Ali Kemal Özcan konuştu: 'Öcalan Mektubu'nu nasıl elde ettim?

Abdullah Öcalan'la görüşerek mektubunu açıklayan Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Ali Kemal Özcan, mektubu nasıl elde ettiğiyle ilgili, "(Öcalan) onun yolunu bize söyledi efendim. Devletle tabii ki" dedi.

Ali Kemal Özcan konuştu: 'Öcalan Mektubu'nu nasıl elde ettim?

Abdullah Öcalan'la görüşerek mektubunu açıklayan Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Ali Kemal Özcan, mektubu nasıl elde ettiğiyle ilgili, "(Öcalan) onun yolunu bize söyledi efendim. Devletle tabii ki" dedi.

2010 yılından bu yana Öcalan'a ulaşmaya çalıştığını belirten Özcan, mektuba nasıl ulaştığı ile ilgili soruya, "Mektubun bir kopyası devlette yok mu" yanıtını verdi.

Tarafsız Haber Ajansı'nın haberine göre, Öcalan'la görüşmesi talebini birkaç hafta önce yinelediğini ve 'devletten olumlu yanıt' geldiğini belirtti ve, "Onların izni olmadan gerçekleşebilir mi" diye ekledi.

Özcan mektup süreciyle ilgili şunları söyledi:

"Öcalan Türkiye’nin gündemini yakından takip eden birisi, konu mektuba geldi bir vesileyle bir şekilde. O, avukatlara, kamuoyuna duyuru şeklinde vermiş mektubu. Bizden onun yayınlanmadığını öğrenince oldukça tepki gösterdi. Onun sonucunda da benim elime bir not verdi. Not avukatlarına hitabendi. İki avukatının ismine hitaben, şöyle yazıyordu; ‘Sizden sonra Ali Kemal Özcan ile da görüştüm, tartıştım kendisine metni okudum. Birlikte toplantılarla, özüne uygun bir şekilde açıklamanızda büyük yarar olur. ’ Not bu, benim elime verilen. Bunu avukatlarına ulaştırmaya çalıştım ama maalesef henüz dönmüş değiller, mesaj da gönderdim ama henüz dönmüş değiller."

Mektuba nasıl ulaştığına dairse ise Özcan, mektubun kopyasının devlette de olduğu, Öcalan'ın mektubu tedarik ettiği ancak bir kopyasını vermediği, kendisine mektubu almanın yolunu söylediği ve 'tabii ki devletle' elde ettiği sözleriyle yanıt verdi. 

Öcalan'ın avukatları ise, Özcan ile ilgili şu açıklamayı yaptı:

"...Bizler de Sayın Öcalan’ın talebi doğrultusunda yapmış olduğu değerlendirmeleri ve yazıyı, görüşmeden sonra HDP kurulları ve yetkilileri ile paylaşarak 21 Haziran 2019 Cuma günü kamuoyunu bilgilendirme planlaması yaptık. Bu konuda belirttiğimiz muhataplar dışında bir paylaşımımızın olmadığını da özellikle belirtmek isteriz.

Biz kendi planlamamız doğrultusunda hazırlıklarımızı ve görüşmelerimizi yaparken Ali Kemal Özcan isimli kişinin basınla paylaşımlarını gördük. Özcan, Perşembe akşam saatlerinde büromuz avukatları ile de temas kurmaya çalışarak İmralı’da görüşme yaptığını iddia etmişti. İmralı’ya avukat olmayan bir kişinin götürüleceğine dair bir bilgiye sahip değildik. 2 Mayıs tarihinden bu yana gerçekleşen tüm görüşmelerde uyguladığımız üzere, müvekkilimizin mesajlarını önce muhataplarıyla akabinde kamuoyu ile paylaşan bir tutum içerisindeyiz. Müvekkilimizin duruşu ve sözlerinin toplumsal politik bağlamda taşıdığı önemin bilincindeyiz ve açıklamalarımızda da bu sorumluluğu ve dikkati sergilemek çabasındayız."

Öcalan'ın mesajında HDP'ye 'payanda olmama' çağrısı bulunurken, AKP'nin bu çağrıyı, Kürt seçmenin sandığa gitmesini önlemek için bir propaganda malzemesine dönüştürmesine de tepki geldi. 

Öcalan mesajının HDP ile ilgili kısmında, "Önümüzdeki dönemde gerek iç toplumsal gerek bölgesel ve küresel sorunların daha da ağırlaşacağını göz önünde bulundurarak bu üçüncü yol tavrının korunması büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir. Bu çerçevede HDP’de vücut bulan Demokratik İttifak anlayışı, güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır. Demokratik İttifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendine angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir" ifadelerini kullanırken, avukatları ise, o bölümle ilgili şunları açıkladı:

"Sayın Öcalan HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışının güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini ifade ederken toplumsal uzlaşıyı kast ettiğini, kutuplaştırmaya, ikili duruma tuz biber olunmaması gerektiğini söylemiştir. Kutuplaşma siyasetinin hakaret söylemleri ve demagoji ile bir çatışma ve savaş siyaseti olduğunu, HDP’nin kendi yolunu koruması gerektiğini düşünmektedir. Bu hususların HDP ile görüşülmesini ve tartışılmasını söylemiş, bununla birlikte siyasi bir parti olarak HDP’nin çalışmalarını HDP’nin kendisinin yaptığını ve kararlarını da HDP’nin vereceğini belirtmiştir."