Arap Dünyası, Türkiye kuşatması altında savaşa hazırlanıyor

Arap Dünyası, Türkiye kuşatması altında savaşa hazırlanıyor

Katar ve Arap Körfezindeki ülkeler arasındaki kriz derinleşiyor.

Uzun zamandır başta Katar ile Suudi Arabistan arasında sürmekte olan çekişmeye Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Maldivler gibi ülkelerin de eklenmesiyle diplomatik kriz yerini jeopolitik bir krize bıraktı. Sabah saatlerinde önce Bahreyn’in ardından da Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Maldivler devletlerinin birer birer Katar ile olan tüm hava, kara ve deniz sınırlarını kapatarak ülkelerindeki Katarlılara 48 saat süre tanıması krizin ulaştığı ciddiyeti ortaya koyuyor.

Katar’daki Türk Askeri Üssü, Arap Depremini Tetikledi Mi?

Arap Körfezindeki gerilimde ABD Başkanı Donald Tump’ın bölge ziyareti sonrası Suudi Arabistan ile silah anlaşması imzalamasının bölgedeki savaş ihtimalini güçlendiriyor. Bir Arap savaşı ihtimalini güçlendiren bir başka unsur ise geçtiğimiz Türkiye ve Katar arasında imzalanan askeri iş birliği antlaşmasından sonra Katar’da Türk Askeri Üssünün kurulması. İmzalanan anlaşma gereği Türkiye, Katar’da 3 Bin asker bulunduracak. İmzalanan anlaşmaya göre Katar’daki Türk üssünde bulunacak Türk askerlerinin ana görevi, bölgede oluşabilecek ciddi krizlerde Katar lehine müdahale edebilecek. 19 Aralık 2014’te imzalanan anlaşma sonrası ilk kafile Türk askerleri 28 Nisan 2016 tarihinde Katar’a ulaştı. Bu tarih, Osmanlı Devletinin 1 Dünya Savaşında İngilizleri Kut-ül Amare Savaşında yenerek binlerce İngiliz askerini rehin aldığı tarihe denk gelmesi açısından ilginç. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti iktidarı, önemsediği tüm projelerde geçmişte Türklerin elde ettiği önemli başarılara referans vermesi bakımından Kut-ül Amare savaşının 100’üncü yılına denk getirilmesi, Katar ile Türkiye’nin imzaladığı anlaşmanın Türkiye açısından önemi ortaya çıkıyor.

Türkiye, Arap Yarımadasını Askeri Üslerle Kuşattı

Yeni Osmanlıcılık akımının kılcal damarlarına kadar etkilediği Ak Parti yönetiminin, bu ideali gerçekleştirmek için bölgesel bir güç olma planı bulunmakta. Somali’deki askeri üssü ile Aden körfezini, Katar’daki askeri üssü ile de Basra Körfezini kontrol etme gücüne sahip olan Türkiye, Arap yarımadasını 2 koldan kontrol etmeyi amaçlıyor. Katar ile imzalanan anlaşmadaki kritik madde ise Katar’daki Türk üssünde bulunacak Türk askerlerinin ana görevi, bölgede oluşabilecek ciddi krizlerde Katar lehine müdahale edebilecek olması. Savaş tehlikesinin çok yakın olduğu bu ortamda Türkiye’nin diğer Arap ülkelerine karşı Katar’ı savunmasının ne kadar gerçekçi olacağı ancak gerçek bir savaş hali esnasında görülebilecek.

1 Koyup, 3 Alma Politikası Bu Sefer Başarılı Olacak Mı?

18 Aralık 2016 tarihinde Trabzon’da iki ülke arasında enerji, turizm, inşaat, savunma ve güvenlik alanlarında bir dizi yeni anlaşma imzalandı. Savunma alanında imzalanan anlaşmalar kapsamında, Türkiye’nin Katar’a zırhlı araç, radar, telsiz ve gece görüş sistemleri ile insansız hava araçları ve diğer askeri malzemeler de dahil toplam maliyeti 2 milyar doları bulan bir ihracat yapması planlandı. Bunlarla birlikte Türkiye2de devam etmekte olan çok sayıda Katar yatırımı var. Bunlar arasında başlıcaları Digitürk, Aban, Finansbank gibi Türkiye’de ciddi yatırımları ve karlılıkları olan şirketler gelmekte.

Kişi başına düşen milli gelirde dünyanın ilk ülkesi olan Katar, nüfusunun az olması ve bölgesel problemler nedeniyle güvenlik tehdidi hisseden bir ülke. Finans ve petrol ülkesi olan Katar’ın savunma dışa bağımlılığı tek zayıf noktası olarak ön plana çıkıyor. Türkiye ile yapılan askeri ve ekonomik işbirliği kapsamında Katar, Türkiye gibi savunma sanayisi gelişmiş ve bölgede güç olmayı hedefleyen Türkiye ile güvenlik endişelerine alternatif yaratmak peşinde.

Turgut Özal’dan bu yana Ortadoğu ve Batı Asya bölgesinde “1 koyup, 3 alma” şeklindeki Türk dış politikasının önceki başarısız denemelerinden farklı bir yanı olup olmayacağı ise önümüzdeki süreçte görülecek