'Türkiye çeteler eliyle Ortadoğu’yu zehirliyor...'

'Türkiye çeteler eliyle Ortadoğu’yu zehirliyor...'

Türkiye'nin Ortadoğu'da yaşanan iç çatışmalara doğrudan müdahil olması, izlediği siyaset tartışma konusu. Ürdünlü akademisyen Bîlal Xazî El Qeran, Türk devletinin çeteler eliyle Ortadoğu’yu zehirlediğini belirterek, halklar arasında nifak çıkarıldığını söyledi.

Kuzey ve Doğu Suriyeli siyasetçiler ise Türkiye'nin çocukları asker yapmasına karşı uluslararası toplumun sessizliğinden faydalandığını belirtti ve çocukların Osmanlı projesi için kurban edildiğini söyledi.

Ürdünlü akademisyen Bîlal Xazî El Qeran, Türk devletinin Ortadoğu ve Suriye’de izlediği siyaseti değerlendirdi.

Yerel basında yer alan habere göre, Türk devletinin Osmanlı hilafetini geri getirmek için uğraştığını söyleyen Qeran, Libya’ya asker gönderilmesinin temelinde bunun yattığını kaydetti.

Uluslararası kamuoyunun çıkarları gereği Türk devletine sessiz kaldığını dile getiren Qeran, “Tüm Arap devletleri olmasa da bazı Arap devletleri de çıkarları için Türk devletine sessiz kalıyor. Mısır ve Türkiye arasında ciddi bir anlaşmazlık bulunuyor. Mısır gibi bazı Arap devletleri Türk devletine sert tepki gösterdi” diye konuştu.

“Türkiye, Araplar ve diğer halklar arasına nifak tohumları ekiyor” diyen Qeran, toplumsal sistemin bozulmaya çalışıldığına işaret etti. Türk devletinin Ortadoğu’da çete gruplarını desteklediğini ifade eden Qeran, “Türkiye sınırlarını DAİŞ’e katılmak isteyenlere açtı. Bu çeteleri bir zehir gibi bölgeye yaydı. Çeteler kardeşlerinin kanını döktü” değerlendirmesinde bulundu.

Bölgenin demografik yapısının değiştirilmeye çalışıldığının altını çizen Qeran, bunun suç olduğunu hatırlattı. Türk devletinin bölgede düşmanlaştırma politikaları uyguladığını dile getiren Qeran, “Arap devletler bu uygulamalara sessiz kalmamalıdır” şeklinde konuştu.

Birçok rapor ve bölgeden alınan haberler, Türk devletinin denetim altına aldığı bölgelerdeki Suriyeli çocukları asker yapıp Libya’ya gönderdiğini ve işgal projelerini genişletmek için kullandığını ortaya koydu.

Söz konusu durum 1924’te imzalanan ve Türkiye’nin de kabul ettiği Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi’ne ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Kasım 1989 ve 44/25 sayılı kararıyla kabul ettiği Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye göre suç teşkil ediyor.

Yerel basına konuşan Halepli siyasetçiler, Türk devletinin çocuklara karşı işlediği suçlar karşısında uluslararası toplumun “gerekçesiz bir şekilde” tepkisiz kaldığını belirterek, Türkiye’ye müdahale edilmesi çağrısında bulundu.

PYD Genel Meclisi Üyesi Emin Elîko, uluslararası toplumun ve çocuk hakları örgütlerinin hiçbir rolünü yerine getirmemesi nedeniyle Türk devletinin suçlarını sürdürdüğünü ve bu durumu çıkarları için kullandığını belirterek, şöyle dedi:

“İşgal edilen bölgelerdeki halkların çocukları ya katlediliyor ya da Libya’ya asker olarak gönderilip ölümle yüz yüze bırakılıyor. Türk devleti uluslararası tepkisizlikten faydalanmada uzman ve bu suçlarıyla Suriye toplumlarını parçalayarak Osmanlı projesini gerçekleştirmek istiyor."

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Halep Örgütlenme Bürosu Üyesi Sakine Mihemed de konuya ilişkin görüşlerini şu sözlerle dile getirdi:

“Türk devleti ve çetelerinin insanlık dışı suçları doğaya, insana ve kadına yönelik olmakla kalmadı. Şimdi de çocuklar asker yapılıyor. Bu çok tehlikeli ve endişe veren bir durum. Türk devletinin, işgal ettiği bölgelerde yaşayan çocukların hayat koşulları üzerinden savaş simsarlığı yapıyor. Çocukları ya kaçırarak ya da para ile kandırarak Libya’ya savaşmaya gönderiyor.”

MSD Genel Meclisi üyesi Xalîde Abdo da Türk devletinin uluslararası sessizlikle birlikte suçlarını arttırdığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Suriye kriziyle birlikte Türk devleti Suriye halklarına karşı suç uygulamalarına başladı. Ülkenin topraklarını işgal etti, demografisini değiştirdi, sivilleri kaçırdı ve katletti. Bunların üzerinde bir de Suriyeli çocukları çıkarları için Libya’da savaşa gönderiyor. Çocukları asker yapmak savaş suçudur.”

Suriyeli çocukları savaşın psikolojik ve fiziki etkilerinden korumak istediklerini belirten Xalîde Abdo, “Çocuk örgütlerine ve dünya genelindeki tüm kurumlara yaptığımız çağrılara rağmen sessiz kalınıyor. Bu sessizliğin hiçbir gerekçesi yok” sözleriyle tepki gösterdi.