Erdoğan, Davutoğlu ve KCK'yi ortak noktada buluşturan lider...

Müseyyer Yıldız OdaTv'deki köşesinde kaleme aldığı yazısında Kürdistan Bölgesi Başkanlığı'na seçilen Neçirvan Barzani'nin bir çok kesimden tebrik almasından duyduğu rahatsızlığı okurlarına aktaran bir yazı kaleme aldı.

Erdoğan, Davutoğlu ve KCK'yi ortak noktada buluşturan lider...

Müseyyer Yıldız OdaTv'deki köşesinde kaleme aldığı yazısında Kürdistan Bölgesi Başkanlığı'na seçilen Neçirvan Barzani'nin bir çok kesimden tebrik almasından duyduğu rahatsızlığı okurlarına aktaran bir yazı kaleme aldı.

Müseyyer Yıldız, kendi bakış açısıyla Neçirvan Barzani'yi kötülemeye çalışırken, onu yücelten bir yazı yazdığının farkına varamamış. Bir liderin düşmanları dahil herkesten kabul görmesinin, kutlanmasının ve desteklenmesinin o liderin son derece olumlu liderlik vasıflarına, yeteneklere ve yönetme kabiliyetine sahip olduğunun bir sonucu olduğunu idrak edememiş. Belki de etmiş etmesine de, bu liderin Kürtler ve trajik Kürt birliği için bir şans, Kürtlerin başarısızlığını ve birliğini istemeyenler için büyük bir tehlike olduğunu anlamış olmalı ki bu yazıyı yazma ihtiyacı hissetmiş.

ABD’nin raporlarında “Abdullah Gül’le birlikte Kürt sorununu çözecek” isim olarak işaret edilen Neçirvan Barzani'nin "Barzanistan" olarak tanımladığı Kürdistan Bölgesi'nin yeni Başkanı olmasından, (Kürdistan dememek için Barzanistan demeyi tercih etmiş) bu gelişmeden duyduğu rahatsızlığı "Sevinelim mi?" sorusuyla ileten Müseyyer Yıldız'ın bu tesbiti son derece ilgi çekici.

Bir liderin başkanlığı, dostları ve düşmanları tarafından kabul görüyorsa, Kürtlerin o liderin çevresinde kenetlenmesi ve bütün desteğini sunması gerekiyor. Hindistan'ı İngiltere sömürgesinden kurtaran Mahatma Gandhi uyumlu ve hoşgörülü kişiliğiyle dostları ve düşmanları tarafından sevilen bir kişilikti. Neçirvan Barzani de Mahatma Gandi'nin profilini görmek olası.

Müseyyer Yıldız yazısında bir noktaya vurguda bulunmayı unutmuş. Neçirvan Barzan'yi sadece Türk liderler ve KCK değil, dünyanın en ücra köşesinden dahi kutlama tebrikleri almayı başardı. Başta ABD, BM, AB üye ülkeleri olmak üzere çok sayıda ülke, lider ve kuruluştan Neçirvan Barzani'nin Başkanlığı, uyumlu ve problem çözücü kişiliğiyle Ortadoğu'da pozitif etkide bulunabilecek özellikleriyle memnuniyetle karşılandı.

Kürdistan Bölgesi'ni "Büyük İsrail" projesinin ilk ayağı olarak tanımlayan Yıldız, yönetimin Başkanlığına 5 gün önce Neçirvan Barzani getirildiğini hatırlatarak başladığı yazısında ABD'nin yıllardır bu görev için hazırladığı Neçirvan Barzani'yi ülkemiz adına ilk kutlayan'ın, Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu olduğuna dikkat çekiyor.

"Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bile “KAK Mesut-Mesut abi”dediği Mesut Barzani'nin yeğeni Neçirvan Barzani'nin “PKK sorununun” halli konusundaki fikirleri ve “Çözüm süreçlerindeki” rolünü çok iyi biliyoruz, ama yine de kısa bir hatırlatma yapalım" şeklinde bir giriş yapan Yıldız'ın yazısı şöyle devam ediyor:

***

10 YILDA GÖRÜŞLER DEĞİŞTİ Mİ 

2009'da AKP İktidarı PKK için meşhur “Eve dönüş” planını hazırladığında Başbakanlık koltuğunda oturan Neçirvan Barzani, kumpaslarla TSK'nın “dönüştürülmesinde” çok önemli görevler üstlenen Taraf Gazetesi'ne geniş bir röportaj verdi. Röportajı yapan isim Amberin Zaman'dı.        

Projeyi MİT'le birlikte hazırladıklarını açıklayan Barzani, AKP, TSK ve PKK hakkında özetle şöyle konuştu: 

- Bunları Türkiye’de köklü bir değişimin başlangıcı, işareti olarak görüyoruz. Şüphesiz ki, bu politikanın başlaması Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çok şey borçlu. Ancak daha uzaktan baktığımızda Türkiye’de bunun sadece hükümetin değil devletin de politikası olduğunu görüyoruz. Bizce bu, uzun süredir kronikleşmiş bir sorunun çözülmesi için gerçekçi bir politika. Temenni ederiz ki, Türk Milleti'nin de rızasını alacak bir çözüme gidilir.

- Askerlerin bunun desteklenmesi gerektiği kanaatine vardıklarına inanıyorum. Tümü olmasa dahi asker içinde önemli bir kesim böyle düşünüyor... Bizce askerler artık şu soruyla karşı karşıya; “25 yıldır biz askerî tedbirlerle bu sorunu çözmeye çalıştık. Acaba başarılı olabildik mi?” Bence askerler Türkiye’nin hayırlı geleceği için bu sorunun artık çözülmesi gereken bir sorun olduğunu anladı.

- PKK’nın eve dönüş sürecinde sergilediği tutum düşmanlara bir bahane sundu... Bu projeye hepimizin destek vermesi gerekiyor... PKK içinde de farklı görüşler var, ama büyük bir kısmı barışa hazır. (PKK'yı yeterince sıkıştırmadıklarına yönelik eleştiriler konusunda) Biz PKK’nın davranışlarından sorumlu değiliz. PKK’nın Türkiye’ye zarar vermemesi için elimizden geleni yapıyoruz. Ne var ki, bildiğiniz gibi dağlarda, ulaşılması zor ve coğrafyası çok çetin bir bölgede yaşıyorlar. Onları oradan çıkartmak ve o bölgeleri denetlemek fevkalade zor. Biz Türk ordusuyla birlikte onları oradan çıkartmayı uzun yıllar denedik ancak sonuç ortada.

“Amberin Zaman” dedik, onunla devam edelim. Zaman, şimdi Al Monitor'de ve 10 yıl aradan sonra geçen mart ayında Neçirvan Barzani ile bir röportaj daha yaptı. Barzani bu defa neler mi anlattı?

“Barış sürecinin önünü açacak bir iklim oluşturup, diyaloğu başlatmak için hem Başbakanlığı, hem Cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan'la görüştüğünü, diğer tarafı da barış ve diyaloğun tek gerçekçi yol olduğu konusunda ikna ettiklerini” belirtip, “Türkiye'de barış sürecinin yeniden canlandırılması gerektiğini, soruna sadece askeri yöntemle kalıcı çözüm bulunamayacağını ve Öcalan'ın barış görüşmelerinin temel muhataplarından biri olması gerektiğini” söyledi.   

Ez cümle, Neçirvan Barzani cephesinde 10 yılda hiçbir değişiklik yok!..

TERÖRİSTBAŞI NE DÜŞÜNÜYOR

Neçirvan Barzani ile ilgili bir hatırlatma daha; 2015'te bizzat Erdoğan'a, “Öcalan barış için bir şanstır” dedi.

İmralı'daki teröristbaşı da Neçirvan Barzani'yi çok seviyor. Nereden biliyoruz?

“İmralı müzakerelerinin” tam gaz sürdüğü 2015'te Leyla Zana ve şimdi tutuklu olan Sırrı Süreyya Önder, Kandil'den önce Barzani'yi ziyaret edip, teröristbaşının mesajını iletti. Zana, “Öcalan, Neçirvan Barzani'nin çaba ve gayretlerini yakından takip ediyor. Barış ve çözüm sürecine yönelik desteklerinden dolayı Barzani'yi takdir ediyor. Öcalan, Barzani'nin bu girişimlerini saygı ve övgüyle karşılıyor” diye konuştu. 

Barzani'nin Basın Sekreteri Sami Ergoşi de görüşmeyle ilgili olarak yaptığı açıklamada; Öcalan'ın, Neçirvan Barzani için, “O çalışkan biridir, onu seviyorum, o beni anlıyor” ifadelerini kullandığını duyurdu.

DAVUTOĞLU: ALLAH UTANDIRMASIN

Yeni Başkan Neçirvan Barzani'yi, Erdoğan ve Çavuşoğlu dışında biri daha kutladı. Bu kişi, yeni parti kuracağı öne sürülen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu idi.

Barzani'nin seçildiği gün Diyarbakır'da iftar programında olan Davutoğlu, Barzanilere yakın Rudaw sitesine bir röportaj verdi. Barzani'ye başarı dileyen ve “Birileri Türkiye ile sınırın ötesindeki Kürt kardeşlerimizle Irak’ta ve Suriye’de bir bariyer oluşturmaya çalışıyor” diyen  Davutoğlu, kendi dönemi ve sonrasına ilişkin şunları söyledi:

“Gerek Dışişleri Bakanlığı gerek Başbakanlık dönemimde önem verdiğim en önemli hususlardan birisi Ortadoğu’daki bütün halklar arasında barış ve kardeşliğin hakim olmasıydı. Bu çerçevede tabi Türkiye’nin Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi ile ilişkileri, bu dostane ilişkilerin önemli bir boyutunu oluşturuyordu. Defalarca Erbil’e, Süleymaniye’ye, Kerkük’e geldim. Her seferinde bu dostluğu pekiştirmek için büyük gayretler sarf ettik ve çok sağlam bir zemin oluşmuştu. Tabi siyasi görüş ayrılığı olur, referandum bağlamında farklı görüşler zikredildi. Gönül isterdi ki, öncesinde ve sonrasında istişare zeminleri kuvvetli bir şekilde sürdürülsün Türkiye ile Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi ile olan koordinasyon sağlansın, ama maalesef bunun olamadığı görüldü. Tabi ben o sırada görevde olmadığım için ne tür süreçlerin yaşandığını bilmiyorum. Dolaysıyla haksızlık etmek istemem, ancak bu ilişkilerin tekrar sağlam bir zeminde kurulması hem Türkiye ile bölge arasındaki ilişki hem de Ortadoğu’nun genel barışı için çok önemli. Bu bağlamda bölgesel yönetim ile Türkiye arasındaki ilişkilerin sıcak bir şekilde tekrar inşa edilmesinin en doğru yol olduğunu düşünüyorum. Gerek Mesut Beyle ve gerekse Neçirvan Beyle yakın ilişkilerimiz oldu ve son derece dostane ilişkilerdi. Birbirimize herhangi bir engel olmadan her türlü konuyu açık bir şekilde konuşurduk.   Neçirvan Beyin bu geçmiş tecrübesinin önümüzdeki dönemde de gerek Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki yönetim gerek Irak içindeki dengeler ve gerekse de Türkiye ile ilişkiler bağlamında çok önemli bir tecrübe birikimi sağlayacağına inanıyorum. Allah kolaylık versin, Allah utandırmasın.”

KCK’NIN KUTLAMASI VE İLK İSTEĞİ

Neçirvan Barzani'ye en dikkat çekici kutlamayı sona bıraktık. Bu kutlamanın adresi, teorisyenliğini teröristbaşının yaptığı, PKK'nın üst yapılanması KCK'ydı.

Uzun bir kutlama mesajı yayınlayan KCK, ilk olarak Barzani'nin “misyonunu” şöyle açıkladı:

“Kürdistan federasyonu başkanının, Türkiye başta olmak üzere Kürtlerin birliği ve özgürlüğüne karşı olan güçlere karşı Kürtlerin özgür yaşam iradesini temsil etme sorumluluğu vardır. Kürdistan'ın 4 parçasında yürütülen mücadelenin ortaya çıkardığı gerçekler ve yarattığı bilinçle bu rolün yerine getirileceğine inanıyoruz. Neçirvan Barzani’nin on yıllara dayalı politik birikimi bu rolünü yerine getirmesini sağlayacak düzeye sahiptir. Güney Kürdistan’da önemli kazanımlar elde edilmiştir. Şimdi Güney Kürdistan’da demokratikleşme temelinde siyasi birliği sağlayarak bu kazanımları güvenceye almanın zamanıdır. Kuşkusuz Kürdistan’ın bir parçasındaki kazanımların güvenceye alınmasında tüm Kürdistan parçalarındaki özgürlük mücadelesinin belirleyici rolü bulunmaktadır. Bu açıdan bu demokratik bilinci ve demokratikleşmeyi Kürdistan’ın dört parçasındaki siyasal güçler arasında da sağlamak önemli olmaktadır. Sayın Neçirvan Barzani’nin Kürtlerdeki bu demokratikleşme bilincinin, duruşunun ve yapılanmasının etkili hale gelmesinde üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde Kürtlere rolünü oynatması da başkanlığına yönelik beklentiler içinde olacaktır.”

Ardından TSK'nın Hakurk'ta PKK'ya karşı yürüttüğü Pençe Operasyonu'na karşı Barzani'den ilk talebi şu oldu: 

“Kürdistan federasyonu başkanlığından Kürdistan halkının beklentilerinden biri de Güney Kürdistan’daki işgal saldırılarına ve her türlü istihbarat faaliyetine nereden gelirse gelsin tavır almasıdır. Bu açıdan başkanlığının ilk gününde Hakurk'a yönelik gerçekleştirilen işgal harekatı daha ilk günden Güney Kürdistan başkanlığına bir saldırı, bu görevi zayıflatan ve iradeyi hiçe sayan bir işgal harekatı olmaktadır. Sayın Neçirvan Barzani’nin Kürt halkının özgür ve bağımsız yaşamına saldırı olan bu tür işgal harekatlarına karşı çıkacağına, halkımızın bu yönlü beklentisine cevap vereceğine inanıyoruz.”

KCK'nın kutlama mesajında; Teröristbaşı Öcalan'ın, Neçirvan Barzani hakkındaki düşünceleri de hatırlatılarak, “Kürt halkı ve Ortadoğu halkları açısından tarihi bir süreç yaşandığı bu dönemde sayın Neçirvan Barzani’nin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirerek halkımızın özgür ve demokratik yaşama kavuşmasında rol oynayacağına inanıyor, başkanlığı süresince başarılı olmasını diliyoruz” denildi.

Bu mesajın en önemli yanı mı; Barzanilerin sitesi Rudaw'da olduğu gibi yayınlandı.

5 gün önce İsrail'in eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve halen görevde olan komutanlardan Yair Golan, “Büyük Kürdistan'ı desteklediklerini ve PKK'yı bir terör örgütü olarak görmediklerini” açıkladı.

4 gün önce Yunanistan eski Savunma Bakanı Panos Kammenos, “Bizler ve Kürtler kardeşiz. En büyük rüyam bir gün Kürdistan’ın bağımsızlığını görmektir. Bana göre Kürdistan’ın bağımsızlığı çok yakında olacak” dedi.

Kammenos'la aynı gün kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi'nin Parlamenterler Meclisi Başkanı Liliane Maury Pasquier, “Türkiye'de yeniden barış sürecinin başlatılması” çağrısında bulundu.

İşte böyle bir dönemde, ABD’nin raporlarında “Abdullah Gül’le birlikte Kürt sorununu çözecek” isim olarak işaret edilen Neçirvan Barzani “Barzanistan”ın yeni Başkanı oldu.