National Review - Kürtler bağımsız bir devlet hayal etti ve etmeye de devam edecekler

Geçtiğimiz Ağustos ayının başlarında ABD ve Türkiye, koalisyon ile Kürt güçlerinin faaliyet gösterdiği bölgede ortak bir devriye konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Türkiye, bölgedeki Kürt güçlerini (Halk Savunma Birlikleri ve Demokratik Suriye Güçleri) terörist olarak kabul ediyor. Ancak YPG bölgedeki savaşta, Türk hükümetini hedeflemeye odaklanmamıştı. DSG/YPG, Amerika Birleşik Devletleri’nin başlıca ortağı ve Suriye’nin geniş bir kesimine yayılan uzun ve kanlı bir savaşta IŞİD’i yenmek için mücadele veren güçler.

National Review - Kürtler bağımsız bir devlet hayal etti ve etmeye de devam edecekler

Geçtiğimiz Ağustos ayının başlarında ABD ve Türkiye, koalisyon ile Kürt güçlerinin faaliyet gösterdiği bölgede ortak bir devriye konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Türkiye, bölgedeki Kürt güçlerini (Halk Savunma Birlikleri ve Demokratik Suriye Güçleri) terörist olarak kabul ediyor. Ancak YPG bölgedeki savaşta, Türk hükümetini hedeflemeye odaklanmamıştı. DSG/YPG, Amerika Birleşik Devletleri’nin başlıca ortağı ve Suriye’nin geniş bir kesimine yayılan uzun ve kanlı bir savaşta IŞİD’i yenmek için mücadele veren güçler.

National Review’de Sam Sweeney imzalı, “Kürtler Suriye'ye umut verdi: ABD'nin çekilmesi ve sonuçlarını ölçme” başlıklı bir makale yayımlandı. Makalede, ABD’nin Kürtleri terk ettiği Kürtlerin ise bu kadar başarıdan sonra yalnız bırakıldığı üzerinde duruluyor.

‘ABD Kürtler ile ortaklık yaptı’

ABD'nin yardımı olmadan YPG ve SDG, fazla genişlemeyecekti ve Türkiye muhtemelen onları böyle bir tehdit olarak algılamayacaktı. ABD Kürtler ile ortaklık yaparak; Menbic, Rakka, Deyrezor ve IŞİD’in hilafetini oluşturan toprakları geri almalarını istedi. 

IŞİD, 23 Mart 2019'da resmen yenildi ve buna karşı birçok uyuyan hücresini kökten uyandırmak için ikinci bir aşamaya geçti. Birçoğu IŞİD'in ideolojisine bağlı olan binlerce Suriyeli, Iraklı ve yabancı militan ile aileleri, aşırı gergin hapishanelere ve kamplara yerleştirildi. Birçok ülke savaşçılarını geri almayı reddetti ve onları DSG’nin eline bıraktı. Bu bağlamda Amerika'nın stratejik çıkarlarına bakıldığında, geri çekilme kararı IŞİD'in ortadan kaldırılması çabalarını baltalıyor. 

‘Kısa ve uzun vadede ABD’nin çekilme sonuçları’

Bu hem kısa hem de uzun vadede böyle. Kısa vadede, ABD özel harekat kuvvetleri, halifeliğin resmen mağlup edilmesinden bu yana olduğu gibi IŞİD’in uyuyan hücrelerini takip edemeyecek ve odaklanamayacak. Ayrıca IŞİD sempatizanlarını hapishane ve kamplardan kaçma riski altında olacak. Bunlar ne olacağını tam olarak bilmek zor.

Uzun vadede ABD’nin geri çekilmesi, Orta Doğu’daki ölümcül şiddet döngüsünü ele alma konusunda ilerleme kaydeden siyasi bir projeyi baltalayacak. Bölgedeki hiçbir aktör SDG'den daha iyi bir performans sergilememiştir.

Amerikan askeri gücünün akıllıca kullanılması, başarı sağlamak için gereken unsurlardan biriyse, bu mükemmel bir örnekti. Burada Irak'ta denediğimiz gibi Orta Doğu toplumunu olmayan bir şey haline getirmeye çalışmıyorduk. Kendi toplumlarının en temel sorunlarını ele alan yerel ortakları etkili bir şekilde destekliyorduk.

‘Deyrezor kenti buna şahane bir örnek’

Deyrezor kentinde buna şahane bir örnek olarak gösterilebilir. Fırat Nehrinin kuzeydoğu bölgeleri SDG'nin kontrolü altındadır. Nehrin güneybatı bölgeleri ise Suriye hükümeti tarafından kontrol ediliyor ayrıca Rus ve İran kuvvetleri de bölgede. Batılı gazeteciler Suriye Demokratik Güçlerinin kontrolündeki bölgelere girebildikleri için Fırat'ın kuzeydoğusundaki yerel hoşnutsuzluğun farkındaydık. 

Nehrin diğer tarafı (rejimin elinde olan) hakkında daha az şey biliniyordu. Haber kapsamı, bölgedeki artan İran varlığına ya da buradaki Suriye hükümetine yönelik IŞİD saldırılarına devam ediyordu. Ancak yaklaşık bir ay önce, hükümet kontrolü altındaki bölgelerde protestolar başladı. Protestocular, SDG ve ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun bölgeyi kontrol etmesini istiyordu.

Orta Doğu analistleri ve yorumcuları bölgede genellikle belirgin bir sıkıntıya işaret ediyor:

Kötü yönetim ve sağlanamayan sosyal koşullar, iktidardaki rejimlere karşı şikayetlere yol açıyor. Kaos mezhepsel ve etnik gerilimleri şiddetlendiriyor, daha fazla çatışmaya yol açıyor. Bununla birlikte, analistlerin zeminde uygulanabilecek pratik çözümleri nadiren önerebiliyor.”

‘Birçok Kürt bağımsız bir devlet hayal etti’

Öte yandan, SDG ve Kürtlerin kontrolündeki Özerk İdare, bölgenin diğer bölgelerini rahatsız eden temel yönetim konularını ele almada önemli ilerleme kaydetti. Eleştirmenlerine göre, Suriye Demokratik Güçleri yalnızca Kürt ve milliyetçi bir proje için kılık değiştirmiş, ancak bu görüş savaşın başlamasından bu yana Suriye'deki Kürt topluluğunda yaşanan gelişmeleri kapsamıyor. 

Tabii ki, birçok Kürt bağımsız bir devlet hayal etti ve etmeye de devam edecekler. Ancak bu Suriye'de, Suriye'nin “Kürt” bölgelerinin demografisi göz önüne alındığında, gerçekçi bir olasılık olmadı. 

Bölgenin önemli yerlerinde, Kürtler çoğunluk değil. Dolayısıyla, bir Kürt devleti kurma fikri gerçekçi değil ve halkın oylaması ile karşılaşacaktı. SDG ve YPG bunu biliyor. 

Kürtler kontrol altındaki yerlerde, amaçlarının bu olmadığını, Kürt olmayan halkların da bölgeyi yeniden şekillendirebilecek siyasi bir projede eşit ortaklar olduğunu açıkça ortaya koymuşlardır.  Hristiyan, Türkmen, Çerkes ve diğer halkları, bölgeyi yeniden şekillendirebilecek siyasi bir projede eşit ortaklardı. Bu durum, bölgede hem Kürtler hem de diğer halklar için bir anlaşma zemini yarattı.

Özerk yönetim ile SDG’nin tutumu ortaktı’

Kürt güçleri ticari bir Arap milliyetçiliği yapmaktansa, komşularının haklarını da garanti altına alarak halkların haklarını güvence altına almak için yola koyuldu. Tabii ki, bağımsız bir Kürt devleti fikri Suriye'deki Kürt halkının hayalinde hala güçlüydü, ancak bu SDG'nin ciddiyetle takip ettiği bir hedef değildi. Aksine Özerk Yönetim, SDG ile birlikte, bölgenin yönetimine tüm toplulukları dahil eden çoğulcu bir toplum yaratma girişimine odaklandı. 

Rejim tarafında artan protestolar bölge halkını SDG’ye daha da yakınlaştırdı. Arap kamuoyunda SDG lehine kayma çarpıcı bir gelişme olarak okunuyordu. 

Kürtler hakkında yazanların sıklıkla tekrarladığı bir klişe var: Dağlardan başka dostları yok. Ancak bu tamamen doğru değil. Washington'da da birçok dostları var. Kongrede, diğer iktidar koridorlarında ve kamuoyunda… Türklerin saldırısı ve ABD’nin Kürtlere ihanet etmesine karşı tepki hızlı gelişti ve büyüdü. 

‘Kürtler, ABD ile ittifakı geri istiyor’

Kürtlerin şu an karşılaştığı sorun, Trump’ın şuan ki rotası. Kürtler, Trump’ın rotasını değiştirmesini ve ABD ittifakını geri istiyor.  ABD; Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri ve kendisi için işe yarayabilecek bir anlaşmaya vardığını düşündü. ABD çekilmeden önce de DSG’ye güvence vererek ‘Güvenli Bölge’ noktasındaki yerleşkelerini yıkmak ve geri çekilmelerini istedi. DSG buna uydu fakat Türkler, buradan saldırıya geçti ama ABD çekildi.

ABD, Türkiye'nin saldırısına odaklanmak yerine, Kürtlere ABD birliklerinin bir yıl içinde ayrılacağını iletti. Kürtler şuan da Rus kontrolündeki rejim ile ittifak yaptı. ABD bunu da izledi. Bölgedeki gelişmeler ve denklem her saniye farklı bir olasılığa kapı aralıyor.

Özetle: Yaklaşık bir ay önce Kürtlerin kontrolündeki bölgedeydim. Amerika’nın Suriye’deki niyetleri hakkında tartışan Kürtler ile Arapların toplantısını izledi. Toplantı, Amerika'nın bölgede kalma taahhüdü üzerine idi. Görüşler iyimserden karamsarlığa kadar uzanıyordu. En karamsar ses ise Kürtlerin idi. Kürtler, ABD’nin kaçınılmaz olarak bir gün bölgeden ayrılacağı için ileriye giden tek yolun Suriye hükümetiyle bir anlaşma olduğu konusunda kararlıydı. En azından terk edeceklerini biliyorlardı ama bu şekilde değil. Amerika gerçekten Kürtleri - ve bölgedeki tüm iyi niyetli insanları - bir hevesle terk etti.

Kaynak PeyamaKurd