Karar yazarı Oğur: İran ve Bağdat’la birlikte hareket eden gruplar referanduma “hayır” diyorlar

Karar yazarı Oğur: İran ve Bağdat’la birlikte hareket eden gruplar referanduma “hayır” diyorlar

Karar yazarı Yıldıray Oğur, Türkiye'deki referandum karşıtı tepkileri eleştirerek Irak'ta Haydar Abadi ve Hasan Maliki'nin dahi bu kadar sert tepki göstermediğini söyledi. PKK'nin referandum karşıtı tavrını ise MHP liderininkine benzer olduğunu ifade ederek, İran ve Bağdat ile birlikte hareket eden grupların referanduma karşı olduklarını iddia etti. 

Oğur'ın bugün kararda yer alan uzun yazısının konu ile bölümleri şöyle: 

"Bundan bir sene kadar önce hakkında epey ağır konuştuğumuz ama şimdi Barzani’ye karşı aynı yanyana geliverdiğimiz, Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin bugüne kadar ağzından “anayasal değil, tanımayız” “doğru bir adım değil,” “ülkemizi karanlık bir tünele sokar” gibi itidalli sözlerden fazlası çıkmadı."

Onun selefi olan, şahin, milliyetçi eski başbakan Maliki bile serinkanlılığını kaybetmedi:

“Kürt kardeşlerin başvurduğu referandum ve diğer konuların anayasal bir çerçeveye ihtiyacı var. Eğer anayasal bir çerçeve sağlanırsa atacakları adım kabul görür. Ancak anayasaya aykırı bir adım atılırsa hem kendileri hem de Irak için soruna yol açabilir. Sorun diline dönmek istemiyoruz. Gerekirse anayasa; referandum ve kendi kaderini tayin etme hakkını sağlayacak şekilde gözden geçirilsin.”

Referandumun olduğu, bölünme riski olan ülkenin idarecileri bile böyle konuşurken, komşu ülkede bir milliyetçi muhalefet liderinin neden bu kadar hiddetlendiğini ise anlamak zor:

“Barzani çetesi 25 Eylül'de bağımsızlık referandumu yapacakmış. Bunun adı rezalet, melanet, ihanettir. Irak'ın toprak bütünlüğünün bozulmasının en ağır yankısı Türkiye'den hissedilecektir. Buna izin verilemez, buna göz yumulamaz."

PKK'nin tepkisi

MHP liderinin bu öfkesine en yakın tepki, bu referandumda yan yana düştüğü PKK’dan geldi.

Kürdistan İşçi Partisi, adını taşıyan bir örgütün Kürdistan referandumuna karşı çıkma gerekçelerini açıklamak gibi zor bir işe soyunan Duran Kalkan “Bu referanduma kim karar veriyor? Kürt toplumunun onayını almış mıdır? ‘Ben yaparım olur’ demek dar bir propaganda işine benziyor” dedi.

Güneydoğu’daki şehirlerde özyönetim ilanlarıyla yıkıma neden olan DBP “25 Eylül’de yapılması planlanan referandumu Kürtlerin özgürlük ve statü talebini küçük bir ulus devletçik ile boğma çabası olarak görüyoruz” derken, HDP, Salih Müslim “Saygı duyuyoruz” açıklamaları yaptı, Demirtaş ve Baydemir’den ise bir ton daha güçlü referanduma destek çağrıları geldi.

PKK’nın Irak Kürdistan’ındaki parti ve örgütleriyse peş peşe yaptıkları açıklamalarla “aterkillikten”, feodalliği bir sürü tuhaf gerekçeyle referandumu eleştirdiler.

Aslında çok da tuhaf değil. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Barzani’ye karşı uzun süredir İran ve Bağdat’la birlikte hareket eden gruplar bu referanduma da “hayır” diyorlar.

Goran hareketi, YNK'nin bir kanadı

İran’ın proxy muhalefeti gibi çalışan Goran Hareketi, İslamcı Kürt partisi Komel, her ne kadar Celal Talabani ve oğlu Kubat “evet” dese de, partinin esas kurucusu olan İbrahim Ahmet’in kızı ve Celal Talabani’nin eşi olan Hero Talabani’nin kontrol ettiği KYB hayırcı kanatta.

Ama İran’ın bölgedeki auroasına kapılmış olan artık sadece Kürt partiler değil.

1994’te Türkiye istihbaratının katkılarıyla kurulan Irak Türkmen Cephesi de bir süredir İran ve Bağdat hattıyla birlikte hareket ediyor.

Yüzde 40’ı Şii olan Irak Türkmenlerinin , Sünni ve Türkmen kimlikleri baskın olan çoğunluğunun Türkiye ile gönül bağları devam etse de, bütün grupların silahlandığı, herkesin birbirine saldırdığı bir coğrafyada gönül bağı karın doğurmuyor artık. Onlar da Kerkük türküleri çalınan televizyon açmaktan fazlasını veremeyen Türkiye yerine, bölgede askeri ve istihbari olarak yerleşik İran’la çalışmayı tercih ettiler.