Bildirici: Öcalan görüşmesi ve seçim senaryoları

Bildirici: Öcalan görüşmesi ve seçim senaryoları

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Asrın Hukuk Bürosu'nun 2 Mayıs'ta müvekkilleri PKK lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Cezaevi'nde yaptıkları görüşmeyi basın toplantısı şeklinde duyurmalarının ardından  YSK'nin İstanbul seçimlerini iptal etmesi kararıyla denk gelmesi üzerine yazılan yazıları değerlendirdi. 

Bildirici, Cumhuriyet'te çıkan bir haberi eleştirerek "Kim iddia ediyor? Kim ileri sürüyor? Kim yorumlamıştı? Bu soruların cevapları yok haberde. Bu iddiaların nereden, nasıl çıktığına dair bir bilgi de yok. Veri olmayınca böyle yazılması yanlış" diye yazdı.

Faruk Bildirici'nin kendi internet sitesinde "Öcalan görüşmesi ve seçim senaryoları" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle: 

Gazeteci senaryo yazmaz. Haber ve yazı yazar, yorum yapar, analiz üretir. Gazeteci, bu faaliyetleri yürütürken mutlaka somut bilgi ve belgeye dayanır. Ama son zamanlarda hiçbir belge ya da bilgiye dayanmayan, varsayımlarla, tahminlerle oluşturulmuş metinlerle sık karşılaşıyoruz. Haberden, gazetecilik ürününden çok senaryoya benziyor yazılanlar, söylenenler.

En yakın örnekler de Abdullah Öcalan ile avukatlarının görüşmesine yıllar sonra yeniden izin verilmesi ve İstanbul’da büyükşehir belediye başkanı seçiminin iptali hakkında yazılanlar, konuşulanlar…

Avukatlar, 6 Mayıs’ta düzenledikleri basın toplantısında Öcalan’ın mesajını açıkladılar. Öcalan, mesajında cezaevlerindeki açlık grevleri, çözüm süreci ve Suriye konularına değiniyordu. 2013’te Diyarbakır’da meydanda okunan mektubunu hatırlatarak, “Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Nevroz Bildirgesinde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır. Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır” diyordu.

Görüşmenin içeriğiyle ilgili bilgi bu kadardı. Fakat önce sosyal medyada ardından medyada “Çözüm sürecinin yeniden başladığı” ve “HDP’nin İstanbul’da AKP’ye destek vereceği” yazılmaya, söylenmeye başlandı.  Hatta Habertürk yazarı Nagehan Alçı, HDP’nin İstanbul’da kendi adayını çıkaracağını söyledi.

Bu senaryoların kısa sürede iyice dallanıp budaklanması üzerine AKP ve HDP’den yalanlamalar geldi.  HDP Eş Genel Başkan Sezai Temelli, 31 Mart seçimlerinde ortaya bir strateji koyduklarını belirterek, "Dün ne yaptıysak yarın da onu yapacağız" dedi. Görüşmeye katılan avukatlardan Newroz Uysal da Öcalan’ın gündeminde İstanbul seçimlerinin olmadığını açıkladı.

Yine de bu senaryolar gazete ve internet sitelerinde yazılmaya, televizyonlarda konuşulmaya devam etti.  Örneğin 9 Mayıs’ta Cumhuriyet’te çıkan “Seçim ayarlı görüşme” haberinin giriş bölümü şöyleydi:

“Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile 8 yıl sonra avukatlarıyla yapılan görüşmeden önce 31 Mart’ın hemen ardından bir ön görüşme yapıldığı, iddia ediliyor. Avukatlarıyla yapılan görüşmede İmralı’dan verilecek mesajın içeriği konusunda pazarlık yapıldığı, bu nedenle 2 Mayıs’ta gerçekleştirilen görüşmenin 6 Mayıs’ta kamuoyuna duyurulduğu ileri sürülüyor.

YSK’nin İstanbul seçimlerini iptal ettiği gün, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile avukatlarının 8 yıl aradan sonra İmralı’da görüşme yaptığının kamuoyuna duyurulması iktidarın Kürt kökenli seçmene bir mesaj verdiği şeklinde yorumlanmıştı.”

“İddia ediliyor”, “ileri sürülüyor” ve “yorumlanmıştı”. Haberin bütün dayanağı bu sözcüklerde saklı.  Kim iddia ediyor? Kim ileri sürüyor? Kim yorumlamıştı? Bu soruların cevapları yok haberde. Bu iddiaların nereden, nasıl çıktığına dair bir bilgi de yok. Veri olmayınca böyle yazılması yanlış.

Doğal ve doğru olan, gazetecinin böyle bir görüşme sonrasında “Neden sekiz yıl aradan sonra Öcalan ile görüşmeye izin verildi” ve “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor” sorularına yanıt araması. Ancak bu sorulara yanıt bulabilirse haber yazabilir.  

Cumhuriyet Yayın İlkeleri’ndeki “Haberlerde gerçeğe uygunluk esastır. Haberlerde gerçeğin tüm boyutlarına, karşıt görüş ve iddialara yer vermek zorunluluktur” maddesini hatırlatayım.