Time: ABD istihbaratına göre, SMO Rojava'da sivil katliamı yapıyor

TIME’dan W.J. Hennigan ve John Walcott; Kuzey Suriye’de Türk destekli güçlerin, Kürt bölgelerindeki sivilleri öldürdüğüne ve saldırının sürmesi halinde daha fazla sivilin öldürülebileceğine dair bir makale yazdılar.

Time: ABD istihbaratına göre, SMO Rojava'da sivil katliamı yapıyor

TIME’dan W.J. Hennigan ve John Walcott; Kuzey Suriye’de Türk destekli güçlerin, Kürt bölgelerindeki sivilleri öldürdüğüne ve saldırının sürmesi halinde daha fazla sivilin öldürülebileceğine dair bir makale yazdılar.

Ahval tarafından çevirisi yapılan makale özetle şöyle:

Başkan Donald Trump'ın ABD güçlerine Kuzey Suriye'den çekilme emri vermesinden üç hafta sonra Amerikan istihbarat örgütleri, rahatsız edici bilgilere ulaştı. TIME'a göre, Ankara'nın silahlandırdığı Türk destekli milisler, ABD tarafından terk edilen bölgelerde sivilleri öldürdü. Yetkililer, bu potansiyel savaş suçlarını işleyen milislerin ABD'nin Türkiye'ye sattığı silahları kullanmasından korktuklarını söylüyor.

İleride daha kötüsünün olabileceğinden endişe duyduklarını belirten yetkililer; Türkiye ve müttefiklerinin sahaya daha büyük kuvvetler konuşlandırdığına, gerekenden fazla silah getirdiğine dikkat çekiyor.

Bir ABD'li yetkili TIME'a verdiği demeçte, Kürt güçlerinin Suriye sınırları boyunca savunma mevzileri inşa ettiğini, Türk ve Suriye güçleri arasındaki çatışmaların Pazartesi günü güvenli bölgede devam ettiğini söyledi. İki yetkili, bu siperlerin ve gözlem noktalarının, ateşkesin Salı günü sona ermesinin ardından Türk liderliğindeki güçlerin Kürt topraklarında ilerlemesine hazırlık olarak görüldüğünü doğruladı.

Bu istihbarat, bazı ABD'li analistler tarafından, Ankara'nın uzun zamandır düşman olarak gördüğü Kürtler tarafından kontrol edilen bölgeden sivil nüfusun temizlenmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan 24 Eylül'de Birleşmiş Milletler'e yaptığı açıklamada, Suriye sınırında güvenli bölge kurmayı ve şu anda Türkiye'de barınan 3,6 milyon Suriyeli mültecinin bir kısmını buraya yerleştirmeyi planladığını söylemişti. 26 Ekim'de Erdoğan, Kürt güçlerinin 29 Ekim gününe kadar sınırdan çekilmemeleri halinde güvenli bölgeden "teröristleri temizlemeyi" planladıklarını açıklamıştı.

ABD'li yetkililer, Salı günü (bugün) ateşkes tamamen çökerse ve Türkiye, Kürtleri güvenli bölgeden çıkarmak için geniş çaplı bir saldırıyla başlatırsa, bunun savaş suçlarına yol açacağından endişe duyuyor. Ayrıca, insani krizin, yenilenen çatışmalarla birleştiğinde, düzensizlikten beslenen IŞİD’in dönüşünü hızlandıracağından da kaygılanıyorlar.

ABD istihbarat teşkilatları, Amerika'nın beş yıllık konuşlandırması sırasında geliştirdikleri ağlar sayesinde Suriye'deki önemli bilgi kaynaklarını elinde tutuyor ve ABD ordusu bölgede düzenli olarak insansız hava aracı keşif görevleri yürütüyor.

ABD'nin Cumartesi günü IŞİD Lideri Ebu Bekir el Bağdadi'nin ölümüyle sonuçlanan baskınının ardından, ABD'nin bölgedeki istihbarat faaliyetlerinin kapsamı yeniden ilgi gördü. CIA'nin yanı sıra Iraklı ve Kürt istihbarat görevlileri, El Bağdadi'nin bir yardımcısı ile kuryelerinden birinin eşinin yanı sıra, Suriye- Irak sınırındaki yerel casuslar üzerinden IŞİD liderini takip etti.

Yetkililerin TIME'a verdiği bilgiye göre, Kuzey Suriye'deki olası bir Türk saldırısına ilişkin istihbarata, insani ve teknik kaynaklar üzerinden ulaşıldı ve müttefik ülkeler tarafından ABD istihbarat örgütleriyle paylaşıldı. ABD silahlarının sivillere yönelik saldırılarda kullanılması konusundaki istihbarat kesin değil. 

Bu istihbarata, Erdoğan'ın Trump'a Türkiye'nin ABD askerlerinin de bulunduğu Kuzey Suriye topraklarına saldırmak üzere olduğunu açıklamasının ardından ulaşıldı. Trump, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı'na ABD'yi bölgeden çekme kararı konusunda hiçbir uyarıda bulunmadı ve organize bir geri çekilme planlaması yapılması için dahi zaman tanımadı. 

İki yetkili; öngörülemeyen güçlüklerden birinin de Başkomutan’ın yönetilmesi olduğunu söylüyor. Trump 25 Ekim'de, 13 Ekim'deki verdiği emrin aksine, bin kişilik ABD gücünü Suriye’den tamamen çekmişti. ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Brüksel’deki NATO Karargâhı’nda Suriye'nin doğusuna sınırlı sayıda zırhlı kuvvet gönderildiğini duyurmuştu. Bu yeniden konuşlandırmayı da, petrol sahalarının IŞİD’in eline geçmesini önleme gerekçesine bağlamıştı.

Duyuru şaşırtıcıydı. İki yetkilinin TIME’e anlattığına göre Suriye askerlerinin konuşlandığı Deyr el-Zor vilayetindeki petrol sahalarının korunması, stratejik açıdan pek mantıklı değil. Yetkililerden biri, "Petrol sahaları küçük ve IŞİD’in eline geçtikten sonra oraları havaya uçurduk ve yeniden inşa etmeleri yıllar alacak" dedi.

O zaman neden bu sahaları korumak güç bırakılıyor? Aynı yetkiliye göre bunun nedeni şöyle: “Petrolden bahsetmek, Başkan'ı bölgede Amerikan askeri gücü bırakmak için ikna etmenin tek yoluydu.” Cuma günü, petrol sahalarını koruma planı açıklandıktan sonra, Trump attığı tweette “Petrol güvence altına alındı” dedi.

27 Ekim'de ise Esper, yeniden asker konuşlandırmanın sadece petrol sahalarını korumakla ilgili olmayacağını; terörle mücadele operasyonlarına da girişeceklerini belirterek, “Bağdadi'nin ölümüne rağmen, Suriye'deki güvenlik durumu karmaşık olmaya devam etmektedir” dedi. Esper ayrıca Suriye'de konuşlanan ABD güçlerinin, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yakın temas halinde kalarak terörle mücadele operasyonlarını sürdüreceklerini duyurdu.

Ancak yeniden kuvvet yerleştirmek, ABD'nin bölgede hızlı tepki vereceği bir konuma sahip olmasını sağlamıyor. Eğer kuzeydeki ateşkes çökerse, ABD'nin müdahale etme planı yok. ABD Merkez Komutanlığı, Suriye'den çekilen bin kişilik askeri gücün geri kalanını, IŞİD'i hedef almak ve istikrarsızlığa karşı caydırıcı olmak amacıyla Batı Irak'ta, sınırın hemen ötesinde tutmayı umuyordu. Ancak Bağdat'taki ABD destekli hükümet bu fikri veto etti ve askerlere ayrılmaları için dört hafta süre tanıdı.

ABD'li yetkililer, bölgede yaşanan insani kriz ve yeni çatışmaların kaotik durumlardan en iyi şekilde faydalanan IŞİD'in yeniden canlanmasına yol açacağından endişe ediyor. Ele geçirilen IŞİD savaşçılarının çoğu Kuzey Suriye'de Kürt gözaltı merkezlerinde tutuluyor. Trump, Cuma günü “IŞİD güvenceye alındı” tweeti attığında, yeni bir terör tehlikesinin olmadığını söyledi. Esper de, NATO'da gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD misyonunun IŞİD'in yeniden canlanmasını önlemeye devam ettiğini belirtti.

TIME’a bilgi veren yetkililer, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin koruduğu cezaevlerinden kaç tane IŞİD savaşçısının kaçtığını veya bölgedeki kamplarda tutulan mültecilerin zor koşullarda kaldıkları süre boyunca radikalleştirilebileceği konusunda net bir istihbarat bulunmadığını söylüyor. Minimum 100 civarında IŞİD’linin kaçtığını tahmin ettiklerini söyleyen bir yetkili, “Korkarım, bu en düşük tahmin” dedi.

Yetkililerin en güncel korkusu ise, güvenli bölgeye yapılan hamlelerin, Türkiye tarafından Kürt nüfusuna yönelik daha büyük bir saldırı için kılıf olarak kullanılması. Aynı yetkili, “Kürtler barış içinde geri çekilmeye devam etse bile, bu Türklerin harekete geçmek için bir neden bulamayacakları anlamına gelmez” dedi.

Savaş suçlarının kanıtlarını görenler sadece Amerikan istihbarat yetkilileri değil. Uluslararası Af Örgütü Cuma günü, Türkiye destekli Suriye güçlerinin Kürt sivillerin infazı da dâhil olmak üzere savaş suçları işlediğini bildirdi. Bazı eylemler cep telefonları tarafından fotoğraflandı. Uluslararası Af Örgütü, 17 tanıktan kanıt topladığını açıkladı. Raporda, Türk güçleri ve müttefikleri tarafından 200'den fazla sivilin öldürüldüğü yönündeki bilgilere ve sınır ötesi havan topu saldırısında 18 sivilin öldürüldüğü şeklindeki Türkiye iddialarına işaret edildi.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Çarşamba günü Temsilciler Meclisi'nde yaptığı konuşmada, yönetimin Erdoğan hükümetinden Türk güçleri ve müttefikleri tarafından işlenen olası savaş suçları hakkındaki soruları yanıtlamasını istediğini söyledi. Jeffrey, "Savaş suçu olarak gördüğümüz çok sayıda olay var" dedi. Hem Kürt Kızılay’ı hem de İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Türk saldırısı sırasında belirgin insan hakları ihlalleri olduğunu bildirmişti.

Kongre, Kuzey Suriye'deki durumla ilgili daha fazla ayrıntı için de bastırıyor. İlk olarak Foreign Policy’nin duyurduğu, Raselayn’da beyaz fosfor kullanıldığı haberlerinden sonra; 25 Ekim'de, dört ABD senatörü Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya, Türk destekli güçlerin kimyasal silah kullanımına ilişkin 1 Kasım'a kadar bilgi isteyen bir mektup gönderdi.

Maryland senatörü Demokrat Chris Van Hollen, Vermont senatörü Demokrat Pat Leahy, Connecticut senatörü Demokrat Richard Blumenthal ve Tennessee’nin Cumhuriyetçi senatörü Marsha Blackburn tarafından yazılan mektupta; Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü’nün de iddiaları izlediği ve kimyasal silah kullanımı ile ilgili bilgi topladığı belirtildi.

Senatörler ayrıca Pompeo'ya, ABD tarafından Türkiye'ye verilen herhangi bir silahın –kimyasal silahlar da dâhil- Suriye’de kullanılıp kullanılmadığını da sordular.

Şimdilik; uluslararası güçlerin Kuzey Suriye'deki şiddeti bastırabileceğini umanlar için en iyi haber beklenmedik bir kaynaktan geldi: Moskova. Rusya Savunma Bakanlığı 25 Ekim'de yaptığı açıklamada, Moskova'nın bölgeye 300 askeri polis ile bunları donatmak için 20 zırhlı aracın havayoluyla gönderildiğini açıkladı. Bir yetkili bu adımı, “Kötü haber ise Rus askeri polislerin Çeçenistan’dan gelmiş olmaları” diye yorumladı. Rusya, 1991’deki bağımsızlık ilanının ardından Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Çeçen Cumhuriyeti'nde bir dizi İslami ayaklanmayı acımasızca bastırmıştı.

ABD'li yetkililer, Rus güçlerin bölgedeki varlığının “hiç yoktan iyi” olmasını umuyor. Bir yetkili, “Artık biz çıktığımıza göre Türkler ve Kürtler arasında duran tek şey onlar" dedi.