Neçirvan Barzani: Kürtler bölgede herşeyiyle farklı bir millet

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Al Sharqiya News televizyonuna verdiği röportajda, Irak’taki güncel duruma, Erbil-Bağdat ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

Neçirvan Barzani: Kürtler bölgede herşeyiyle farklı bir millet

Neçirvan Barzani, gençliği ve özel yaşamıyla ilgili soruları yanıtladı.

Al Sharqiya News’ün Başkan Neçirvan Barzani ile yaptığı röportajın önemli başlıkları şöyle:

Al-Sharqiya News: Erbil'de ilk kez bir Arap kanalına çıkmayı kabul eden bir şahsiyetle, Kürdistan Bölgesi Başkanı sayın Neçirvan Barzani ile birlikteyiz.

Sayın Barzani, 1960’lı yıllarda doğdunuz ve o dönem birinci ve ikinci Irak cumhuriyetlerinin kurulmasına tanıklık etti. Sayın Başkan o dönem yaşadığınız en önemli siyasi olay neydi?

Neçirvan Barzani: Al-Sharqiya televizyonuna teşekkür ediyorum, hoş geldiniz. Mübarek Ramazan ayının size, tüm Irak halkına ve tüm Müslümanlara hayır getirmesini diliyorum. 1966 yılında Irak Kürdistanı'nda Eylül Devrimi'nin kalelerinden biri olan Hacı Omran'da doğdum. Annem Süleymaniye şehrinden babam ise İdris Mustafa Barzani’dir. Çocukluk yıllarımda 1974-75 yıllarına kadar Irak’ta kaldık, devrimin geri çekilmesinin ardından İran'a iltica ettik. Çocukluk yıllarımda İran’daydık. Babam her zaman İran'a sığınan halkımızdan mültecilerle meşguldü. Çocukluk sürecim mültecilik yıllarıyıd ve o dönemde orada okumaya başladım. İran'da 79 yılında gerçekleşen devriminin ardından şartlar yavaş yavaş değişti, Irak Kürdistanı'na döndük fakat o dönemler hep dağdaydık.

Siyasi hayatıma gelince, Eylül Devrimi'nin örgütlerinden biri olan Kürdistan Öğrenci Birliği'nde başladım. Fakat siyasete ciddi şekilde girişim 1987 yılında babamın vefatından sonra oldu. Ondan sonra daha fazla siyasetin içinde yer aldım ve kendimi siyasi mücadeleye adadım.

Al-Sharqiya News: Biraz çalkantılı bir hayat ve doğduğunuz topraklardan başka bir ülkeye taşınmak elbette kişinin çocukluğundan çok şey alabilir. Siz gerçek bir çocukluk dönemi yaşadınız mı?

Neçirvan Barzani: Aslında hayır ... Ben de diğer mülteciler gibi, mülteci olduğumuz için normal bir çocukluk yaşamadık. Yani bu sadece bizim için değil, aynı zamanda devrimin geri çekilmesi ile mülteci olan tüm Kürtler için de zordu. Özellikle babam ve amcam sayın Başkan Mesud Barzani, peşmergenin yeniden örgütlendirilmesi ve Irak’ta yeniden mücadeleye başlanması ile meşguldüler. Dolayısıyla ne çocukluk dönemini ne de gençlik dönemini olağan haliyle yaşayamadık.

Al-Sharqiya News: Sayın Neçirvan Barzani, çocukluğunuzdan eğitim döneminize, siyasal hayatınıza ve diğer konulara değineceğiz. Ancak bunlardan önce yanıtını öğrenmek istediğim bir sorunun cevabını öğrenmek istiyor. Bu benim Kürdistan'a ilk gelişim. Buradaki imardan, yapılanma ve gelişmelerden çok etkilendim ve şaşırdım. Bunun nedenleri nelerdi, kısa sürede bunları nasıl başardınız?

Neçirvan Barzani: Aslında genel olarak Irak’ta kalkınma ve yeniden imar, herkesin bildiği koşullar nedeniyle daha önce sağlanamadı. Kürdistan'da tanık olduğunuz inşa ve imar süreci ise 2004 yılından sonra başladı. Çünkü 2004’ten sonra ortaya çıkan koşullar, yıkılan şehir ve köylerin yeniden inşa etmek adına Kürdistan halkına umut oldu. Özel sektör bir ülkenin kalkınmasının lokomotifi olduğu için, bizim de başlangıçta yaptığımız şey, özel sektörü bu sürece dahil etme konusuna odaklanmaktı. Nitekim, halk da bize yardımcı oldu ve bu sektör ile yerel çabaların birleşmesi gelişimin başarısında önemli ve hayati bir role sahip oldu. Fakat yine de, şu anda etrafımızda gördüklerimizi diğer ülkelerle karşılaştırırsak, atılan adımların çok da hızlı ve istendiği gibi olmadığını görebiliriz. Bu nedenle sadece Kürdistan Bölgesi'nde değil Irak genelinde de bu imar ve geliştirme sürecinin iyileştirilmesi ve hızlandırılması gerektiğini görüyoruz.

Al-Sharqiya News: Şimdi kişisel hayatınıza geri dönelim; dağlar herhangi bir Kürt için kimliğinin ve kişiliğinin önemli bir parçasıdır. Sayın Neçirvan Barzani, dağlar özellikle mücadele açısından ne ifade ediyor?

Neçirvan Barzani:  Kürtlerin bu konuda bir atasözü var, “Kürdün dağlardan başka dostu yoktur” diye. Bu söz uzun süre Kürtlerin durumunu ifade ediyordu. Kürdistan dağları mücadelemizin ve kararlılığımızın ortaya çıktığı ve devam ettiği yer oldu. Dağda mücadeleye katılan gençlerden biri olarak, o zamandan beri babamdan ve amcamdan halkımın acı ve trajedileri ile yaşamayı öğrendim. Evet, peşmergelik dönemlerini yaşadım fakat o zamanlar bir peşmerge olarak ön siperlerde bulunma onuruna sahip değildim. Yine de peşmergelerle birlikteydik, dağlarda peşmerge hayatının tüm aşamalarını onlarla birlikte yaşadım.

Al-Sharqiya News: Sayın Neçirvan Barzani, sanırım siz dedeniz Mele Mustafa Barzani’nin en büyük torunusunuz. Babanı İdris Barzani, amcanız Mesud Barzani ve dedeniz Mele Mustafa Barzani. Mele Mustafa Barzani, Neçirvan Barzani'ye ilham kaynağı oldu mu?

Neçirvan Barzani: Aslında büyükbabam Mele Mustafa Barzani'nin hayattayken birlikte yaşadığımız dönem çocukluk dönemlerimdi. 1976'da rahmetli büyükbabam tedavi için Amerika'ya gittiği için onunla uzun süre yaşama şansım olmadı. Dolayısıyla siyasi hayatımın gidişatını etkileyen ve liderliği altında büyüdüğüm asıl karakter amcam Başkan Mesud Barzani’dir. O ilham kaynağı olmaktan öte, örnek bir şahsiyet, lider oldu, amca ve ebeveyn oldu. Gençliğimden bugüne kadar hayatta her anlamda en büyük etkiyi o yarattı.

Al-Sharqiya News: Mle Mustafa Barzani'den ne öğrendiniz diyelim?

Neçirvan Barzani: Hepimizin ondan öğrendiğimiz şey, halkımızın haklarını elde etmek ve halkımıza hizmet etmek için samimiyetle çaba göstermemiz gerektiğiydi. Bu yüzden iki kelimeyle özetlemem gerekirse; Mele Mustafa Barzani'nin çizgisi halkına ve ülkesine hizmet çizgisidir diyebilirim. Biz O şahsiyetten halkımızın davasına hizmet etmek için elimizden gelen her şeyi yapmayı öğrendik.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, rahmetli İdris Barzani'nin rolünden bahsettiniz, onun vefatından bahsederken etkilendiniz. İdris Barzani’nin Kürt davasındaki rolü ve ayrıca Arap-Kürt yakınlaşmasındaki rolü neydi?

Neçirvan Barzani: Açık ki Mele Mustafa Barzani önderliğindeki Kürt devriminde hem merhum babam İdris Barzani ve hem de amcam sayın Başkan Mesud Barzani onun yardımcılarıydı. Önder Mele Mustafa Barzani’ye yardımcı olmuştur, kendisi de o dönem rejimle imzalanan 11 Mart 1970’teki anlaşmada önemli rol oynamıştır. Bağdat'ı defalarca ziyaret etmiş ve mutabakatın sağlanmasına katkı sunmuştur. Her zaman Basra'dan Irak'ın diğer tüm bölgelerine kadar tüm mezhep ve bileşenlerin yıllarca süren mücadeleden sonra bu anlaşmayı sıcak bir şekilde memnuniyetle karşılamasının gurur verici olduğundan bahsederdi. O süreçte sayın Başkan Mesud Barzani ve diğer arkadaşları da rol oynadı. Ancak bu anlaşmada genel olarak Irak halkını, Kürtler, Araplar ve diğer tüm unsurlar arasında yakınlaşma sağlandığı için gurur duyuyordu, Çünkü bizler Kürt sorununun Irak çerçevesinde çözülmesi gerektiğine inanıyorduk. 1970'te de aynı yaklaşıma sahiptik, 75 yılında da aynı yaklaşımı savunduk. Şu anda aynı yaklaşıma sahibiz ve sorunların Irak çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtiyor.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, Sayın Mele Mustafa Barzani hakkında konuşmak istiyorum; Irak'ın birliğine ve Arap-Kürt kardeşliğine nasıl baktı?

Neçirvan Barzani: Merhum Mele Mustafa Barzani'nin genel olarak konuşmalarına bakarsak, her zaman Kürtler ve Araplar arasındaki kardeşliğe vurgu yaptı, Kürt meselesinin Irak çerçevesinde çözülmesi gerektiğine işaret etti. Fakat maalesef Irak’ta peş peşe iktidara gelen rejimler Kürt meselesine baskı, şiddet ve silahla yanıt verdi. Irak'taki Kürt sorunu ciddi bir sorun ve çözüm de köklü olmalıdır.

Size bir örnekten bahsedeyim; 1970 yılından sonra, yani Mart anlaşmasının ardından, Barzani'nin karargahına din adamlarından bir heyet gönderiliyor ve Mele Mustafa Barzani’ye suikast girişiminde bulunuluyor. Nitekim önder Mustafa Barzani bu girişimden mucizevi bir şekilde kurtulur. Barzani'nin yardımcıları karşılık vermek ve intikam almak ister ve bu hain operasyona yanıt vermenin bir yolunu bulur. Başkan Mesut Barzani’nin anlattığına göre, Mele Mustafa bu misilleme planını duyar ve sivil kayıplara yol açabileceğini öğrenir. Kesin bir şekilde karşı çıkar ve “hiç bir şekilde bu sorunun Kürtler ve Araplar arasında bir çatışmaya dönüşmesine müsaade edilmemeli, benim için böyle bir çatışmanın çıkmasını asla kabul etmeyeceğim, bu asla mümkün değil” der.

Biz bu hoşgörülü yaklaşımı Mele Mustafa'dan ve ardından Başkan Mesud Barzani’den öğrendik, aynı yolda devam ettik. Dolayısıyla biz Kürt ve Arap kardeşliğine ve Irak'ta yaşayan tüm bileşenlerin bir arada yaşayabileceği bir formül bulunabileceğine inanıyoruz. Bir arada yaşam, Irak'ın birliğinin ve gücünün garantörüdür. Ölümsüz Mele Mustafa'dan öğrendiğimiz şey budur, Kürtlerin ve Arapların kardeş olması gerektiğini öğrendik.

Bununla ilgili bir örnek daha var; o dönem Erbil valisi Arap bir şahsiyetmiş, Bağdat hükümeti ölümsüz Mustafa Barzani'nin hoşnut olacağını düşünerek yerine bir Kürt vali atamış. Ancak bir toplantıda Barzani Iraklı yetkililere şunu söylemiş: “Arap valinin Erbil'e dönmesini tercih ederim. Çünkü bizim için mesele kimin Kürt kimin Arap olması değil. Önemli olan halka hizmet etmek, bu ülkede hep birlikte güven ve istikrar içinde birlikte yaşamaktır.”

Al-Sharqiya News: Sayın Mele Mustafa'nın mesajını aldınız ve şimdi uyguluyorsunuz. Konuşmanızdan anlıyorum ki IŞİD'in saldırıları sırasında yerlerinden edilmiş Arapları kucaklamanız da bu mesajın bir yansıması...

Neçirvan Barzani: Bu konuyu bir minnetmiş gibi konuşmak istemiyorum, çünkü Kürdistan Bölgesi'nde görevimizi yerine getirdik. Ne yazık ki 2014'te IŞİD saldırdığında Musul ve Anbar bölgelerinde halk Kürdistan Bölgesi'ne sığındı. Onlara kapıları açmak ve burada emniyet ve rahatlık içinde ikamet etmelerini sağlamak bizim için bir görevdi. Yaklaşık iki milyon yerinden edilmiş Irak ve Suriye'den gelen mülteciyi ağırladık. Fakat gururla Irak halkının şunu bilmesini istiyorum ki bu güne kadar yerlerinden edilmiş kişiler tarafından herhangi bir güvenlik ihlali görmedik. Kürdistan Bölgesi'ne güvenlik tehdidi oluşturduklarını yada hiçbirinin Kürtler ve Araplar arasında sosyal bir sorun yarattığını görmedik. Aksine, birçoğunun Feluce, Anbar, Musul ve diğer bölgelere geri dönerken mutlu olduklarını duydum. Kürdistan Bölgesi halkı ile aralarındaki bu iyi sosyal ilişkiler bizim için gurur vericidir.

Al-Sharqiya News: Siz geçmişte yaşanan hatalardan bahsederken biz de hata yaptık diyorsunuz. Bu dili ilk defa ikinci kuşak siyasetçilerden duyuyoruz. Yani zati-aliniz de ikinci kuşak siyasetçisiniz. Birinci kuşak siyasetçiler biraz daha klasik bir zihniyete sahiplerdi. Sizler şahsında sağlanan bu ilerleme, Iraklılar için gerçekten daha iyi bir yaşam ve Erbil ile Bağdat arasındaki tüm çözülmemiş sorunların çözümünü gerçekleştirebilecek mi?

Neçirvan Barzani: Irak'taki sorunların kökeni genel olarak düşünce tarzından kaynaklıdır: İki farklı düşünce tarzı vardır: Bir görüş şöyle der: Nerede hatalar yaptık da başımıza bunlar geldi? Diğer görüş ise şöyle: Başımıza gelenler kimin hatası? Kanımca bu iki düşünce biçimini bir kenara bırakmalıyız ve hepimiz kendimize şu soruyu sormalıyız: Irak'ta bu olanlara neden olan hataları nerede yaptık?

Yani bu soruyu cevaplayabilirsek şüphesiz tüm Iraklıları daha iyi bir yaşam bekliyor olacak. Bağdat'a son ziyaretimde, tüm Iraklı politikacılara şunu anlattı; biz de hata yaptık siz de yanlış yaptınız, öyleyse oturup hatalarımızdan ders çıkaralım ki tüm Iraklılar için daha iyi bir yaşam yaratabilelim. Bu şekilde düşünemezsek Irak hepimizin beklediği ülke olamaz. Irak halkı şu anda yaşadıklarından çok daha iyi bir yaşamı hak ediyor. Hiçbir anlamı ve gerekçesi olmayan çatışmalar ve siyasi savaşlar niye? Irak ekonomisini nasıl güçlü hale getireceğimiz düşünmek daha iyi değil mi ? Irak ve Kürdistan'ın bugüne kadar ihtiyaç duyduğu tüm eşya ve malzemeleri komşu ülkelerden ithal etmiş olması mantıklı mı? Irak, sadece doğal kaynakları bakımından değil, insan kaynakları bakımından da zengin bir ülke. Bütün bu siyasi savaşlar yerine, Irak'ın nasıl geliştirilip ilerletileceği, Irak'ın nasıl üretken bir ülke haline getirileceği üzerine mücadele etmek daha iyi olmaz mı? Bu, kendimizi sınırlarına hapsettiğimiz bütün o kısır siyasi çekişmelerden ve tartışmalardan daha önemli. Irak halkını da bununla yorduk, ne için? Kanımca, diğer hayati konulara odaklanmalıyız: Irak halkının Iraklı siyasetçilere ve siyasi sürece olan güvenini nasıl yeniden tesis edebiliriz, bunu düşünmeliyiz. Çünkü bugün bir önceki Irak seçimlerinde de kanıtlandığı gibi, halkın siyasete güveni kalmamış. Irak genelinde seçimlere katılım oranı ne kadardı? Büyük abartıya rağmen yüzde çok düşüktü. Neden düşüktü? Çünkü halk, sandıkların sorunları çözebileceğine artık inanmıyor. Demokratik bir sistemden bahsediyoruz. Demokrasi sadece dört yılda bir seçim yapıp insanlara gelip oy vermelerini söylemek değil. İnsanlar Iraklı siyasetçilerden sonuç bekliyor, daha iyi bir yaşam görmek istiyor, Irak ve Iraklıların içine düştüğü bu sefil durumdan kurtulmak istiyor.

Al-Sharqiya News: Ama Sayın Başkan, tek başına bir hatayı kabul etmek de yeterli değil. Iraklıların kendilerini güvende hissedeceği ve gerçekten daha iyi bir yaşamın eşiğinde olduğumuzu söyleyeceği gerçek çabalar olmalı öyle değil mi?

Neçirvan Barzani: Iraklıların yavaş yavaş bu yönde ilerlediğini düşünüyorum ve bahsettiğiniz bu kuşak bu aşamaya geldi. Irak'ın mevcut genç kuşağı on yıl önceki gençlerle aynı değil. 2003 yılında doğmuş biri şimdi yaklaşık 18 yaşında. Bu kuşak değişimler için hazır ve mevcut durumu kabul etmiyor. Irak halkının artık Iraklı siyasetçilerin içeriksiz sloganlarını kabul etmesi mümkün değil, yaşamak istiyor. Kürdistan Bölgesi ve Bağdat arasındaki sorunlar da, Irak'ın yüzleşmek zorunda olduğu bu siyasi istikrarsızlığı bir parçasıdır.

Bugün Irak'ta yaşanan bir gerçek var ve açıkça konuşmak istiyorum; Irak'a bakın, bugün bütün bileşenler sürekli geçmişten korkuyor ve sürekli ülkenin geleceğinden korku duyuyor. Daha ne kadar beklemeliyiz? 2003'ten bugüne kadar olan süreci bir geçiş dönemi olarak tanımlıyoruz ama şimdi 2021'deyiz. Peki bu geçiş dönemi daha ne kadar uzayacak? Zamanı gelmedi mi? 2003 doğumlu biri bugün tam 18 yaşında. Artık yeter; birlikte oturup çözüm bulmalıyız. Erbil ve Bağdat'ın sorunlarının çözümü için ısrar ettiğimizde bununla sadece Erbil'i değil, tüm Irak'ın istikrarını kastediyoruz. Erbil ile Bağdat arasında var olan sorunlar Irak'ta istikrarın önündeki engellerin bir parçası, peki çözüm  için daha ne kadar bekleyeceğiz? Bütün Iraklılar aynı şeyi söylüyor; daha ne kadar beklemeliyiz?

2003 öncesi Kürdistan Bölgesi'nin durumu şu anki durumla aynıydı. 2002 yılında Amerikalılar bize geldiler ve onlarla işbirliği yapma konusunda bizi ikna ettiler. Çünkü demokratik bir ülke inşasına ve önceki rejimin devrilmesine karar vermişlerdi, yeni Irak için yardım arıyorlardı. Yeni bir Irak için, Irak’ın bütün Iraklılara ait olması için bu sürece bin bir ümit ile katıldık. Peki bu Irak'ı hangi temele dayanarak inşa ettik? Ortaklık ve denge temelinde. Peki Irak’ta üzerine kurduğumuz anlayış var mı ve ortaklık kalmış mı? Birliktelik var mı? Hayır, bugün Irak'ta bir gerçek var. Iraklıların kendilerini bu ülkede siyasi sürecin bir parçası olarak görmeyen büyük bir kısmı umutsuzluğa kapılmış durumda. IŞİD bunun neticesinde doğdu, Mars'tan gelmedi. IŞİD'in bu ülkede bir takım siyasi hatalar sonucu doğdu ve bu hataları tekrarlayamayız. Çünkü bugün böyle bir radikalizme yeniden zemin doğuyor, IŞİD adına değilse başka bir isimle doğar. Bizim endişemiz yalnız Kürdistan değil. Adına Irak denen bu coğrafyada hepimiz tüm Iraklılar için nezih ve daha iyi bir hayat istiyoruz. 2003'ten beri rahmetli Mam Celal ve Başkan Mesud Barzani, Irak'ın ayakta kalkması için ellerinden gelen her şeyi yaptılar, ihmalkar davranmadılar. Bizim Irak'taki rolümüz yıkıcı değil, yapıcıdır. Irak'ın sorunlarını diyalog yoluyla çözme arzumuz var ve bu Irak'ın istikrarı için önemlidir.

Al-Sharqiya News: Bu konuşma belki de Bağdat ile Erbil arasındaki ilişkiler açısından dikkat çekici ve yenidir, sorunların çözümü konusunda belki de ilerlemeye yol açar. Bir konudan daha bahsetmek istiyorum ki o da Kerkük meselesidir. Haberlere göz gezdirdiğimde gözüm bir habere ilişti, o da uluslararası toplumla veya belki de Birleşmiş Milletler ile Irak Anayasası'nın 140’ıncı maddesinin hükümlerinin yerine getirilmesi için gösterdiğiniz çabalar üzerineydi. Irak medyasında böyle geçiyor. Fakat şundan bahsetmek istiyorum, Kürt veya Arap siyasi girşimler defalarca bu meseleden bahsettiler, Kerkük dosyası ile ilgili ne tür yenilikler var?

Neçirvan Barzani: Kerkük bir Irak şehri. Erbil de Süleymaniye de Irak denilen bu coğrafi bölgede bir Irak şehridir. Kerkük'ün sorunu nedir? Hepimiz Kerkük’ün bir sorun olduğunu biliyoruz, ancak müzakere etmeye ve çözmeye yanaşmıyoruz. Sorunun iki yönü var; bir yönü doğal kaynaklar meselesi, ki bu zenginlik ve doğal kaynaklar sadece Kerkük'te değil tüm Irak'ta mevcut, Basra, Erbil ve Süleymaniye'de de var. Ama bu bir sorun. Eğer bugün Irak'ta doğru düzgün bir petrol ve doğalgaz yasası olsaydı bu sorun olmazdı. Çünkü Kürdistan Bölgesi ve diğer Irak bölgeleri gerekli bütçelerini alacaklarına dair güvence veren bir yasamız olacaktı. Dolayısıyla Kerkük meselesini çözmek için önce petrol ve doğalgaz yasası üzerinde tam bir mutabakata varmamız gerekiyor.

İkinci yönü ise toprak meselesi... Sorun Kürdistan Bölgesi'nin Kerkük veya şu bölge Kürdistan'dır demesi ile çözülmüyor. Bağdat'ın da ısrarla Kerkük'teki Kürtlerin haklarını tanımaması da çözüme yardımcı olmuyor. Sorunun çözümü için her iki tarafın da esnek olması gerekiyor. Irak’ta halkın yüzde 80’den fazlasının lehte oy verdiği anayasada 140’ıncı Madde diye bir maddemiz var. Bu maddeye göre sorunun çözümü ortaya konmuş. Biz sadece bu anayasa maddesini hayata geçirmek istiyoruz. Eğer bu anayasal madde uygulanırsa rahatlıkla söyleyebilirim ki Kerkük'te ne Kürtlerin ne de başka bir bileşenin sorunu olmaz. Elbette sorun mesele sadece Kerkük değil, bugün “tartışmalı bölgeler” denilen bölgelerin tümüdür. Bu anlaşılmalı, çözüm bulmak için oturup müzakere etmeliyiz, biz başka bir yol görmüyoruz.

Al-Sharqiya News: Bu meselede Birleşmiş Milletler'in rolü nedir?

Neçirvan Barzani: Birleşmiş Milletler Misyonu (UNAMI) Irak'ta, Iraklıların sorunları çözmelerine yardım etme amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Sekreterini temsil ediyor. Sonuç olarak mesele Iraklılar olarak bize bağlı. Bize daha çok teknik olarak ve her iki tarafı da cesaretlendirerek yardımcı olabilirler. Bundan daha büyük bir rol düşünmüyorum, ne Bağdat ve ne de Erbil’in de herhangi bir tarafın bundan daha fazla rol oynamasını tercih edeceğini sanmıyorum.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, neden bazı siyasi taraflar Anayasa'nın 140’ıncı maddesini “ölü bir madde” olarak görüyor?

Neçirvan Barzani: Gerçeği görmek istemedikleri için, Irak gerçeğini görmek istemiyorlar. Her kim meseleyi bu şekilde algılar ve yaklaşırsa Irak’ın sorunlarının çözümünü de yanlış anlar. Size bir örnek vereyim; Kürt devrimi 1961'de başladı ve 1970'te merhum Mele Mustafa Barzani ile dönemin Irak hükümeti arasında 11 Mart anlaşması imzalandı. O sırada Saddam, Barzani ile anlaşmayı hazırlamak için Nawberdan'a geldi ve ardından 11 Mart anlaşması Bağdat'ta ilan edildi. Araplar, Kürtler ve diğer unsurlar da dahil olmak üzere tüm taraflar bu anlaşmayı memnuniyetle karşıladılar. Ancak 1974'te Bağdat güçlü hale geldiğini tasavvur ettiğinde tekrar Kürt devrimi ve Barzani’ye karşı savaş başlattı. Fakat Kürt devrimini yenilgiye uğratamayınca bu defa da Şatü’l Arab'ın yarısını İran'a bıraktığı İran Şahı ile bir anlaşma yapmak zorunda kaldı. Daha sonra kaybettiği Şatü'l Arab'ın yarısını geri almak için 8 yıl boyunca İran’la savaştı. Savaşta içine girdiği borçları telafi etmek için Kuveyt'i işgal etti. Bu trajediler daha dün yakın tarihte yaşandı ama bunun açıklaması nedir? Çözüm fikri doğru değildi, düşünme şekli kimin güçlü kimin zayıf olduğuna dayanıyordu. Kürt sorunu, 140. madde, Irak'taki sorunlar bu algılarla ve bu zihniyetle çözülemez, bu mümkün değil. Bu bir ailenin sorunu ve çözüm için oturup müzakere etmemiz gerekiyor. 140. maddenin ölü bir madde olduğunu söyleyen bu yüzden çok yanılıyor. Öldü demek yerine gelin sağlıklı, gerçekçi ve tüm Iraklıların çıkarına olacak bir çözüm bulalım desinler.

Al-Sharqiya News: Çok fazla siyasi konuya değindiniz. Tarihsel aşamalara göre siyasete girişinizden bahsedelim. 1970’li yıllara geri dönelim. O yıllarda Tahran'da kaldınız, Tahran Üniversitesi'nde okudunuz ve Şah yönetimine şahit oldunu. Bize Şahlık döneminde  okul hayatınız ve yaşamınızı anlatabilir misiniz?

Neçirvan Barzani: Devrimin gerilemesinden sonra 1974'te İran'a gittik. 1979'da neredeyse 12 ya da 13 yaşındaydım. O dönem iki olay yaşandı. Birincisi İran’daki devrimdi, ikincisi ise rahmetli dedem Mele Mustafa'nın vefatıydı. İran devriminden sonra dedem Amerika’da tedavi gördüğü hastaneden geri dönmek istemişti. İran’a döndüğü sırada babam İdris Barzani onunla birlikteydi, Başkan Mesud Barzani yanlarında değildi. O yaşta gerçekte ne olduğunu pek anlamıyordum ama Şah'ın devrilmesinden sonra muazzam bir sevinç yaşandığını biliyordum. Çünkü Şah, Cezayir Anlaşması'nı imzalayan taraflarından ve Kürt devriminin gerilemesine neden olanlardan biriydi. Dolayısıyla bu halkımız, Kürtler için büyük ve çok önemli bir olaydı. O sıralar İran'da okula devam ediyordum ama üniversite eğitimimi tamamlayamadım. Ortaokulu bitirdikten sonra Amerika'ya gitmeyi planlıyordum ve merhum Dr. Ahmed Çelebi el-Tayyib el-Zikr, işlemlerimi düzenlemek için büyük bir çaba harcadı. Dr. Ahmed Çelebi yakın bir aile dostumuzdu, özellikle babamın yakın bir arkadaşıydı. Eğitimimi yurt dışında tamamlamamı çok istiyordu, Amerika'ya gidebilmem için tüm düzenlemeler tamamlandı, ancak babam seyahat edeceğim günden bir gün önce vefat etti. Babam İdris Barzani 43-44 yaşında kalp kriz sonucu hayatını kaybetti ve daha sonra ailenin sorumlulukları bana kaldı, bu yüzden gidemedim. Bu arada amcam Başkan Mesud Barzani Peşmergeydi ve silahlı mücadele ile parti çalışmaları nedeniyle kısa sürede geri dönemedi. Okula gelirsek, çok çalışkan bir öğrenci değildim ama kötü de sayılmazdım. Matemetikte birz kötüydüm fakat fesefe, tarih, coğrafya ve diğer desrslerde çalışkandım. Daha çok sporla ilgiliydim ki hala da spor hayatımın bir parçasıdır.

Al-Sharqiya News: Önemli bir noktaya değindiniz. Erken yaşata sorumluluk sahibi olmak kişiyi daha çabuk yetişkin hale getiriyor, değil mi?

Neçirvan Barzani: Bahsettiğim gibi, genç bir yaşta Başkan Barzani'nin öncülüğü ve yönlendirmesinde sorumluluk aldım. O zamanlar gençtim. O da beni her zaman önemseyen ve siyasi hayatımda ana rolü olan biriydi, ardından siyasi hayata geçişim ve sorumluluklar üstlenmemde katkısı oldu. Her insan hayatında hatalar yapar, iyi işler de yapar. Ben de her insan gibi iyi şeyler yaptım, siyasi hayatımda hatalarım da oldu. Kişi, yaptığı şeyleri gözden geçirdiğinde bunu fark eder, ancak önemli olan bu hatalardan ders çıkarması ve bunları gelecekte güç unsurlarına dönüştürmesidir.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, biraz tartışmalı başka bir soru sormak istiyorum. Öğrencilik hayatında pek çalışkan bir öğrenci olmadığınızı söylediniz ama siyasette başarılı oldunuz, özellikle de dünya ülkeleri ile diplomatik ilişkilerde. Sayın Neçirvan Barzani, siz (2017’de) Paris'e gidip Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüştüğünüzde Kürdistan’a uygulanan yasağı ve ambargoyu kırdınız. Bize bu ilişkiden, bu siyasi başarıdan ve Kürdistan Bölgesi'nin dünyaya ile bağlantılarından bahsedebilir misiniz?

Neçirvan Barzani: Irak Kürdistan Bölgesi, Irak'ın bir parçası olarak siyasette temel bir ilke benimsemiştir, yani Irak'ın tamamı için ve komşu ülkeler için bir istikrar ve güvenlik unsuru olmak istiyor. Kürdistan Bölgesi olarak güvenlik ve istikrarın bozulmasında bir etken değil, tam tersine bölgede istikrarın oluşmasında katalizör görevi görüyoruz.

Ziyaretlerimize gelince, Fransa ve Cumhurbaşkanı Macron, 2017’deki olayların ardından Irak'a yardım eden ve Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki ilişkilerin gelişmesine yardımcı olan ülkelerden biriydi. Şunu söyleyebilirim ki, eğer bu siyasi rol olmasaydı belkide bir çok sorum çözülemeyecekti. O zamandan bugüne kadar da Cumhurbaşkanı Macron ile görüşmelerimiz yalnızca Irak'a nasıl daha iyi yardım edilebilceğimize odaklanıyor. Biz Kürdistan Bölgesi olarak Irak'a bir bütünen yardım etmek için bu ilişkiyi ve diğer ülkelerle olan ilişkileri kullanmak istiyoruz. Yine Erbil ile Bağdat arasındaki önemli sorunları çözülmesine nasıl yardımcı olabiliriz diye düşüüyoruz.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, Basra ve Anbar gibi vilayetlerin de federe bir bölge olmak istedikleri yönünde haberler duyuyoruz. Bu bilginin ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz. Ama sizce federe bölge deneyimi Kürdistan Bölgesinde başarılı oldu mu? Diğer vilayetler gerçekten böyle bir iradeler gösterirse onlara tavsiye edersiniz?

Neçirvan Barzani: Federe bölge meselesi anayasal bir meseledir ve Irak anayasasının dışında değildir. Irak anayasası bölge oluşturma hakkını tanıyor. Bölgede oldukça başarılı bir deneyime sahibiz ve şu anda Kürdistan Bölgesi yönetimi kendine bağlı vilayetlere ademi merkeziyetçi yetkiler vermenin yollarını araştırıyor. Sayın Başbakan ve Kürdistan Bölgesi hükümeti dokuzuncu kabinesi de şu anda bu konuyu inceliyor. Deneyimlerimizi başarılı bir model ve anayasaya uygun görüyoruz.  Irak’taki valilikler anayasaya göre vatandaşlarına daha fazla hizmet verebileceklerini öngörüyorlarsa, o zaman neden olmasın? Irak anayasası dışında bir şey yapmadık. Oluşacak bölgeler Irak anayasası dışında olmamalı. Dolyısıyla konu biraz da zamanlamaya bağlı, zaman uygun mu değil mi ona kalıyor. Bunu isteyen her bölge kendi özgünlüğüne göre durumunu incelemeli, vatandaşlarına daha fazla hizmet sunmanın en iyi modeli nedir, bunu açığa çıkarmalı.

Al-Sharqiya News: Sayın Barzani, bugün bir kesim Sünni bileşen Irak Anayasanın Kürtler ve Şiiler tarafından detaylandırıldığını ve düzenlendiğini söyleniyor. Kürtler, Irak’ta Ekim gösterilerinin talebi olan anayasa değişikliğini destekliyor mu?

Neçirvan Barzani: Biz Kürtler hiçbir şekilde Irak'a gerçekten hizmet eden değişikliklerin önünde engel değiliz. Oturup Irak'ta hizmet sunmanın önündeki anayasal hükümlerin neler olduğunu görmeliyiz? Irak'ın ilerlemesini engelleyen anayasal maddeler nelerdir? Eğer bu konularda konuşursak, Kürtler olarak kesinlikle Irak'ın çıkarını destekliyoruz, Irak'ın tüm bileşenlerinin çıkarını istiyoruz. Bu nedenle, bir araya gelerek, Irak'a hizmet edecek maddeleri tartışmak ve belirlemek bizim açımızdan çok doğaldır. Böyle olursa elbette biz de yapacağız.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, Irak anayasasının, mevcut haliyle ve güncel maddeleriyle, Irak'ta Faw'dan Zaho'ya kadar herkesin haklarının garantörü olduğunu düşünüyor musunuz?

Neçirvan Barzani: Elimizdeki tek şey bu anayasa. Belge olarak sahip olduğumuz şey bu anayasadır. Bu anayasada sorunlar varsa ele alalım, yoksa uygulayalım. Ama şu anada Irak'ta anayasaya alternatifimiz yok. Elimizde sözleşme ve siyasi belge olarak var olan bu anayasadır.

Al-Sharqiya News: Erbil ile Bağdat arasındaki ilişki ne zaman iyi yönde ilerlerse bazı sorunlar çıktığını görüyoruz. Mesele Erbil havalimanı birden fazla kez saldırıya maruz kaldı. Bu saldırıların arkasında Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkileri bozmaya çalışan taraflar olduğunu düşünüyor musunuz?

Neçirvan Barzani: Büyük üzüntüyle Erbil havaalanına düzenlenen saldırı Irak'ın tamamında siyasi istikrarının yok edilmesine yönelik çok tehlikeli bir girişim olarak görüyoruz.

Önce Amerikan kuvvetleri hakkında bir konuyu açıklamama izin verin. Erbil ve Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Amerikan güçleri, Erbil ile Washington arasında değil, Bağdat ile Washington arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde buradalar. Kürdistan Bölgesi de bu konuya Irak'ın bir parçası olarak bakıyor. Yani Kürdistan Bölgesi ile Amerikan güçleri arasında Bağdat’ta var olandan farklı özel bir şeyimiz yok. Peki buradaki temel mesele nedir? Vizyonlar ve fikirlerimiz farklı olabilir. Şu ana kadar da Irak'ın güvenli bir limana ulaşması için uluslararası desteğe ihtiyacı olduğuna inanıyoruz, Irak'ın yardım için Amerika ve koalisyon ülkelerinin desteğine ihtiyacı var. Ama şimdi Irak'ta farklı bir görüşe sahip olanlar olabilir.Yani söylemek istediğim, Irak'taki Amerikan ve koalisyon güçlerinin varlığının Bağdat'la yapılan anlaşmaya dayandığıdır. Bilginiz olsun siye söylüyorum; Kürdistan Bölgesi'nde Amerikan güçlerinin bulunduğu tüm yerlerde ortak komiteler var. Komite sadece Kürdistan Bölgesine özgü değildir, Bağdat hükümeti, Kürdistan Bölgesi ve koalisyon güçlerinden temsilcilerini içeriyor. Yani, olan her şey herkesin katılımıyla oluyor ve bu güçlerin misyonu açık, yani IŞİD savaşında Irak'a yardım etmek. Şimdilik bunu bir kenara bırakın.

Diğeri yandan maalesef bu güçlerin yaptığı Irak devletinin tüm siyasi ve güvenlik otoritelerinin sorgulanmasına ve küçük düşürülmesine hizmet ediyor. Irak hükümeti ve Irak güvenlik ve askeri yapısı dışından bir grubun gelip Kürdistan Bölgesi'nde böyle bir şey yapma hakkını vermesi makul değildir. Saldırılarda kullanılan teknoloji, bir siyasi partinin tek başına sahip olabileceği teknoloji değil, arkasında bir taraf fardır. Özellikle drone kullanılan son saldırının büyük bir saldırı olduğu söylemek istiyorum. Bu çok talihsiz bir durum ve bu gelişmelerin Irak'ın istikrarına hizmet ettiğine inanmıyorum.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, ön sonuçlar Erbil havalimanına yönelik son bombalama olayına karışan tarafların kimler olduğunu ortaya çıkarıyor mu?

Neçirvan Barzani: Erbil'e yönelik önceki bombalama olayıyla ilgili Bağdat'ta ve Erbil'de bazı tutuklamalar oldu. Saldırıları gerçekleştiren kişileri bulmak için Bağdat ile aramızda güvenlik işbirliği var. Bu konuda Bağdat ile aramızda çok iyi bir koordinasyon var ve soruşturmalar devam ediyor. Hangi tarafın bu eylemi gerçekleştirdiğini kesin olarak söyleyemem çünkü iki saldırı ile ilgili soruşturma şu ana kadar devam ediyor.

Al-Sharqiya News: Kürdistan Bölgesi'nin değişik güçlerin hesaplaşması için bir arena olmasını kabul etmeyeceğini söylüyorsunuz…

Neçirvan Barzani: Bu, bizim anlayışımızdan tamamen yok. Kürdistan Bölgesi Irak'ın bir parçasıdır. Kürdistan Bölgesi politikası da Irak politikasının bir parçasıdır ve Kürdistan Bölgesi'nin stratejik derinliği Bağdat’tır. Ayrıca Kürdistan Bölgesi yabancı bir ülke ile kendi başına hiçbir karar almayacak, aksine bu tür kararlar Irak çerçevesinde alınıyor. Ayrıca Amerika ile Irak hükümeti arasındaki stratejik diyalogda Kürdistan Bölgesi’nin de temsilcisi var.

Al-Sharqiya News: Birkaç gün önce Kürdistan'da İsrail istihbarat servisi Mossad'ın bir merkezine yönelik saldırı girişimi olduğuna dair haberler gündeme geldi. Sorum şu; Kürdistan'da Mossad'a ait herhangi bir merkez var mı? Ayrıca İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında yaşanan normalleşme konusunda vizyonunuz nedir?

Neçirvan Barzani: Öncelikle ilk haberin temeli ve dayanağı yok. Kürdistanı'nda İsrail’e ait hiçbir merkez yok, olmamış da. Bu tamamen temelsiz bir iddia. Bağdat'taki bazı internet siteleri ve haber ajansları bu tür habeler yaydı ve diğer bazı ülkelerin medyaları da sanki gerçekten İsrail merkezi bombalamış gibi konuyu abarttı.

Bilginiz olsun diye söylüyorum, Irak dışından kimse kendi başına Irak'a giremez. Amerikalıların o dönemde Irak ve Irak için kurduğu bir sistem olan Bayss sistemi olarak bilinen tüm sınır geçişlerini birbirine bağlayan bir sistemimiz var. Kürdistan Bölgesi'ne herhangi bir yerden bir kişi giriş yaparsa bundan Bağdat'ın da haberi olur. Ayrıca, tüm sınır kapılarında Bağdat temsilcileri var. Belki insanlar buna inanmayabilir ama tüm sınır kapılarında ve havalimanlarında Irak istihbaratının temsilcileri var ve kimin gelip kimin gittiğini biliyorlar. Bunlar tamamen temelsizdir.

Diğer bir konu ise, Irak'ın herhangi bir ülkeye ve kimseye düşman olmasının görevi olmadığına inanıyoruz. Irak'ın birçok sorunu var ve önce sorunlarını çözmek için çalışmalıdır. Aslında Irak'ta çok sık siyasi meselelere girenler halka hizmet vermekten kaçtıkları için bunu yapıyor. Tüm Iraklıların hayatı artık sadece siyasete dönüşmüş, neden? Çünkü başka şeyleri gizlemek istiyorlar. Örneğin, Irak'ta nasıl daha iyi hizmet vereceklerine ve nasıl ilerleyeceklerine odaklanacaklarına gündemi sadece siyasete dönüştürüyorlar.

Al-Sharqiya News: Sayın Neçirvan Barzani, Kürt-Şii ittifakı tarihsel bir ittifak. Bu siyasi sürecin kurucusu sizin atalarınız. Bu ittifakın onların belirlediği temelde devam etmesini ihtiyaç olarak görüyor musunuz?

Neçirvan Barzani: Koalisyon meselesi, önceki rejimin çöküşünden önce, Irak için gelecek vizyonunun nasıl olacağı konusunda bir anlayışa sahip olmak içindi. Böylece o sırada dört ana muhalefet partisi arasında bir ittifak kuruldu: Kürdistan Yurtsever Birlik, Kürdistan Demokrat Partisi, Yüksek Konsey ve Dava Partisi, anayasanın yazılmasında önemli bir rol oynadı ve anayasa yazımında ortak çalışma yapıldı. Bu konuda bir ittifak ve anlayış vardı.

Elbette bu şimdi değişti, çünkü zaman 18 yıl önceki gibi değil ve şimdi işler kesinlikle çok değişti. O dönemde Sünni kardeşleri siyasi sürece katılmalarının gerekli olmasını anlatmak ve cesaretlendirmek için çabalayanlardan biriydim. Ama katılmayı reddettiler. Tarık El Haşimi bey ile çok fazla diyalogumuz olduğunu hatırlıyorum ve onu davet edip katılmaları gerektiğini söyledik. Ne yazık ki başlangıçta Irak'taki siyasi süreci boykot ettiler. Bugün artık Kürtler ve Şiiler arasında aynı kavram ve bu anlamdaki ittifak diye bilinen bir şey yok.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, biraz önce siyasi süreç ve ittifakların geleceği hakkında konuştuk. Irak’ta siyasi süreçle ilgili olarak birden fazla kez isminiz gündeme getirildi. Sorum şu, Sayın Neçirvan Barzani'yi Irak Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olarak önümüzdeki siyasi süreçte görecek miyiz?

Neçirvan Barzani: Neden olmasın... Ben de Iraklıyım ve Irak anayasası, Irak hukuku buna izin veriyor. Ama doğrusu bu aşamada bunu düşünmedim. Ama neden olmasın?

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, bir sonraki başbakanın Sayın Nuri Maliki veya rakibi Haydar Abadi olmasına bir itirazınız var mı?

Neçirvan Barzani: Öncelikle insanlarla, kimseyle bir sorunumuz yok. Irak'ın tamamına hizmet eden bir siyasi programı varsa, o başbakan kim olursa olsun, kesinlikle birlikte çalışmaya hazırız.

Al-Sharqiya News: Sayın Mustafa Kazımi’nin başbakan olarak kalacağını düşünüyor musunuz?

Neçirvan Barzani: Bu kararı seçimlerde seçmenlerin belirleyeceğini düşünüyorum.

Al-Sharqiya News: Gözlemcilere göre Sayın Neçirvan Barzani yani siz Kürdistan Bölgesi Başkanlığı görevinde başarılı oldunuz. Ancak merkezi hükümetin başına geçtiğinizi varsayarsak, bu görevi başarabilecek misiniz?

Neçirvan Barzani: Irak'ın içinde bulunduğu zorlukları büyük ve kolay değil. Bence şu anda Cumhurbaşkanı Berhem Salih Irak'ın yararına çok iyi işler yaptı. Elbette cumhurbaşkanlığı görevini alan herkes bu zorluklarla yüzleşmeyi bekliyor. Ancak görevlerini en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için hepimizin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı desteklemesi gerekiyor.

Al-Sharqiya News: Gözlemciler Arapça öğrenme çabanıza dikkat çekiyor ve adınız birçok siyasi konuda geçiyor. Gözlemciler bunu Neçirvan Barzani'nin bir sonraki Irak Cumhurbaşkanı olacağına dair bir gösterge olarak okuyor. Ne diyeceksiniz?

Neçirvan Barzani: Irak Cumhurbaşkanı olmak kolay bir şey değil, büyük bir onurdur. Bir bütün olarak ülkeye hizmet edebileceğim herhangi bir yerde görev yapmaya hazırım. Ama gerçekten, şu anda böyle bir düşüncem yok.

Al-Sharqiya News: Sayın Neçirvan Barzani kadınların destekçisi olarak tanımlanıyor ve ister hükümetteki görev süresince, ister Küridstan bölgesi Başkanı olduğu süreçte bu konuda pek çok faaliyet var. Sahadaki bu faaliyetlerin sonuçları nelerdir?

Neçirvan Barzani: Bu benim kişisel görüşümdür; genelde Irak'ta kadınlar büyük adaletsizliğe maruz kalıyor. Başbakan iken Kürdistan’da bir dizi yasayı kadınların çıkarlarına uyacak şekilde değiştirdik. Çünkü birçok isim ve perde altında kadınlar büyük haksızlığa maruz kalıyordu. Irak’taki bazı yasalara göre kadın cinayetleri suç olarak görülmüyor, utançtan arınmak şeklinde görülüyordu. Bu kadınların maruz kaldığı büyük bir haksızlıktır. Sanırım Irak’ta bu konudaki yasalar genel olarak değiştirilmelidir çünkü çok adil değiller.

Başbakanlığım döneminde Kürdistan Bölgesi'nde bu yasaların bir kısmını kadınların yararına olacak şekilde değiştirdik ve bu konuda en çok da din alimlerinin bana çok yardımcı olduğunu hatırlıyorum. Bu yasaları değiştirmenin zamanı geldi ve burada Kürdistan'daki tüm din bilginlerine bu projeye verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum. Ama bu tek başına yeterli değil. Daha ziyade bu konuda farkındalık yaratmalıyız. On yıl öncesi ile bugün arasında bir karşılaştırma yaparsak, Kürdistan'ın bu alanda iyi ilerlemeye tanık olduğunu görürüz ama yine de aşmamız gereken çok şey var.

Al-Sharqiya NewsKadın hakları açısından bahsettiğiniz bu ilerleme ışığında Kürdistan Bölgesi'nde kadınları bölgenin başbakanı veya başkanı olarak görmek mümkün olur mu?

Neçirvan Barzani: Bu çok normal birşey. Kürdistan Bölgesi'nde bu aşamayı büyük ölçüde geçtik. Bilginiz olsun, şu anda Kürdistan Bölgesi yönetimi çalışanlarının yarısını kadınlar oluşturuyor. Bu Kürdistan Bölgesi açısından bir soru bile değil. Kürdistan Bölgesi'nde kadınların üst bir konuma gelip gelemeyeceği de sorun değil, bu konuda bir şüphe yok. İnanıyorum ki bir kadın başbakan veya bölge başkanı pozisyonuna gelirse çok rahat kabul edilecektir.

Al-Sharqiya News: Bugün Erbil ile Süleymaniye veya Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Neçirvan Barzani: Kürdistan Yurtseverler Birliği bu hükümetteki ana ortağımız ve ilişkilerimiz herhangi iki taraf arasındaki ilişki gibi, bazen iyi, bazen kötü, bazen sıcak bazen soğuk. Bence Kürdistan atmosferinde bu çok normal ama bu iki parti arasındaki ilişki aralarında büyük bir sorun çıkacak noktaya gelmedi. Sürekli bir diyalog var, karşılıklı eleştiri var. Sonuçta Kürdistan Bölgesi'nin kader meseleleri hakkında karar alma konusuna gelindiğinde iki taraf arasında çok iyi bir anlayış birliği sağlandığını görüyoruz.

Al-Sharqiya News: Bize Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) talebinden biraz bahsedebilir misiniz. Kürdistan Bölgesi'nin bir şekilde merkezileşmiş bir yönetim olduğunu ve Süleymaniye’nin ayrı bir bölge olarak ayrılmasını istedikleri belirtiliyor…

Neçirvan Barzani: Kürdistan Yurtseverler Birliği Süleymaniye’nin ayrı bir bölge olması şeklinde bir talepte bulunmamıştır. KYB’nin projelerinde bahsettiği daha fazla ademi merkeziyetçiliktir. Ve bilginiz olsun diye söylüyorum, Kürdistabn Bölgesi hükümeti dokuzuncu kabinesi programında illere daha fazla adem-i merkeziyetçilik tanınması vardır. Amaç hükümetin yetkilerinin daha fazla valiliklere devredilmesidir ki KYB’nin bu programı da aslında Kürdistan Bölgei Hükümetinin programı ile örtüşüyor. Hükümetteki tüm taraflar bu program üzerinde anlaştılar ve bu konuda ilerleme de var. Bu bir alandır, biraz zaman alabilir ama hepimiz bunu bir ilke olarak kabul ediyoruz.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, bağımsızlık dünyadaki tüm Kürtlerin hayalidir, bağımsızlık ne zaman sağlanacak? Buna ulaşmak için belirli bir zaman var mı?

Neçirvan Barzani: Gerçek var ki Kürtler bölgede bir millet, dil, kültür, miras ve her şeyleri farklı bir millet, hatta müzikleri bile çok farklı. Ve belirttiğiniz gibi, bağımsızlık her Kürt'ün hayalidir. Her Kürt'ün hayali bunun gerçekleşmesidir. Ancak içinde yaşadığımız şu anki gerçeklik sahip olduğumuzdan farklı. Maden farklı o zaman adımlarımızın günün şartlarına uygun şekilde atmalıyız. Bugün yaşadığımız koşullar ve Kürdistan Bölgesi'ndeki politikamız sorunlarımızı Irak çerçevesinde ve Bağdat ile çözmektir. Bağdat bizim stratejik derinliğimizdir ve başka bir seçeneğe doğru ilerlersek de bu mesele olduğu gibi kalacaktır.

Bağdat'ın stratejik derinliğiniz olduğunu söylediniz. Yani Bağdat’la tüm önemli sorunlar ve tüm anlaşmazlıklar çözülürse o zaman bağımsızlık zamanı gelmiş mi olur?

Neçirvan Barzani: Kürt hareketine bakalım, Kürtler neden silaha başvurdu? Çünkü haklarını talep etmiş ve bu haklar tanınmadığı için silaha başvurmuştur, bundan fazlasını talep etmemiştir. Eski çağlardan beri Kürtlerin tüm tarihine bakarsanız, yine Eylül devriminden bahsetmekle yetineceğim, Kürtler hiçbir zaman diğer halklarla çatışma içine girmemiştir. Kürtlerin Araplarla bir sorunu olmamıştır, anlaşmazlık iktidarlarla olmuştur, biz haklarımızı talep ettik ve onlar bunu reddetti. Demek ki Kürtler birinci sınıf vatandaş olduklarını, haklarının bu ülkede korunduğunu hissediyorlarsa, bu ülkede eşit ortaklık olduğunu hissediyorlarsa, birlikte yaşayacaklarından hiç şüphe yok demektir. O zaman gönül rahatlığı ile dağlara başvurmalarına ve silah taşımalarına da gerek kalmayacaktır.

Al-Sharqiya News: Tehlike ve zorluklardan bahsettiğimizde bunlar sadece Erbil ve Bağdat’a yönelik Katyuşa saldırıları değil, İran ve Türk tarafından tekrarlanan bombardımandan da bahsediyoruz. Bunlar Irak'ın egemenliğini ihlal anlamına, Kürdistan Bölgesi köylerinin ve vatandaşlarının hayatlarını tehlikeye atmak anlamına da geliyor. Bu konuda çözüm için neden şimdiye kadar bir diyalog masası kurulmadı?

Neçirvan Barzani: Bu tabi ki var olan bir şey ama bu konuyu konuşmadan önce nedenlerinin ne olduğunu belirtmemiz gerektiğini düşünüyorum. Komşu ülkelerin genel olarak Irak'tan ve Kürdistan Bölgesi’nden topraklarının komşuların güvenliği açısından sorun yaratmak için kullanılmasına izin vermemesini istemesi makuldür. Komşumuz İran ve Türkiye bu talebi Kürdistan Bölgesi'nde ve Irak'a iletme hakkına sahiptir. Bugün bu ülkelerin muhaliflerinin Kürdistan Bölgesi'ni kendileri için güvenli bir sığınak olarak görmeleri ve Irak'ın bir parçası olan Kürdistan Bölgesini, ister İran ister Türkiye olsun, komşularımız için sorun yaratmak için bir kullanmaları çok talihsiz bir durumdur. Bu ilke yanlış bir ilkedir, bombardımanlara ve müdahaleye gerekçe olan şeydir. Dolayısıyla öncelikle bu sorun çözülmeli. Kürdistan Bölgesi ve Irak'ın komşularımıza sorun yaratacak güvenli bir sığınağa dönüştürülmesi kabul edilemez.

Al-Sharqiya News: Kürdistan Demokrat Partisi Türk muhalefetinin u yaklaşımına bir sınır koymak istiyor olabilir ama acaba Kürdistan Yurtseverler Birliği de Irak topraklarında PKK varlığına ilişkin aynı vizyonuna sahip mi?

Neçirvan Barzani: Bu konunun Kürdistan Demokratik Partisi ve a Kürdistan Yurtseverler Birliği ile hiçbir ilgisi yok, daha ziyade tüm Irak ile bağlantılı ve Bağdat bu meselenin bir parçası. Bu konu Bağdat olmadan çözülemez ve burada önemli olan Bağdat’ın vizyonudur. Bağdat ve Kürdistan Bölgesi, buradaki bu ülkelerin muhaliflerinin meselesine dair ortak bir vizyona sahip olmalıdır. Bu taraflar Irak ve Irak Kürdistan Bölgesi topraklarına saygı duymalıdırlar. Irak ve Kürdistan Bölgesinin komşu ülkeler için bir sorun kaynağına dönüşmesine izin verilemez. Ancak bu vizyonu ve bu politikayı henüz Bağdat'ta bulamıyoruz.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan son olarak tartışmalı bölgeelre yoğunlaşmak istiyoruz. Geçtiğimiz aylarda tartışmalı bölgelerden biri olan şengal hakkında Erbil ile Bağdat arasında bir mutabakata varıldı. Bu bölgelerle ilgili tüm sorunları çözmek için Bağdat hükümeti ile iletişim halinde misiniz?

Neçirvan Barzani: Kürdistan Bölgesi Yönetimi ile Bağdat arasında imzalanan şengal Anlaşması başlı başına Irak'ın tamamına hizmet eden iyi bir anlaşmaydı. Ancak mmalesef bu anlaşma henüz sahada uygulanmadığını görüyoruz. Bu sözleşmenin hiçbir maddesi uygulanmamıştır. Şengal Anlaşmasının uygulanmasını diğer tüm sorunlarımızı çözmenin başlangıcı olmasını umuyorduk. Ancak imzalanan anlaşmanın sahada henüz uygulanmamış olması çok talihsiz bir durumdur.

Al-Sharqiya News: Sincar anlaşmasının uygulanmasına kim engel oluyor?

Neçirvan Barzani: Bu soruyu Bağdat'a sormanız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü aslında Kürdistan Bölgesi olarak anlaşmaya bağlı olduğumuzu büyük ölçüde gösterdik ama bu büyük ölçüde Bağdat'tan kaynaklanıyor. Bence Başbakan ve İçişleri Bakanı Kasım Araci’den daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Al-Sharqiya News: Sayın Neçirvan Barzani, Kürt partileri arasındaki uzlaşmanın mimarı olarak adlandırılan Sayın İdris Barazani’nden başladık, onunla bitirelim. Sayın Neçirvan Barzani de babasının izinden gidecek ve hem içeride hem de dışarıda barış ve uzlaşı için çalışacak mı?

Neçirvan Barzani: Aslında şu anki pozisyonum her şeyden önce partim Kürdistan Demokrat Partisi’nin temel politikası olan tüm partilerle iyi ilişkiler kurmak isteyen bir politika izliyorum. Kürdistan Bölgesi Başkanı olarak da elbette bu benim görevim. Ben de bu hükümetin bir çalışanıyım, başka da bir şey değil. Bölge başkanlığının tüm bu partileri bir arada toplamak için bir şemsiye olmasını istiyorum ve bunu büyük ölçüde başardık. Ama genel olarak mesele kişisel değil. Politikamız, bölgede komşu ülkelerle, Kürt partileriyle ve Iraklı partilerleyle istikrar unsuru olmaktır, bu kişisel olarak değil, kurum olarak benimsediğimiz bir politikadır.

Al-Sharqiya News: Sayın Başkan, bitirmeden önce, bütün Irak vatandaşına mesajınız nedir?

Neçirvan Barzani: Tüm Irak halkına mesajım kardeşlik mesajıdır, bir arada yaşama mesajıdır, bir birini kabul etme mesajıdır. Bu ülkenin çıkarları için hep birlikte çalışmalıyız. Tüm Irak halkına şunu söylemek istiyorum, hiç şüphe yok ki bu ülkenin herhangi bir yerinde, herhangi bir Iraklı için sağlanan ilerleme ve gelişmeyi Kürdistan Bölgesi için ilerleme ve refah olarak görüyoruz.  Süleymaniye, Zaho ve Erbil için istediğimizi, Ramadi, Musul, Basra, Necef ve Kerbela için de istiyoruz. Tüm Irak halkının buna inanmasını istiyoruz. İnanmalıdırlar ki Kürdistan'ın mesajı kardeşlik, bir arada yaşama ve ötekinin kabulü mesajıdır.

(Rudaw)