Türkiye-Arabistan ve BAE rekabeti Libya'ya sıçradı

Londra’da yayınlanan El Arabi el Cedid gazetesi, Birleşik Arap Emirlikleri BAE ve Sudan liderlerinin, Türkiye’ye karşı savaşan General Halife Hafter güçlerine destek amacıyla Libya’ya yeni militanlar göndereceklerini öne sürdü.

Türkiye-Arabistan ve BAE rekabeti Libya'ya sıçradı

Londra’da yayınlanan El Arabi el Cedid gazetesi, Birleşik Arap Emirlikleri BAE ve Sudan liderlerinin, Türkiye’ye karşı savaşan General Halife Hafter güçlerine destek amacıyla Libya’ya yeni militanlar göndereceklerini öne sürdü.

Bu amaçla Libya-Mısır sınırında büyük hareketlilikler yaşandığını belirten gazete, militanların Suudi Arabistan ve BAE tarafından fonlanacağını da ifade ediyor.

Gazeteye açıklamalarda bulunan Mısırlı üst düzey bir yetkili, Sudan’a komşu bazı ülkelerden ve Afrika’dan militanların para karşılığı Hafter’e destek için Libya’ya gönderilmeleri için anlaşmalar sağlandığını ileri sürüyor.

Mısırlı kaynak, BAE ve Suudi Arabistan’ın fonlayacağı Çadlı militanların Libya’ya gitmek için hazır olduklarını da ifade ediyor.

Hafter’e destek veren Sudanlı militan güçlerin ağırlıklı kısmını Darfur’un bağımsızlığı için mücadele eden Minni Minnawi ve Abdul Wahid al-Nur liderliğindeki Sudan Özgürlük Ordusu ile Cebrail İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi oluşturuyor. Üçüncü grup ise Çad’da yönetime karşı savaşan Çad’da Değişim ve Uyum için Cephe.

Gazetenin haberine göre BAE’nin Türkiye’ye karşı daha kararlı bir savaş verilmesi için Sudan Askeri Konsey Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Degalo Hemedti ile Libya’ya militanlarını göndermesi için anlaşmaya vardıklarını öne sürüyor.

2003’te başlayan Darfur’daki çatışmaları bastırmak amacıyla dönemin Devlet Başkanı Ömer Hasan el Beşir, Hemedti liderliğindeki paramiliter Cancavid güçlerini organize etmiş, bölgede işlenen soykırımdan dolayı da Beşir hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tutuklama kararı çıkarmıştı.

Sudan’da çıkabilecek toplumsal olayları bastırmak amacıyla daha sonra ismi Hızlı Destek Gücü olarak değiştirilen Cancavidler, Beşir’in devrilmesinden sonra da ortaya çıkmış ve geçtiğimiz ay askeri cunta karşıtı gösterileri kanlı şekilde bastırmıştı.

Hemedti, Libya-Çad-Sudan üçgeninde defakto bir krallık ilan etmekle kalmamış, aynı zamanda Yemen’deki iç savaş için gönderdiği militanlarından dolayı da Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yüz milyonlarca dolar para kazanıyor.

Nisan ayında Trablus’u ele geçirmek amacıyla harekete geçen Halife Hafter, hızlı bir şekilde ilerleyerek Trablus önlerine geldikten sonra Türkiye’nin Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne silah ve istihbarat desteği sağlamasından sonra durmuş, hatta Giryan gibi stratejik kentleri kaybetmişti.

Türkiye, Trablus’a zırhlı araçların yanı sıra drone desteğinde bulunuyor ve üst düzey generallerle istihbarat faaliyetleri de yürütüyor.

Londra’da yayınlanan Şarkul Avsat gazetesi ise Suriye rejiminin üst düzey bazı general ve görevlileri değiştirdiğini yazıyor. Gazeteye göre en kritik değişiklik, Avrupa Birliği’nin yaptırım listesinde bulunan Hava Kuvvetleri İstihbarat Direktörü Tümgeneral Cemil Hasan’ın görevden alınması teşkil ediyor. 2009’dan beri bu görevi yürüten Hasan, ‘patlayıcı varillerin babası’ olarak tanınıyor. Hasan’ın yerine yardımcısı Tümgeneral Gassan Cevdet İsmail getirildi.

2011 yılında AB’nin yaptırım listesine giren Hasan’ın devam eden iç savaşta halka karşı insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtiliyor. Hasan hakkında Almanya, uluslararası bir tutuklama çağrısında da bulunmuştu.

Dubai merkezli Sky News Arapça’da ise Ahmet Ata imzalı makalede Türkiye’nin Libya’da tıpkı Suriye’de yaptığı gibi radikal grupları destekleyerek Doğu Akdeniz’de etkisini genişletme amacı güttüğü savunuldu.

Görüşleri alınan Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Muhammed Abdulkadir ise Türkiye’nin amacının Müslüman Kardeşler’i kurtarmak olduğunu öne sürüyor. Erdoğan’ın Libya denkleminin dışına çıkmamak için büyük bir gayret gösterdiğini de belirten Abdulkadir, “Bu amaçla Sarraj hükümetine destek veriyorlar. Ancak daha önce Mısır ve Sudan’da yenilgiye uğradılar” ifadelerini kullanıyor.

Ürdün’de yayınlanan El Gad gazetesi ise hükümetin halkın elindeki 10 milyon silahı kontrol etmek için harekete geçtiğini yazıyor. 1 milyon Suriyelinin mülteci olarak bulunduğu 9 milyon nüfuslu Ürdün’de halk arasında giderek artan çatışmalar üzerine bu yönde bir karar alındığı belirtiliyor.