HDP’nin ‘Demokratik Cumhuriyet’i Kürt meselesini çözer mi?

HDP’nin ‘Demokratik Cumhuriyet’i Kürt meselesini çözer mi?

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüsekdağ dâhil HDP’li vekillerin tutuklanması ve Yüsekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi gerekçesiyle yasal zorunluluktan dolayı parti, 20 Mayıs’ta olağanüstü kongreye gitti. Yüksekdağ’ın yerine yeni eş başkan yine Türk solundan seçilirken Demirtaş ve Yüksekdağ’ın kongreye gönderdiği mesajlar da Kürtlerden ziyade Türkiye soluna yönelikti.  HDP’nin referandum kampanyasını oturttuğu ‘Demokratik cumhuriyet’ ve ‘Ortak vatan’a vurgu yapan Demirtaş’ın Kürt camiasında tepki gören mesajı şöyle: “İnançlarımız, ibadetlerimiz, ideolojilerimiz, türkülerimiz, halaylarımız, horonlarımız, dualarımız, rüyalarımız hep ortak yaşam ve toplumsal barış üzerineyken, bizler bunlar için daha somut, daha sonuç alıcı adımlar atmaktan çekinmeyelim. Siyasette cesaret budur. Bin bir emekle gerçekleştirdiğimiz, ama bir türlü nihayete erdiremediğimiz, en son Dolmabahçe Sarayı'na gömülen barış umutlarımızı yeniden ve daha güçlü bir şekilde haykırma zamanıdır. Cumhuriyet'in demokratik değerlerine sahip çıkmak, eksiklerini gidererek, yanlışlarını düzelterek, Cumhuriyeti demokratikleştirerek mümkün olur. Ortak vatanda birlikte, eşit ve kardeşçe yaşamak için, demokrasisi güçlü bir Cumhuriyet'in onurlu eşit yurttaşları olarak korkmadan, birbirimize dostlukla sarılabilmek için hepinizi cesarete davet ediyorum.” Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünde bir dönem ana aktör olan HDP’nin ‘Ortak vatan’ ve ‘Demokratik cumhuriyet’ söylemlerinin Kürt meselesinin çözümüne katkı sunup sunamayacağı tartışılıyor. Kürt kamuoyunda tartışılan bir diğer konu ise HDP’nin neden sürekli ‘Türkiye partisiyiz’ gibi politik söylemlerde bulunduğu. Kürt partileri HDP’nin Türk soluna yakın politik söylemlerini ve Demirtaş’ın son mesajına ilişkin Bas gazetesine değerlendirdiler.

 

“HDP, Kürt meselesinin çözümünün önünü tıkıyor”

HDP’nin kurulduğu yıl dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ‘HDP, Abdullah Öcalan ve MİT’in talimatıyla kuruldu’ yönündeki açıklamalarını hatırlatan Hak-Par Genel Başkan Yardımcısı Arif Sevinç, “‘Türkiyelileşme’ hedefiyle HDP yaratıldı” dedi. Devlet Kürtlerin kendi kimlikleri ve Kürdistan’ı esasa alarak siyaset yapmalarını, hakları için milli bir hatta yürümelerinin bölünmeye neden olabileceğini düşünüyor” diyen Sevinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet, Kürtleri ayrı bir ulus oldukları, Kürdistan’ın da yurtları olduğu ve millet olmaktan kaynaklı hakları olduğu fikrinden uzaklaştırmaya çalışıyor. HDP de bu söylemleriyle Kürt meselesinde bir çözüm iradesi ortaya koymuyor. Aksine ulusal Kürt meselesinin çözümünün önünü tıkıyor.”

Arif Sevinç

 

“HDP, kimlik bunalımı yaşıyor”

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkan Yardımcısı Bayram Bozyel, HDP’nin söylemleri için ‘Kimlik bunalımı ve kafa karışıklığı’ yorumunda bulundu. Bozyel, “HDP, devletin İmralı ile yürüttüğü görüşmelerin ürünü ve bununla Kürt hareketinin sistemden kopuşunu önlemeye çalıştılar” diyor. “HDP’nin önüne ortak vatan hedefi kondu” ifadesini kullanan Bozyel, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Demirtaş’ın da kongreye gönderdiği mesajda altını çizdiği noktalar yaşananlardan ders çıkarılmadığını gösteriyor. Türklerle birlikte yaşamaya karşı değil. Ancak bu, içi boş klişe laflarla değil, iki halkın hak eşitliğine dayalı federal bir sistemle olur. HDP kendi içinde bir doku uyuşmazlığı yaşıyor. HDP’yi sırtında taşıyan Kürt gövdesi, omzunda bir Türk beynini daha fazla taşıyacak durumda değil.  Söz konusu Kürt gövdesi şimdi bir arayış içinde ama Kürdistani mecra bulması kaçınılmaz olacaktır.”

Bayram Bozyel

 

“HDP, Kürt oylarına dayalı bir ‘Türk’ partisidir”

Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik ise Demirtaş’ın söylemlerinin HDP’nin kuruluşundan bu yana esas aldığı görüşler olduğunu söylüyor.  “HDP de ‘Türkiyeli’ bir parti değildir. HDP Kürt oylarına dayalı bir ‘Türk’ Partisidir” diyen Özçelik, sözlerini şöyle sürdürüyor: “HDP’nin ‘Ortak vatan, demokratik cumhuriyet, demokratik ulus’ söylemi, Türk Devleti’nin 94 yıllık paradigması olan ‘Tek vatan, tek bayrak, tek milet, tek devlet’ siyasetinin başka bir söylem ile dile getirilmesidir. HDP, demokratik cumhuriyetten söz ederken Kürtlerin kabulü ve kendi geleceğini belirleme hakkından bahsetmiyor. HDP’nin demokratik cumhuriyeti de sonuçta AKP, CHP ve MHP’nin savunduğu demokratik olmayan Türk Cumhuriyeti ile aynı kapıya çıkıyor. Ancak Kuzey Kürdistan siyasetinin son 35 yıllık tek renkli, tek sesli yapısı, Kürt toplumunun  geniş bir kesiminin PKK’nin söylediklerini, yaptıklarını kabul eder bir hale getirmiştir. Kürt toplumu ne yazık ki, verilen bedellere bakarak geçekleri görmek istememekte. Ama PKK, HDP, DBP, DTK’ya destek veren Kürtlerin artık bütün bu yaşananların taktik değil stratejik bir yanlışlık olduğunu görmeleri gerekir.”

Mustafa Özçelik

Son olarak Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ise şu değerlendirmelerde bulundu:

Kürt siyasetinin esas meselesi Türkiye Cumhuriyet’in eksiklerini giderme, yanlışlarını düzeltme, Cumhuriyeti demokratikleştirmek değildir. Kürtler öncelikli görevi, Türkiye’nin eksik ve yanlışlarını onarmak değil bugün asimilasyon kanserine karşı mücadeleyi yükseltmektir. Ayrıca halkımız esas AKP başta olmak üzere Türk sivil siyasetine karşı duruş belirlemelidir. HDP yanlış yapsa da sonuçta bizimdir. AKP, CHP, SP… bizim değil. Halkımızın öncelikle devlet ile arasında sivil köprü olan AKP ve diğer partilere karşı kopuşu gerçekleştiren duruş belirlemesi lazım.”

Sinan Çiftyürek