"Çirkin Kral Efsanesi” belgeseli Toronto Film Festivalinde

 "Çirkin Kral Efsanesi” belgeseli Toronto Film Festivalinde

Yılmaz Güney belgeseli ‘Çirkin Kral Efsanesi’, birçok filmin dünya prömiyerini yaptığı Toronto Film Festivali’nde gösterilecek. 

Efsane Kürt yönetmen Yılmaz Güney’in hayatını konu alan, 100 dakikalık, yapımı 7 yıl süren “The Lagendery of a Ugly King/Çirkin Kral Efsanesi” belgeseli dünyanın en saygın festivallerinden biri olan Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapılacak.

Yılmaz Güney’in ölüm yıldönümü olan 9 Eylül’de, Kanada’nın Toronto kentinde yapılacak Toronto Uluslararası Film Festivali’nin resmi programı kapsamında ilk defa gösterilecek belgesel, Yılmaz Güney’in daha önce gün yüzüne çıkmamış bazı görüntülerini de içeriyor. Michael Haneke ve Costa Gavras gibi dünyaca tanınmış yönetmenlerin yanı sıra, Yilmaz Güney’i yakından tanıyan birçok kişiyle yapılmış röportajların yer aldığı belgeselde, geçen yıl Eylül ayında vefat eden Tarık Akan ve 29 Eylül 2013’te vefat eden Tuncel Kurtiz’in ölmeden önce Yılmaz Güney üzerine verdikleri son röportajlar da var. 

Çekimleri 7 yıl sürdü 

Avusturya ve Almanya ortak yapımı olan belgeselin yönetmenliğini Hüseyin Tabak, yapımcılığını ise Mehmet Aktaş yaptı. Filmin senaryosunu da iki isim birlikte kaleme aldı. Bütçesi 500 bin Euro’nun üzerinde olan belgeselin çekimleri 7 yıl sürdü. Çekimler Fransa, Almanya, Avusturya, New York, Hewlêr, İstanbul, İzmir, Adana ve Diyarbakır gibi farklı yerlerde yapıldı. 

‘Yılmaz Güney sayesinde sinemacıyım’

Yılmaz Güney’in Türk sinemasında devrim yaptığını Kürt sinemasının da temelini attığını belirten Mehmet Aktaş, belgeselin başlama serüvenini şöyle anlattı: “Yılmaz Güney olmasaydı ben şahsen sinemaya başlamayacaktım ve bu şekilde sinemaya başlayan sadece ben değilim. Sadece Güney Kürdistan’da değil, Kürdistan’ın diğer parçalarında ve diasporada, bilinen Kürt sinemacıların bir çoğu, Yılmaz Güney’den etkilenerek sinemaya başlamıştır. Yaklaşık 10 yıldır Yılmaz Güney ile ilgili bir film yapmayı düşünüyorumdum. Bu benim için bir borç gibiydi.” 

100’lerce saatin 100 dakikası

Micheal Haneke’nin öğrencisi olan yönetmen Hüseyin Tabak ile yedi yıl önce bu filmin çalışmalarına başladıklarını ifade eden Aktaş, bu kadar uzun döneme yayılmasının en büyük nedeninin, Yılmaz  Güney’in zorlu yaşamı ve fırtınalı hayatı olduğunu söyledi. Aktaş, ”Böylesine inanılmaz bir hayat sürmüş büyük bir sinemacı hakkında film yapmak dışarıdan görüldüğü gibi kolay değil. Çekimlerin sonunda elimizde  yüzlerce saatlik materyal birikti. Bütün bu materyallerin sadece 100 dakikası ile Yılmaz Güney’i anlatmaya çalıştık” dedi.