde kentte bulunan IŞİD’li sayısı yaklaşık olarak 5 Bin civarında idi. 60 Bin kişiden oluşan Irak Ordu Güçleri ve Şii Milisler, yaklaşık 7 aylık bir çaba sonrasında (ağır Amerikan bombardımanını unutmamak gerek) Musul’u tamemen IŞİD’den temizlemeye başarabildiler. Savaşan güçler arasında ilk bakışta dengesiz gibi görülen savaşçı sayısına karşın mücadelenin uzun sürmüş olması; Şii-Sunni ayrışmasındaki potansiyel enerjiyi göstermesi bakımından önemlidir.

Böylesi bir ortamda Musul’un geleceği ile ilgili alınacak kararların tek başına Irak Merkezi Hükümetine verilmesi, bir anlamda İran’a yetki vermek anlamında olacaktır. Dirayetini çoktan kaybetmiş bir Irak Hükümetinin, etkisini kanıtlamak için Musul’da girişeceği pervasız adımlar bölgedeki dengesizliği daha da arttıracaktır.