HDP'den çağrı niteliğinde açıklama: İstanbul'un yolu Cizre'den geçer

HDP çağrı niteliğinde yaptığı yazılı açıklamada “Bu süreçte herkesin İstanbul’un yolunun Cizre’den geçtiği saikiyle hareket etmesinin, ülkemizin demokrasisi ve birlikte yaşamının tesis edilmesinde önemli olduğunun altını çiziyor, herkesi sorumluluğa davet ediyoruz” denildi.

HDP'den çağrı niteliğinde açıklama: İstanbul'un yolu Cizre'den geçer

HDP çağrı niteliğinde yaptığı yazılı açıklamada “Bu süreçte herkesin İstanbul’un yolunun Cizre’den geçtiği saikiyle hareket etmesinin, ülkemizin demokrasisi ve birlikte yaşamının tesis edilmesinde önemli olduğunun altını çiziyor, herkesi sorumluluğa davet ediyoruz” denildi.

Halkların Demokratik Partisi  (HDP) tüm toplumsal kesimlere çağrı niteliğinde yazılı açıklama yaptı. HDP Basın Yayın ve Propagandadan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış imzası ile yayımlanan açıklamada, Türkiye halklarını büyük bir belirsizlik girdabına sürükleyen, ülkenin geleceğine ve ortak yaşamını tehlikeye atan uygulamalara karşı mücadele etmenin önemine dikkat çekildi.

Açıklamada, “Bu süreçte yapılması gereken, faşist iktidar blokuna karşı demokratik muhalefetin alanını genişletmek ve mücadele birliğini güçlendirmektir. İfadelerine yer verildi.

HDP’nin “Bütün kesimlerine çağrımızdır: İstanbul’un yolu Cizre’den geçer” başlıklı açıklaması şöyle:

“17 yıldır iktidarda olan AKP-Erdoğan rejiminin varlığını dayandırdığı bir meşruiyet kaynağı da olan ‘seçimler’ ve ‘halk iradesinin tecellisi’ meselesi bugün açık bir şekilde ihlal edilmektedir. İktidar blokunun güdümüne girmiş yargı eliyle örtbas edilen hukuksuzluklar bugün ülkenin her tarafına yayılarak yeni rejimin idari aygıtlarından biri haline getirilmektedir. Kurumsallaşma arayışında olan bu yeni rejim, Türkiye halklarının geleceğini ipotek altına almaya, ülkeyi büyük bir çıkmaza doğru sürüklemeye devam etmektedir.

Kurtuluş ortak mücadele ile mümkündür

7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidarı kaybettikten sonra kendi siyasi bekası uğruna çözüm masasını devirip ülkeyi büyük bir şiddet çemberine alan Erdoğan rejimi, bugün benzer bir çıkmazda aynı yolun taşlarını döşemektedir. Şiddetin, savaş ve çatışma siyasetinin ülkemize hem içeride hem de dışarıda yarattığı insani, siyasi ve ekonomik maliyet, bugün halklarımızın omuzunda büyük bir yük olarak durmaktadır. Bu yükten kurtuluşun ancak ortak mücadele ile mümkün olduğunu, dün olduğu gibi bugün de tekrar ediyoruz.

İrade gaspı İstanbul'da da hayata geçirildi

31 Mart seçim sonuçlarından sonra ilk olarak Kürt kentlerinde uygulamaya konulan hukuksuzluklar, seçimi kazanan belediye eşbaskanlarımıza verilmeyen mazbatalar ve irade gaspı, gittikçe ülkenin diğer illerinde ve son olarak da İstanbul'da hayata geçirildi. Kürt kentlerinde inşa edilmeye çalışılan yeni rejim, Türkiye'nin tamamına ihraç edilebilecek bir laboratuvar haline getirildi. Tarihsel olarak uygulanagelen bu hukuksuzluklar bugün bambaşka bir boyut kazanmıştır.

X-RAY cihazlarıyla belediyeler kuşatılmak istenmektedir

Şırnak'ta seçimden önce başlayan siyasi mühendislik faaliyetleri, seçim ve sonrasında devam ederek yeni rejimin karakterinin turnusol kâğıdı oldu. Önceki gün ise hiçbir hukuki dayanağı olmayan, belediye eşbaşkanlarının ve yönetimin bilgisi ve rızası dışında belediye binaları karakollara çevrilerek kamu tüzel kişiliği tekrar gasp edildi. Cizre, Silopi ve İdil'de belediye binalarına yerleştirilen x-ray cihazlarıyla halk iradesinin tecelligahı olan belediyeler kuşatılmaya çalışılmaktadır. Tamamen keyfi ve hukuk dışı olan bu uygulama, kayyım uygulamasının bir devamıdır ve asla kabul edilemezdir.

Ödün vermeyeceğiz

Şırnak'tan İstanbul ve ülkenin tamamına yayılmak istenen bu uygulamalar, yol ayrımında olan demokrasi ve seçim kültürümüz açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye halklarını büyük bir belirsizlik girdabına sürükleyen, ülkenin geleceğine ve ortak yaşamını tehlikeye atan bu uygulamalara karşı mücadele etmek, dün olduğu gibi bugün de siyasi varlığımızın bir gereği olarak temel önceliğimizdir. Bu süreçte yapılması gereken, faşist iktidar blokuna karşı demokratik muhalefetin alanını genişletmek ve mücadele birliğini güçlendirmektir. Türkiye halklarına karşı tarihsel sorumluluğumuzun bir gereği olarak bu sorumluluk bilinciyle hareket etmektir. Bu konuda ilkeli ve tutarlı tavrımızdan asla ödün vermeyeceğiz.

Herkesi sorumluluğa davet ediyoruz

Demokratik kamuoyuna, siyasi partilere, halklarımıza ve toplumun bütün kesimlerine çağrımız, Cizre, Silopi, İdil başta olmak üzere ülkenin tamamında uygulamaya konulan hukuksuzluklara karşı ses çıkarmak ve mücadeleyi yükseltmektir. Bu süreçte herkesin İstanbul’un yolunun Cizre’den geçtiği saikiyle hareket etmesinin, ülkemizin demokrasisi ve birlikte yaşamının tesis edilmesinde önemli olduğunun altını çiziyor, herkesi sorumluluğa davet ediyoruz.”