Düne Kadar Demokrasi İçin Irak'ı İşgal Edenler, Bugün Kürtlerin Demokratik Haklarına Karşı Çıkıyor

dünya devletlerinin Kürtlerin bağısızlığına karşı çıkmak yerine onların bu demokratik haklarını desteklemeleri gerekir

Düne Kadar Demokrasi İçin Irak'ı İşgal Edenler, Bugün Kürtlerin Demokratik Haklarına Karşı Çıkıyor

Durham Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Amjed Rasheed, The Guardian’da yayımlanan yazısında Demokrasi çığırtkanlığı yapan ülkelerin yapılan bağımsızlık referandumunu ve Kürtlerin bağımsızlık taleplerine karşı çıkmalarını eleştirdi. Rasheed birkaç yıl önce Irak’a demokrasiyi getirmek için savaş açanların bugün ki karşı çıkışlarını haklı taleplerin susturulmaya çalışıldığı yeni bir sömürge biçimi olarak tarifledi. The Guardian’da yer alan ilgili yazı şu şekilde: Bu haftaki ezici referandum sonucu Saddam sonrası Irakta yapılan zorla yapılan bu birleşmenin artık sonun geldiğini gösteriyor. Irak Kürdistan’ında yapılacak referandumu ertelemek veya iptal ettirmek için kurulmaya çalışılan uluslar arası baskıya rağmen Kürtler yüzde 72 katılımla yüzde 92 ‘evet’ oyu verdi. Kürtler, “biz dünyada kendi kendi devleti olmayan ve büyük milletiz ve sözümüzden geri dönmeyeceğiz” dedi Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra 1916 Fransız ve İngiliz siyasi otoritelerinin yapmış olduğu gizli anlaşmanın kurbanı 40 bin Kürt İran,Irak , Suriye ve Türkiye arasında bölündü. Bu yapılan gizli anlaşma 1920’de San Remo Konferansı’nda onaylandı. 1991'deki Kuveyt krizinden sonra, Irak'taki Kürtler, "kendi topraklarını savunma hakkı" olan "fiili egemenlik" sahip ve vatandaşlarına kamu hizmeti sunabilecek yasal egemenlik haklarına sahip olma şartı ile Irak Federal Devleti’nin bir parçası olması kabul ettiler. ABD liderliğindeki kuvvetlerin 2003’te Irak'ı işgalinden sonra Kürtler , 2003 yılının hemen sonrasında kurulan tek organize silahlı gücü Kürt peşmerge birliklerinin himayesinde gönüllü olarak yeni Irak'ı ve kurumlarını inşasında gönüllü olarak yer aldı . 2005 yılında tüm Iraklılar, Kürtler dahil, herkesin haklarını korumak için federal bir anayasa üzerinde anlaşmaya vardı. Fakat şimdi, Saddam sonrası Irak'ta, 14 yıl sonra Kürtler, zamanında zorla yapılan birleştirmenin sonunun geldiğine inanıyorlar. Kürtler, Irak’ta İlk Cumhuriyet döneminde Kürt halkının kimyasal gazlarla katledildiğini, bombalandığını , yerlerinden edildiğini ve etnik soykırıma maruz kaldığını; İkinci cumhuriyet döneminde ise siyasal hakları kısıtlandığını, ve kendi kendilerini yönetmeleri için anayasada belirtilen bütçe hakkından mahrum bırakıldıklarını söylüyorlar Federal hükümet tarafından ihlâl kabul edilmesine karşı ihlal edilen yaklaşık 55 anayasal maddeye , Kerkük dahil olduğu tartışmalı bölgelere ilişkin 140. madde yer alıyor. Kürtler ayrıca, Irak'ın egemenliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve anayasada üzerinde anlaşmaya varılan sivil devletin yerine giderek dini bir devlet haline geldiğine inanıyor. Aynı zamanda, İslam Devletinin yükselişi ve Şii Seferberlik Güçleri'nin kurulması , bölgenin güvenliğine yönelik kalıcı tehdit unsurları olarak değerlendiriliyor. Böyle bir Irak’ın parçası olmak artık Kürtlerin alamayacağı bir risktir. Kürt referandumuna karşıtlık, bölgede ilk kez rakip aktörleri bir araya getirmiş görünüyor. Daha önce hiç bir şey üzerinde anlaşmaya varamayan Suriye, Irak, İran, Türkiye, ABD, İngiltere ve IŞİD referanduma karşı çıktı.Bağdat referandumun anayasal olmadığını söyledi. Bununla birlikte, federal hükümetin anayasaya uygun davranmaması, ülkenin dağılmasının yolunu açtı. ABD ve müttefikleri referandumun IŞİD'e karşı savaşı etkileyeceğini söylüyor . Bu argüman da zayıf. Peşmergeler kontrollerindeki alanları savunmaya hazırlar. IŞİD, Kürt bölgelerinin yakınında varlık gösteriyor; Kürtlerin onları yenmesi için bariz bir stratejik ilgi var – bu Kürtlerin bağımsızlığı ile de değişmeyecek. Kürt yetkilileri Washington ve Bağdat'tan söyledikleri sözlerini tutarlı bir şekilde tekrarladılar. Irak kuvvetleri yanında Irak'la Kerkük yakınlarındaki Havice'de savaşmaya hazırlanıyorlar . Birkaç yıl önce ABD ve İngiltere Irak'ta demokrasiyi yaymak için bir savaş başlatmış değil miydi? Demokratik hükümetlerin bu demokratik referanduma karşı çıkmasının sürpriz olmaması gerekir - aynı şeyi Katalonya'da da görüyoruz . Ancak sadece birkaç yıl önce ABD ve İngiltere'nin Irak'ta demokrasiyi yaygınlaştırmak için bir savaş başlatmamış mıydı? Bu reddetme, ezilen halkın sesinin zorla susturulduğu yeni-sömürgecilik biçiminden başka bir şey olarak tarif edilemez. Kürt referandumunun sonucu popüler bir talebi yansıtıyor. Serbest kalan dünyanın taraf tutmayı bırakması ve bunun yerine Erbil ve Bağdat'a barışçıl bir çözüm getirmesi için yardım etmeleri gerekiyor. Demokrasiye hakaret etmek yerine Iraklı Kürtlerin iradesine saygı göstermeliler. Şu an yüzyılı aşkın bir süredir yaşadığımız mağduriyetlere değinerek halklarımızın IŞİD'e karşı savaşta verdikleri fedakarlıkları değerlendirecekler. Bence Abraham Lincoln en iyisini şöyle dedi: "Diğerlerini özgürlüğünü inkar edenler, özgürlüğü hak etmiyor."