Beka açıklamasının perde arkasında ne var?

Odatv'de "Erdoğan’ın “beka” açıklamasının perde arkasında ne var" başlıklı bir yazı kaleme alan Türker Ertürk, kendisine “Türkiye’nin gerçekten beka sorunu var mı?” diye bir soru sorulması halinde var olduğunu söyleyeceğini, ancak 2002’de yani bu iktidar hükümet etme sorumluluğunu yüklenmeden önce Türkiye’nin uzaktan veya yakından böyle bir sorunu olmadığını da ilave edeceğini dile getirdi.

Beka açıklamasının perde arkasında ne var?

Odatv'de "Erdoğan’ın “beka” açıklamasının perde arkasında ne var" başlıklı bir yazı kaleme alan Türker Ertürk, kendisine “Türkiye’nin gerçekten beka sorunu var mı?” diye bir soru sorulması halinde var olduğunu söyleyeceğini, ancak 2002’de yani bu iktidar hükümet etme sorumluluğunu yüklenmeden önce Türkiye’nin uzaktan veya yakından böyle bir sorunu olmadığını da ilave edeceğini dile getirdi.

Türker Ertürk'ün Cumhur İttifakı'nın tüm miting ve toplantılarının vazgeçilmez unsuru haline gelen "Beka" konusu ile ilgili yazısı:

İç cephe düşmüş durumda

Türkiye’nin toplum olarak kafaca bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, birbirine karşı kamplaştırılması, düşmanlaştırılması ve hoşgörüsünü kaybetmesi. Bu iç cephe, dışarıya karşı verilecek mücadelede çok önemlidir. Türkiye’de iç cephe ne yazık ki düşmüş durumdadır ve bunun tek müsebbibi, iktidarın söylemleri ve icraatlarıdır.

Ekonomik iflas durumundayız

Ekonomimiz kriz durumunu çoktan geçmiş ve iflas durumunda olup, son kaynaklarda seçim ekonomisinin değirmeninde öğütülmektedir. Seçimden sonra en itidalli ekonomistlerin bile bekledikleri, felaket senaryolarıdır. İflasın nedeni; yolsuzluk, savurganlık, lüks, yapısal olarak tüketim ekonomisine geçmek, kıt kaynakları verimsiz alanlarda akılsızca kullanmak, Cumhuriyetin ekonomik değerlerini haraç mezat satmak ve yabancılaştırmaktır. Geldiğimiz yer kuyruklardır, müsebbibi ise tek başına iktidardır.

Bugün çağdaş devletler ve toplumlar için en büyük tehdit; kontrolsüz kitlesel göçtür. Bu yüzden zengin ülkeler bile nitelikli göçmenlik programı oluşturmuş durumda ve nitelikli göçmenleri seçerek alıyor. Aldıktan sonra da bir program dahilinde göçmenleri topluma entegre ediyor ve dilini öğretiyor. Çünkü; göçün yaratacağı sosyo-ekonomik, kültürel ve güvenlik sorunlarının neler olabileceğini biliyorlar!

Hukuk ve adalet yok

Bazı vahalar olmasına rağmen, ülkemizde hukuk ve adalet kalmamıştır. Hukukun olmadığı bir yerde yatırım olmaz. Hem nitelikli insan hem de para dışarıya kaçar ve böyle de oluyor! 

Tüm dünya ile kavgalıyız

FETÖ hala tehdit durumunda ve deşifre edilemeyen unsurları ile hala devletin içinde var olmaya devam ediyor. YÖK ve üniversitelerimizde hala FETÖ’cü kaynıyor. Yargı da aynı şekilde! FETÖ’nün siyasi bacağına hala operasyon yapılmamış durumda! Çünkü bu bacak, AKP’nin içinde! 

Türkiye hem bölgesinde hem de tüm dünyada hızla ötekileşiyor ve düşmanlaşıyor. Kavgalı olmadığımız neredeyse hiçbir ülke kalmadı. Bugün beraber gözüktüğümüz Rusya ve İran ile de kavgalıydık, şimdilik yanlarına savrulduk. Ama onlar bile bize güvenmiyor. İktidar o kadar becerikli ki;Cumhuriyet tarihimiz boyunca hiçbir sorun yaşamadığımız, bizden 13 bin km uzaktaki Avustralya ve 16 bin km mesafedeki Yeni Zelanda’yla bile bizi papaz etti!

Sorunun sorumlusu çözümün belirleyicisi olmaz

Demem o ki; bu iktidarla devam ediyor olmak tehditleri azaltmaz, arttırır. Dünya tarihinin acılı ve kanlı sayfaları bize göstermiştir ki; sorunun sorumlusu çözümün belirleyicisi olmaz, olamaz! Olursa; sorun veya sorunlar büyür, artar ve içinden çıkılamaz ve çözülemez duruma ulaşır.

Ayrıca; ülkece halen yaşamakta olduğumuz beka sorununun, geniş halk kitlelerinde hiçbir karşılığı yok! Halk yığınları şu anda işsizlikten, pahalılıktan ve ağır geçim sıkıntısından yakınıyor ve onları daha çok bu durum ilgilendiriyor. Örneğin; ekonomik durumumuz iyi olsaydı, halen yaşadığımız bu beka sorunlarına rağmen iktidar yerel seçimlere (31 Mart 2019) 9 gün kala endişe içinde olmaz, çubuğunu tüttürürdü!

O zaman sorulması gereken soru şu; “Niçin iktidar beka sorununu devamlı işliyor?” Esasında iktidar bunu bize, yani halka söylemiyor. İktidar, beka sorununun halkta bir karşılığı olmadığını biliyor. Bu söylem; askere, polise, hâkime, savcıya ve diğer bürokratlara! “Seçimler de dahil haksızlık, hukuksuzluk yapın, bizi eleştirenlere ve muhalefet edenlere operasyon yapın, gaz sıkın, dava açın, içeri atın, eğer iç savaşa ve bir çatışmaya evrilirsek, silahlarınızla bizden yana tavır koyun” demek istiyor.

Güran Tatlıoğlu’nun Sonçağ Kültür Yayınları’ndan yeni piyasaya çıkan “Hitler, Öncesi ve Sonrası” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.