Putin, Türkiye'ye Suriye'de güvenli bölge vermez

"Dövizde bu çalkantı geçici mi? Eğer hala birçok Batılı uzmanın inandığı gibi AKP-MHP büyük kentleri kazanırsa, belki. Bunun üstüne bir de reform programı ve ABD’yle sulh olursak, kesin."

Putin, Türkiye'ye Suriye'de güvenli bölge vermez

"Dövizde bu çalkantı geçici mi? Eğer hala birçok Batılı uzmanın inandığı gibi AKP-MHP büyük kentleri kazanırsa, belki. Bunun üstüne bir de reform programı ve ABD’yle sulh olursak, kesin."

Ekonomist Atilla Yeşilada'nın Paraanaliz'de yayınlanan yazısı şöyle:

Buradan Türkiye’ye geçebiliriz. ABD’de Trump herkesin gündemi ve onun da S-400’ler, İran ve Maduro’yla ilgili hassasiyeti malum. Bu üç başlık da bizi yakından ilgilendiriyor bittabiki. Venezuelalı bir fon yöneticisi Dışişleri Bakanlığı ile yaptığı görüşmede Türkiye’nin de gündeme geldiğini, yaptırımların gündemde olduğunu, ama şimdilik beklemeye alındığı kaydetti. S-400’ler konusunda ise kafalar karışık. Türkiye niye Patriot varken, S-400 almak ister ki? ABD bastırırsa, Erdoğan direnecek mi?

Bu sorulara cevap verilemediği için de, millet saha kenarında. Ekonomi başlığında da, birçok muhatabım TL’deki suni istikrarın bedelinin derin bir resesyon olduğunu, ekonomi büyümeye başladığı anda, dövizin başını alıp gideceğini, ben anlatmadan söyledi.

İşte böyle bir ortamda, AKP Yeni Zelanda’daki Müslümanların kıyımı ve Trump’ın Golan’ın İsrail’e verilmesi husundaki sözlerini çok yüksek perdeden protesto etti. Haksız mı yani? Haklı da, diplomasi nezaket ve zarafet sanatı. Onların işe yaramadığı yerde de savaş gemileri ve tankları yollarsın laftan anlamayan karşındaki öküzün üstüne. Ama biz öyle yapmıyoruz ki, daha dakika bir, dayılanma ve posta koyma başlıyor. Nerdeyse Facebook’un kapatılmasına neden olacak, Yeni Zelanda katliamı görüntülerinin seçim meyanlarında seyrettirilmesini istemek iş mi yani? S-400’in ötesinde Suriye’de güvenli bölgenin denetimi meselesi de nisanda Trump’la yapılacak zirvede tatlıya bağlanabilirdi.  Şimdi “savaş çıkartmak istiyor” diye suçladığın adamın yüzüne nasıl bakacaksın? Daha düne kadar Trump etrafı neo-conlarla sarılmış bir kahramandı, şimdi canavar oldu. Özetle, Erdoğan’la  Trump arasında kişisel bir yakınlık vardı, ama bitmek üzere.

Bundan sonra da aradaki meseleler, yani İran’a ambargoların sıkı sıkıya uygulanması, S-400 alımı ve Maduro’yla ilişkiler gibi ihtilaflar Rahip Brunson yöntemiyle çözümlenecek. Önce Trump tweetleri, sonra adı verilmeyen Beyaz Saray  yetkililerine dayandırılan yaptırım tehditleri, en son aşamada da, Rıza Sarraf ve Halkbank  yeniden sirkülasyona girer.

ABD’ye “siktiri” çekersen, S-400’lerin Türk toprağına ayak basmamasının NATO’nun ortak tutumu olduğu unutmaman lazım. Zaten, Ruısya da sana dost değil. Putin bize Suriye’de güvenli bölge vermez, o bizi bir an önce Suriye’den şutlayıp, ülkeyi Esat ve onun menziline girecek PYD-YPG’ye teslim edip, eve dönme niyetinde.

Albayrak “Seçimden sonra yeni yol haritası geliyor” müjdesini vererek  bundan önceki makalem olan “Seçim sonrası reform varı” doğruladı. Bugün yazarım onu da, Berat Abi’min reformdan kastettikleri arasında bazı maddeler betimi-benzimi attırdı doğrusu. Ama, yabancı okumazdı o satırları. Nasıl olsa Fed havlu atmış, serseri para adres arıyordu, soluğu Türkiye’de alırdı.

Öyle bir halt ettik ki, sesi Brezilya’dan duyuldu. Cuma akşamı Latin  Amerika F/X dolara karşı yüzde 1.8 değer kaybederken  eski Brezilya Başkanı Temerin tevkif edilmesi kadar, bizden gelen “bulaşma” da etkili oldu. Yine cuma bizim euro-tahviller en çok satış yiyen Gelişmekte Olan Ülke borç senediydi, artık yeniden borçlanırken göbeğimiz çatlayacak.

Dövizde bu çalkantı geçici mi? Eğer hala birçok Batılı uzmanın inandığı gibi AKP-MHP büyük kentleri kazanırsa, belki. Bunun üstüne bir de reform programı ve ABD’yle sulh olursak, kesin. Ama, bu üç vaka bir arada mümkün mü? Hayır. Türkiye bir Rahip Brunson  şoku daha yaşamadan, Ankara dersini almayacak.