Erdoğan'ın 3 kritik hedefi var

Erdoğan'ın 3 kritik hedefi var

Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, seçime 3 gün kala AKP'nin seçim stratejisini değerlendirdi. Selvi, yeniden sahaya çıkan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın 3 hedefinin olduğunu söyledi.

Selvi, AKP'nin milli görüşçülerle yaptığı görüşmeye dikkati çekerken, partinin kırgın AKP'lileri ve muhafazakâr Kürtleri ikna etmek için yoğun bir çaba sarf ettiğini dile getirdi. Selvi, Erdoğan'ın hedefleri arasında Karadenizli seçmenlerin bulunduğunu ama AKP'nin Pontus tartışmasını iyi yönetemediğini belirtti.

AKP'nin kampanya diline ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Selvi, "Bu kez Kürtlere karşı farklı bir dil kullanılıyor, “Pontus” felaketinden sonra Karadenizliler toparlanmaya çalışılıyor. Ama yine de kutuplaştırıcı dil bir türlü terk edilmiyor. Erdoğan’ın seçimleri “Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?” denklemine oturtması karşı mahalleden oy getirir mi, ondan emin değilim." dedi.

Selvi'nin kaleme aldığı yazının tamamı şu şekilde:

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Ahlaki bir sorun var” dedi. Ünal’ın İsmail Küçükkaya’nın Ekrem İmamoğlu ile görüşmesini kast ettiğinin farkındasınız. Mahir Ünal, “Bana görüşmedim demesi ahlaki bir sorundur” diyor.

Mahir Ünal haklı ama ortada bir değil iki ahlaki sorun var. İkincisini ise İsmail Küçükkaya’nın güvenlik kamerası görüntülerini servis eden The Marmara Oteli işledi. Ayrıca bu sadece bir ahlaki sorun değil, suç. Küçükkaya da haklı olarak yargıya başvuracağını açıkladı. Burada Küçükkaya’nın en önemli sorunu, görüşmeye dair açıklama yapmaması oldu.

Yoksa Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım’ın çıktığı yayın, yeri yerinden oynatacak, pazar günkü seçimlerinin sonucunun ekranda tayin edildiği bir program olmadı. Ayrıca seçim sonucunu televizyonlar tayin etmeyecek. İstanbul Belediye Başkanı ekrandan değil, sandıktan çıkacak. Ahlaki sorun olmanın ötesinde Küçükkaya-İmamoğlu görüşmesine abanmanın bir anlamı yok.

Tarihi bir seçime gidiyoruz. İstanbul seçimleri, İstanbul seçimi olma boyutunu aştı. Mesele Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım olayı olmanın ötesine geçti.

Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır’a göre, 23 Haziran’da İmamoğlu’nun oylarında kayda değer bir artış olacak. AK Partililere göre ise Binali Yıldırım bir süredir çıkışta.

İnişler-Çıkışlar

Seçim süreci ikiye ayrılıyor.

1- 6 Mayıs’ta YSK’nın iptal kararıyla oluşan mağduriyet havası ve Ekrem İmamoğlu’nun oylarındaki artış.

2- Ordu’daki VİP olayı ve “it” tartışmasıyla başlayan geriye dönüş.

Süreç içerisinde inişler ve çıkışlar yaşanıyor ama AK Partililer de Binali Yıldırım’ın çıkışının seçimi kazanmaya yeteceğinden emin değiller.

O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğanson hafta yeniden sahaya çıktı. Erdoğan’ın programı sürekli olarak güncelleniyor. Son haftada Erdoğan’ın daha çok yerde konuşması ve daha görünür olması arzu ediliyor. Erdoğan dün Sancaktepe’deydi. Bugün Bahçelievler ve Pendik’te olacak. Cumartesi günü ise Eyüp’te. Erdoğan seçim çalışmasını Eyüp Sultan’ı ziyaretle tamamlayacak. Ancak bu programa yeni ilaveler olması bekleniyor.

Kritik Hedefler

Erdoğan kritik dokunuşlar yapıyor, önceden belirlenmiş kitleleri hedef alıyor.

1- Cihannüma buluşmasında eski Milli Görüşçülerle bir araya geldi. Bir gün sonra da Binali Yıldırım, Milli Gazete’yi ziyaret ederek, “Siyasetin sert rüzgârlarında yanlış anlaşılacak söylemler olabilir. Onun için Saadet Partili kardeşlerim incinmiş olabilir. Ben bu yüzden dolayı da kendilerinden özür diliyorum” dedi.

2- Kırgın AK Partililer.

24 Haziran’da sandığa gidip 31 Mart’ta oy kullanmayan 430 bin kırgın AK Partili ve muhafazakâr Kürt seçmen olduğu ortaya çıktı. Kırgın AK Partilileri ve muhafazakâr Kürtleri ikna etmek için yoğun bir çaba sarf ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kırgın AK Partililere, “Değerli kardeşlerim, kişinin kişiye kırgınlığı olabilir ama davaya kırgınlık asla olmaz” diye seslendi.

3- Karadenizli seçmen.

Erdoğan’ın önceki gün önemli bir buluşması vardı. Trabzon Yaşlıları Koruma Derneği’nin yemeğinde konuştu. Trabzonlu olması nedeniyle 31 Mart’ta “hemşeri” oylarının bir kısmı Ekrem İmamoğlu’na kaymıştı. Ayrıca yaşanan talihsiz “Pontus” tartışması da Karadenizlileri rahatsız etmişti. Erdoğan, Pontus işine üstü kapalı olarak değindi. “Özellikle Karadenizli kardeşlerimizi hedef alan ahlaksız bir iftira kampanyası yürütülüyor. Bu nefret siyasetinin Karadenizli kardeşlerimizin kafasını bulandırmasına asla izin vermeyeceğiz. Ben Rizeliyim ve bu ülkenin cumhurbaşkanıyım. Öbür tarafta benim Hazine ve Maliye Bakanım Trabzonlu, İçişleri Bakanım, Sanayi ve Teknoloji Bakanım Trabzonlu, Ulaştırma Bakanım, o da Trabzonlu. Grup başkanvekilim, o da Trabzonlu” dedi. AK Parti, Pontus tartışmasını iyi yönetemedi. Erdoğan’ın bu sözleri Karadenizli seçmeni ne kadar ikna eder, onu sandık açıldığında göreceğiz.

Kampanya Dili

İstanbul seçimleri bıçak sırtı sonuçlandı. Seçimi kazanmak için karşı mahalleden oy almak gerekiyor. Onun için kucaklayıcı bir dil kullanılmalı. Özellikle de AK Parti’nin 31 Mart’tan ders çıkarması gerekiyordu. Çünkü beka söylemi ve “Yallah Kürdistan’a” yaklaşımı ile yanlış bir kampanya yürütülmüştü. Bu kez Kürtlere karşı farklı bir dil kullanılıyor, “Pontus” felaketinden sonra Karadenizliler toparlanmaya çalışılıyor. Ama yine de kutuplaştırıcı dil bir türlü terk edilmiyor. Erdoğan’ın seçimleri “Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?” denklemine oturtması karşı mahalleden oy getirir mi, ondan emin değilim.