Türkiye ve ABD arasındaki "Güvenli Bölge' pazarlığında son durum

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, ABD'nin Suriye için gündemde olan "güvenli bölge"yle ilgili önerisinin Ankara'nın beklentilerini karşılamadığını söyledi.

Türkiye ve ABD arasındaki "Güvenli Bölge' pazarlığında son durum

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, ABD'nin Suriye için gündemde olan "güvenli bölge"yle ilgili önerisinin Ankara'nın beklentilerini karşılamadığını söyledi.

Hami Aksoy, Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında "ABD ile ortak bir noktada buluşulamaması halinde güvenli bölgeyi tek başımıza oluşturmak zorunda kalacağız" dedi.

Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Beklentilerimizin karşılanmadığını anladığımız halde güvenli bölge konusunda gerekli adımları atacağız. Biz müttefiklerimizin teröristlerle işbirliği yapmasını istemiyoruz. 3 Ağustos haftası ülkemize gelecek olan ABD askeri heyetiyle görüşmeler devam edecek.

"Görüşmelerin oyalamaya dönüşmesine izin veremeyeceğiz. Her türlü önlemi alabilecek kabiliyete sahibiz. Görüşmeler ilanihaye sürecek değil."

Jeffrey: Türkler, bizim önerdiğimizden daha derin bir güvenli bölge istiyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve Terörle Mücadele Koordinatörü Büyükelçi Nathan Sales de Perşembe günü ABD Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Washington'ın "güvenli bölge" önerisinin detaylarını açıklayan Jeffrey, bunun "Suriye'nin kuzeydoğusundaki insanlar" diyerek işaret ettiği Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kabul edeceği tek öneri olduğunu ve üzerine çalışıldığını söyledi:

"[Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu] Bu konuda oldukça sert bir pozisyon aldı ancak biz görüşmelere çeşitli seviyelerde devam ettik, buna askerlerin görüşmeleri de dahil. Türkler, bizim anlamlı bulduğumuz bölgeden daha derin bir güvenli bölge istiyor.

"Bizim önerimiz, 5-14 kilometre arası, ağır silahların çekildiği bir güvenli bölge. Bu bölgede ABD ve Türkiye'nin nasıl çalışacağımıza dair fikir ayrılıkları ve anlaşmazlıklar var, bunun çok fazla detayına girmeyeceğim. Ancak bu anlaşmazlıkların üzerine çalışmaya kararlıyız.

"Bu, bizim Kuzeydoğu Suriye'deki insanlara da kabul ettirebileceğimiz bir anlaşma. Bu da çok önemli."

SDG ve Türkiye'nin kaygılarını dengelemeye çalışıyoruz

James Jeffrey, Türkiye'nin "PKK'nın kolu" ve "terör örgütü" olarak gördüğü Halk Savunma Birlikleri (YPG) öncülüğünde oluşturulan SDG'ye desteğin süreceğini de şu sözlerle açıkladı:

"Suriye'nin kuzeydoğusunda IŞİD'ı yenmeye kararlıyız. Arap ve Kürtlerden oluşan askeri güç bizim oradaki ortağımız. Bizimle birlikte orada savaşanlara kimsenin saldırmaması veya kimse tarafından zarar verilmemesi için çalışmaya kararlıyız. Başkan da bunu açıkça söyledi. Bu, Türklerle ilgili endişelerimizi de kapsıyor."

Jeffrey ardından, Türkiye'ye yönelik PKK tehdidiyle ilgili de "çok endişeli" olduklarını söyledi. "Biri IŞİD'le mücadelemizde önemli bir ortağa ait, diğeri NATO müttefikiize ait bu çok önemli iki kaygıyı dengelemeye çalışıyoruz" diye de ekledi.

Bir gazetecinin "Kürtleri korumak ve olası bir işgali önlemek için Türklerle yapılan görüşmelerin nasıl ilerlediğini" sorması üzerine Jeffrey, "Türkiye'nin önemli bir yüzdesi olan Kürtleri korumak ya da bir işgali durdurmak için görüşme yapmıyoruz, çünkü bir işgal görmüyoruz." diye düzeltme yaptı.

Jeffrey sonrasında görüşmelerle ilgili de bilgi verdi:

"Biz Türklerle, kuzeydoğu Suriye'de Türkiye sınırına kadar olan bölgede, Amerikan ve Türk güçlerinin birlikte Türkiye'nin güvenlik endişeleri üzerinde çalışacağı bir güvenli bölge olasılığı üzerine konuşuyoruz. Henüz bir anlaşmaya varmadık ancak görüşmeler sürüyor."

James Jeffrey, beraberinde bir heyetle 22 Temmuz'da üç günlük bir ziyaret için Ankara'ya gelmiş, Türkiye'den yetkililerle Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge önerileri görüşülmüştü.

Görüşmelerle ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, "ABD'nin getirdiği öneriler bizi tatmin eder düzeyde değil. Esas bu güvenli bölgenin derinliği, buraları kimin kontrol edeceği konusu ve buradaki PKK/YPG'lilerin tamamen çıkarılması konusu bizim için hassas." demişti.