Davutoğlu'ndan PKK için bariyer tanımlaması

Türkiye eski Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerinin Ortadoğu barışı için çok önemli olduğunu belirterek, “Birileri Türkiye ile sınırın ötesindeki Kürt kardeşlerimiz ile Irak’ta ve Suriye’de bir bariyer oluşturmaya çalışıyor” dedi. Davutoğlu, Kürdistan Bölgesi Başkanı olması beklenen Neçirvan Barzani’ye de başarı diledi.  

Davutoğlu'ndan PKK için bariyer tanımlaması

Türkiye eski Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerinin Ortadoğu barışı için çok önemli olduğunu belirterek, “Birileri Türkiye ile sınırın ötesindeki Kürt kardeşlerimiz ile Irak’ta ve Suriye’de bir bariyer oluşturmaya çalışıyor” dedi. Davutoğlu, Kürdistan Bölgesi Başkanı olması beklenen Neçirvan Barzani’ye de başarı diledi.                           

Diyarbakır’da, Gönül Köprüsü Platformu tarafından düzenlenen iftar programına katılan Davutoğlu, programın ardından Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak’ın sorularını yanıtladı:

Kürt kardeşlerimizle aramızda kader birliği var

Özellikle sizin döneminizde Türkiye ile Kürdistan Bölgesi ilişkileri çok iyi düzeydeydi fakat sonrasında yaşanan bazı gelişmelerden dolayı bu durum değişti. İki taraf arasında nasıl bir ilişki kurulmalı?

Benim gerek Dışişleri Bakanlığı gerek Başbakanlık dönemimde önem verdiğim en önemli hususlardan bir birisi Ortadoğu’daki bütün halklar arasında barış ve kardeşliğin hakim olmasıydı. Bu çerçevede tabi Türkiye’nin Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi ile ilişkileri, bu dostane ilişkilerin önemli bir boyutunu oluşturuyordu. Defalarca Erbil’e, Süleymaniye’ye, Kerkük’e geldim. Her seferinde bu dostluğu pekiştirmek için büyük gayretler sarf ettik ve çok sağlam bir zemin oluşmuştu. Tabi siyasi görüş ayrılığı olur, referandum bağlamında farklı görüşler zikredildi. Gönül isterdi ki öncesinde ve sonrasında istişare zeminleri kuvvetli bir şekilde sürdürülsün Türkiye ile kuzey Irak Kürdistan Bölgesi ile olan koordinasyon sağlansın ama maalesef bunun olamadığı görüldü. Tabi ben o sırada görevde olmadığım için ne tür süreçlerin yaşandığını bilmiyorum.

Erbil ve Süleymaniye'ye selam

Dolayısıyla haksızlık etmek istemem ancak bu ilişkilerin tekrar sağlam bir zeminde kurulması hem Türkiye ile bölge arasındaki ilişki hem de Ortadoğu’nun genel barışı için çok önemli. Birileri Türkiye ile sınırın ötesindeki Kürt kardeşlerimiz ile Irak’ta ve Suriye’de bir bariyer oluşturmaya çalışıyor. Biz o bariyerleri yıkmıştık yıkılması gerektiğini de düşünüyoruz. Irak’ın toprak bütünlüğü içinde ama Kürt Bölgesi ile olan yakın işbirliği sürdürmek mümkün.

Ayrıca Suriye ve Irak’taki Kürt kardeşlerimiz arasında kader birliği vardır. Onların başı daraldığında gelebilecekleri yegane yer yine Türkiye’dir. Türkiye için oralar vatanımızın toprak uzantılarıdır. İnsan toplulukları anlamında, akraba toplulukları anlamında bu ilişkilerin sağlam bir zeminde yürümesi lazım ve başta PKK olmak üzere hiçbir örgütün ve yapının Türkiye ile sınır ötesindeki Kürt kardeşlerimizin arasında bariyer oluşturmaması engel oluşturmaması lazım.

Ben bu bağlamda Bölgesel Yönetim ile Türkiye arasındaki ilişkilerin sıcak bir şekilde tekrar inşa edilmesinin en doğru yol olduğunu düşünüyorum. Buradan sizlerin aracılığıyla Erbil’e Süleymaniye’ye bütün Bölge’deki kardeşlerimize selamlarımızı iletmenizi istiyorum. Yüreğimiz gönlümüz hep oralardadır. Dediğim gibi yakın bölgelerdeki kardeşlerimiz her hangi bir sıkıntı yaşadıklarında bizim sessiz kalmamız mümkün değil, onlar aç ve susuzken Türkiye’de bizim tok uyumamızda bize haramdır.

Suriye'deki Kürtler bizim en has kardeşimizdir

Türkiye’nin Suriye ve bu ülkedeki Kürt politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye’de Araplar, Kürtler ve Türkmenler bizim için eşdeğer topluluklardır ve akraba topluluklarıdır. Suriye ile Türkiye sınırı dünyanın her halde en suni sınırlarından biridir. Köyler kasabalar bölünmüştür. Dolaysıyla Kürtler, Araplar ve Türkmenler karşılıklı bölünmüştür. Suriye’ye bir bütün olarak bakmak lazım. Maalesef Beşar Esad böyle bir yüz yılda uygulanabilecek en zalim yöntemleri uygulayarak asırlarca bir arada yaşayan topluluklar arasında büyük bir kin ve nefrettin oluşmasına sebebiyet verdi. Büyük insanlık kıyımları yaşandı. Bundan ve bu sebeple ortaya çıkan boşluktan istifade iki terör örgütü ortaya çıktı. DEAŞ ve PKK.

DEAŞ şu an bölgede tehdit olmaktan çıkarıldı ama maalesef bir terör örgütü, terör bağlamında özellikle Kürtlerin yaşadığı bölgede PKK’nın varlığı Türkiye ile bölge halkı arasında bariyer teşkil ediyor. Bizim Suriye’deki Kürtler ile olan ilişkilerimizi terör örgütü ne DEAŞ ne PKK bağlamına almamamız gerekir. Suriye’deki Kürtler bizim en has kardeşimizdir, dostlarımızdır ve onların kaderiye ilgilenmek ve onları üzecek her hangi bir söylemden uzak durmamız gerekir. Gün gelir bu bariyerler ortadan kalkar ama Türkiye ile Suriye’deki Kürt kardeşlerimiz arasındaki tarihi bağlar sürer. Onların Suriye’de eşit vatandaşlık haklarına sahip bir şekilde yaşamalarını temin etmek, geçmişte olduğu gibi ayrımcılığa tabi olmamaları sağlamak Türkiye’nin asli politikası olmalı.

Esad'tan Kürtlere kimlik vermesini istedim

2011’de Suriye’de barışçıl gösteriler sürerken potansiyel bir tehlikeyi görüp Nisan ayında Suriye’ye gittiğimde, Beşar Esad’tan talep ettiğimiz birkaç husustan birisi de Suriye’deki Kürtlere vatandaşlık hakkı ve kimliği verilmesiydi. Kimlikleri dahi yoktu biliyorsunuz. Bugün Suriye’deki Arap ve Türkmenler gibi Kürtlerin de en doğal haklarını savunmak Türkiye’nin görevidir. Türkiye bunu yapacaktır, yapmalıdır. Suriye’de tekrar bir barış inşa edildiğinde bütün farklı etnik ve mezhebi grupların Suriye’nin asli unsurları olarak Suriye’de kendi hak ve özgürlüklerini yaşayabilmelerini temin etmek için çaba sarf etmek lazım. PKK ile yürütülen terörle mücadele başka bir konudur ama Suriye’deki Kürtler bizim sınır ötesindeki en doğal asli unsurlarımızdır. Onların esenlikleri, barışı ve huzuru bizim için Irak’taki Kürtler gibi Irak’taki Türkmenler gibi en asli hedefimiz olmalı.

Neçirvan Barzani'nin geçmiş tecrübesi önemli

Neçirvan Barzani’nin Kürdistan Bölgesi’nde yeni Başkan olması bekleniyor. Bu konuda hükümeti kuracak olan partiler arasında konsensüs sağlandı. Artık, Kürdistan Bölgesi Başkanı diyebiliriz. Bu konuda görüşünüz nedir?

Gerek Mesud beyle ve gerekse Neçirvan beyle yakın ilişkilerimiz oldu ve son derece dostane ilişkilerdi. Birbirimize her hangi bir engel olmadan her türlü konuyu açık bir şekilde konuşurduk. Onlar da bize geldiğinde veya biz oraya gittiğimizde Erbil’e bir aile ortamı ve rahatlığı içinde sohbet eder kaygılarımızı da, bazen farklı düşüncelerimiz bile en açık şekilde paylaşırdık. Neçirvan beyin bu geçmiş tecrübesinin önümüzdeki dönemde de gerek Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki yönetim, gerek Irak içindeki dengeler ve gerekse de Türkiye ile ilişkiler bağlamında çok önemli bir tecrübe birikimi sağlayacağına inanıyorum. Allah kolaylık versin, Allah utandırmasın.