HDP Sözcüsünden darbe uyarısı: Yeniden güçlendi...

HDP Sözcüsünden darbe uyarısı: Yeniden güçlendi...

HDP Sözcüsü Günay Kubilay, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “kaos ve şiddet politikalarının darbe mekaniğini devreye koyacağına” dair tespitlerini hatırlatarak, darbe mekaniğinin yeniden güçlendiği uyarısında bulundu. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, parti Genel Merkezi’nde haftalık olağan basın toplantısını gerçekleştirdi. Güncel gelişmelere dair değerlendirmede bulunan Kubilay, Türkiye genelinde yapılan operasyonlara değindi.

Dersim, Kocaeli, Diyarbakır, Ankara ve Ağrı’da çok sayıda kişinin gözaltına alındığını belirten Kubilay, “Dün Van’da 17 kişi gözaltına alındı. Bugün de Dersim’de 10, Kocaeli’nde 9, Diyarbakır’da en az 5, Ankara’da 5 olmak üzere yaklaşık 50 kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar arasında ağırlıklı olarak il ve ilçe yöneticilerimiz yanı sıra gazeteciler, öğrenciler yer alıyor. 15 Şubat komplosunun yıl dönümü vesilesiyle yapılan bu keyfi ve hukuksuz gözaltıları kınıyor, arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. HDP üzerindeki şiddet dolu ellerinizi çekiniz, arkadaşlarımızı derhal serbest bırakınız” dedi. 

AKP iktidarının dış politikada geldiği aşamayı eleştirerek sözlerine devam eden Kubilay, özelde İdlib ve genelde Suriye ve Libya’da yapılan pazarlıklardan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve çevresindeki 3-5 kişiden başka kimsenin bilgi sahibi olmadığını söyledi. Kubilay, “Rusya’dan NATO’ya doğru yaşanan hızlı eksen kaymasını izah etmeleri mümkün değil. Çünkü neresinden tutarsanız dökülen bir dış politika söz konusu” ifadelerini kullandı.

Kubilay, hükümetin dış politikasına dair sözlerini şöyle sürdürdü:

“Astana ve Soçi süreçlerinde de sona yaklaşıldıkça, yayılmacı ve sömürgeci amaçlarla, militarist yöntemlerle Kürtlerin kazanımlarını yok etmek, bölgenin doğal varlıklarına el koymak isteyen ilkesiz, savruk ve militarist bir dış politikanın için sürüklendiği vahim tabloya tanık oluyoruz. Hatırlanacağı gibi Rusya uçağının düşürüldüğü dönemde ‘Rusya’nın Suriye’de ne işi var?’ deniliyordu. ABD, Kobani’nin IŞİD’ten kurtarılmasına destek sağladığı dönemde ise, ‘ABD’nin Suriye’de ne işi var?’ sorusu tek koro halinde yüksek sesle soruluyordu. Peki, ‘Türkiye’nin Suriye topraklarında ne işi var? Türkiye askerinin İdlib’de ne işi var, Türkiye askeri İdlib’de ne uğruna ölüyor?’ sorusuna ise, fena halde bozuluyor ve öfkeleniyorlar. Siyasi etikten ve adaptan uzak her cümleyi kuruyorlar. Ancak, onlar hangi cümleyi kurarlarsa kursunlar HDP olarak biz sormamız gerekenleri sormaya, gerçekleri gün ışığına çıkarmaya devam edeceğiz.

Erdoğan, İdlib’de dostlarımızla birlikte rejim güçlerine karşı mücadele ediyoruz diye açıklama yapıyor. Sayın Erdoğan, Suriye rejimine karşı omuz omuza mücadele ettiğiniz ÖSO çeteleri değilse, şu meşru dostlarınız kimler, açıklayın da bilelim. Türkiye adına attığınız her adımı, yaptığınız her işi her yurttaşın bilmeye hakkı var. Elbette, bu ilkesiz ve savruk politika, üstenci ve kibirli siyasi tavır sadece Suriye’yle, Libya’yla sınırlı değil.”

Doğu Akdeniz’deki gerilim politikaları üzerinden hükümete eleştirilerini sürdüren Kubilay, Kıbrıs Türk halkının temsilcilerinin düşüncelerine, kendi ülkeleriyle, kendi siyasi kaderleriyle ilgili kararlarına saygısızlık yapıldığına dikkat çekti. Kubilay, devamla şunları söyledi:

“Hatırlanacağı üzere, 2004’te federal ve birleşik bir Kıbrıs önerisini içeren Annan Planı’na Kıbrıslı Türkler, barıştan ve çözümden yana tutumlarını ortaya koyarak referandumda ‘evet’ demişlerdi. Bu iradenin bir yansıması olarak önce eski Cumhurbaşkanı Sayın Talat ve şimdi de Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, yapıcı ve kalıcı bir çözüm için Kıbrıslı Türklerin temel haklarını gözeterek bugüne dek samimi bir çaba göstermişlerdir. 

Bizler, ırkçı ve yeni Osmanlı heveslerine dayalı bir ilhak seçeneğine karşı, Sayın Akıncı’nın demokratik ve çoğulcu tutumuna yönelik sergilenen saygısız ve üstenci tavırları da, daha önce Kıbrıslı Türklere karşı ‘besleme’ ifadesini kullanan bu üstenci ve kibirli anlayışı da çok iyi tanıyoruz. Eğer AKP-MHP İktidarı gerçekten Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını savunuyorsa, Kıbrıslı Türklerin iradesine saygı duymalı ve baş müzakereci sıfatıyla seçilmiş Cumhurbaşkanının düşüncelerine ve kendi kaderlerini belirleme haklarına saygı duyma erdemini göstermelidir. Kıbrıs konusunda söylenecek çok söz, kurulacak çok cümle var. Ancak, bu kısa açıklama vesilesiyle bir kez daha HDP olarak Kıbrıs’ta dayatılan çözümsüzlüğe karşı iki toplumun eşitliğini savunan, bağımsız, birleşik, federal bir çözüm isteyen Kıbrıs halklarının bir arada yaşama iradesine olan desteğimizi yineliyoruz.”

Kubilay, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği 15 Şubat uluslararası komplonun 21. yıldönümüne ilişkin konuştu. Kubilay, komplo ve İmralı Adası’nda sürdürülen tecrit uygulamasına dair şöyle konuştu:

“Yarın 15 Şubat. Öcalan şahsında Kürtleri Ortadoğu nezdinde tasfiye etme sürecinin ve uluslararası komplonun 21’inci yılı. Bugün başta Suriye’de olmak üzere bölgedeki gelişmeler, Kürtlerin özgürlük mücadelesini akamete uğratma, özgürleşme sürecini belirsiz bir geleceğe erteleme hamleleri ve İmralı’da kurulan mutlak tecrit sistemi dikkate alındığında Öcalan’ın neden Suriye’den çıkarılmak istendiği sorusunun yanıtı daha iyi anlaşılacaktır.

ABD, İngiltere, Rusya gibi birçok ülkenin planlayıcısı olduğu bu komplo amacına hiçbir zaman ulaşmadı. Kürtler 1999’dan bu yana çok ağır bedeller ödediler, çok büyük acılar yaşadılar. Binlerce insan hayatını kaybetti, zindanlara atıldılar, evleri başlarına yıkıldı, zorunlu göçe tutuldular. Bunların hepsi komplonun bir parçası olarak devreye politikaların birer sonucuydu. Ne var ki, Öcalan’ın İmralı’da kararlı duruş, onurlu direniş ve tutarlı mücadele sayesinde, barış, diyalog ve demokratik çözüm konusunda gösterdiği ısrar sayesinde uluslararası komplo boşa çıkarılmış ve başarıya ulaşmamıştır.

Bugün hala Ortadoğu’da halklar nezdinde var olan direniş, Rojava halklarına yol gösteren eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik yaşam projeksiyonu ve örgütlü halk iradesi komplonun başarıya ulaşmadığının kanıtıdır.

Bu vesileyle iktidara sesleniyoruz; kendi yasalarınıza ve Türkiye’nin altında imzası bulunan uluslararası sözleşmelere uyunuz. İmralı’da tecride son veriniz, diyalog ve müzakerenin, onurlu barış ve demokratik çözümün kapısını açınız. Ülkede de bölgede de büyük barışın olmasını isteyen, bu sorunu bir haftada çözerim diyen Sayın Öcalan’a kulak veriniz. Hatırlanacağı gibi Öcalan daha önce bu tür politikalara savrulduğunda sürecin darbe mekaniğine döneceğini ifade etmişti. Bu dönemde böylesine kaotik bir süreçten geçtiğimizin altını çizmek istiyoruz. Bu dönemlerde başka başka darbe mekaniğinin güçlenmekte olduğunun altını çizmek ve hükümeti bölgede de ülkede de barışa dönmesi çağrısı yapıyoruz.

Ülkede de, bölgede de daha büyük acıların yaşanmasına, daha fazla kan gözyaşı dökülmesine, daha fazla kaynağın silah tüccarlarına akıtılmasına yol açan yayılmacı ve sömürgeci saldırgan politikalara son veriniz. Başta Suriye olmak üzere, bölgedeki bütün askeri varlığınızı geri çekiniz. Bölge halklarının ortak çıkarlarını ve eşit haklar temelinde birlikte yaşamlarını eksen alan barışçıl bir iç ve dış politikaya dönüş yapınız.”

Kubilay, partisinin 4. Olağan Kongre çalışmalarına dair de, kongre komisyonunun çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Kubilay, 23 Şubat’ta Ankara’da gerçekleştirecek kongreye 30 bin kişinin katılacağını vurguladı. Kubilay, “23 Şubat’ta halklarımız Ankara’da, Ankara spor salonunda büyük bir politik şenliğe tanık olacaklar” dedi.

HDP’nin 2012’de kurulan 8 yıllık bir kongre partisi olduğunu ifade eden Kubilay, “8 yıl Spartaküslerden beri ezilenlerin kurtuluş ve özgürleşme mücadeleleri gibi tarihsel bir perspektiften baktığımız zaman çok uzun bir zaman sayılmaz. Ama bu 8 yıllık zaman dilimindeki güncel gelişmelere ve HDP’ye yöneltilmiş saldırılara baktığımız zaman 8 yıl çok büyük acıların yaşandığı, büyük bedellerin ödendiği, çok önemli siyasi sonuçların ortaya çıktığı, köprülerin altından çok suların aktığı, çalkantılı ve hareketli, canlı ve dinamik bir 8 yıl olduğunu görürüz” diye konuştu.

Partilerine yönelik baskılara, üye ve yöneticilerinin gözaltına alınarak, tutuklanmasına değinen Kubilay, “Parti binalarımızın önünü polis karakollarına çevirip ablukaya almasına, belediyelerimizi yağmacı ve talancı kayyımlarla gasp etmesine rağmen yılmadık ve yılmayacağız. Türkiye ve Kürdistan halklarının, kadınların, gençlerin ve tüm ötekilerin partisi olarak örgütlülüğümüzü büyütüp, yolumuza devam ediyoruz. HDP, çoğulcu yapısı ve radikal demokrasi anlayışıyla, haklılığı ve meşruiyetiyle zalimin zulmüne, sarayın saltanatına son verebilecek yegâne partidir. HDP, çoğulcu yapısı ve radikal demokrasi anlayışıyla, haklılığı ve meşruiyetiyle zalimin zulmüne, sarayın saltanatına son verebilecek yegâne bir partidir” diye konuştu. 

Kubilay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDP büyük sularda kulaç atmaya büyük sularda yelken açmaya, Türkiye’nin demokratik geleceğini inşa etmeye öncülük yapacak bir partidir. Bunun için 6 milyon oy yeterli değildir. HDP demokratik halk iktidarına taşıyacak bir potansiyeli yaratabilecek güçtedir. Kongremiz bu potansiyeli yaratacaktır. HDP, umudun, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin şaşmaz adresidir. HDP, barışa, demokrasiye, insanca yaşama gidecek yolun kapsıdır. Gelin 23 Şubat’ta bu kapıda buluşalım, geleceği bir inşa edecek yolun kapısını birlikte açalım.”