Demirtaş'tan erken seçim mesajı: Öyle, sadece tweet atarak olmaz bu iş...

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Erdoğan son güne kadar iktidarda kalmaya çalışacaktır. Ancak ekonomik kriz, uluslararası ilişkilerdeki kriz, Cumhur İttifakı içindeki kriz gibi nedenlerle erken ya da baskın bir seçime de gidebilir.İster partilerde ister meslek odalarında ister sendikalarda ister sivil hareketlerde mutlaka örgütlü bir yapıyla çalışmalı ve disiplinli bir mücadele yürütmelidir. Öyle, sadece tweet atarak olmaz bu iş. Sosyal medyayı amaç doğrultusunda etkili kullanmak önemlidir ama yeterli değildir. Meydanlarda, alanlarda, sahada olmak gerekir." değerlendirmesini yaptı.

Demirtaş'tan erken seçim mesajı: Öyle, sadece tweet atarak olmaz bu iş...

Demirtaş Yeni Yaşam gazetesinin sorularını yanıtladı. 

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli hedefindesiniz. Sizi bu kadar hedef alması kişisel bir tutum mu yoksa politik bir tutum mu? En son sizin için ‘miting bile yapamaz’ demişti. Ama sizin yanıtınız da netti. İktidarı temsil eden birinin sizi bu kadar gündemde tutmasını neye bağlıyorsunuz?

Erdoğan’ın bana karşı tutumu tümüyle kişisel değil. İşin içinde biraz kişiselleştirme olsa da asıl derdi politik duruşumuz, çizgimiz ve mücadelemizdir. İki kez cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’ın karşısına çıktım ama bir kişi olarak değil, HDP çizgisinin temsilcisi olarak. Dolayısıyla Erdoğan’ın asıl derdi ben değilim, bütün olarak HDP’dir.

Radikal demokrasi anlayışı ve çok kültürlü yapısıyla, boyun eğmeyen duruşuyla HDP çizgisi, otoriter tek adam rejiminin anti tezi ve panzehiridir. Bütün milliyetçi, ırkçı, dinci siyasi akımların el birliğiyle HDP’ye saldırmalarının nedeni de budur. Ben de HDP’deki sembol isimlerden biri olduğum için özellikle benim üzerimden bir karşıtlık, düşmanlaştırma politikası izleyerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar diye düşünüyorum.

-Zor şartlarda kısıtlı imkanlarla gündemi takip ediyorsunuz. Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor. Son yılların en kırılgan ekonomisinin bu noktaya gelmesinin temel sebepleri sizce nelerdir? Bu kriz aşılır mı? Nasıl aşılır? Hem politika hem ekonomi hem de kültürel ve toplumsal olarak yaşanan sorunların temel sebebi nedir?

Türkiye küresel kapitalizme entegre olmuş, neo liberal ekonomik düzenle yönetilen bir ülke. Kapitalizmin kendisi zaten sömürü üzerine inşa edilen bir sistemdir ve varlığını kesintisiz krizlerle sürdürür. Ancak neoliberalizmin de kendine özgü, iç tutarlılığı olan kuralları vardır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde piyasa ekonomisinin işleyebilmesi asgari liberal özgürlüklere, asgari demokrasiye ve asgari insan haklarına bağlıdır. Kısmi özgürlükler olmasa üretim ve tüketim ilişkileri sekteye uğrar. Asgari seviyede de olsa hukuk olmasa piyasalarda güvensizlik, tedirginlik oluşur. Devletin karar alma mekanizmaları tek kişide toplanır ve denetim ortadan kalkarsa neoliberal sistem tıkanır, işlemez.

Tek adam rejimi Türkiye gibi bir ülkeye asla uyum sağlayamaz, nitekim sağlamadı da. Küresel düzeyde yaşanan ve pandemiyle birlikte derinleşen ekonomik krizin etkileri ulusal düzeydeki krizle birleşince tam bir çöküş yaşandı. Bunun böyle olacağını yıllardır anlatmaya çalışıyoruz. Bu gidişatı ancak seçim ve bir iktidar değişikliği durdurabilir.

Nasıl bir çıkış mümkün peki?

Asıl çıkış sol politikalara ve sosyal devlete geçişle mümkündür. Ancak bunun koşulları henüz oluşturulabilmiş değil. Önce demokrasinin gelişmesini sağlamak dışında bir seçenek görünmüyor henüz. Tek adam rejimine karşı demokrasiyi kurmaya çalışmalı, demokratik sol mücadeleyi büyüterek emekçiden, kadından, doğadan, farklı kimliklere, özgürlükten yana bir mücadeleyi büyütmenin yollarını aramalıyız. Bana göre başka çıkış yolu yok.

Özgür ve demokratik bir Türkiye’nin inşasında Kürtler nerede, HDP nerede duruyor?

Kürtler de HDP de Cumhuriyet’in yeni yüzyılında Türkiye’nin inşasında rol almak istiyorlar. 1923 sonrasında bu, çeşitli nedenlerle mümkün olmadı ve bunun Türkiye’ye faturası çok ağır oldu. Şimdi bir kez daha aynı hatalar yapılmasın diye uğraşıyoruz. Hem iç barışı sağlamak hem devleti birlikte yeniden inşa etmek hem de büyük bir demokrasiyi hep birlikte kurmak zorundayız. Bunların hiçbiri Kürtler dışlanarak, yok sayılarak yapılamaz. Sadece Kürtleri değil, hiçbir toplumsal kesimi dışlamadan güçlü bir işbirliği zemini yaratmak gerekiyor. HDP de son tutum belgesiyle, bu rolünü oynamaya hazır olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Şimdi diğer kesimlerin, uzatılan bu eli sıkı sıkıya tutması için çaba sarf ediliyor. Belli mesafeler de katedildi ama yapılacak daha çok iş var. HDP de kendi politikalarını daha görünür, daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı hale getirdikçe bu birliktelik giderek güçlenecektir.

Kürt siyasi hareketinin tüm bileşenleri bu konuda HDP’nin önünü açacak barışçıl politikaları, zaman geçirmeden hayata geçirmeyi somut bir planlama olarak önüne koymalı ve HDP’ye yardımcı olmalı, güç ve destek vermelidir. Çünkü siyasi alanda çok büyük demokratik kazanım olanakları önümüzde duruyor. Tüm güçlerin bu süreci iyi okumasını ve cesaretle büyük barış hamleleri yapmasını yürekten diliyor, umuyorum.

Erdoğan açık açık ‘Kimse erken seçim beklemesin’ dedi. Bu koşullarda erken seçim mümkün mü? AKP mevcut durumda seçime gider mi?

Erdoğan son güne kadar iktidarda kalmaya çalışacaktır. Ancak ekonomik kriz, uluslararası ilişkilerdeki kriz, Cumhur İttifakı içindeki kriz gibi nedenlerle erken ya da baskın bir seçime de gidebilir. Doğrusu, bunu kestirmek pek kolay değil ama seçime her an hazır halde olmak gerekir.

Erken seçim için toplumun her kesimine mesajınız nedir?

Herkes ama herkes, kendisini şimdiden seçim görevlisi ilan ederek bulunduğu her yerde kararsızları etkilemeye çalışmalı, sandık eğitimi almalı, seçim kampanyaları başlar başlamaz da aktif kampanyalarda örgütlü bir şekilde görev almalı. Seçim ancak örgütlü toplumla demokratik kazanıma dönüştürülebilir. Herkes sivil, siyasi bir örgütlenmenin parçası olursa kesin sonuç almak daha kolay olur. Bu bakış açısıyla, herkesi örgütlenmeye davet ediyorum. İster partilerde ister meslek odalarında ister sendikalarda ister sivil hareketlerde mutlaka örgütlü bir yapıyla çalışmalı ve disiplinli bir mücadele yürütmelidir. Öyle, sadece tweet atarak olmaz bu iş. Sosyal medyayı amaç doğrultusunda etkili kullanmak önemlidir ama yeterli değildir. Meydanlarda, alanlarda, sahada olmak gerekir.

Haberin devamına buradan ulaşabilirsiniz