Taştekin: ‘Bölücülük’ etiketi Kürtlerin derilerine kazınmış sanki, bir türlü silinmiyor
Gazeteci Fehim Taştekin, “Kürtler Kılıçdaroğlu’na en yüksek oyun çıktığı haritayla esasen ülkeyi siyaseten ve ruhen bütünleştirmenin yolunu gösterdi. Yine de 'bölücülük' etiketi derilerine kazınmış sanki, bir türlü silinmiyor” ifadelerini kullandı.
Fehim Taştekin, Duvar’da kaleme aldığı yazısında, Kemal Kılıçdaroğu’nun birinci turdan sonraki söylemini değerlendirdi.
“Mutfaktaki Piro, kalp işaretiyle sevgisini sunan Piro, bölünmüş hatları birleştiren Piro geleceğe dair yol göstericiydi. Erdoğan’ın panzehiriydi. Zehir aranacaksa işte zehir!” diyen Taştekin, “Aday olduğundan beri Piro’yu sevdiren ne varsa, halkların kardeşliğine dair umutları yeniden yeşertmeye dönük ne denilmişse Kılıçdaroğlu’na aksini yaptırmaya çalışan suflör ordusu canhıraş konuşuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Taştekin’in “Zehiri zehirle yenmek!” başlıklı yazısının ilgili bölümleri şu şekilde:
“Tıpta mümkündür; zehiri zehirle alt etmek. Siyaset ve sosyolojide sizi başka kapılardan yolcu edebilir; tabutlarınıza nice tabutlar ekleyebilir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yalan dolan bir beka tantanasıyla kendisini gömmeye yetecek tonlarca ekonomik ve sosyal veriyi etkisiz kıldı ya, Millet İttifakı’nın neferleri de aynı yolu çiğneyerek benzer sonuca varabileceğinin hesabını yapıyor.
“Sinan Oğan şimdi hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Erdoğan’ı milliyetçilik testine sokuyor”
‘Sultan yapıcı’ konumunun tadını çıkartan Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan şimdi hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Erdoğan’ı milliyetçilik testine sokuyor. Kim daha fazla göçmenlere nefret saçacak, kim daha keskin milliyetçi kışkırtmaya eşlik edecek diye bekliyor.
“Kılıçdaroğlu’na aksini yaptırmaya çalışan suflör ordusu canhıraş konuşuyor”
Aday olduğundan beri Piro’yu sevdiren ne varsa, halkların kardeşliğine dair umutları yeniden yeşertmeye dönük ne denilmişse Kılıçdaroğlu’na aksini yaptırmaya çalışan suflör ordusu canhıraş konuşuyor. CHP’den yana kanallarda Millet İttifakı’nın kampanyasında eksikliklere dair önemli tespitlerin yanı sıra günün sonunda kabağı Kürtlerin başına patlatan önerilerin de arttığını görüyoruz. Neredeyse hezimetten, özellikle endişeli milliyetçiler ve Kemalistlerin Oğan’a kaçışından Selahattin Demirtaş’ın demir parmaklıkların ardından gönderdiği mesajları sorumlu tutacaklar.
“Mealen deniliyor ki Kürtler, Kılıçdaroğlu’na oy versin ama bunu sessizce yapsın”
Mealen deniliyor ki Kürtler, Kılıçdaroğlu’na oy versin ama bunu sessizce yapsın, uluorta çağrıda bulunmasın. Kürtler Kılıçdaroğlu’na en yüksek oyun çıktığı haritayla esasen ülkeyi siyaseten ve ruhen bütünleştirmenin yolunu gösterdi. Yine de "bölücülük" etiketi derilerine kazınmış sanki, bir türlü silinmiyor.
Masaya vurmakla başlayan tiradın devamı, Suriyeli göçmenleri behemehâl ülkelerine göndermeyi vaat eden, Rusya ile ilişkilere vuran, milliyetçiliği ayağı kaldırmayı öngören videoyla gelince ekranlardaki diskurun merkezde karşılığı olduğunu anladık.
Bu tarzın savrulabileceği uçurumlar çok.
“Emek ve Özgürlük İttifakı, her birinden daha fazla Kılıçdaroğlu’na oy getirdi”
Emek ve Özgürlük İttifakı, Altılı Masa’da CHP dışındaki bileşenlerin her birinden daha fazla Kılıçdaroğlu’na oy getirdi. Ahlaki teraziyi doğru koyalım; bu destek koşulsuzdu. Ötekinin koşulları var: HDP’yi dışlayacaksın, PKK’ye karşı savaşı sürdüreceksin (sanki bitirmekten bahseden varmış gibi), 13 milyon göçmeni göndereceksin vs.
Bu kadar farklı eğilimler tek bir amaç için bir araya gelmişken üzerine konulan her koşul AKP-MHP rejiminin yenilmezliğini garantiliyor.
“Bu bir tuzaktır”
Halbuki ülkenin fecaat arz eden sorunları var. Kürt sorunu bunların başında. “Sorun var” diyeni terörize eden, insanlıktan ihraç eden, anasından doğduğuna pişman eden mevcut düzene karşı alternatif söylem ve çözüm geliştirilemeyince iş milliyetçilik yarışına kalıyor. Bu bir tuzaktır.
“Bu nasıl olacak?”
AKP-MHP suç şebekesini gerçekten sorun ediyorlarsa içine düştükleri döngüden çıkmaya kafa yormaları gerekiyor. Bu nasıl olacak? Kampanya boyunca Erdoğan’a “Kürt açılımına giden sen değil miydin” diye çıkışarak mı? “Apo’yla görüşen sen değil miydin” diyerek mi? Bunu bilmeyen mi kaldı? AKP’nin sorunu çözüm yolundan dönmesiydi, sözüne ihanet etmesiydi. Siz bunu yapmayıp da sorunları nasıl çözmeyi öneriyorsunuz? Onlarca yıl daha taş üstünde taş bırakmayarak mı?
Korku salma stratejisi bu iktidarın bel bağladığı şeyin ta kendisi. Besin kaynağı. Geziden beri artan oranda böyle.
Karanlık sayfa daha karanlık bir sayfa vaat ederek kapatılamaz.
Ayrıca bu tarzın AKP’yi bitireceğinin garantisi nedir?
“Kürtlere ‘Kusura bakmayın size biraz daha yükleneceğiz, hepimizin iyiliği için’ diyen aldatıcı bir oyuna mı kalkışacaklar?”
Yüzde 10.5 oy alan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ezici desteğini, Oğan’ın topladığı yüzde 5’in bir kısmıyla ikame ederek mi başaracaklar? Yoksa Türk milliyetçilerinin gönlü olsun diye Kürtlere “Kusura bakmayın size biraz daha yükleneceğiz, hepimizin iyiliği için” diyen aldatıcı bir oyuna mı kalkışacaklar? Tersinden soralım: Milliyetçilik yarışına tutuşmasalar Ata İttifakı’ndan Millet’e döneceklerin oranı ne kadar daha az olur? İyi Parti’nin Millet İttifakı’nda olması neden milliyetçi doz için kâfi gelmiyor?
...
“Esasen o videoyla birlikte Kılıçdaroğlu kendisi olabildi”
Birileri de çıkıp Alevi videosunu dert edinebilir. Ediyorlar da. Faturayı Kılıçdaroğlu’na kesen çok. Esasen o videoyla birlikte Kılıçdaroğlu kendisi olabildi; ayaklarına vurulmuş mezhepçi prangadan kurtuldu. Bu hazmedilmediği sürece toplumu saran virüslerin ve bundan beslenen iktidarların sonu gelmeyecek. Milliyetçi kışkırtmanın alev aldığı yerlerden biri de bu. Yanıltıcı gerekçelere bağlanmış ve şişirilmiş endişeleri gidermek için daha fazla zehir basmanın anlamı yok. Tabii Kılıçdaroğlu’nu açığa düşüren ve milliyetçi tayfaya malzeme veren karşı cepheden gösterilere de ihtiyaç yok.
“Erdoğan’ın panzehiriydi. Zehir aranacaksa işte zehir!”
Mutfaktaki Piro, kalp işaretiyle sevgisini sunan Piro, bölünmüş hatları birleştiren Piro geleceğe dair yol göstericiydi. Erdoğan’ın panzehiriydi. Zehir aranacaksa işte zehir!
Diğer türlüsü ne Türkiye’nin içindeki yangını söndürebilir, ne Kürt sorunu dahil demokratik dönüşümün önünü tıkayan meselelere çare üretebilir, ne terörle mücadele adı altında Irak ve Suriye topraklarında sonu gelmeyen operasyonları sonlandırabilir, ne dışarda müdahaleci maceraların önünü kesebilir ne de komşularla husumet siyasetini geriletebilir.”