ABD'den, Türkiye'ye kırmızı çizgi
Ahval'de "ABD, 'kritik eşik' öncesi S-400 için 'kırmızı çizgi' çekti" başlıklı bir yazı kaleme alan İlhan Tanır, S-400 konusunda son düzlüğe gelindiğini, ABD'nin son çare olarak Trump'ın Erdoğan'ı ikna etme seçeneğini deneyeceğini, bu da çözüm olmadığı taktirde yaptırımların ardı ardına gündeme geleceğini dile getirdi.
Ahval'de "ABD, 'kritik eşik' öncesi S-400 için 'kırmızı çizgi' çekti" başlıklı bir yazı kaleme alan İlhan Tanır, S-400 konusunda son düzlüğe gelindiğini, ABD'nin son çare olarak Trump'ın Erdoğan'ı ikna etme seçeneğini deneyeceğini, bu da çözüm olmadığı taktirde yaptırımların ardı ardına gündeme geleceğini dile getirdi.
Amerikan CNBC haber sitesine Salı günü akşam saatlerinde düşen S-400 haberi, ABD-Türkiye ilişkilerinde yeniden alarm zillerini çaldırdı.
Buna göre ABD, Türkiye'ye iki hafta süre verdi. Bu süre içerisinde Türkiye eğer U dönüşü yapmaz ise, ABD hem F-35 programından Türkiye'yi çıkaracak, hem de 'ceza olarak' Türkiye'nin almayı planladığı 100 civarındaki F-35'i vermeyecek.
ABD ayrıca Türkiye'ye yaptırım uygulayacak. Bu yaptırımlar Kongre'den gelen silah ambargosu yanında, CAATSA yani 'ABD'nin düşmanlarına yardım edenlere' konulan cezalar kapsamında gelecek ekonomik yaptırımlar olacak. (ABD Venezuela rejimi ile yakın işbirliği yapan ülkelere de yakın gelecek yaptırımlarını artıracak ki Türkiye bu ülkelerden biri olabilir.)
ABD, daha geçen hafta Türkiye'yi 'özel istisnalı' ülkeler kapsamından çıkararak, bir nevi yeni vergiler getirmiş, daha doğrusu şimdiye kadar uyguladığı 'gümrüksüz' özel muameleyi, Ankara'nın bütün ısrarlarına rağmen kaldırmıştı.
CNBC'ye haber düşerken ben de Salı akşamı Washington'da çok renki bir partiye davete doğru yolda idim. ABD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Ev'den en üst düzey yetkililerinin de olduğu bu özel partide herşey off-the-record idi. Neler söylendiğini söylemeden, duyduklarımdan son durumu şöyle özetleyebilirim: ABD yönetimi içinde artık son seçenek şu kaldı: Trump'ın halen son dakika manevrası ile Erdoğan'ı ikna etmesi.
Bunun dışında ABD-Türkiye arasındaki S-400 diplomasinin artık sona erdiği anlaşılıyor. Trump'ın 'yüksek' pazarlık kabiliyeti ile Erdoğan'ı ikna etmesi. Öyle demeyin: Erdoğan, pazarlığı buraya kadar iteleyerek, Washington'dan bazı talepleri de ardı ardına diziyor olabilir. Bu talepler Trump tarafından karşılanabilir mi bilinmez. Zira ortada Kongre'ye bakan, Beyaz Ev'i de aşan bir durum bulunuyor.
Şimdilik durum, ABD yönetimi içindeki yetkililerin dahi S-400 konusunda gözünü Oval Ofis'ten gelecek, Trump'ın Erdoğan ile yapacağı son görüşmeden gelecek bir sürprize çevirmiş olduğu.
ABD'nin Türkiye'ye iki hafta verdiği yönündeki CNBC haberinin doğru olma ihtimali yüksek zira önümüzdeki haftalarda yüzlerce Türk personelinin Rusya'ya giderek, S-400 ile ilgili ilk eğitime başlaması bekleniyor. Bu gidişi bir 'eşik' olarak görenler var. ABD, iki haftalık 'deadline' ile, bu işin 'eğitime gönderme' aşamasından önce müdahale etmek istediği görülüyor.
İki yılı aşkın bir süredir konuşulan S-400 pazarlığının sonuna gelindi. Erdoğan'ın henüz iki gün önce 'ABD naz yapıyor' dediği F-35'lerin 'kaybedileceği' dönemece Ankara çok yakın.
Şimdiye kadar birçok kez S-400 ve F-35 konusunda haber yorumu yapıldığı için tekrar etmeye gerek yok. F-35'in çok kırılgan Türkiye ekonomisine çok pahalıya mal olacağı anlaşılıyor.
Konunun bir de İstanbul seçimleri yönü var.
Eğer ABD iki haftalık 'deadline' ı uzatmayacaksa Erdoğan'ın İstanbul seçimleri öncesi ABD ambargolarına maruz kalma ve belki de bu durumu seçimlerde kullanma yoluna gideceğini görebiliriz.
'Beka' söylemi işe yaramayan Erdoğan, İstanbul halkından S-400 üzerinden girişeceği kavga üzerinden de oy isteyebilir. Nihayetinde İstanbul'u yeniden kazanabilmek için bütün ülkenin ekonomik durumunun hiçe sayıldığını hep beraber bu süreçte şahit olduk.
Erdoğan, 'yakarım' gerekirse 'Türkiye ekonomisini de yakarım' diyerek İstanbul'a asılma kararı aldı.
Ondan dolayı bundan sonra hiçbir şey şaşırtmayacak.