Sezai Temelli: Herkese çağrı yapıyorum...

Sezai Temelli: Herkese çağrı yapıyorum...

HDP Batman İl Örgütü’nde düzenlenen bayramlaşma programının ardından Batman Belediyesi'ni ziyaret eden Temelli, burada yaptığı konuşmada "Ben bütün siyasi partilere, tüm toplumsal muhalefete, sivil toplum örgütlerine, sendikalara; herkese çağrı yapıyorum. Ancak bir arada olursak bu ceberrut iktidardan kurtulabiliriz ve bunu başaracağız." dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin bayramlaşma programları çerçevesinde Batman'daydı.

Temelli'nin konuşmalarından satır başları şu şekilde:

"Bu ülkeye barış gelecekse HDP ile gelecek"

HDP'ye Kürt halkına saldırmaya devam ediyorlar. "Kürtler defolsun gitsin, HDP'liler terörist" diye diye geldiler. Bunları söyleyenler onlar değilmiş gibi, şimdi 23 Haziran seçimlerine yaklaşırken Kürtlerle HDP'lileri ayrı tutmaya çalışıyorlar. Bizim ayrı gayrımız yok. Türk'üyle, Kürt'üyle, kadınıyla, emekçisiyle hepimiz barış ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. Bu ülkeye barış gelecekse HDP ile gelecek. Demokrasi gelecekse HDP ile gelecek.

"Kazanmak uğruna ülkenin altını üstünü kazıyorlar"

Kayyımlar eliyle kentlerimize yapılanları sıraladığımızda ne büyük tahribat yaratıldığı bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıyor. Adeta bir yıkım yaşadık. Ama sadece belediyeleri ele geçirerek değil. Bu ülkeyi yönetemeyerek de herkese bu yıkımı reva görüyorlar. Bir de diyorlar ki bunun adı 'kazan kazan'mış. Yahu ülkenin altını kazıdınız. Biliyorsunuz Nasrettin Hoca bir gün komşusundan kazan ister. Komşu verir. 3 gün sonra Nasrettin Hoca kazanı geri götürürken içine ufak bir tencere koyar. Komşu sorar 'bu nedir' diye, Hoca 'kazan doğurdu' der. Komşu alır, 'ne güzel kazan verdik, bir de tencere aldık' der. Aradan biraz zaman geçer, Hoca komşudan bir daha kazan ister. Tabi komşu uyanık. Kazan bir daha doğuracak diye sevinir, kazanı verir. 3 gün olur, 5 gün olur, 10 gün olur kazan gelmez. Hoca'ya gider, kazanı ister. Hoca, "kazan öldü' der. Komşu, 'kazan ölür mü' diye sorunca; 'doğuran kazan olursa ölen kazan da olur' der Hoca. İşte o komşu hikayesi gibi hep kazanmak istiyorlar. Kazanmak uğruna ülkenin altını üstünü kazıyorlar. Doğaya zarar, emekçiye zarar, halklara zarar, inananlara zarar. Neden çünkü tek amaçları var; kendi çıkarları. Yolsuzluk her yeri sarmış. Kayyımlarla ortaya çıktı. Halıyı bile kazıyıp götürdü bunlar. 

Bir de tabi savaş politikası, şiddet. Savaşla, şiddetle ayakta durmaya çalışıyorlar. Daha fazla tank, tüfek için halkın rızkına göz dikmişler. Onları da kazıyorlar. Kazan kazanmış... Ne kazanması! Kürt düşmanlığı üzerinden savaş politikalarıyla bütün halklar kaybediyor. Kürt'e dayatılan bu düşmanlık Suriye'de tüm çıplaklığı ile ortada. Oysa biz barış istiyoruz. Suriye için de Türkiye için de barış istiyoruz. Barışın yolu ancak toplumsal uzlaşmadan, onurlu bir barış mücadelesinden, demokratik müzakere sürecinden geçer. 

"Çözümde muhatap Sayın Öcalan'dır"

Sayın Öcalan'a kulak verin. 4 yıl kulak vermediniz, işte ülkenin geldiği yer ortada. Kürt meselesi çözülmeden Türkiye'nin sorunlarını çözmek mümkün değil. Çözümde de muhatabın Sayın Öcalan olduğu ortada. Şimdi buna sırtını çevirip savaş politikasında ısrar edenler Suriye halklarının geleceğine savaşla duvar örüyorlar. Bu duvarı yıkmanın yolu barış mücadelesinden geçiyor. Türkiye'de toplumsal barış bu mücadeleden geçiyor. Bu savaş politikalarına son vererek şiddet zulüm politikalarına son vererek halklarımızın önünü açabiliriz. 

"23 Haziran hepimizin seçimidir ama mesele sadece seçim değildir"

O yüzden de 23 Haziran seçimleri hepimizin seçimidir. Ama mesele sadece seçim değildir. Mesele uzun soluklu yolculuğumuzdur. Halklarımızla, emekçilerle birlikte bu mücadeleyi 23 Haziran'dan sonra da sürdürmemiz gerekiyor. Demokrasi ittifakında yan yana gelerek, Türkiye'nin beklediği demokratik anayasayı var ederek, eşit yurttaşlık temelinde bir anayasayı var ederek, toplumsal barışın gereği olarak yargı mağduriyetlerini giderecek adımlar atarak, yargıda tarafsızlığı ve bağımsızlığı var edecek adımlar atarak bu ülkenin önünü açmak gerekiyor. Ben bütün siyasi partilere, tüm toplumsal muhalefete, sivil toplum örgütlerine, sendikalara; herkese çağrı yapıyorum. Ancak bir arada olursak bu ceberrut iktidardan kurtulabiliriz ve bunu başaracağız. 

"Kentlerimizde toplumsal barışı var edeceğiz"

Kentlerimizde, belediyelerimizde başka bir yerel yönetim anlayışını, demokratik bir yerel yönetim anlayışını, katılımcı bir yönetim anlayışını hep birlikte inşa edeceğiz. Bildiğiniz belediyeciliğin çok daha ötesinde, herkese ulaşan, kentin sorunlarına mahalleden başlayarak çözüm üreten belediyeciliği; ekolojik kentleri, kadın kentlerini, emeğin kentlerini hep birlikte inşa edeceğiz. Bu sayede yaşadığımız yerde toplumsal barışı da var edeceğiz. Adaletsizliklere hep birlikte son vereceğiz. Tüm adaletsizlikleri ortadan kaldırmak için bu yerel yönetim anlayışımızla hareket edeceğiz. Kültürel, tarihsel haklar; geleneklerimiz bizim için vazgeçilmez yol göstericiler olacak. Eğer yerellerde bunu başarırsak önümüzdeki süreçte Türkiye'de iktidara yürüyerek Türkiye'yi de biz değiştireceğiz.