Stephen Starr: PKK, Türkiye'yi Kuzey Irak'a saldırmaya kışkırtıyor

Stephen Starr: PKK, Türkiye'yi Kuzey Irak'a saldırmaya kışkırtıyor

2007 ile 2012 yılları arasında Suriye'de bulunan İrlandalı gazeteci Stephen Starr, The Arab Weekly sitesinde Türk Ordusu'nun sürekli Kandil'e operasyonlar düzenlediğini ancak bu operasyonların her zaman sonuçsuz kaldığına dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Türkiye, onlarca yıl boyunca Kuzey Irak'ın dağlık Kandil bölgesinin arka tarafında bulunan PKK kamplarına hava ve kara saldırıları düzenledi. Şimdi de bir yenisini sürdürüyor, Pençe Operasyonu.

Türk hükümeti yanlısı Daily Sabah gazetesi, operasyonun PKK militanlarının “Kandil ile Irak’ın Suriye’yi çevreleyen Selahaddin eyaleti arasında terörist geçişlerini kolaylaştıran Hakurk bölgesinden” çıkarmayı amaçladığını yazdı.

Ankara, Avrupa Birliği ve ABD tarafından terör örgütü olarak tanınan PKK, 40 yıl boyunca Türk askeri karakollarına saldırdı, yol kenarına bombalar yerleştirdi ve askerleri kaçırdı. Uluslararası Kriz Grubu, son dört yıl içinde yaşanan çatışmaların 3 bin 250'si Kuzey Irak’ta olmak üzere, 4 bin 550’den fazla insanın hayatına mal olduğunu söyledi.

Ağustos ayında Irak'ta üç Türk askerinin ve daha birçoğunun ölümünün ışığında –bir Türk diplomatına suikast dâhil- son aylardaki operasyonun sadece küçük getiriler sağladığı düşünülürse, Ankara’nın neden bu yolu izlediği hakkında ciddi sorular sorulmalı.

Türk milliyetçileri arasında popüler olmakla birlikte, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan siyasi desteğe büyük ölçüde bağımlı ancak Irak’ın kuzeyi asker kayıpları ve maddi olarak oldukça pahalı bir yer olduğunu kanıtladı.

Mayıs ayında Pençe Operasyonu ilan edildiğinde, hükümet yanlısı medya, operasyonun amacının Kuzey Irak'taki "PKK egemenliğini" ortadan kaldırmak olduğunu iddia etti. Ancak bu; dağlık arazinin engebeli doğası ve Irak ile İran sınırlarının geçişkenliği dikkate alındığında, çok büyük bir iddia.

Genellikle Çelik Harekâtı ya da Çekiç Operasyonu gibi çok şoven adlar taşıyan isimlerle Türk Ordusu ilk olarak 1992 ve 1995’te Kuzey Irak’a on binlerce askerin katıldığı ilk büyük ölçekli operasyonları gerçekleştirdi. Peki, bu operasyonlardan sonra ne oldu? Türk askerleri Kuzey Irak’tan çekildi, PKK varlığını korudu, birçok asker ve sivil hayatını kaybetti.

Şubat 2008'de Türkiye, PKK’nin “bölgedeki örgütsel altyapısını” imha etmek amacıyla bir hafta boyunca Hakurk bölgesine bir kez daha binlerce asker gönderdi. 24 asker, üç köy korucusu ve bir AH-1 Cobra helikopterini kaybetti.  Peki, ne başardı? Sadece stratejik bir çıkmaz.

Türk Ordusu,  Mayıs ayının sonlarında dağlara son bir gezi düzenledi ve Türk Milli Savunma Bakanlığı’nın deyimiyle şimdiye kadar “terörist faaliyetlerle ilgili yeni bilgiler” ortaya çıkardı.

Büyük resme bakın: Ankara 30 yıl önce bugün kendisini dağınık bir çatışmanın içinde buldu. Ve bu çatışma, ne Türk vatandaşlarına güvenlik, ne de PKK’nin ideallerine sempati duyan Kürt sivillere refah getirdi.

Pek fazla başarıya da ulaşmayan bu operasyonlar, toprak egemenliğini ihlal etmeleri nedeniyle, Ankara ile Bağdat ve Erbil'deki hükümetler arasında bir dizi diplomatik soruna yol açtı.

Neden, her operasyondan sonra Türk ordusu kesin bir başarı sağladığını, bütün hedeflerine ulaştığını söylediği halde, bir ya da iki yıl sonra kendisini aynı operasyonları tekrar ederken buluyor? Türkiye halkı aptal değil. Başarılı bir askeri operasyon gördüklerinde anlarlar. Yoksa biliyorlar mı?

Bunun birkaç olası açıklaması var.

Tarihsel miras olarak gördüğü Osmanlı İmparatorluğu'nun son on yıllarında devasa miktarda toprak kaybına uğramış bir ülke için, Türkler dünyaya güçlerini yansıtma konusunda biraz güvensizler. Bunun bir nedeni de Türklerin genç yaşta Osmanlı döneminin gücünü ve kudretini öğrenmeleri ve bu öğrendiklerinin hepsi gerçek değil.

Her yıl Ramazan ayında, büyük bütçeli televizyon şovları, Osmanlıların düşmanlarına karşı kazandığı zaferleri tarihsel fantezi –ve bazen gerçekler- şeklinde yayınlıyor.

İkinci olarak; generallerin neredeyse boş olan Irak dağlarını, binlerce kilogram mühimmatla havaya uçurmalarına izin verirken, kaybedecek çok az şeyi olduğunu biliyor gururlu ve korkusuz ülke!

Belki de en önemli neden; devletin Türkiye vatandaşlarına, bazen millet için fedakârlık yapmaları gerektiği yönünde baskılarıdır.

Gece haberlerinde ilk olarak, Kandil’in ıssız dağ yamaçlarında PKK ile savaşırken ölen oğullarını gömen kederli ailelerin görüntüleri var. Hiç kimse bu tür görüntüleri görmek veya sevdiklerinin kaybını deneyimlemek istemez ama yine de hiçbir Türk ordunun eylemlerinin amacını sorgulamaya cesaret edemez, çünkü bunu yapmak ihanetle eşdeğer gibidir.

PKK tüm bunları görüyor ve Ekim 2013’te olduğu gibi zaman zaman Türkiye'yi Kuzey Irak'a saldırmaya kışkırtıyor. Ankara tam olarak ellerine oynadı.

Türkiye'nin izleyebileceği başka alternatifler var mı?

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı hapisten serbest bırakabilir ve hiçbir şekilde mağdur olmayan PKK, yetkin ve bağımsız bir otorite tarafından denetlenen bir silah bırakma sürecini uygulayabilir. Ancak iki taraf arasındaki köklü düşmanlık ve barışa olan genel ilgisizlik, bunun gerçekleşme olasılığının düşük olduğu anlamına geliyor.

Her ihtimalde, patlayan bombaların sesi önümüzdeki yıllarda Kuzey Irak'ın boş dağlarını doldurmaya devam edecek.

Bu makelenin orijinaline buradan ulaşılabilir