CHP'li vekilden 'AKP'nin kayyım politikasının gerçek sebebi

31 Mart yerel seçimlerinin hemen ardından, bazı Kürt beldelerinde seçilmiş belediye başkanlarına mazbatalarını vermeyerek, kayyım uygulamasının sinyallerini veren iktidarın, 'kayyımokrasi' olarak tanımlanabilecek bir rejim inşa ettiğine yönelik eleştiriler yapılıyor. 

CHP'li vekilden 'AKP'nin kayyım politikasının gerçek sebebi

31 Mart yerel seçimlerinin hemen ardından, bazı Kürt beldelerinde seçilmiş belediye başkanlarına mazbatalarını vermeyerek, kayyım uygulamasının sinyallerini veren iktidarın, 'kayyımokrasi' olarak tanımlanabilecek bir rejim inşa ettiğine yönelik eleştiriler yapılıyor. 

AKP iktidarı tarafından, Diyarbakır, Mardin ve Van'a kayyım atamalarına tepkiler sürerken, meselenin siyasi boyutu kadar hukuk açısından tartışmalı yönlerine de dikkat çekiliyor.

CHP Parti Meclisi Üyesi ve hukukçu İlhan Cihaner, iktidarın seçilmiş başkanları görevlerinden alıkoyarak yerlerine kayyım ataması uygulamasına 'Kayyımokrasi' benzetmesini yaptı.

Taz Gazete'den Erk Acarer'in haberine göre, CHP'nin kayyımlarla ilgili tutumunu da değerlendiren Cihaner, kayyım atama işaretlerinin çok önceden verildiğini belirtiyor. 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, 31 Mart öncesindeki açıklamaları ve Bağlar'da verilmeyen mazbataya dikkat çeken Cihaner, "Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) haklarında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlem yapılan başkanlara mazbatalarını vermeme kararı alması hazırlıktı" yorumunu yapıyor.

Kayyım atamalarını idari hukuk açısından da 'kanunsuz' olarak nitelendiren Cihaner, tepkisini şu sözlerle dile getiriyor:

"Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı'ya ilişkin soruşturma 2017 yılında başlatıldı. Üstelik tutuklu yargılama süreci de yok. Suç teşkil ettiği iddia edilen eylemler yazılmamış. PKK’lilerin isimlerinin caddelere verildiği söyleniyor. Peki, valilikler bunu neden engellememiş? Belediye başkanlarına yönelik gerekçelerden biri de örgüt propogandası yapmak. Propoganda suçu da, “terörle bağlantılı“ kavramı da çok muğlak hale getirildi. Hem iç hukuk hem de uluslarası yasaları altüst edecek şekilde uygulanmaya başladı. Terör örgütüyle irtibat ve iltisak soruşturulacaksa, ilk önce AKP-FETÖ/PDY ilişkilerine bakılmalı."

AKP'nin bu operasyonlarla neyi amaçladığına dair soruya ise, Cihaner, "...hem AKP belediyeleri hem de önceki kayyımlarda yolsuzluklar çok fazla ortaya dökülüp saçıldı. AKP, “Kayyımokrasi“ olarak adlandırabilecek bir rejim inşaa etti adeta. Bunu her alanda bir sopa, daha çok da menfaatlerine uygun bir araç olarak kullanıyor. Bu uygulama iş dünyasında da sıkça başvurulan bir yöntem haline geldi. Önce kriminalize ediliyor, sonra da şirketler ele geçirilip sermaye transferi yapılıyor. Bu açıdan kayyımlar, aynı zamanda rejimin ekonomik bir aparatına dönüştürüldü" yanıtını veriyor.

Sıranın CHP'li belediyelere gelme ihtimaliyle ilgili de, Cihaner, "Erdoğan buna cüret edemez“ diyenler yanlılıyor. Daha önceden bunu CHP’li belediyelere yönelik de yaptılar. İstanbul ve Ankara gibi belediyelere olası kayyım ataması, Erdoğan’ın cüreti ile değil, bu durumun kendisine yarar sağlayıp, sağlamayacağı ile ilgili. Ajandasını bu doğrultuda oluşturuyor" diye ekliyor.

CHP'nin tepkisini yeterli bulup bulmadığı ile ilgili soruya ise, Cihaner, "Söylediğim gibi, tehdit ve itiraflara rağmen bir hazırlık yapılmadı. Halbuki ortada hukuksuzluk pratiklerini bildiğimiz bir iktidar var. Toplumun mobilize olmasını sağlayan seçim sürecinden daha fazla yararlanılmalıydı. AKP’nin atabileceği adımlar tartışılmalıydı. Ancak muhalefet tarafından bir tedbir alınmadı. Şimdi kayyımlara karşı somut tepki ortaya koymakla birlikte, nerede hatalı davranıldığına ilişkin özeleştiriler de yapmak şart. Bu tarz bir yol haritası izlenmezse, sandığın bile kıymeti kalmayacak" yanıtını veriyor. 

Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz