Kürtçe yayınevi, Avesta Yayınları 23 yıllık birikimiyle yeni yerinin açılışını gerçekleştirdi

23 yıl önce 4 Kürtçe kitap basarak yayın hayatına başlayan Kürtçe yayınevi Avesta Yayınları İstanbul’da dün yeni yerinin açılışını gerçekleştirdi.

Kürtçe yayınevi, Avesta Yayınları 23 yıllık birikimiyle yeni yerinin açılışını gerçekleştirdi

23 yıl önce 4 Kürtçe kitap basarak yayın hayatına başlayan Kürtçe yayınevi Avesta Yayınları İstanbul’da dün yeni yerinin açılışını gerçekleştirdi.

Kürtçeye çok sayıda eser katan Kürtçe kitap basmanın yanı sıra  Türkçe, Arapça, İngilizce ve daha birçok dilden Kürtçe’ye kitap çeviren Avesta Yayınları İstanbul’da Beyoğlu’nda bulunan yeni yerinin açılışını dün gerçekleştirdi. 2 yıllık bir çalışmanın ardından yeni yerinin kapılarını okuyucularına açan Avesta Yayınları Ocak ayında 24. yılını kutlayacak.  1995’te dört Kürtçe kitapla geçici bir ofiste yayın hayatına başlayan Avesta Yayınları’nın Beyoğlu’nda Şehit Muhtar Mahallesi’ndeki yeni yerinin açılışına çok sayıda gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve okuyucu katıldı.

“Yalnızlığımızı paylaşan herkese teşekkürler...”

2013’te başlayan ve 2015’te sona eren çözüm sürecinin ardından onlarca kitabı yasaklanan, Diyarbakır Sur’daki deposu da 10 Haziran 2016'da yakılan Avesta Yayınları’nın yayınladığı Kürtçe-Türkçe kitap sayısı 600’ü aştı. Yasaklamalara, el konan kitaplara rağmen yola devam eden  Avesta Yayınları’nın Twitter hesabından açılışa dair şu sözler paylaşıldı: “Uzun ve zorlu bir çalışmadan sonra Avesta’nın İstanbul’daki yeni yerini açtık. Yorucu ama keyifliydi. Yalnızlığımızı paylaşan herkese teşekkürler...”

Avesta, yayın hayatına nasıl başladı?

Avesta Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Keskin daha önce susma.24.com’dan Bircan Değirmenci’ye yayınevinin kuruluş hikayesini şu sözlerle anlatmıştı: “Hayalimde bir yayınevi kurma fikri hep vardı. Bunun sermayesinin nasıl olacağına dairse hiçbir fikrim yoktu. Sadece kitap hazırlamayı biliyordum. Welat ve Özgür Gündem’de şartlarımız çok parlak değildi ama muhasebe, baskı işleri, idari altyapısı sağlamdı. Burada hiçbir altyapı, imkân, destek yokken zor bir işin altına girdik. Kürt dili, kültürü, kimliğine ilişkin her şey yasak olduğu için pazar kaygısı olan, sermaye sahiplerinin bu işe girişmeyeceğini biliyorduk. Gerçekten biraz tesadüfî karar verdim ve ‘Neden ben yapmıyorum’ diyerek mecburiyetten yayınevini kurmaya karar verdim.

‘Mehmed Uzun çok teşvik etti’

Mehmed Uzun çok teşvik etti. ‘Bütün kitaplarım sende olur’ dedi. Avesta 1995’te kuruldu ama 91’de de Kürtçe kitap basılıyordu. Hatta pek fazla olmasa da 80 öncesinde de vardı. 1995 yılında Kürtlerle ilgili tek bir Kürtçe kitap çıkmamıştı. Tam da faili meçhullerin yaşandığı kötü bir dönemdi. Dağıtımcılara gittim, kitaplara baktılar, cesaretlendirdiler ama ‘Neden Kürtçe yapıyorsun?’ diye sordular. ‘Sadece Kürtçe olmayacak Türkçe de yayımlayacağız. Ama Kürtçe bizim için önemli’ diyordum. Bir kısım dağıtımcı aldı, bir kısmı almadı. O zamanlar Cağaloğlu’nda onlarca dağıtım vardı. Bir kitabı çıkarıyordunuz, bir anda 300-500 kitap istenirdi. Şu anda böyle bir şey hayal bile edilemiyor.”