Erol Mütercimler: Türkiye Suriye'de, ABD ve Rusya eliyle bir tuzağın içine çekildi

Erol Mütercimler: Türkiye Suriye'de, ABD ve Rusya eliyle bir tuzağın içine çekildi

Haliç Üniversitesi İşletme Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erol Mütercimler, ateşkes kararını değerlendirdiği konuşmasında, ABD'nin ağır tehditlerinin ve YPG'nin Esad rejimi ile anlaşmasının ardından, böylesi bir operasyonun Türkiye açısından sürdürülmesinin anlamsızlığının kendiliğinden ortaya çıktığını söyledi.

Meltem TV'deki Akıl Oyunu programında konuk olan Mütercimler, "Siyaset biliminde, uluslararası ilişkiler açın bakın teorileri güvenli bölge ifadesi yok. Olması gereken iki ifade var. İlki tampon bölge, ikincisi askerden arındırılmış bölge. Her iki durumda da üçüncü bir aktör işin içine girer. Bu Birleşmiş Milletlerdir genelde zaten. Buradaki temel sorun Türkiye açısından, güvenli bölge denilen olgu nedir? 33 km güneye indirdin peki orada sınırdaşsın. 32 km yukarıda sınırdaş olmakla 32 km aşağıda sınırdaş olmak arasındaki fark ne" sorusunu yöneltti.

Mütercimler'in açıklamalarının satır başları şöyle:

"Orada güvenli bölgeyi konuşurken, burayı YPG unsurlarından temizleyip yeniden iskana açabilir dediler. Tayyip Bey de, 'şöyle köyler, kasabalar kuracağız, evler şöyle olacak böyle olacak' dedi. Sonra kendi de söyledi Tayyip Bey, 'son derece renkli buldu herkes ama para vermeye gelince kimse vermez' dedi. Kimse bir kuruş vermez. 

Ancak burası tampon bölge ya da askerden arındırılmış bölge olarak konuşulsaydı burada nasıl bir durum ortaya çıkardı?

Ana mesele şu. Türkiye, YPG'yi terör örgütü olarak görüyor ancak ABD kendisi için bir kara ordusu olarak kabul ediyor. Buradaki en sert tepki kimden geldi diye soruyoruz. İran'dan geldi çok net. 'Türkiye'ye askerlerini çek' tepkisi verdi İran. Sonra Çin'den geldi. Rusya ne dedi? 'Çağrılı olmayan kuvvetlerin hepsi buradan çıksın' dedi.

Gelinen nokta itibariyle, Trump'ın gönderdiği mektup yenilir yutulur değil. Orada kullandığı ifadeler, 'aptallık etme' vs. Johnson mektubunu hatırlatayım ben dinleyicilere. Türkiye'nin Kıbrıs'a girişeceği harekatı kesmek için yazdı. O mektup da ağır bir mektuptur. Ama oradaki ifadelerin hiçbirinde argo bir ifade yoktur. Bu türlü bireysel anlamda hakaret içeriği taşıyacak hiçbir şey yoktur. 

Türkiye'nin ateşkes kararına boyun eğmesi doğru bir karar. Yapmazsanız bir anda doları 9-10 lirada görürsünüz. Türk ekonomisinin dayanma şansı var mı yok. Türkiye'nin ekonomisi bir anda yıkılır, içeride siyasal, sosyal oluşumların önünü kesemezsiniz. Bakın bakalım o zaman sokaklar ne hale gelecek. O nedenle Tayyip Bey, kendisine yazılmış bu ağır, devlet başkanı üslubuna yakışmayacak, aşiret devletin başında olan şahsiyetlere çok yakışan (bu mektubu), tüm bunları sineye çekmiştir. Doğru da yapmıştır. Devlet adına bunu yapmıştır. Keşke bu yaptığını, en başında Esad'ı küçümsemeyip yapsaydı, insanların yaptığı önerilere kulak alsaydı da işler hiç boyutlara gelmeseydi.

Gelinen nokta itibariyle, evet Türkiye boyun eğdi.

Silahların susması gayet normal. Türkiye'nin istediği gibi bu unsurlar 32 km güneye çekilecek. Sonra Türk askerinin kendi ülkesine çekilmesi söz konusu. Tabii ki çekilecek. Orada kalamazsın. Orada kalırsan ne olur? 1- Sen işgalci olursun. 2- İstilacı olursun. 3- Sen oraya toprak ilhakı için gitmiş olursun ki bunların hepsi uluslararası arenaya taşınır. BM'ye, uluslararası mahkemelere taşınır. Türkiye ağır suçlamalara muhatap olur. Bunların karşılığı olarak pek çok yaptırımla yüz yüze gelir.

YPG/PYD unsurları aşağı çekiliyor da, onlarla Esad arasında bir sözleşme yapıldı. Tayyip Bey günlerce bir şey söyledi. 'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedi. Tayyip Bey, ABD ve Rusya'ya, 'buraya asker sokmak istemiyoruz, burada operasyon istemiyorum, bunu engelleyin' diyordu. Tayyip Bey'in kendi ifadeleri var, 'Oyun oynadılar' diye.

Onun daha Türkçesini söyleyeyim ben. Türkiye burada bir tuzağın içine çekilmiştir. ABD ve Rusya ortak akıl yürüterek Türkiye'ye komplo kurmuşlardır. Operasyon yaptırılarak."