Etyen Mahçupyan: Kürt milliyetçiliği, Kürt ümmetçiliğinden de Kürt sınıfsal hareketinden de daha etkili ve daha güçlü

Etyen Mahçupyan: Kürt milliyetçiliği, Kürt ümmetçiliğinden de Kürt sınıfsal hareketinden de daha etkili ve daha güçlü

Gazeteci ve yazar Etyen Mahçupyan, Bas gazetesine verdiği mülakatta bağımsızlık referandumunun Kürtler için sembolik bir başlangıç noktası olacağını, devletleşme sürecinin zaman alacağını söyledi.  

Devletleşme sürecinin iniş ve çıkışları olduğunu, Kürtlerin bir fırsat yakaladıkları bu dönemde referandumla dünyaya mesaj vereceklerini söyleyen Mahçupyan, bağımsızlığın aceleye getirilmesi halinde istikrarsızlığın ve düşman sayısının artacağını dile getirdi. 

Mahçupyan, referandumun, Kürtlerin 'böyle bir talebimiz var' mesajıyla pazarlık yapacakları bir sürecin sembolik başlangıcı olduğunu belirterek, uygun tarih ve konjontürel süreci kollanması gerektiğini ifade etti. 

Kürtlerin, referandum ve bağımsızlık kararının Türkiye için bir beka sorunu olmadığını, Türkiye’de yüzde 20 oranında Kürt olduğunu ve bu insanların Türkiye'de yaşamaya devam edeceklerine değinen Mahçupyan, Irak'ta olabilecek bir değişikliğin burada kendiliğinden bir beka sorunu ya da bir zafer meselesi olmayacağına inanıyor. 

Mahçupyan'a göre, Türkiye ne kadar Kürt vatandaşını memnun ederse, ne kadar onları kendisinin parçası kılarsa, ne kadar vatandaşlığa davet ederse o kadar da çoğulcu bir yapı içerisinde demokratik bir düzene doğru gidebilir ve ayrılıkçılık tehlikesinden kendisini koruyabilir. 

Türkiye ve İran

Türkiye ve İran'ın Kürdistan karşıtlığı üzerinden yakınlaşıp yakınlaşmayacakları sorusuna, "Biz sadece Irak'ta yaşamıyoruz. Aynı zamanda Suriye ve bütün bölgeyi de yaşıyoruz. Türkiye ile İran’ın gerçek anlamda bir partner olma ihtimalini hiç görmüyorum.

Çünkü, Ortadoğu nezdinde baktığımız zaman Türkiye bir dış güç ama İran öyle değil. İran’ın sadece Suriye’de 50 küsur milis gücü var sahada. Aynı zamanda İran, Suriye ve Irak’ta neredeyse bütün aktörlerle temas halinde ve onlarla dinamik ilişki kurmuş durumda. Türkiye’de böyle bir durum yok, sanki daha batılı bir ülke ile ilişkili ve sanki bu coğrafyadan düşmüş gibi bakıyor. İran ‘Bu coğrafyanın aktörü benim’ diyor adeta. O yüzden ben bir Türkiye İran ilişkisinin hiçbir zaman olacağını düşünmüyorum. Hele buna İran ile Rusya ilişkisini de eklediğimiz zaman olayın rengi daha da farklılaşıyor. Türkiye’de İran konusunda hiçbir zaman güvenilir ortak fikir oluşmadı. Her zaman kuşkulu bir bakış vardı. Avrupa ve ABD’ye yanaşmak zorunda kalan bir Türkiye’ye karşı Rusya’yı elinden kaçırmak istemeyen bir İran’ın ana kırılma hattının bu olacağını düşünüyorum" dedi. 

Türk solu ve İslami kesimin referandum tepkilerine dair bir soruya şöyle verdi Mahçupyan: 

"Bu ideolojik tavırların çok büyük hükümlerinin olacağını düşünmüyorum. Bu tavırların toplumsal bakış üzerinden bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Bunlar realite ile çok da bağlantılı olan şeyler değil. Bir İslamcı için ümmet, bir solcu için sınıf hareketi ya da ezilenler önemlidir. İkisinde de Kürtler değildir. Oysa bir Kürt milliyetçiyseniz bu birim Kürtler olarak ortaya çıkar. Şu an baktığımız zaman Kürt milliyetçiliği, Kürt ümmetçiliğinden de Kürt sınıfsal hareketinden daha etkili ve daha güçlü. O yüzden Türk solundan ve Türk İslamcılarında ya da başka gruplardan gelen itirazların çok da dikkate alınacak bir tarafı yok."

Mahçupyan'a göre Türkiye'de Kürt meselesi konusunda referandum seçeneğini düşünmek zor çünkü "İspanya örneğinden gidersek referandumun bütün ülkede yapılması gerekiyor. Ama buradaki Kürtler bir referandumu isteme meşruiyetine sahip değil. Irak’ta zaten bir Kürdistan Bölgesel Yönetimi var. Şimdi orada bir yönetim olduğu için herkes tarafından ciddiye alınıyor."