LEYLA QASIM - Tam 45 yıl önce idam sehpasında haykırdı: Ölümümle binlerce Kürt uyanacak!

LEYLA QASIM - Tam 45 yıl önce idam sehpasında haykırdı: Ölümümle binlerce Kürt uyanacak!

İdam sehpasına götürülürken "Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak" demişti Leyla Qasim. 45 yıldır dilden dile dolaşan Ey Reqip marşı ile idam sehpasına giden Leyla'yı anlatan çocukluk arkadaşı aynı zamanda kuzeni olan Sadiye Alî Ekberiyan, "Leyla'nın mücadelesini büyütmeliyiz" dedi.

Leyla Qasım, 1952 yılında Xaneqin'de Dalaho Qasim ve Kani'nin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Gece yarısı dünyaya geldiğinden dolayı babası Arapça 'gece' anlamına Leyla ismini koydu. Çiftçi olan Dalaho Qasım ve Kani'nin 4 erkek çocuğu Sebih, Selam, Sefa ve Selah tek kız çocuğuydu. Babası çiftçi olup Leyla 4 yaşında iken Erbil'e taşındı ve yoksulluk içinde yaşamaya başladılar. İlkokulu Wend okulunda okuyan Leyla, derslerinde başarılıydı. Gençlik yıllarında Kürt mücadelesine ilgi duymaya başladı. Ailesi orta öğretiminden sonra 1958 yılında Bağdat'a göç etti. Dalaho Qasım yoksulluk içinde geçinmelerine rağmen kızının eğitim görmesini ve bir mesleği olmasını istiyordu. Leyla ve ailesi Kürdistan'daki gelişmeleri çok yakından takip ediyordu. Leyla çok genç yaşta sömürgeci Baas rejiminin esaretinden kurtulmak amacıyla bağımsız Kürdistan için çalışmaya karar verdi ve ideallerini gerçekleştirmek amacıyla yola koyuldu. Baas rejiminin Xaneqin'i Araplaştırma politikaları yüzünden ailesiyle birlikte Bağdat'a taşınan Leyla Qasim, sosyoloji bölümünü kazandı. Gençlik hareketinin içinde yer alan Leyla ve arkadaşları, Kürt özgürlük mücadelesini Irak'ın başkenti Bağdat'a taşımışlardı. Bu yüzden de Saddam rejiminin hedefi haline geldiler.

Kürt halkının sesini duyurmak için uçak kaçırdı

Bağdat'ta lise öğrenimini tamamlayan Leyla, 20 yaşındayken Kürdistan Öğrenciler Birliği (YXK) ile tanıştı ve onlara destek verdi. Leyla bu dönemde peşmergelere katılma kararını verdi. Leyla peşmergelere katıldığı zaman Kürtler, özellikle Güney'de hassas bir dönemden geçiyordu. 1974'ün baharında Baas rejimi Kürtlere karşı savaş açtı. Kürt ailelerini Bağdat'tan çıkardı. Irak rejimi Qeladize kentini bombaladı. Bombalama sonucunda birçok sivil yaşamını yitirmişti. Bu dönemde Leyla Qasım'a Kürt halkının sesini dünyaya duyurmak amacıyla bir uçak kaçırma görevi verildi. Uçak kaçırma eyleminde Leyla, 4 arkadaşıyla birlikte 24 Nisan 1974'te yakalandı. Hapishanedeyken işkence ve insanlık dışı uygulamalara tabi tutuldu. Ama o asla halkına ihanet etmedi, Kürt özgürlük hareketine daima sadık kaldı. Saddam'ın emriyle Leyla ve 4 arkadaşı 13 Mayıs 1974 tarihinde idam edildi.

'Bizim ölümümüzle binlerce Kürt uyanacak'

Bir kaç gün sonra ise ailesine Leyla'nın idam edileceği haberi verildi. Ferah adında bir Kürt tutukluyu görme gerekçesiyle Ebu Greyb'e giden annesi, Leyla ile görüşme fırsatı yakaladı. İdam edilmeden önce annesiyle kısa bir görüşme fırsatı bulan Leyla, annesine şu sözleri söyledi: "Güzel annem; tasalanma, ben bir dava insanıyım artık. Kürt halkı ve Kürdistan için savaşıyorum. Dün Saddam ve beraberinde bir grup buraya geldi. Beni kandıracağını, ilkelerimden taviz vereceğimi zannediyordu. Hatta mücadeleden vazgeçmem için maddi tekliflerde bulundu. İstediğim okullarda öğretmenlik yapabileceğim vaadinde bulundu. Fakat ben bunları kabul edemeyecek kadar onurlu olduğumu, halkımı satmayacağımı söyledim. Kendimi Kürt ve Kürdistan davasına adadığımı, bu mücadele uğrunda idamı onurla karşıladığımı söylemem üzerine çılgınlaşan koca Saddam'ın ne kadar zavallılaştığını gördüm. Anne bizim ölümümüzle binlerce Kürt insanı uyanacak, özgürlük bayrağımız dalgalanacak. Ben öldüğümde üzülmeyin, saç örgülerimden bayrak yapsınlar!"

'Ölümümle binlerce Kürt uyanacak'

İdam sehpasına çıkarken henüz 22 yaşındaydı Leyla. Yargılama sırasında mahkeme hâkimine, "Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak. Ben Kürdistan'ın özgürlüğü yolunda canımı feda ettiğimden dolayı sevinç ve gurur duymaktayım" diyordu. İdam sehpasına giderken Ey Reqib'i okuyordu Leyla. Kısa süren yaşamında Kürt halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele etti. İdam sehpasında okuduğu marş dalga dalga Kürdistan dağlarında yankılanıyordu. Kürdistan mücadelesinde yaşamını yitiren ilk kadınlardan olan Leyla, aradan 45 yıl geçmesine rağmen genç kadınlar için bir sembol olmaya devam ediyor. Dönemin zor koşullarında kendini Kürt özgürlük mücadelesine adayan Leyla, arkasından gelecek ardıllara gülümsüyordu idam sehpasında. Kürt Özgürlük Hareketi'nde Leyla'nın idam sehpasında başlattığı direniş Kürdistan'ın dört bir yanında meşalelerin ışığında devam ediyor.

'Leyla çok canlıydı'

Leyla'nın hem çocukluk arkadaşı hem de kuzeni olan Sadiye Alî Ekberiyan, Leyla'nın mücadelesini ve çalışma tarzını anlattı. Sadiye, Leyla'nın yaşamına değinerek, "Leyla hiçbir şeyden korkmazdı, o kadar inançlı ve cesaretliydi ki ölüm onu korkutmuyordu. Her zaman öncü olmayı ve önde yürümeyi isterdi. Bu yüzden de yöresel kıyafetiyle, diliyle ve Kürt kültürü ile darağacına gitti. Kendi kültürü ve diliyle baskıcı devlet karşısına çıkan Leyla, bir Kürt kadının yapması gerektiği gibi Kürt marşını okuyarak darağacına yürüdü. Evde de ailesi ona hep destek oluyorlardı. Ben de onunla beraber hareket eden ve ona destek veren ailenin kızlarından biriydim. Ben, kız kardeşleri ve mahalleden daha birçok kadın arkadaşımız her zaman onunla gezerdik. Leyla çok fazla canlıydı" dedi.

'On binlerce Leyla mücadelede ediyor'

Sadiye, Leyla'nın mücadelesine sahip çıkılması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Tüm Kürt kadınları başta olmak üzeri Kürt gençlerinin de Leyla'nın mücadelesine sahip çıkması gerekir. Onların da Leyla gibi yöresel kıyafetlerine, kültürlerine, dillerine, tarihlerine, topraklarını sahip çıkmalıdırlar. Leyla bizim için mücadelesini miras bıraktı ve buna sahip çıkmalıyız. Bu ruhu kendimizde her zaman yaşatmalıyız. Leyla darağacına giderken 'Benim ölmemler binlerce Kürt uyanacak' demişti ve şimdi binlerce, on binlerce Leyla toprağına, tarihine, diline sahip çıkmak için mücadele ediyor."