Meclis 100’üncü yılında: HDP milletvekiline ceza

Meclis 100’üncü yılında: HDP milletvekiline ceza

Mezopotamya Ajansının haberine göre, Halkların Demokratik Partisi ( HDP) Muş Milletvekili Mensur Işık’ın “Silahlı Kürt muhalefeti” ifadesi gerekçesiyle, meclis İçtüzüğü’nde yer alan 163’üncü madde kapsamında maaşından kesinti yapıldı. Işık’ın 15 Nisan-14 Temmuz 2020 dönemi ödenek ve yol giderlerinden 16 bin 65 TL kesildi.

Meclis Genel Kurulu’nda, 13 Şubat 2020 tarihinde “Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” görüşmelerinin 56. birleşiminde söz alan Işık, “ AKP yine Kürtlerle, silahlı Kürt muhalefetiyle yürüttüğü savaşı(x) işine geldiği zaman barışa evirdi, işine gelmediği zaman da savaşa yöneltti. Bu savaşı hem bu Türkiye coğrafyasındaki Kürt coğrafyasında yürüttüğü hem de Güney Kürdistan’da, Irak Kürdistanı’nda, aynı zamanda Suriye Kürdistanı’nda da bu savaşı yürüttü. Neye göre yürüttü? Bunu bu halkların çıkarı için ya da devletin çıkarı için asla yapmadı, sadece ve sadece ‘Bana yarar mı, yaramaz mı?’ çerçevesinde baktı” ifadelerini kullandı.

YASAMA SORUMSUZLUĞU KALDIRILDI

Meclis Başkanı tarafından, Işık’ın sarf ettiği “silahlı Kürt muhalefeti” sözlerinin Meclis dışında tekrarlamaması ve tutanaklarından çıkarılması oylanarak kabul edildi. Işık, bu sözleri başka bir platformda dile getirmesi halinde “yasama sorumsuzluğu” olarak değerlendirilmeyecek ve böylelikle yargı yolu açılacak.

Anayasa’nın 83. Maddesi’nde yasama sorumsuzluğu şöyle tanımlanıyor: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Meclis’te ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclis’çe başka bir karar alınmadıkça, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.”

BİR BİRLEŞİM ÇIKARMA CEZASI

Genel Kurul’da yapılan konuşma ardından Işık’a, “silahlı Kürt muhalefetiyle yürüttüğü savaş” sözleri gerekçesiyle Meclis İç Tüzük’ün 161’inci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan, “Görüşmeler sırasında halkı veya devlet kuvvetlerini yahut kamu organ, kuruluş ve görevlilerini kanun dışı hareketlere, ayaklanmaya veya Anayasa hükümlerini bozmaya teşvik veya tahrik etmek” gerekçesiyle, geçici olarak bir birleşim çıkarma cezası verildi.

İLK CEZA BAYDEMİR’E VERİLMİŞTİ

Meclis’te ilk kez HDP’li Osman Baydemir’e, 16 Ocak 2018 tarihinde bütçe görüşmeleri sırasında “Kürdistan” ifadesini kullandığı için Genel Kurulu’ndan iki gün çıkarma cezası verilerek, maaşından 12 bin TL kesinti yapılmıştı.

KURUCU FELSEFENİN İNKARI

Konuya dair ajansımıza konuşan HDP Muş Milletvekili Mensur Işık, “Meclis’in 100. kuruluş yıl dönümünde böyle bir ceza kabul edilemez. Bu ceza ile birlikte Kurucu Meclis’in ruhu ve felsefesi inkar ediliyor” dedi. Işık, “100 yıl önce Kurucu Meclis’te Kürtler kendi kimlikleriyle, kendi temsiliyetleriyle orada yer aldılar. Bu ruh ve bu felsefeyle açılan Meclis, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurdu. Bu ruh ve felsefeden gelen TBMM’nin yüz yıl sonra geldiği sonuç ortada. Bugüne kadar ilk kez sayın Osman Baydemir’e hem oturumundan çıkarma hem de para cezası verilmişti. İkincisi de ben oldum. Meclis, bugün Kürtlere yaklaşımda geldiği nokta itibariyle kurucu felsefesinden uzaklaştı. Bu verilen cezalarla ne Meclis’in saygınlığı bir şey kazanır ne de bu ülkenin demokrasisi. Bilakis anti demokratik uygulamaların faşizmin geldiği noktayı gösterir” diye konuştu.

Meclis’te Kürtçe kelime kullanmanın dahi yasak olduğunu belirten Işık, “Daha önce bilinmeyen dil olarak tutanaklara geçerken, şimdi ise ‘x’ olarak geçiyor. Sanki hiç konuşulmayan ve hiç var olmayan bir dil gibi davranılıyor” şeklinde konuştu.

‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’

Meclis’in, cezalandırma yöntemiyle dizayn edilmeye çalışıldığını dile getiren Işık, şunları söyledi. “Bizim düşüncelerimize, fikirlerimize bu şekilde ket vurmaya çalışıyorlar. Bizi kendi kafalarındaki anti-demokratik çerçeveye sıkıştırmak istiyorlar. Biz siyasetçileri 35 yıldır devam eden legal mücadeleden vazgeçiremezler. Bugün on binlerce arkadaşımız cezaevinde. Binlerce arkadaşımız mücadelede yaşamını kaybetti. Bugüne kadar geri adım atmadıysak, bundan sonra da geri adım atmayacağız. Hiç kimse bize bu şekilde geri adım attıramayacaktır. Bu sistemin sahipleri, yürütücülerinin de bunu böyle görmesi gerekiyor. Kendi bildiğimiz yoldan yürümeye devam edeceğiz. Türkiye’de demokrasiyi hakim kılarak, tekçi faşizan sistemi durdurmak ve Kürt meselesini halklar lehine çözülmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.”