Avrupa Parlamentosu'ndan Türkiye'ye 'kapsamlı silah ambargosu' uyarısı

Avrupa Parlamentosu'ndan Türkiye'ye 'kapsamlı silah ambargosu' uyarısı

Nusaybin'de incelemelerde bulunan Avrupa Parlementosu milletvekilleri Andrea Orlando ve Evin İncir, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "güvenli bölge" çağrısına karşı AB ülkelerinin tavrının değişmeyeceğini belirterek, saldırıların devam etmesi durumunda "kapsamlı silah ambargosu" uyarısında bulundu. 

Mardin'in Nusaybin ilçesinde bir süre önce incelemelerde bulunan İtalya Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı ve bir önceki dönem Adalet Bakanı olan Andrea Orlando ile İsveç Sosyal Demokrat Partisi'nden Evin İncir, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırıları ve buna karşı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin durduğu noktayı Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.

Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu Milletvekili olan Andrea Orlando, AB ülkeleri ile Türkiye'nin Kürtlere dönük tavrı arasındaki farklılıklara değinerek, "Türkiye'nin Kürtlerin hak arayışını terörize etmesi Avrupa'nın Kürtler konusundaki fikrini değiştirmez" dedi.

Türkiye'nin Rojava'ya yönelik harekatını "işgal" olarak nitelendiren Orlando, “İşgal başlar başlamaz hem parti olarak hem de ülke olarak bu işgalin durdurulması için kınama ve çağrıda bulunduk. Birçok Avrupa ülkesi gibi Türkiye’ye yönelik silah satışının durdurulması çağrısını yaptık ve birçok Avrupa ülkesi silah satışlarını askıya aldı. Uluslararası düzeyde evrensel insan haklarına uyması ve bu alandaki sözleşmeleri ihlal etmemesi için Türkiye üzerine baskı kurmaya devam ediyoruz” dedi.

"AB'nin 'Güvenli Bölge' Konusundaki Tavrı Değişmeyecek"

Uluslararası alanda Kürtlere karşı ciddi bir sempatinin oluştuğunu belirten Orlando, saldırıların ardından gerek ülkesi gerek de diğer ülkelerde Kürtlere karşı ciddi bir duyarlılığın oluştuğunu söyledi. Böylesi bir durumun ilk defa olduğunu kaydeden Orlando, "Güvenlik Konseyi'nin Türkiye için caydırıcı adım atma kararı halen geçerliliğini koruyor” uyarısında bulundu. 

Erdoğan’ın "güvenli bölge" için Avrupa’ya yaptığı destek çağrısına da değinen Orlando, "AB bu konuda net bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Suriye’nin Kürt kentlerinde demografik yapının değiştirilmesine dönük amaçlarına AB ülkeleri hiçbir şekilde destek vermeyecek. En başından beri bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirttik. Türkiye’nin mültecileri gerekçe göstererek bunu dayatması da AB ülkelerinin tavrını değiştirmeyecek" diye belirtti. 

Orlando, son olarak Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğine vurgu yaparak, yaşanan sorunların çözümü noktasında Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) pozitif bir aktör olarak görülmesi gerektiği üzerinde durdu. 

"İlişkiler Hiç Olmadığı Kadar Kötü"

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Evin İncir de Türkiye’nin tek taraflı askeri müdahalesinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, AB ülkeleri ile Türkiye'nin ilişkilerinin hiç olmadığı kadar kötü olduğunu söyledi.

Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) IŞİD ile mücadeleye katkısının önemini değinen İncir, "Türkiye’nin saldırgan politikası bu mücadeleye zarar veriyor. Tüm Avrupa kamuoyunun ortak görüşü bu" dedi. İlk başlarda AB ülkeleri arasında Ankara'ya verilecek yanıt noktasında fikir ayrılıkları bulunduğunu dile getiren İncir, ancak yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ettiği, bölgede istikrar ve güveni zedelediği, sivillerin yerlerinden olmasına yol açtığı ve IŞİD'in yeniden doğuşuna katkı sağlayacağı başlıklarında ortak görüşe varıldığını ifade etti. 

Kapsamlı Silah Ambargosu Uyarısı

İncir, AP'nin saldırılarda yaşanan insan hakkı ihlallerinden sorumlu Türk resmi yetkililere yönelik hedefli yaptırım ve vize yasağı uygulanması için de alternatif bir tasarı hazırlığı olduğunu aktardı.

AB düzeyinde genel bir silah ambargosu konusunda anlaşamamış olmasını da üzücü olarak değerlendiren İncir, kapsamlı silah ambargosu sinyalini verdi. Söz konusu ateşkes anlaşmalarına rağmen Türkiye’nin saldırılarının durmadığına dikkati çeken İncir, saldırılar devam ettiği sürece AB çapında kapsamlı silah ambargosuyla birlikte caydırıcı yaptırımların dahi masada olduğunu kaydetti.