Grup liderleri ABD çıkarlarını hedef alarak nasıl yanıt verileceğini tartışmak için peş peşe toplantılar yaptılar, ancak bir anlaşmaya varamadılar. Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan üst düzey kaynaklara göre toplantılarda, güçlü ve hızlı bir şekilde karşılık verilmesini isteyen grup liderleri ile ABD saldırılarının örgüt liderleri arasındaki bölünmeleri ve kafa karışıklığını artırdığı, karşılık vermeye devam edilmesi halinde tehlikeli sonuçların ortaya çıkaracağının hesaplarını yapan diğer gurup liderleri arasında ciddi ihtilafların ortaya çıktığı belirtildi.
Fetih Koalisyonu’nda yer alan ve ismini vermek istemeyen bir yetkili, "Haşdi Şabi liderlerinin bölünmesi iki ana noktada yoğunlaşıyor; ABD baskınını görmezden gelmek, grubun zayıflamasına ve Irak hükümeti nezdindeki etkisinin azalmasına yol açacaktır. Amerikalılara karşılık verilecek olması halinde ise Biden yönetiminin bir sonraki ölümcül darbesinin kaçınılmaz olacağı anlamına gelmektedir” dedi.
Açıklama yapan liderin iddiasına göre bazı grup liderlerinin ABD saldırılarına ilişkin yeni güvenlik verilerine sahip olduklarını ve bu saldırıların Washington'un İran'a verdiği tavizlerin Irak'taki çıkarlarına, özellikle de Haşdi Şabi kamplarına karşı askeri saldırıların durdurulması anlamına gelmediği izlenimini verdiğini iddia ediyor.
Geçtiğimiz Pazartesi günü ABD Savunma Bakanlığı, saldırılanın İran destekli grupların insansız hava araçları ile gerçekleştirdiği saldırılara yanıt olarak yapıldığını ve hedeflenen kampların daha önce Kataib Hizbullah ve Seyyidü’ş-Şüheda tarafından kullanıldığını söyledi. Fetih içerisinde yer alan bir isim, sükûneti yeniden sağlamak isteyen liderlerin ihanet derecesine varan ölçüde sert suçlama ve eleştirilerle karşılaştıklarına işaret ederek, örgüt içerisinde durumun son derecek sıkıntılı olduğunu söyledi.
Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri, düzenlenen bir kutlamada, "Irak’ta yabancı varlığı devam ettiği sürece ülke, istikrar ve yeniden kalkınmaya tanık olmayacak" diyerek Başbakan Mustafa el-Kazimi hükümetini, ülkedeki yabancı askerleri sınır dışı ederek sorumluluğunu yerine getirmeye çağırdı.
Sınıra sevkiyat
Öte yandan Şarku'l Avsat, bazı grupların Musul ve Anbar'daki ayrı bölgelerden Suriye sınırına çok sayıda silah ve askeri teçhizat sevkiyatı yaptığına dair saha bilgisine ulaştı. Kaynak, “Bu grupların hareketleri geceleri gerçekleşiyor ve son ABD saldırısından sonraki günden beri devam ediyor. Yaklaşık 6 grup, kuzeydeki Sincar’dan güneye, doğuya ve batıya doğru yayılmaya başlayan Ninova şehrinde yeni kamplar kurdu” dedi.
Bu gelişmelerin ortasında, sahadaki kaynaklar, Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr’a bağlı olan Barış Tugayları’nın, 2006 yılından bu yana kendi kontrolünde bulunan Samarra'ya yakın bölgelerde alternatif kamplar kurarak bazı grupların hareketlerini izlediğini belirtti. Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar, son Amerikan saldırılarının akabindeki gece bazı grupların Samarra'ya yönelik sevkiyatları ve hareketlerinin Sadr’a bağlı grubu rahatsız ettiğini ve tugaylar ile Kays el-Hazali’ye bağlı Asaib Ehlü’l-Hak kuvvetleri arasında gerginliğin yaşandığını söylüyorlar.
Görünüşe göre Barış Tugayları en azından Irak seçimleri yapılıncaya kadar Amerikan güçlerine karşı bir cephe açmak istiyor. Özellikle de Sadr'ın geçen hafta verdiği “Başbakan Kazimi ABD güçlerini ülkeden çıkarabilecek güce sahiptir” sinyalinden sonra.