PAK,PDK-Bakur ve PSK Referandum kararını açıkladı

Diyarbakır'da toplanan PAK, PSK ve PDK-Bakur yaptıkları ortak açıklama ile 16 Nisan'da yapılacak olan referandumda sandığa gitmeme kararı aldılar.

PAK,PDK-Bakur ve PSK Referandum kararını açıkladı

PSK, PAK ve PDK-Bakur düzenledikleri basın toplantısında referanduma ilişkin ortak tutumlarını açıkladılar. Referandumu protesto eden partiler, halkı sandığa gitmemeye çağırdılar. PSK, PAK ve PDK-Bakur, ayrıca hazırladıkları ortak deklerasyonu da basın ve kamuoyu ile de paylaştılar. Ortak deklerasyonda şu görüşlere yer verildi:

Tercihimiz, Demokratik Ve Federal Bir Anayasa'dan Yanadır

Türkiye, yaklaşık yüzyıldır Kürt ve Kürdistan meselesinde inkâr, asimilasyon ve şiddeti esas alan bir politika sürdürüyor.

Söz konusu politikasının kaynağı ise Türk devletinin tekçi ve militarist kurucu felsefesine dayanıyor.

Türk devleti, üzerinde inşa edildiği coğrafyanın çok uluslu gerçeğini yok sayarak tekçi, Türk kimliğine dayalı homojen bir ulusal devlet olarak kuruldu. Kürt halkının varlığına karşı katı bir ret ve kıyım politikası geliştirildi. Kürt kimliğinin bastırılması, dil ve kültürünün asimile edilmesi için her türlü yönteme başvuruldu. Kürt ve Kürdistan gerçeğinin ortadan kaldırılması amacıyla jenoside varan uygulamalara girişildi.

Türkiye'nin söz konusu tekçi ve militarist zihniyeti 1924 ve 1961 anayasalarına da olduğu gibi yansıdı. 1982 anayasası ise sistemin ırkçı ve otoriter niteliğini daha da katmerli hale getirdi.

Yürürlükteki 1982 Anayasası, 12 Eylül askeri darbe rejiminin topluma zor ve hile ile dayattığı bir anayasadır. Bu yönüyle her türlü meşruiyetten yoksun, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı bir niteliktedir. Türkiye'nin bugün yaşadığı bütün sorunların temelinde 82 anayasasının belirleyici bir etkisi var. Demokrasi alanında yaşanan patinajın nedeni de, Kürt meselesinin kanlı bir düğüme dönüşmesinde de 12 Eylül darbe zihniyetinin payı büyüktür.

Öte yandan şimdiye kadar mevcut Anayasa'da 20 kez kısmi değişikliğe gidildi. Ne var ki bütün bu değişiklikler, 1982 Anayasası'nın tekçi ve militarist ruhunu değiştirmeye yetmedi.

Gelinen aşamada toplumun hemen hepsi 12 Eylül darbe anayasasının anti demokratik niteliği konusunda hemfikirdir. İktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partiler her fırsatta bu anayasanın değiştirilmesinin gerektiğini söylüyor. Ak Parti'nin de yeni bir anayasa yapma iddiası ile iktidara geldiği biliniyor. Ne var ki 14 yıllık iktidarı boyunca o da verdiği vaadin gereğini yapmadı.

Toplumun yeni bir anayasa beklentisi apaçık bir biçimde ortada iken, AKP iktidarı, arkasına aldığı MHP'nin desteğiyle toplumun beklentisi ile ilgisi olmayan bir anayasa değişikliği paketiyle ortaya çıktı.

MHP'nin bu işe dört elle sarılması, tek başına yapılmak istenen değişikliğin hayırlı bir şey olmadığının işaretidir. Öte yandan referanduma sunulmak üzere parlamentodan geçen 18 maddelik pakette temel sorunlarımızdan hiçbirine ilişkin bir çözüm söz konusu değil. Paket ne Kürt meselesi ne de demokrasi ve öteki temel sorunlar için herhangi bir çözüm içeriyor. Üstelik hükümet, başkanlık sistemine geçme iddiası ile yola çıktığı halde, değişiklik paketinin son hali dünyadaki hiçbir modele uymuyor.

18 maddelik anayasa değişiklik paketiyle, zaten işlemeyen kuvvetler ayrılığı ilkesi iyice ortadan kalkmaktadır. Cumhurbaşkanına tanınan sınırsız yetkiler nedeniyle sistemin daha da otoriterleşmesine, giderek iktidarın kişiselleşmesine kapı aralanmaktadır.

Türkiye elbette başkanlık, yarı başkanlık ya da parlamenter sistemden birine geçebilir. Önemli olan benimsenecek sistemin demokratik içeriği ve Kürt meselesine getireceği çözüm perspektifidir.

Bu bakımdan;

Yeterince sorunlu olan sistemi daha da otoriterleştirme potansiyeli içerdiği,

Toplumun enerjisini böylesi bir gündem nedeniyle gereksiz bir biçimde tükettiği,

Türkiye'nin hiçbir temel sorununa çözüm içermediği,

Daha da önemlisi yeni, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapımını ötelediği için, bu değişiklik paketi kabul edilemez.

Biz Kürdistan siyasi parti ve hareketleri olarak demokratik ve federal bir anayasa yapımını yakıcı bir ihtiyaç olarak tespit ediyoruz. Mevcut kaotik durumun aşılması, savaş ve çatışmalı ortamın son bulması, Kürt meselesinde adil ve onurlu bir çözüme ulaşılması için, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa yönündeki irademizi güçlü bir biçimde beyan ediyoruz.

Biz Kürdistan siyasi güçleri olarak yeni bir anayasaya ilişkin görüş ve önerilerimizi aşağıdaki başlıklar altında kamuoyu ile paylaşmayı uygun buluyoruz.

1. Yeni bir anayasa yapımı için barışçıl ve demokratik bir ortam oluşturulmalıdır

Yeni bir anayasanın yapılması için öncelikle ihtiyaç duyulan şey, barışçıl ve demokratik bir ortamdır. Bunun için çatışmalı süreç sonlandırılıp görece barışçıl bir ortama geçilmelidir. Demokratik tartışmayı, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan OHAL kaldırılmalı, bütün kesimlerin yeni anayasa tartışmalarına katılımını sağlayacak demokratik bir iklim oluşturulmalıdır.

2. Yeni bir anayasa bütün ulusal ve toplumsal kesimlerin katılımı ile yapılmalıdır

Yeni bir anayasanın güçlü bir meşruiyet zemininde yapılması için gerekli koşullardan biri de bütün ulusal ve toplumsal kesimlerin anayasa yapım sürecine katılımına imkân sunmaktır. Yeni bir anayasanın toplumsal bir sözleşme özelliğini kazanması, bütün toplumsal taraf, grup ve sınıfların anayasa yapımında yer almasına bağlıdır. Yeni bir anayasa kapalı kapılar ardında ve sadece parlamentoda kotarılacak bir konu değildir. En başta Kürt siyasi aktörlerinin, etnik, dini ve kültür gruplarının özgür katılımını esas alan, karşılıklı diyalog ve gerçekleştirilecek çok yönlü müzakereler sürecinde yeni anayasa yapılmalıdır.

3. Yeni anayasa özgürlükçü ve çoğulcu bir anlayışla hazırlanmalıdır

Yeni anayasa yapımında değişmez hiçbir madde bulunmamalı, hiçbir ideoloji referans olarak gösterilmemeli, askeri vb. vesayete imkân tanınmamalıdır. Yapılacak yeni anayasa özgürlükçü bir anlayış ile yapılmalı. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü bir bütünsellik içinde garanti altına alınmalıdır. Şiddet önermemek ve kullanmamak şartıyla örgütlenme özgürlüğü güvence altında olmalıdır. Anayasa çok uluslu, çok kültürlü, çok dilli , çok dinli ve çok mezhepli yapıya dayanmalıdır. Bütün etnik, dini ve kültürel topluluklar kimliklerini özgürce yaşayabilmeli, dil ve kültürlerini serbestçe kullanabilmelidir. Temel hak ve özgürlükler alanında Türkiye'nin de çoğuna taraf olduğu ilgili uluslararası belge ve değerler esas alınmalıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin hakkını içeren ilgili BM sözleşmeleri yol gösterici olarak kabul edilmelidir.

4. Yeni anayasada Kürt milletinin meşru hakları tanınmalıdır

Yapılacak bir anayasaya yeni diyebilmek için her şeyden önce onun Kürt ve Kürdistan meselesine adil ve eşitlikçi bir yaklaşım ortaya koyması gerekir. Çünkü Kürt meselesi herhangi bir mesele değil, 30 milyonluk bir halkın ulusal özgürlük meselesidir. Kürtler, Ortadoğu'nun en kadim ulusal, tarihsel ve kültürel bir gerçeğidir. Yüzyılların baskı, zulüm ve soykırımlarına karşı ayakta kalma iradesini gösteren ve bölgenin sayıca en kalabalık toplumudur. Kürtler, bin yıllardır kendi ülkeleri Kürdistan'da yaşamakta, her türlü mezalim ve göç ettirme politikalarına rağmen hala Kürdistan'ın başat unsuru durumundadırlar.

Bu kapsamda;

a-Yapılacak yeni anayasada Kürt halkının ulusal kimliği tanınmalı, onun ulus olmaktan kaynaklanan ulusal ve meşru hakları tanınmalıdır.

b-Kürtçeye ilişkin her türlü yasak ve engellemeye son verilmelidir. Kürtçe Kürdistan'da eğitim dili olarak kabul edilmeli, Türkçenin yanında resmi dil statüsüne kavuşmalıdır.

c- Kürtler bakımından ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki her türlü yasak ve engel kaldırılmalı. Kürtçe ve Kürdistan ismiyle örgütlenmek ve faaliyet göstermek açısından tam bir serbestlik sağlanmalıdır.

d- Kürdistan'a federe bir statü tanınmalıdır.

5. Yeni anayasada federal sistem esas alınmalıdır

Türkiye'nin temel sorunlarından birisi de sistemin tekçi ve uniter yapısıdır. Bu niteliğiyle Türk devlet sistemi, farklı kimliklerin siyasal sürece katılımına kapalıdır.

Bu nedenle yapılacak yeni anayasa federal bir anlayış ile hazırlanmalıdır. Türkiye, farklı ulusal ve toplumsal grupların yönetime katılımına el veren federal bir sisteme geçmelidir. Ancak böyle bir sistem Kürtler, Türkler ve öteki halkların eşitlik temelinde bir arada yaşamasına zemin hazırlayabilir. Federal bir sistemde Kürdistan federe bir statüye kavuşmalı, federe Kürdistan'ın kendi parlamentosu, yürütme erkini kullanacak bir hükümeti olmalıdır.

Federal bir sistem, aynı zamanda Kürt meselesinde yüz yıllık çatışma ve gerilimi ortadan kaldıracak, her iki halkın hak eşitliği temelinde bir arada yaşamasına zemin hazırlayacaktır.

Kürtler böylece kendi ülkelerinde özgür ve onurlu bir şekilde yaşama imkânı bulacaklardır.

Biz Kürdistani partiler olarak ilkesel duruşumuzu bir kez daha teyit ediyoruz.

Yurtsever halkımızı, değişim, demokrasi ve barıştan yana olan tüm güçleri, yukarıda çerçevesi çizilen yeni, demokratik ve federal bir anayasa talebi etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.

Önümüzdeki olası referandumda bize dayatılmak istenen kırk katır ya da kırk satırdan birisini tercih etmek zorunda değiliz.

Bizim tercihimiz net: Kürdistan'a özgürlüğü getirecek, demokratik federal sisteme dayalı yeni bir anayasa diyoruz.

Bütün bu çerçevede, biz aşağıda imzası bulunan partiler olarak 16 Nisan 2017de yapılacak referandumu protesto ediyor, halkımızı sandığa gitmemeye çağırıyoruz.03.03.2017

PAK, PDK-Bakur, PSK