Konda Müdürü Bekir Ağırdır'dan 23 Haziran tahmini

İktidar beka söylemini sıklıkla vurgularken, KONDA Genel Müdürü Ağırdır, “Seçmenin beklentisi adalet” diyor. Seçimin yenilenmesinin toplumsal vicdanı zedelediğini ifade eden Ağırdır, 23 Haziran için İmamoğlu’nun bir adım önde olduğunu vurguluyor

Konda Müdürü Bekir Ağırdır'dan 23 Haziran tahmini

İktidar beka söylemini sıklıkla vurgularken, KONDA Genel Müdürü Ağırdır, “Seçmenin beklentisi adalet” diyor. Seçimin yenilenmesinin toplumsal vicdanı zedelediğini ifade eden Ağırdır, 23 Haziran için İmamoğlu’nun bir adım önde olduğunu vurguluyor

31 Mart yerel seçimlerinin İstanbul ayağının, siyasi olduğu belirtilen saiklerle Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından iptal edilmesinin ardından, AKP tabanının bu karar konusundaki reaksiyonunun 23 Haziran'da yinelenecek seçimlerde ne yönde olacağı da merak edilen hususlar arasında.

Bekir Ağırdır'a göre, AKP tabanındaki çözülmenin yanısıra, toplum vicdanında da bir zedelenme mevcut ve seçmen adalet bekliyor. Bu durum da Ekrem İmamoğlu'nu bir adım daha öne çıkartıyor.

Birgün Gazetesi'nden Mehmet Emin Kurnaz'ın haberine göre, Ağırdır hem AKP'nin hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir sahicilik yitimi yaşadığı görüşünde. 

AKP seçmeninde bir çözülme var ve AKP'nin korku üzerine inşa ettiği dil negatif bir etki yaratıyor. Bu, AKP seçmeninin sandığa gitmemesini de tetikliyor. 

Ağırdır ile röportajın satırbaşları şöyle:

"Seçimin tekrarlanıp Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının alınması, farklı seçmen kitleleri için bir mağduriyet algısı oluşturdu mu?

Bana göre bahsettiğimiz o ‘mağduriyet’ kelimesi ezber. O lafın geri planında, bu toprakların insanının toplumsal hayata dair ‘adalet’ özlemi var. Mağdurun yanında olma durumunu ortaya çıkaran şey de bu. Mesela bizim bir araştırmamız var, önümüzdeki 10 yılda Türkiye’yi tarif edecek sıfatların neler olduğu üzerine. İnsanların yüzde 72’si ‘adalet’ demiş. Burada hangi yapıdan, sınıftan, kesimden olursa olsun ağırlıklı olarak ‘adalet’ diyorlar. Sonra yine yüzde 40’ı saygı, huzur istiyor. Dolayısıyla da seçimin iptali meselesinde iktidar blokunun, seçmenlerin önemli bir kesiminde bir adalet duygusu, vicdan zedelenmesi ürettiği açık. Bunun için araştırma yapmaya da gerek yok. Ancak bunun ne kadarının Ekrem İmamoğlu lehine oya dönüşeceği ise hikâyenin başka bir yönü. Ama vicdanları rahatsız eden durum, bir rahatsızlık hali ortada.

İmamoğlu kendi gündemini belirledi, iktidarın ‘beka’ söylemine karşı ekonomik kriz, ulaşım ve su indirimi gibi gündemleri taşıdı, oyunu karşı tarafın kurmasına izin vermedi de diyebiliriz sanırım.

Evet, oyunu karşı tarafın kurmasına izin vermedi. Onların gazına gelip onların polemiklerine girmedi. Bu sahicilik de zaten ciddi karşılık buldu.

Bugün AKP ve Erdoğan sahicilik, inandırıcılık yitimi yaşıyor. Kendi seçmeninde ortaya çıkan bir çözülme var. Bu çözülme karşı tarafa gitmesin diye korku üzerine kurdukları dil negatif kimliklenme üretiyor ve seçmen öbür tarafa gitmese de sandığa katılmayarak tepkisini gösteriyor. Ama şimdi o kararsız ya da sandığa gitmeyen seçmen partisi olmayan seçmen değil, partisi var ama memnun olmadıkları için gitmeyenler. Şimdi, iktidar bloku bu memnun olmayan kitleyi harekete geçirebilir mi? Ekrem Bey ve Canan Hanım’ın yaptığı şey, işte o sahicilik dilinin karşılığı olacak. Muhakkak bir karşılığı olacaktır. Kaç puan olur onu bilemiyorum.

Kürt seçmenin tavrında bir değişiklik bekliyor musunuz?

İstanbul’da Kürt seçmenin yüzde 80’i muhalefet tarafında yer alacaktır. Bunun kolay kolay değişeceğini sanmıyorum. Yüzde 20’lik bir kesim ise İYİ Parti ve CHP’nin Kürt sorununa tavrı dolayısıyla duygusal yaklaşıyor olabilir. Bu konuda Tayyip Erdoğan’ın 4 haftalık tavrı, söylemi durumu nasıl etkiler bunu şimdiden konuşmak zor ama bu ayrıştırıcı söylem onları da sandığa götürüp muhalefeti desteklemelerine neden olabilir.

Son olarak ilk başta sormak istediğimi şimdi yönelteyim, 23 Haziran’da nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Öncelikle sayıları tekrarlayalım. Bir kere 100 İstanbul seçmeninin 16’sı sandığa gitmedi. 3 de geçersiz oy ortaya çıkınca 19 oldu. 81 kişi üzerinden baktığımızda Ekrem Bey 39 buçuk, Binali Yldırım 39. 3 oranında oy aldı. Her iki adayın da buradan başlayacağı varsayılabilir. Hem diğerlerinden eksilen 2 puan hem de geçersiz üç puan var, 16 da katılmayan var toplamda 100 kişiden 21’inin şimdiden tercihlerinin ne olacağı meselesi önümüzde duruyor. Ekrem Bey için o 39 insan gelip yine oy verecektir. Eksilme ihtimali söz konusu değil ama artma ihtimali var. Çünkü katılmayanların hepsi AKP seçmeni değil. Bu sefer sandığa onlardan da muhakkak gelen olacak.

Öbür tarafta AKP’li olup da ekonomik krizden şikayetçi olan siyasi tercihini sorgulamaya başlayan insanların ne kadarı gelip partisine oy vermeye ikna olur? Bunu hesaplamak zor ama rahatsızlıklarını tespit edebiliyoruz. Bu rahatsızlık uzun süredir var dolayısıyla o tarafta bir çözülme var. Sandığa nasıl yansır kestirmek kolay değil. Bu durumda Binali Yıldırım başlarken yine 39 kişinin oyunu alır demek mümkün değil. O kişilerin içinde seçimin iptalinden kaynaklı adalet ve vicdan duygusu zedelenenlerden de eksilme olacak. Binali Yıldırım’ın kazanmasını belirleyecek şey sandığa gelmeyen kendi kitlesinin ne kadarının şimdi sandığa geleceği.

O rahatsızlık duyanların içinden de muhtemelen bir miktar Ekrem Bey’e oy verecek seçmen olacak. DSP gibi bazı küçük partilerin seçmeninin yönelimine de bakınca Ekrem İmamoğlu önde görünüyor. Ancak şunu da ekleyelim, iktidar bloku 7 Haziran ile 1 Kasım arası olduğu gibi kendi seçmenini ne kadar ikna eder ondan emin değiliz. Tayyip Erdoğan’ın son 4 haftadır kullanacağı dil yine sert olacaktır. Uzlaşma üzerine bir dil kullanacağını sanmıyorum."