İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2019 raporundan: AİHM’in Demirtaş kararı hiçe sayıldı

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2019 raporunda Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Raporda “Muhaliflerin uyduruk terör suçlamalarıyla uzun süreli ve keyfi olarak tutuklanması, Türkiye’nin normali olmuş durumda” ifadesi kullanıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2019 raporundan: AİHM’in Demirtaş kararı hiçe sayıldı

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2019 raporunda Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Raporda “Muhaliflerin uyduruk terör suçlamalarıyla uzun süreli ve keyfi olarak tutuklanması, Türkiye’nin normali olmuş durumda” ifadesi kullanıldı.

Bianet’in haberine göre; bugün Berlin'deki basın toplantısıyla duyurulan 674 sayfalık Dünya Raporu’nun 29’uncusunda, İnsan Hakları İzleme Örgütü 100’den fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını inceledi. HRW Genel Direktörü Kenneth Roth, rapora yazdığı giriş makalesinde, “Birçok ülkede nefret ve hoşgörüsüzlük tohumları saçan popülistlerin dirençle karşılaştığını” belirtti.

“İnsan haklarını zor günlerde dahi savunmak mümkün”

“Haklara saygılı hükümetler arasında kurulan ve genellikle sivil toplum gruplarının ve kamuoyunun harekete geçirdiği ve katıldığı yeni ittifaklar, otokratik aşırılıkların maliyetini artıyor” ifadesini kullanan Roth sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ittifakların başarıları insan haklarını zor günlerde dahi savunmanın mümkün olduğunu, hatta bunu yapmanın bir sorumluluk olduğunu gösteriyor.”

“Erdoğan hükümeti muhaliflerin peşine düştü”

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson da raporun Türkiye bölümü ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Olağanüstü halin altı ay önce son bulmuş olmasıyla birlikte, insan haklarına saygı duyulan bir iklime geri dönüleceğine ilişkin tüm umutlar yıkıldı. Erdoğan hükümetinin muhaliflerin ve eleştirel seslerin peşine düşmesi, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne dayanan çerçeveyi paramparça etti, adaletin ise altını üstüne getirdi.”

“Medya sansürlü, adaylar hapisteydi”

Raporun Türkiye kısmında, şu tespitler yer alıyor:

-Türkiye’nin 2018 Haziranında yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri medyanın sansürlendiği, milletvekillerinin ve bir cumhurbaşkanı adayının hapiste tutulduğu bir ortamda yapıldı.

-Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) güçsüzleştirilmiş meclisteki üstünlüğünü bir ittifak vasıtasıyla muhafaza etti. Ve Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçildiği seçimlerle birlikte 2017 yılında yapılan referandumda onaylanan Türkiye’nin başkanlık sistemi tam olarak yürürlüğe girmiş oldu.

“Terörle mücadele yasaları istismar ediliyor”

-Türkiye’de mahkemeler bağımsız değil ve yetkili makamlar eleştirel sesleri ve muhalifleri terör suçlamalarıyla uyduruk soruşturmalara ve davalara maruz bırakırken, mahkemeler de onları hapse tıkmaktan hiç gocunmuyor.

-Terörle mücadele yasalarının istismar edilerek, hükümete muhalif kişi ve kesimlere karşı yaygın bir şekilde kullanılması, 2016 askeri darbe girişiminin sorumlularının yargılanması yönündeki meşru çabaları baltaladı.

“Gazeteciler mahkum edildi”

-Gazetecilere siyasi saikle açılmış çok sayıda dava, 2018 yılında mahkumiyetle sonuçlandı.

-Mahkeme tanınmış yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ı, şiddeti savunmayan ama mahkemenin hükümeti devirmeye teşebbüs ettiğine karar verdiği yorum yazıları nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti.

“Hak savunucuları hedef alındı”

-Yetkili makamlar insan hakları savunucularını hedef almaya hız verdiler. Bunların arasında İstanbul’da 2013 yılında gerçekleşen ve Gezi Protestoları olarak bilinen eylemlere odaklanan yeni bir soruşturma da vardı.

-Soruşturulanların başında haksız bir şekilde hapiste tutulan iş insanı Osman Kavala yer alıyordu.

“AİHM’in Demirtaş kararı hiçe sayıldı”

-Hükümet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin muhalif politikacı Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi yönünde verdiği bir kararı hiçe saydı.

-Demirtaş iki yıldan beri başka milletvekilleri ve Kürt yanlısı partilerden seçilmiş belediye başkanlarıyla birlikte, keyfi bir şekilde hapiste tutuluyordu.

“Yerel demokrasi askıya alınmış durumda”

-2019 Martında yapılacak yerel seçimler öncesinde, ülkenin güneydoğusunda yerel demokrasi askıya alınmış durumda.

-Hükümet, Kürt nüfusun seçtiği temsilcileri görevden aldıktan sonra, bölgedeki 94 belediyenin kontrolünü kendi eline aldı.”

2019 Dünya Raporu ayrıca Türkiye’de barışçıl gösteri ve toplanma haklarına getirilen kısıtlamaları, akademik özgürlüklere yönelik saldırıları ve polis gözetimi altında işkence yapıldığına ilişkin iddiaların soruşturulmamasını da ele alıyor