PKK'li Bese Hozat'ın referandum ve bağımsızlık karşıtı tutarsız açıklamaları

PKK'li Bese Hozat'ın referandum ve bağımsızlık karşıtı tutarsız açıklamaları

KRD NEWS- Edûl Xatûn

Haber/Analiz

 

PKK'li üst yöneticilerinin referandum ve bağımsızlık karşıtı açıklamaları devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Duran Kalkan'ın yine Yeni Özgür Politika gazetesinde yaptığı açıklamaların benzerini bugün Bese Hozat aynı gazetede yaptı. 

Bese Hozat'ın referandum kararının sadece KDP tarafından alındığını, muhalefeti etkisiz kılmak için bu yola başvurduğunu yineleyerek şöyle devam etti: 

"Referandumu gündeme koyan KDP oldu. KDP yaşadığı sıkışmışlığı aşmak, muhalefeti susturmak için böyle bir gündem yarattı. Güney’de çok ciddi siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlar yaşanıyor. Bu sorunlar artık krizi de aşan daha tehlikeli sonuçlara yol açabilecek düzeye ulaştı. Güney’de iki yıla yakındır Parlamento çalışmıyor. Goran Hareketi yönetimde olmasına rağmen tamamen yönetimin dışına atılmış, Hewlêr’e gitmesine dahi izin verilmiyor, her gün büyük tehditlerle karşı karşıyalar. YNK yönetimde yer almasına rağmen etkinliği kırılıyor, büyük bir baskı altında, irade gösteremiyor. Yargı zaten yok. Tüm yetkiler KDP’de daha doğrusu Barzani Ailesi'nde toplanmış. Güney Kürdistan’da bir ailenin iktidarı ve yönetimi söz konusu. Sistem diyebileceğin bir  yapıdan bahsetmek mümkün değildir. En küçük muhalif bir ses şiddetli bir baskı ve saldırıya maruz kalıyor."

İran'a övgü

Bese Hozat'ın, Kürdistan'ın bağımsızlığına en sert şekilde karşı çıkan, geçtiğimiz günlerde Ankara'ya gelen Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye'ye referandum konusunda daha sert tavır alması çağrısında bulunan ve şimdiden Kürdistan sınırına askeri yığınak yapan İran'a ilişkin olumlu açıklamaları dikkat çekici:

"İran’ın Türkiye kadar gözü kara, derin bir Kürt düşmanı politikaya sahip olmadığıdır. İran tarihsel kültür ve gelenek olarak özerk, federal ve konfederal siyasi yapılara açıktır. İran’da halen Kürdistan Eyaleti vardır. Bu çok kültürlü, köklü bir geleneğin günümüze taşınmış biçimidir. Müzakereye de açık bir zemindir.

İran tarihsel geleneğine sadık kalarak demokratik adımlar atarsa çok büyük kazanacaktır. Zira Türkiye’nin oyununa gelerek Kürtlerle savaşırsa da çok büyük kaybedecektir. Kürtler her biçimiyle kendisini savunma gücüne sahiptir. İran, Türkiye ile bir olup Kürtlere saldırırsa Kürtler de tarihinin en büyük meşru mücadele savaşını verir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ancak biz istiyoruz ki; İran, Kürtler ile Farsların tarihsel dostluğunu ve Aryen kültürden gelmenin yarattığı ortak kültürel değerleri büyük bir kazanım olarak görüp müzakere ve dostlukla sorunlara yaklaşsın. Kürtler ile Farsların ortak değerleri çoktur. Bu değerler demokratik müzakerenin de köşe taşlarıdır."

"KDP imaj temizliyor"!

Referandum öncesinde, referandum ve bağımsızlık karşıtı fikirlerin rahatlıkla dile getirildiği bir ortamda Hozat KDP'nin her tür muhalefeti susturduğunu dile getirmekten geri kalmıyor: 

"KDP, muhalefeti de susturmak istedi. KDP’yi her eleştirene sen bağımsız Kürdistan’a karşısın, diyerek susturmaya çalışıyor. Dikkat edin aynen AKP gibi bir taktik yürütüyor. Nasıl ki kim AKP’yi eleştiriyorsa AKP ‘sen teröristsin, Türkiye’nin beka sorunu var, Türkiye’nin bekasını düşünmüyorsun’ diye suçlayıp susturuyorsa KDP de her kendisini eleştireni ‘sen bağımsız Kürdistan’a karşısın’ diyerek susturuyor. Demokratik muhalefeti bu biçimde susturuyor, politikasız ve mücadelesiz bırakıyor."

"Ulus-devlet özgürlük ve demokrasi getirmemiştir"

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın ortaya attığı ve her PKK'linin amentüsü haline gelen ulus-devletin sadece sadece Kürdistan devleti üzerinden olumsuzlanması önemli bir yer alıyor Hozat'ın söyleşisinde. Ancak başta Başkan Mesud Barzani olmak üzere her güneyli siyasetçinin vurguladığı Kürdistan devletinin, sınırları içinde yaşayan herkesin devleti olacağı sadece Kürtlerin olmayacağı ve bunun yasalarla da garanti alınacağından haberi olmamış Hozat şöyle devam ediyor: 

"Ulus devletlerin yaklaşık 400 yıllık bir tarihi var. Ortadoğu’da ise yaklaşık 100 yıllık bir tarihi var. Hiçbir ulus devlet halka ve o devlet sınırları içerisinde yaşayan topluluklara-topluma  özgürlük ve demokrasi getirmemiştir. Aksine daha fazla zulüm, işkence, baskı ve acı getirmiştir. Halklar sürekli bir savaş hali yaşamıştır. Büyük güçlere ve diğer devletlere her açıdan siyasi, ekonomik, askeri olarak derin bir bağımlılık içerisinde olmuştur."

Güney Kürdistan’da bir ulus devletin kurulması Güney Kürdistan halkımız başta olmak üzere Kürtlere herhangi bir özgürlük getirmeyecektir. Bu Kürtler açısından bir kazanım ve kazanç olmayacaktır. Hatta Kürtleri daha büyük bir savaşın ve acıların içerisine koyacaktır. Onlarca yıla yayılacak bir Kürt-Arap savaşını ortaya çıkaracaktır. Kürdistan’da sömürgeci bir sınıfın oluşmasına neden olacaktır. Bu sömürgeci sınıf Kürt halkını iliklerine kadar sömürmekten çekinmeyecektir."

"Suriye'nin birliği için en gerçek mücadeleyi Kürtler yürütüyor"

Bese Hozat'ın Suriye ile ilgili sözleri de ilginç! Söyleşinin önemli bir kısmı da, sadece Kürtlerin en ciddi anlamda Suriye'nin birliği için mücadele ettiği yönünde. Arapların Suriye nüfusunun çoğunluğunu oluşturmasına rağmen, niçin Kürtlerin en fazla mücadele ettiği sorusu elbette yanıtsız kalıyor söyleşi içerisinde. Hozat'ın vurguladığı federal ya da özerk yapının da her fırsatta Şam yönetimi tarafından yalanlandığını akıllara getiren sözleri şöyle:

"Kürtler başta olmak üzere Suriye demokratik güçlerinin verdiği mücadele Suriye’yi demokratikleştirme, Suriye halklarını özgürleştirme ve halkların birlik mücadelesidir. Suriye’nin demokratik birliği için gerçek mücadele yürüten tek güç kesinlikle Kürtlerin öncülüğünde DAİŞ’e karşı savaşan Demokratik Suriye Güçleri'dir.

YPG-YPJ ve QSD’nin DAİŞ’e karşı verdiği mücadele, Suriye’de ve genel olarak bölgede muazzam gelişmelere yol açtı. Kuzey Suriye’de demokratik bir yapı ortaya çıkardı. Özerk bölgelere dayalı Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu, Suriye halkları açısından büyük bir kazanımdır. Suriye halklarının demokratik özgür birliğinin ifadesidir. Bu model demokratik birleşik Suriye’nin de güvencesidir. Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu, özerk bölgelerin toplamından oluşan üst çatı bir sistemdir. Şam’da oluşacak demokratik federasyon ortak yönetimiyle hukuku olacak bir yapıdır. Şam’dan kopuk değil, Şam’ın karşısında siyasi özerk bir yapıdır. Şam’daki ortak yönetimin bileşenidir. Suriye sisteminin çoklu federal sistemlerinden birini oluşturacaktır. Bu anlamda Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu, demokratik ve birleşik bir Suriye’nin de garantisidir. Suriye’yi bir arada tutacak tek gerçekçi çözüm demokratik özerk bölgelerden oluşan çoklu federal yapılara dayalı demokratik federasyon sistemidir."

"Tek taraflı dayatma kabul edilemez" !

Hozat'ın en çelişkili sözlerinden biri de, her parçanın kendini yönetme hakkının olduğunu "vurguladıktan sonra", güneydeki referandum ve bağımsızlık kararının ulusal kongrede alınmadığını söyleyerek "tek taraflı"  dayatma olduğunu iddia etmesi. PKK'nin ulusal kongreden ne anladığı ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber Hozat'a şunu sormak gerekiyor, nerede o zaman her parçanın kaderini tayin etme hakkı?" PKK'nin önerdiği ulusal Kürt kongresinde Türklerin ne işi olduğu sorusu ise ayrı bir konu. Hozat'ın konu ile ilgili şunları söylüyor:

"Kürtler her dört parçada kendi kaderini tayin etme, kendi kendini yönetme, demokratik ve özgür yaşama hakkına sahiptir. 

Güney Kürdistan’ın ne olacağı ve nasıl olacağı, tüm Kürdistan’ı ilgilendiriyor. O açıdan bu tür kader belirleyici kararların yeri Ulusal Kongre'dir. Güney Kürdistan’ın durumu da referandumu da Ulusal Kongre'de tartışılarak gidilecekse bir karara gidilmelidir. Diğer biçimiyle demokratik bir yöntem değildir ve tek taraflı dayatma kabul edilemez."