ANALİZ / Rakka: Kürt-Arap stresindeki kırılma noktası

ANALİZ / Rakka: Kürt-Arap stresindeki kırılma noktası

KRDNews - Ahmed Faik

Rakka’ya yönelik ABD destekli Kürt güçlerinin kuşatması devam ederken, Rakka’nın IŞİD’den kurtarıldıktan sonra nasıl yönetileceği üzerine hazırlıklar ise şimdiden başlatıldı.

IŞİD’e karşı savaşta bir araya gelerek Suriye Demokratik Güçleri’ni oluşturan Kürt-Arap ittifakının devamının sağlanması için, Rakka’nın IŞİD’den temizlenmesinin ardından oluşacak yönetim boşluğunun Kürt ve Araplardan oluşan 3 Bin 500 kişilik bir milis güçle doldurulması planlanıyor.

ABD tarafından uygulamaya konulan plana ilişkin saha uygulamalarına başlandı. Rakka’nın önemli bir kısmının halen IŞİD’in elinde bulunmasına karşın ABD ve Kürt-Arap ittifakı 3 Bin 500 kişinin eğitimlerine 1 haftayı aşkın süredir başlandı.

Halen 200 Bin kişinin yaşadığı Rakka’da, IŞİD sonrası yönetimin tesisi ve asayişin sağlanması gibi adımlar atılmaya başlandı. Ancak bu adımlar atılırken kafalarda da soru işaretleri yok değil. Yönetim boşluğunun doldurulmasında en büyük sorun teşkil edecek etken Kürt-Arap hoşnutsuzluğunun yaratacağı stres olacağını tahmin eden ABD, Kürtler ve Araplar arasındaki stres-hak ilişkisinde dengeleyici çözümler üretme peşinde.

Bu doğrultuda hazırlanan plana göre ilk olarak eğitime alınan ve eğitimleri tamamlanan 250 kişilik kursiyer grubu ‘Eğitmen’ sıfatıyla sonraki gruplara 7 günlük bir eğitim vermesi planlanıyor.  Oluşturulacak 3.500 kişilik Milis Gücünün Rakka Kent Konseyine bağlanması düşünülüyor.

Ancak burada Kürtler ve Araplar arasında çıkabilecek olası gerginlik ve stres noktalarının bir çatışmaya dönüşmesinden endişe edilmeli. Zira 3.500 kişilik Milis Gücünün kentte etki edebilmesi için çoğunluğunun Araplardan teşkil edilmesi kararına karşılık Kürtlerin de Kent Konseyinde etkin konuma yükselecek olması beraberinde ciddi sorunları da getirebilir.

ABD’nin Kürt-Arap ilişkilerini bir noktada uzlaşılabilir bir noktaya çekme çabaları şimdiden kendisini göstermekte. Daha geçtiğimiz hafta, Kurban Bayramı’ndan sadece 1 gün önce YPG’liler ellerindeki 83 Arap IŞİD savaşçısını affettiler. Kürtler ve Araplar arasında etkin bir sempati yaratılması beklenen bu gibi adımların etkili olup olmayacağı konusunda da şüpheler yok değil. Özellikle 4 ülkede yaşamlarını devam ettiren Kürtler, YPG’nin IŞİD’lileri bir “iyi niyet” göstergesi olarak affetmelerine yönelik ciddi itirazlar yönelttiler.

ABD’nin Kent Konseyini Kürtlere, Milis Güçlerinin de ağırlığını Araplara vererek Kürt-Arap ilişkilerinde oluşturmaya çalıştığı denge ne kadar etkili olacağı tartışmaya açık bir konu. Geçmişten bugüne kadar devam eden Kürt-Arap stresindeki kırılma noktası artık Kürtlerin elinin Araplara oranla daha güçlü olması. Yıllardan bu yana Kürt-Arap ilişkilerinde ağırlıklı bir şekilde Arapların baskın olmasına karşın yeni süreçte Kürtlerin ön plana çıkacak olması; Rakka Arapları açısından stresi, bir gerilime çevirebilecek bir psikolojik sınır olarak görülmeli.

Her ne kadar milis güçlerinin ağırlığı Araplardan oluşacaksa da onları denetleyecek ve emir verecek mercinin Kürtlerin elinde olması, yaşanabilecek buhran dönemlerinde Arap milli hassasiyetinin kırılganlaşmasına neden olabilir. Kent Konseyinde azınlıkta kalmasına karşın milis güçlerinde çoğunluğu elde eden Araplar, diğer yerel Arap unsurlar tarafından Kürtlerin “elinin altında olmak” ile suçlanabilir ve hatta milis gücüne katılan kişilerin saygınlıklarının da sorgulanmasına neden olabilir.

Ancak tüm bu gelişmeler ve tehlikelerin karşısında asıl konuşulması gereken ABD’nin attığı bu adımlarla daha uzun yıllar bölgede fiziki olarak kalmayı niyetli olduğunu gösteriyor. ABD’nin kalıcı hale gelmesiyle birlikte asıl sorulması gereken sorular Rakka’dan sonraki hedefin neresi olacağı ve Ortadoğu’da her zaman ihtiyaç duyulacak yeni düşmanın kimliği…