İsveç ve Finlandiya büyükelçilerinden NATO, Türkiye ve PKK yorumu

İsveç’in Washington Büyükelçisi Karin Olofsdotter, Türkiye ile "terör" ve "silah ambargosu" konularında görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Finlandiya Büyükelçisi Mikko Hautala ise, Türkiye ile diyaloğu önemsediklerini, ancak ülkesinin ifade ve siyasi düşünce özgürlüğünden taviz vermeye istekli olmadığını söyledi.

İsveç ve Finlandiya büyükelçilerinden NATO, Türkiye ve PKK yorumu

İsveç’in Washington Büyükelçisi Karin Olofsdotter,  23 Mayıs’ta  Brookings Enstitüsünde düzenlenen bir panelde NATO'nun geleceği konusunda yaptığı konuşmada, “Türkiye ile ortak bir anlayışa varmayı umuyoruz” dedi.

Karin Olofsdotter ABD ve diğer birçok Avrupa ülkesi gibi Suriye'de de bazı kuruluşlarla çalıştıklarını sözlerine ekledi.

İsveçli büyükelçi, Başbakan Magdalena Andersson’unun Ankara’nın endişelerini Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerde bulunduğunu hatırlattı.

Olofsdotter, Avrupa Birliği ülkelerinin 2002’den beri PKK’yi “terör listesine” aldığını, İsveç'in de bu tutuma her zaman bağlı kaldığını belitti.

Büyükelçi Karin Olofsdotter, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nihai hedefi hakkında herhangi bir açıklama yapmak istemiyorum ama sadece yaptığımız görüşmelerden bahsedebilirim. Medyada gördüğünüz gibi görüşmeler de terörle ilgili.  Silah alıp satmakla ilgili. Türkiyeli yetkililer ile yaptığımız görüşmelerde tartıştığımız konular bunlar. Bu yüzden nihai hedef hakkında herhangi bir tahminde bulunmak istemiyorum.Sadece sorunların çözüleceğini umuyorum çünkü gerçekten NATO üyesi olmak istiyoruz.”

Öte yandan aynı panele konuşmacı olarak katılan Finlandiya Büyükelçisi Mikko Hautala da, Türkiye ile "terör" ve "silah ticareti" dahil bir çok konuda bir dizi görüşmeler yaptıklarını, ancak Finlandiya’nın ifade ve siyasi düşünce özgürlüğünden taviz vermeye niyetlerinin olmadığını kaydetti.

Finlandiya Büyükelçisi Mikko Hautala konuşmasında şunları dile getirdi:

"Erdoğan'ın nihai hedefine gelince, tabii ki geleceğin ne getireceğini kimse bilmiyor. Bence artık görüşmelerimize odaklanmalıyız. Bence, Karin'in dediği gibi, siyasi meseleler, terör meseleleri vb. bazı şeyler var. Yapılabilecek şeyler olduğunu ve yapamayacakları şeyler olduğunu söylemek istiyorum. Ülkemizin hukukun üstünlüğüne sahip bir ülke. Bu rolünü tehdit eden, ifade özgürlüğünü ve siyasi düşünce özgürlüğünü tehdit eden şeyleri kabul etmek zor. Çünkü Finlandiya Finlandiya'dır ve ne olursa olsun Finlandiya olarak kalacaktır.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir NATO üyesi olarak Türkiye'nin, PKK ve Gülen grubuna “desteklerinden” vazgeçmedikleri sürece İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğini kabul etmeyeceğini açıklamıştı.

İsveç ve Finlandiya ise, “PKK’yi terör örgütü” olarak gördüklerini ancak diğer AB ülkeleri gibi başta Rojava olmak üzere diğer Kürtlere yardım ettiklerini belirterek “PKK’yi desteklediklerini” reddediyor.

Finlandiya ve İsveç’in NATO'ya katılma niyetlerini açıkladıkları ardından iki İskandinav ülkesinin ittifakın Batılı üyeleri tarafından kolaylıkla kabul edilmesi bekleniyordu.

Ancak NATO üyeliği, Türkiye de dahil olmak üzere ittifakın tüm üyelerinin fikir birliğini gerektiriyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaş başlatması ile birlikte İsveç ve Finlandiya, “tarafsızlık” politikasından vazgeçtiklerini açıklamıştı.

- Her iki ülke de 1990'lardan beri üye olmadıkları halde NATO ile işbirliği yapıyor

- İki ülkenin NATO’ya üyelik başvurusu en çok Moskova'yı endişelendirdi

- NATO’nun geçmişte doğuya doğru genişleme planı Rus yetkililer tarafından NATO ortağı Ukrayna'ya saldırmak için defalarca kullanıldı

NATO’nun kaderi Erdoğan’a kaldı

Batılı ülkeler, Rusya karşısındaki ittifaklarını güçlendirmeye çalışırken, NATO'nun geleceğini, boyutunu ve gücünü belirlemek artık Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kalmış durumda.

Erdoğan, ittifakın "terör örgütlerinin temsilcileri için bir buluşma yeri" olacağını söyleyerek Finlandiya ve İsveç'in hızla NATO'ya katılmasını engelliyor.

Batılı diplomatlar, İskandinav ülkeleriyle bir takım anlaşmazlık konularını belirten Türkiye'yi ikna etme çabalarını arttırdı.

İsveç PKK’yi “terör listesi”ne alan ilk ülkeler arasında

Erdoğan, Türkiye, ABD, Avrupa Birliği, Avustralya ve Kanada tarafından "terörist" örgüt olarak sınıflandırılan PKK’ye atıfta bulunarak İsveç ve Finlandiya'nın "teröristleri" barındırdığına inanıyor. Ancak Erdoğan'ın en çok eleştirdiği İsveç,  aksine 1984’de PKK’yi  ABD ile birlikte "terörist"  listesine alan ilk ülkelerden bir tanesiydi.

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde" Olof Palme yönetimindeki İsveç hükümetinin, PKK'yi 1984'te Türkiye'den sonra ilk terör örgütü listesine aldığını hatırlatmak isteriz. Bu tutum değişmedi” açıklaması yapmıştı.

Linde “"Biz PKK'nin terör örgütü olduğunu kabul ediyoruz. Kuzey Suriye'deki oluşum için aynı şeyi düşünmüyoruz, birçok NATO ülkesi de düşünmüyor. ABD ve diğer NATO ülkeleri gibi biz de Kuzey Suriye'deki Kürt örgütleri ile görüştük" demişti.

Uluslararası Kriz Grubu'na göre, 1984'ten bu yana PKK ile Türkiye arasındaki çatışmalarda tahminen 30 bin ile 40 bin kişi hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Türkiye'nin Finlandiya'ya karşı tutumu da aynı. İskandinav ülkesinde İsveç'ten daha az Kürt olmasına rağmen, dış politikaları birbirine benzer.

Finlandiya, PKK'yi terör örgütü olarak yasakladı, ancak 2019'da Türkiye'nin Rojava’ya yönelik saldırılarına yanıt olarak Türkiye'ye silah satışını durdurmak için İsveç gibi diğer AB ülkelerine katıldı.

Erdoğan, İsveç'ten Türkiye'nin "terörizm"le suçladığı kişileri sınır dışı etmesi çağrısında bulundu. Ayrıca İsveç ve Finlandiya'nın PKK ve yandaşlarına karşı olduklarını açıkça ifade etmelerini ve Türkiye'ye silah satış yasağını kaldırmalarını istiyor.