Erdoğan'ın 'Trump politikası'

Erdoğan'ın 'Trump politikası'

ABD ile Türkiye arasındaki gerilimli ilişkiye rağmen, AKP iktidarı ile Trump yönetimi arasındaki yakın diyalog ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın çizdiği samimi tablo, Ankara'nın dış politika yaklaşımında Trump yönetimi ile ABD kurulu düzenini birbirinden ayırdığı gibi bir izlenim sunuyor.

Amerika'nın Sesi'nde yer alan haberde, AKP yönetiminin ve Erdoğan'ın bu ikircikli ve Trump yönetimi ile ABD devletini birbirinden ayrı tutan yaklaşımını ele alan Türkiye uzmanı Max Hoffman, iki liderin de iş bitirici gibi görünmeyi ve şovu seven isimler olduğunu belirtti. 

Trump ve Erdoğan'ın görüşmelerde önemli bir ilerleme sağlanmış imajı çizmek isteyeceklerine değinen Hoffman, temel sorunun bu görünümün içinin ne kadar dolu olup olmadığı etrafında şekillendiğini kaydetti.

Hoffman, Erdoğan bir süredir Trump’la olan ilişkisine odaklanan ve Trump’ı ABD hükümet bürokrasisi ve Kongre’den ayıran bir strateji izliyor. Çünkü ABD hükümetinin geri kalanı ve Kongre şu anda Türkiye’ye karşı çok hasmane bir tavır içerisinde, Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşmasına, Suriye’deki adımlarına çok öfkeli. Trump ise bunlardan çok da rahatsızlık duymuyor. Dolayısıyla Erdoğan Trump’a odaklanıyor ve daha geniş ölçekte hükümetler arası ilişkilerden ziyade Başkan’la birebir teması üzerinden istediklerini almaya çalışıyor" yorumunu yaptı.

Türkiye'nin ikili görüşmelerdeki önceliğinin Halkbank ve yaptırımlar olacağına işaret eden Hoffman, "Erdoğan Washington’da neler isteyeceğini çok açıkça ortaya koydu. Öncelikle hem Halkbank meselesi hem de Rusya’dan S-400 alımı nedeniyle Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) altındaki her türlü yaptırım tehdidinin ortadan kalkmasını isteyecek. Ve ayrıca tabii Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki eylemlerinden dolayı Kongre’den gelebilecek yaptırımlar da buna dahil. Dolayısıyla Erdoğan bu cephede güvence talep edecek. İkincisi, Türkiye’nin S-400 alımından dolayı katılımının askıya alındığı F-35 programına yeniden dahil edilmesi ümidini dile getirebilir. Ayrıca Trump’tan muhtemelen Türkiye’nin teröre karşı savaşta ne kadar güvenilir olduğu hakkında övücü sözler duymak isteyecektir" yorumunu yaptı.

Trump'un Erdoğan'a verebilecekleri ile ilgili de yorum yapan Hoffman, "Öncelikle Trump ne yapacağını kestirmesi güç, bir anlamda güvenilmez bir karaktere sahip. Erdoğan’a bir şeyler vermek isteyecektir, iş bağlayıcı olarak görünmeyi seven biri. F-35 konusunda bir adım atma kabiliyeti çok sınırlı çünkü bu, Ulusal Savunma Yetki Yasası yoluyla Kongre’nin kontrolünda olan bir konu ve Kongre Türkiye’yi bu programa tekrar dahil etmeye çok karşı. Trump yaptırımlar, özellikle de Halkbank ve CAATSA konusunda muhtemelen bazı güvenceler verebilir, bunları ertelemeye devam edebilir. Bu, Erdoğan açısından rahatlatıcı olacaktır. Trump elbette Erdoğan’a istediği sıcak karşılamayı da verecektir. Trump, ABD hükümeti önem verse de, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının durumu ya da Suriye’nin kuzeyiyle alakalı kaygılara pek aldırmıyor" yorumunu yaptı.

Hoffman, Erdoğan'ın Trump stratejisi ile ilgili ise şu görüşleri dillendirdi:

"Bence Erdoğan’ın sadece Trump’a odaklanma stratejisi çok kısa süreli bir strateji ve Türkiye’yi, Türk-Amerikan ilişkilerini son birkaç yıl öncesine göre daha kötü bir konuma sokacak. Şu an itibariyle Erdoğan Trump’tan istediklerinin çoğunu almayı başardı. Suriye’nin kuzeyine operasyon için yeşil ışık aldı, yaptırımlardan korundu. Trump’ın Senato Cumhuriyetçi Çoğunluk Lideri Mitch McConnell üzerinde uygulayabildiği baskı nedeniyle de, Kongre’nin yaptırımlarını askıda tutan çok ince bir duvar da elde etti."