Erdal Er: Kürtler çözüme hazır, muhalefet korkmadan Öcalan'ın çağrısına karşılık vermeli

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile yedi aydır süren açlık grevleri ve ölüm oruçları sonlandırıldı. Öcalan'ın el yazısı ve imzasıyla yayımlandığı söylenen mektup, avukatları ile ikinci İmralı görüşmesinin ardından kamuoyu ile paylaşılırken İstanbul seçimlerinde Kürt oylarının akıbeti de tartışma konusu. Kürt siyasetini yakından takip eden isimlerden Erdal Er, kişisel blogunda Öcalan’ın mesajını değerlendirdi.

Erdal Er: Kürtler çözüme hazır, muhalefet korkmadan Öcalan'ın çağrısına karşılık vermeli

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile yedi aydır süren açlık grevleri ve ölüm oruçları sonlandırıldı. Öcalan'ın el yazısı ve imzasıyla yayımlandığı söylenen mektup, avukatları ile ikinci İmralı görüşmesinin ardından kamuoyu ile paylaşılırken İstanbul seçimlerinde Kürt oylarının akıbeti de tartışma konusu. Kürt siyasetini yakından takip eden isimlerden Erdal Er, kişisel blogunda Öcalan’ın mesajını değerlendirdi.

Yaşananların, 2012 yılının sonbaharını hatırlattığını söyleyen Er, “O tarihlerde tıkanan Oslo görüşmeleri sonrası AKP ve Gülen Cemaati Kürtlere karşı ‘’Sri Lanka modeli’ denilen planı devreye koymuştu” diyor ve ekliyor:

“İmralı’da kapılar kapatılmış, sivillere yönelik ‘KCK Yapılanması’ adı verilen operasyonlar başlatılmıştı. Türk ordusuyla PKK gerillaları arasında geniş bir alana yayılmış şiddetli savaş yaşanıyordu ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için cezaevlerinde açlık grevleri başlatılmıştı. Kısa sürede ‘Sri Lanka modeli’ başarısız olmuş ve devlet Öcalan’ın kapısını yeniden çalmıştı. Sonrası malum… Öcalan’ın çağrısıyla açlık grevleri bitmiş ve ‘’çözüm süreci’’ başlamıştı…”

“O dönemde Kürt sorununu çözmek için Türkiye’nin bir planı yoktu” diyen Erdal Er, “Zaman kazanıp çözüm, barış ve demokrasi gibi talepleri Kürt hareketini tasfiye etmek için kullandı. İşler istedikleri gibi gitmeyince yeniden savaşı başlattılar” görüşünü dile getiriyor.

Eylül 2014 dönemini hatırlatan yazar, “Devlet bu amaca ulaşmak için kentleri yerle bir etti ve bodrumlarda insanları yaktı.Bütün gücünü kullanan devlet Kürtleri yenemedi ve örgütlülüğünü dağıtamadı” yorumunu yapıyor.

Erdal Er, “Dönüp, dolaşıp yeniden başa mı döndük?’’ ya da “Nerede kalmıştık?’’ sorularının gündeme gelebileceğini dile getiriyor.

Er’e göre “Türkiye, Kürtlerin varlığını sorun haline getirdiği için bir kısır döngü yaşıyor ve bugün yaşananlar da bunun neticesi.”

Toplumda ’yeni bir çözüm süreci beklentisi oluştuğunu kaydeden Er. “Elbette peşinen bir ‘Çözüm süreci başlar mı başlamaz mı’ demek zor” vurgusu yapıyor.

Şartların 2012’deki gibi olmadığına dikkat çeken yazar, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Türkiye’nin iç dinamikleri, yaşanan şiddetli savaş, Rojava, İran, Kürt sorununun geldiği düzey, Ortadoğu ve dünyadaki gelişmeler bugünü geçmişten farklı bir yere koyuyor. Elbette yeni dönemin koşular ve ruhu göz ardı edilemez… Uzun süredir savaş politikalarına teslim olan Türkiye’nin önünü Sayın Güven ve açlık grevi eylemcileri demokrasi ve barış için bedenlerini ölüme yatırarak açtılar. Faşizme karşı mücadele etmenin tek yolu direniştir.”

Er, gelinen süreci özetlerken, “Savaşa son verip barışa ulaşmanın yolunun İmralı’dan geçtiği yeniden tescillendi. İmralı’da kapılar kapatıldığında felaket, açıldığında ise barış ve huzurun sağlandığı yaşanarak tecrübe edildi” yorumu yapıyor.

Yeni çözüm sürecinin önünde birçok engel olduğundan bahseden Erdal Er, “Savaş politikaları, inkâr, yok sayma ve imha siyaseti; demokrasi, barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve refahın önünde engeldir. Bu aynı zamanda siyaset kurumunu çözümsüz bırakıyor ve kirletiyor” diyor.

Öcalan’ın, demokrasi güçlerini alternatif kılmaya çalıştığını söyleyen Er, “Özelikle İstanbul Muhalefeti ve CHP’nin bu çağrıya korkmadan karşılık vermelidir” çağrısı yapıyor:

“Kürt tarafı sorunun çözümüne hazır olduğu gibi çözüm politikalarına da sahip. Sayın Öcalan’ın 2 Mayıs 2019 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuyla paylaştığı ve 7 başlıktan oluşan deklarasyon bunun kanıtı. Asıl mesele bundan sonrası için barış ve Kürt sorununun demokratik çözümü için toplumun Sayın Öcalan’ın çağrısına karşılık vermesidir. Sorunu İstanbul seçimlerine indirgemek basitlik olur. Türkiye’nin içinde bulunduğu karanlıktan çıkması için ortaya çıkan tarihi imkân ve fırsatın doğru değerlendirilmesi gerekir."

Erdal Er, “çıkış yolu” için ise dört madde sıralıyor:

  • 1- Sayın Öcalan’a uygulanan tecride derhal son verilmelidir.
  • 2- İkinci adım olarak Sayın Öcalan’ın örgütü ile görüşme şartları yaratılmalı.
  • 3- Kamuoyuyla iletişim kurması önündeki engeller kaldırılmalı.
  • 4- Çalışma ve özgürlük koşulları sağlanmalıdır.