YPG Sözcüsü Mahmud: Türkiye'nin 30 kilometrelik bir hedefi yok. Asıl hedefi...

YPG Sözcüsü Nuri Mahmûd, ”Kürt halkı Kobanê sürecinde yakaladığı birliği ve serhildan ruhunu olası yeni saldırı ve işgal girişimlerine karşı ortaya koymalıdır. Şu anda Kürt halkı var olma, yok olmama mücadelesi içerisindedir. Dünyanın neresinde olursa olsun Kürtler tepkilerini ortaya koymalı. Rojava Devrimi etrafında kenetlenmelerini bekliyoruz…” dedi.

YPG Sözcüsü Mahmud: Türkiye'nin 30 kilometrelik bir hedefi yok. Asıl hedefi...
YPG Sözcüsü Nûrî Mahmûd ile yeni bir işgal saldırısı tehdidi altındaki Rojava’yı konuştu.
 
Yeni Özgür Politika Gazetesi’nde yayınlan röportajda Mehmûd’un söylediklerinden öne çıkanlar şöyle:
 
Türkiye'nin sadece 30 kilometrelik bir hedefi yok. Asıl hedefi Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmak. Ardından da geçmişteki Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden canlandırma arayışı içerisinde.
 
Uluslararası güçlerin desteği ve izni olmadan mümkün değil
 
Bahsettiğiniz güçlerin izni olmadan mümkün değil. Erdoğan o güçte değil. Türk ordusu da eski gücünde değil. Türkiye, NATO üyesi olmazsa bu seviyede bir savaş yürütemez. Türk ordusu dağılma noktasında; zaten hepsi özel şirketlerin elinde, hepsi paralı asker. Askere alırken özel anlaşmalar yapıyorlar, öldüklerinde kamuoyuna açıklanmaması için. Çok sayıda asker ölüyor ancak açıklamıyorlar. Yani uluslararası güçlerin desteği ve izni olmadan mümkün değil. Türkiye tarafından bir saldırı gerçekleşirse bu ancak uluslararası güçlerin açık veya gizli desteğiyle gerçekleşir. Ancak şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla bölgede bulunan uluslararası güçler Türkiye’nin saldırısına karşı gözüküyor. 
 
Tüm Kürt güçleri dayanışma içinde olmalıdır; Rojava’nın etrafında kenetlenmelidirler
 
Dayanışma kültürü dört parça Kürdistan’da var. Kürt kültüründe bir kardeş, dost, arkadaş zor durumda kaldığında yardıma koşulur. YPG güçlerimiz daha önce Şengal’de IŞİD’e karşı Êzîdî halkımızın güvenliği için savaşa katıldı. Êzîdî halkını korumayı bir görev olarak algıladı. Şüphesiz tüm Kürt güçleri de bu çerçevede hareket etmelidir. Türkiye rejimi, dört parça Kürdistan’ı hedeflerinin önünde bir engel olarak görüyor. Bu anlamda Kürtlerin birliği ve bir amaç etrafında toparlanmaları çok önemlidir. En büyük örneği şudur: IŞİD Rojava’ya saldırdığında dört parça Kürdistan’da genç kızlar, genç erkekler tereddütsüz Rojava’ya gelerek teröre karşı mücadele verdiler. Bu çerçevede bakıldığında Kürt halkının birliğini çok net görebiliyoruz.
 
Şüphesiz çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Öyle bir süreç ki büyük kazanımları elde edeceğimiz bir dönem yaşıyoruz. Kürt halkı Kobanê sürecinde yakaladığı birliği ve serhildan ruhunu olası yeni saldırı ve işgal girişimlerine karşı ortaya koymalıdır. Şu anda Kürt halkı var olma, yok olmama mücadelesi içerisindedir. Çok büyük kazanacağımız gibi, çok büyük kaybetme riski de var. Türk devleti Kürt halkının varlığını yok etmek, kimliğini ortadan kaldırmak istiyor. Dünyanın neresinde olursa olsun Kürtler kendini Kürdistan devrimi ile örgütlemeliler. Yaşadıkları yerde yasal çerçevede kalarak tepkilerini ortaya koymalarını, Kürdistan Devrimi ve Rojava Devrimi etrafında kenetlenmelerini bekliyoruz. Yazının tamamına buradan ulaşabiliriniz