Bakırhan'dan yeni anayasa mesajı: Önce Demirtaşları bıraksınlar
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Bursa'da yaptığı konuşmada, “Yeni anayasada eğer samimilerse önce AİHM ve AYM kararlarına uysunlar, önce Selahattin Demirtaşları, Figen Yüksekdağları bıraksınlar” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Bursa'da bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Bakırhan, Yıldırım ilçesindeki bir restoranda gerçekleşen buluşmada, çok sayıda ilde toplumun birçok kesimiyle bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Esnaf, emekli, çiftçi, işçi ve öğrencilerle buluşarak onların sıkıntılarını dinlediklerini belirten Bakırhan, "Şimdi 'Yeni anayasa yapalım' diyorlar. İçimizde 'eski anayasa kalsın' diyen var mı? Yok. Sivil anayasa yapalım. Bu zaten 12 Eylül'ün ruhunu taşıyan bir anayasadır” ifadesini kullandı.
Eş Genel Başkan Tuncar Bakırhan özetle şunları söyledi:
“Biz uzun zamandır Türkiye’nin dört bir yanını geziyoruz. Kars’tan Balıkesir’e, Siirt'ten Bandırma'ya, İzmir'e, Tekirdağ'a, Çanakkale'ye, Çorlu'ya. Emin olun ne kadar sorun alanı varsa, ne kadar sorun yaşayan insanlarımız varsa onlarla buluşuyor, bir araya geliyoruz. Sorunlarını dinliyoruz. Çok yeni şeyler öğreniyoruz. Bize gerçekten öncülük yapıyorlar. Bu sorunları hem sokakta hem parlamentoda dile getiriyoruz. Halklarımızın, emekçilerin sorunlarının çözümü için de çok yoğun bir çaba içine giriyoruz. Siz de takip ediyorsunuz.
“Yarı Bursalı sayılırım”
Ben de yarı Bursalı sayılırım. 1989’da burada 5 yıl okudum. Yıldırım’ı da Nilüfer'i de biliyorum. Şimdi betonlaşmış o köylerde de kaldık, domates de topladık, çiftçilerle birlikte okulumuzu okumak ailemize yük olmamak için oyuncak da sattık, işçilik de yaptık, garsonluk da yaptık. Onun için dinamiklerini, zeminini örgütlese Bursa’daki bu büyük gücün ne kadar kıymetli olduğunu bilen bir kardeşinizim. Burada insanlığın ne olduğunu, insanca yaşamanın ne olduğunu biz de sizlerden öğrendik. 19 yaşında bir gençtim buraya geldim her şeyi burada öğrendim. Siyasete Bursa’da atıldım, 89’da bu kentte yoğun bir baskı, devlet şiddeti sonucu tutuklandık, oradan çıktık. "Öğrenciye, KHK’lilere yapıldığı gibi vahşet uygulayan, eğitim hakkını gasp eden, sadece başka bir milliyetten olduğu için ezen bu sistemle ömrüm el verdikçe mücadele edeceğim" dedim. 35 yıldır burada başladığım mücadeleyi devam ettiriyorum. Bugün hem milletvekilliğimde hem Eş Genel Başkanlığımda sizin emeğiniz çok. Sağolun, var olun, iyi şeyler yaptınız. Bugün de sizin sayenizde geldiğim bu noktada sizlerin hakkını savunmak için arkadaşlarımla birlikte cansiperane bir şekilde mücadele ediyoruz. Biz öyle zalimin karşısında baş eğen, ayağa kalkan, hazırola geçen bir siyasi gelenekten gelmiyoruz. Biz Pir Sultanların, Seyit Rızaların, Şeyh Saidlerin, Mazlumların, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin mücadelesini yürüttüğü kardeşlik, barış, insanca ve eşitçe yaşama mücadelesinin devamcılarıyız. Biz HEP ile başlamadık. Bu topraklarda yüzyıldır adalet ve özgürlük mücadelesi veren her bireyin bugünkü Türkiye’de temsilcisi, misyonuyuz. Bu sorumlulukla hareket ediyoruz ve edeceğiz.
“Demokratik bir sivil anayasa olmasın diyen var mı, yok.”
Şimdi yeni Anayasa diyorlar, muhtemelen yetkilerini genişletecek Cumhurbaşkanı. Hepimizin sesini soluğunu kesecek, ebedi saltanatını ortaya koyacak bir anayasa getirecekler. Burada demokratik bir sivil anayasa olmasın diyen var mı, yok. Yeni anayasayı kimle yapacaksın? Meclisteki çoğunluğuna güvenerek yapacağın bir anayasa 22 yıllık iktidarın gibi olur. Yeni ve sivil anayasaya hayır demiyoruz, demokratik bir anayasa olsun ama kadın arkadaşımızın dile getirdiği talepleri içersin. Kürdün dilini içersin, emeklinin, emekçinin insanca yaşayabileceği ekonomik şartları sağlasın. Türkiye’nin bütün renklerini kapsayan, Alevinin inanç özgürlüğünü kapsayan bir anayasaya kim hayır diyebilir? Hiçbirimiz demeyiz. Yerel yönetimlerin yetkilerinin geliştiği, yerel demokrasinin geliştiği bir anayasaya yok demeyiz. O zaman yeni anayasada eğer samimilerse önce AİHM ve AYM kararlarına uysunlar, önce Selahattin Demirtaşları, Figen Yüksekdağları bıraksınlar. Önce tecridi kaldırsınlar. Önce sermayeye yaptıkları milyonlarca liralık vergi indirimi yerine emeklinin, asgari ücretlinin ücretini artırsınlar, önce kadın haklarını korusunlar, önce umudunu yitirmiş gençlere umut yaratsınlar. Böyle bir şey var mı?
“Katiller, tecavüzcüler dışarıda muhalifler içeride”
Türkiye'de AKP döneminde hayat bu kadar pahalı, insan değeri bu kadar ucuz olmadı. Hayat çok pahalı. Su bile alamıyor insanlar. O çeşmelerden açılan içilmeyecek suyu çocuğuna içiriyor çünkü o kadar pahalı. Ama insan değeri yok. Katil dışarıda, tacizci dışarıda, tecavüzcü, hırsız, çalan, soyan dışarıda, yakın zamanda gördünüz milyon dolarlık vergi usulsüzlüğü yapanlar dışarıda ama muhalif içeride. Selahattin, Figen içeride. Belediye eş başkanlarımız, milletvekilerimiz içeride. Hakkari’de çete mafya uyuşturucu ilişkilerini deşifre ettiği için bir gazeteci arkadaşın evi basılıp kapısı kırılıyor. Yani muhalefet yapanlar, insan olanlar, omurgalı olanlar içeride; yandaşlar, çalan, çırpanlar dışarıda. Sonra da Türkiye iyidir diyorlar.”
Toplantıda, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ve Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü ile bazı belediye başkanları ve partililer yer aldı.
Bakırhan, daha sonra Osmangazi ilçesindeki bir düğün salonunda partisince düzenlenen "Ekmek ve Adalet Buluşmaları" programına katıldı.