Demirtaş: Beni sevenler bilsin ki ben Şeyh Said torunlarındanım

Eski HDP Eş Başkanı Selahaddin Demirtaş “İhanet eden Şeyh Said değildir: Ankara yönetimidir. Şeyh Said’in İngilizlerle işbirliği yaptığına ilişkin tek bir bilgi yoktur. Türk aydınları biraz okusun, aydınlansın. Beni sevenler bilsin ki ben Şeyh Said torunlarındanım” dedi.

Demirtaş: Beni sevenler bilsin ki ben Şeyh Said torunlarındanım

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kobani duruşmasında DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'a çağrıda bulundu, Şeyh Said tartışması ve hayatını kaybeden 12 asker için açıklama yaptı.

Demirtaş, "Dün toprağa verilen 12 asker benim kardeşimdir" dedi.

IŞİD'in Kobani'yi işgali gerekçesiyle 6-8 Ekim 2014'te düzenlenen Kobani eylemlerine ilişkin, aralarında eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 108 siyasetçi ve aktivistin yargılandığı dava devam ediyor.

Duvar'da yer alan haberde, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, davanın bugünkü duruşmasında esasa ilişkin savunmasına başladı.

Demirtaş’ın Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile Edirne Cezaevinden Sincan Cezaevi Kampüsüne bağlandığı duruşmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, DEM Parti milletvekilleri ve MYK üyeleri de katıldı.

Demirtaş: Çalışmalarınızı aksatmamanız en büyük dayanışma

Demirtaş, esasa ilişkin savunması başlamadan önce Hatimoğulları ve Bakırhan’la selamlaştı. Hatimoğulları, Demirtaş’a bütçenin son günü olduğu için öğlen ayrılmak durumunda olduklarını söyleyince Demirtaş, “Çalışmalarınızı aksatmayın, çalışmalarınızı yapsanız bizim için en büyük dayanışmadır” dedi.

Demirtaş savunmasına Kürtçe başladı

Kimlik tespitlerinin ardından Demirtaş savunmasını Kürtçe olarak yapmaya başladı. Mahkeme Başkanı tercüman bulunmadığını, Kürtçe devam etmesi halinde çevirinin daha sonra bilirkişi tarafından yapılacağını söyledi. Demirtaş savunmasına Kürtçe devam ediyor.

Demirtaş: vasiyetimdir karar açıklandığı gün eşim ve kızlarım davul zurna çalsınlar

Demirtaş, Kürtçe olarak yaptığı savunmasında Kobani Davası'nın siyasi bir dava olduğunu ve siyasi bir savunma yapacağını söylerken, “Vasiyetimdir; karar açıklandığı gün eşim ve kızlarım Diyarbakır’daki evimizin bahçesinde davul zurna çalsınlar. O kararın benim nezdimde de halkımızın nezdinde de bir hükmü yoktur” dedi.

"7 yıldır bana ilk defa doğrudan savunma hakkı verildi"

Kendisine 7 yılı aşkın süredir ilk kez esasa ilişkin savunma hakkı tanındığını hatırlatan Demirtaş, bugüne kadar yapılan savunmaların ya tutukluluk incelemesi ya da suçlamalara cevap olduğunu söyledi. Tutukluluk sürelerinin 7 yıl 2 ayı bulduğunu belirten Demirtaş, “Meydanlarda yargılandık, televizyonlarda yargılandık, Meclis kürsüsünde yargılandık, hakkımızda hüküm verildi. Her birimiz ayrı ayrı terörist olarak, barbar gibi gösterildik. Bugün bile cenaze törenlerinde hâlâ bizlere hakaret ediliyor, hâlâ terörist olarak gösteriliyoruz ama 7 yıldır ilk defa bana doğrudan savunma hakkı verildi” dedi.

"Savunmamı mahkemenize değil halkımıza sunuyorum"

Mahkeme heyetini eleştiren Demirtaş, “Ben savunmamı mahkemenize yapmıyorum, halkımıza sunuyorum. Çünkü siz de bu davanın bir parçasısınız. Onurlu bir görevi üstlenmiş siyasetçiler olarak halkımıza verdiğimiz özeleştiri olarak konuştuk, konuşacağız” diye konuştu. 

Savunmasının engellenmemesi halinde uzun süreceğini ve kaç günde cevap vereceğini bilemediğini belirten Demirtaş, “Mahkeme savunma hakkımı kesmediği sürece bütün suçlamalara cevap vereceğiz” dedi. Demirtaş, “Bu bir siyasi intikam davasıdır. Biz siyasi amaçlar için rehin alınmış siyasetçileriz. Bugün başlayacak ve günlerce sürecek savunmamda mecburen bu konuşmalarımı anlatacağım. Çünkü savcı beni başka bir şeyle suçlamıyor, suçlayamıyor” ifadelerini kullandı.

"Ölümleri durduramadığımız için kahroluyoruz, bu savaş artık bitmelidir"

Çatışmalarda askerlerin hayatını kaybettiğini belirten Demirtaş, “Bakın bugün ülkenin evlatları çatışmalarda hayatını kaybediyor. Bu ölümleri durduramadığımız için biz kahroluyoruz. Fakat iktidar, devler el ele verip bizim gibi barış isteyenleri hapse atıp savaş politikalarından medet umuyor. Bu tam bir ikiyüzlülüktür. Acıları ortaklaştırmak yerine bugün timsah gözyaşı döken iki yüzlülerdir. Bu savaş artık bitmelidir, silahlar tümden devre dışı kalmalıdır. Bunun da yolu siyaseti öne çıkarmaktır. Tecride son verip diyalog yöntemlerine dönmektir” diye konuştu.

‘Kendi siyasi ikbali için silahtan, savaştan medet uman her siyasetçi ikiyüzlüdür"

Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: “Müzakere ve diyalogdan kaçanlar bu ölümlerin sorumlusudur. Kendi siyasi ikbali için silahtan, savaştan medet uman her siyasetçi ikiyüzlüdür. Halkın evlatlarının kanı üzerine kendisine iktidar alanı yaratanlar ahlaktan nasibini almamış vicdansızlardır. Türk’üyle, Kürt’üyle bugün Türkiye toplumu barış için sesini yükseltmelidir. Sizi milliyetçilik galeyanıyla gaza getirenlerin bir eli yağda bir eli baldayken evlatlarınızı savaşa göndermekten geri durmuyorlar.”

"‘Ülkeyi yönetenler oturdukları sıcak yerden her gün savaş kararları veriyor, Türk halkı bu iki yüzlülüğü görmeli’

Bu gidişata yoksul halkın dur diyebileceğini belirten Demirtaş, “Türk ve Kürt el ele verirse ‘savaşa karşıyız’ diyebilirse birlikte ve kardeşçe yaşamak çok daha mümkün olabilir. Huzuru sağlamak, demokrasiyi büyütmek çok daha kolay olur. Biz barış isteyen demokratik çözüme inanan siyasetçileriz. Sırf bunu istedik diye yıllarca rehin tutulmamıza rağmen halen içeriden ‘barış’ diye haykırıyoruz. Ülkeyi yönetenler de oturdukları sıcak yerden her gün savaş kararları veriyorlar. Türk halkının bu ikiyüzlülüğü artık görmesi gerekiyor. Kimin savaş kimin barış istediğini anlaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

"Filistin’de barışı savunurken kendi ülkesinde barış isteyenleri içeri atmak iki yüzlülüktür"

Demirtaş, “Filistin’de barışı savunurken kendi ülkesinde barış isteyenleri içeri atmak, tecrit uygulamak iki yüzlülük değilse nedir?” diye sorarken sözlerine şöyle devam etti: “Biz her koşulda ilkeli davranmaya, barışı savunmaya devam edeceğiz. Bugün Türkiye evlatları için ağlıyorsa dönüp siyasetçilerden hesap sorma vaktidir.”

"-20 derecede operasyona gönderdikleri gençlerin sırtına Kürt sorununu yükleyenlere hesap sorulmalıdır"

Demirtaş, gençlerin -20 derecede, çatışmada hayatını kaybettiğini hatırlatarak, “Sıcak koltuklarından operasyon kararı verirken -20 derecede operasyona gönderdikleri gençlerin sırtına Kürt sorununu yükleyenlere hesap sorulmalıdır. 20-22 yaşında genç çocukların toprağa verilmesini acısını biz yaşarken bizi teröristlikle katillikle suçlayan bütün iktidar yanlısı olanlar bu kandan beslenenlerdir. Hayatlarında barış sözcüğünü ağzına almadan 5 dönem milletvekilliği yapan parlamenterler var. Türkiye’nin en zengin milletvekilleri onlar” dedi.

"Bunun adı savaştır"

Meclis’te eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık’a ‘Ne savaşı bu terörle mücadele’ dediğini hatırlatan Demirtaş, şöyle konuştu: “Bunun adı savaştır savaş. Bu savaş değilse iç hukuku hatırlatırım. Polis yetki, TSK yetki kanununda operasyonların nasıl yapılacağı bellidir. Operasyona girmeden önce velev ki bir silahlı mukavemet olursa ne yapılacağı bellidir yasada. Teslim ol çağrısı yapılır. Teslim ol çağrısına silahla karşılık verirse bölge güvenlik altına alınır, yasada bunlar yazıyor. Buna rağmen ısrar ederse öncelikli olarak sağ yakalamak için operasyon yapılır. Sivil halkı tehlikeye atmayacak şekilde gerektiğinde etkisiz hale getirilir. İç hukuk böyle söyler. Ne yapılıyor? İHA ve SİHA ile infaz yapılırken, F-16 ile bombalarla öldürülürken teslim ol çağrısı mı yapılıyor? Yok. Doğrudan Cenevre Sözleşmesi’ne tabiidir. Soylu, sen bunu bilmiyor musun? Bunun adı da savaş hukukudur. Savaş hukukuna uyulması lazım. Herkesin uyması lazım. Biz savaşa kökünden karşıyız bu çatışmalar oluyorsa bunun adı savaştır ve herkes bu hukuka uymalıdır. En onurlu görevimiz savaşa son vermektir, çatışmaları bitirmektir. Türkiye’de birlikte huzur içinde yaşayabileceğimiz koşulları oluşturmaktır birinci görevimiz. Burada gördüğünüz siyasetçilerin hepsi barış için mücadele etmişlerdir.”

"Savaş kararı alan milletvekillerinin büyük yatırımları var"

DEM Parti milletvekillerini suçlayan milletvekillerinin barış için bir dakika harcamadıklarını belirten Demirtaş, İYİ Parti, MHP ve AK Parti milletvekillerinin büyük kısmının iş insanı olduğunu söyledi ve “Büyük yatırımları var. Lüks içinde oturuyorlar. Lüks arabalarının haddi hesabı yok. Siz savaş kararı alırken evlatlarınız mı Hakurk’ta Zap’ta nöbet tutuyor? Gönderin bakalım evlatlarınızı. Bir gönderin bakalım evlatlarınızı, gönderin bakalım bu kadar rahat savaş çığırtkanlığı yapabilecek misiniz?”

"12 asker benim kardeşimdir, içimiz yanıyor"

Cuma günü çıkan çatışmalarda hayatını kaybeden 12 askerin kendi kardeşi olduğunu belirten Demirtaş, “Bizim içimiz yanıyor. Ben defalarca söyledim. Dün toprağa verilen 12 asker benim kardeşimdir. Bu ülkenin yoksul halkının evlatlarıdır. Keşke barışı sağlayabilsek, onlar yaşayabilselerdi” dedi.

"Hem bu gençlerin yaşamının sorumlusu olacaklar hem de pişkince dönüp DEM Parti’yi suçlayacaklar"

Savaşı körükleyen söylemleri eleştiren Demirtaş, “Ağzını açan ‘katliamdan’, ‘son terörist kalıncaya kadardan’ bahsediyor. 50 yıldır sürüyor bu teraneler, 50 sene oldu bu teraneler, 50 sene. Bir şehit yakını dün ‘yeter’ diye bağırıyordu. Haklı, yeter artık. Kimi kandırıyor bunlar? Hem bu gençlerin yaşamının sorumlusu olacaklar hem de pişkince dönüp DEM Parti’yi suçlayacaklar. Sorumlu sizsiniz, operasyonlara gönderen sizsiniz. DEM Parti günlerdir ne öneriyor? ‘20 yaşındaki çocukları dağa, öldürmeye göndermeyin’ diyor. ‘Kolay, basit bir yolu var, maliyeti en düşük, en onurlu yolu var’ diyor. Meydanlarda yürüyüş yapıyor. Ama polis gazlıyor, copluyor, tutukluyor.”

"Tecrit kaldırılsın diyen terörist, milyonluk ihaleleri götüren milliyetçi, öyle mi?’"

 DEM Parti Gençlik Meclisi üyelerinin “Askerleri ölüme göndereceğinize gelin tecridi kaldırın, Abdullah Öcalan ile görüşülsün” dediği için dün gözaltına alındığını hatırlatan Demirtaş, “Bunu söyleyen terörist, katil; Meclis’te trilyonluk ihaleleri götürüp akşam eğlencede mikrofon uzatılan da milliyetçi öyle mi? Hadi oradan. Bizi burada yargılayan zihniyete de sesleniyorum. Asıl savaşın sorumlusu sizsiniz, dün toprağa verilen 12 evladın sorumlusu sizsiniz. Biz değiliz, partimiz değil, siyasetimiz değil. Biz barış siyasetçileriyiz” dedi.

"Pandemide ölüme terk ettiniz, depremin acısını burada yaşadık, taziyelerimize 1 saatliğine gittik"

Kobani davasında yargılanan siyasetçilerin birlikte yaşam, silahların susması, kan akmaması için uğraştıklarını belirten Demirtaş, “7 yıldır bunun için burada hapisteyiz, halen barış diyoruz. Arkadaşlarımızın annesi babası kardeşi vefat etti, taziyelerine 1 saat gitti geldiler, acılarını hücrede yaşadılar. Pandemide bizi ölüme terk ettiniz. Depremin acısını burada yaşadık. Bunların hepsini siz yaptınız. Ailelerimiz kaza geçirdiler. Benim annem sakat kaldı. Cezaevi yollarında kaç aile kaza geçirdi? Neler yaşatmadınız ki bize? Ne diyoruz 7 sene sonunda? Söz alan her arkadaşımız gibi barış diyoruz. Bunu diyenler terörist. ‘Ezeceğiz, bitireceğiz’ diyenler vatansever? Böyle bir iki yüzlülüğü kabul etmiyoruz” diye konuştu.

"Vasiyetimdir; Karar açıkladığında halaylarla, coşkularla, zılgıtlarla karşılamalısınız"

Mahkeme heyetinin kararı açıklamak için sabırsızlandığını ifade eden Demirtaş, “Açıklayacağınız karar ne olursa olsun bizim halkımızın, tarihin vicdanında yok hükmündedir. Bu irade savaşında bize boyun eğdiremediniz. Siz kötülükle kararmış kalpleriniz ile baş başa kalırken biz halkımızın vicdanında aklanarak hatırlandık hatırlanıyoruz. Vereceğiniz kararı yüzüme okumanıza fırsat vermeyeceğim. Kararı kendi kendinize okuyacaksınız. Eşime, aileme, kızlarıma, tüm halkıma vasiyetimdir: Karar açıkladığında halaylarla, coşkularla, zılgıtlarla karşılamalısınız kararı. Çünkü biz burada öyle karşılayacağız. Bundan taviz verip onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederiz” ifadelerini kullandı.

"Partimiz DEM Parti’nin öncülüğünde daha fazla çalışıp mutlaka başaracağımıza inanıyorum"

“Zorlu biz mücadeleyi eksikliklerimiz ile sürdürmeye çalıştık” diyen Demirtaş, “Tüm gücümüzü kullanmamıza rağmen istediğimiz başarıyı henüz sağlamış değiliz. Kendi adıma bundan dolayı tüm halkımızdan özür diliyorum. Karamsarlığa kapılmalarına sebep olduğumuz tüm halkımızdan özür diliyoruz. Bundan sonraki süreçte Partimiz DEM Parti’nin öncülüğünde daha fazla çalışıp mutlaka başaracağımıza inanıyorum. Şunun da bilinmesini isterim; burada sabırla büyütülmüş siyasi mücadelenin sonuçları çok başka olabilirdi. Ancak her şey bizim elimizde değildi. Küresel ve bölgesel güçlerin, içerideki karanlık güçlerin oyunları bu sonuçlar üzerinde etkili oldu. Bunun önüne geçmeye gücümüz yetmedi. Elbette pes etmedik, sadece tökezledik, hızla toparlandık ve yürüyüşümüze devam ettik. Bu vesileyle DEM Parti’ye başarılar diliyorum. Arkadaşların yolu açık olsun. Eş Genel Başkanlarımız Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’na başarılar diliyorum”

"Ben Kürdüm, anavatanım Kürdistan’dır, kimse bu değerleri yargılayamaz"

Yargılanma sebeplerinin Kürt olmak ve Kürtlerle dayanışma göstermek olduğunu belirten Demirtaş, “Bu salonda bizim şahsımızda Kürt ve Kürdistan gerçeği mahkum edilmek isteniyor. Bunun dışındaki siyasi amaçları; referandum ve seçimleri kazanmak, tek adam rejimini meşrulaştırmak için bizi hapiste tutmaktır. Ben Kürdüm, anavatanım Kürdistan’dır, her iki kimliğim onurdur, kimse bu değerleri yargılayamaz" dedi.

"Bu dava çöptür’"

 Kobani davası için söylenebilecek tek kelime olduğunu belirten Demirtaş, “bu dava çöptür” dedi. Savunmasında davanın çöp olduğunu ispatlayacağını aynı zamanda Kürt sorununun nasıl çözülebileceğini ve mutlaka çözülmesi gerektiğini de anlatacağını ifade eden Demirtaş, “Kürt halkının, anavatanı olan Kürdistan’da diğer halklar gibi kendi dili kimliği ile yaşama hakkı vardır. Bu hak silah, imha, inkar yoluyla elinden alınmıştır. Bunun adı Kürt sorunudur. Bu sorun nasıl çözülür? Bizim önerdiğimiz yöntem müzakeredir. Yeni bir Anayasa ile Kürtlerin tüm haklarının garanti altına alınması gerekiyor”

"Devlet son Kürt isyanını barış içinde sonlandırmak için Öcalan ile görüşmelidir"

Kürt sorununun çözümünde müzakerenin bir tarafının Abdullah Öcalan olduğunu belirten Demirtaş, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin son Kürt isyanını barış içinde sonlandırmak için Sayın Öcalan ile görüşmesini destekliyor, savunuyorum” dedi.

"DEM Parti’yi kabul etmeyen kim varsa ben de onları tanımıyorum"

Sorunun açıkça, şeffafça tartışılacağı ve çözüleceği yerin parlamento olduğunu kaydeden Demirtaş, tüm partilerin Kürt sorunun çözümünde taraf olduğunu söyledi ve “DEM Parti’yi kabul etmeyen kim varsa ben de onları tanımıyorum” dedi.

"Atalay kararının talimatla alındığını cumhurbaşkanı danışmanı paylaştı"

Yargıtay ve AYM arasındaki krize ve Can Atalay’ın yargılanmasına da değinen Demirtaş, Cumhurbaşkanının eski hukuk danışmanlarından İzzet Özgenç’in Can Atalay’ın hukuki durumu ile ilgili Yargıtay’la, Cumhurbaşkanı yardımcıları Efkan Ala ve Hayati Yazıcı ile Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek ile görüştüğünü ve bunu sosyal medyada paylaştığını hatırlattı. Özgenç’in Can Atalay kararını veren Yargıtay 3’üncü Dairesinin talimat aldığını ifade ettiğini, bunu da iktidardan pek çok isme söylediğini anlatan Demirtaş, Özgenç’in paylaştığı not için “Şimdi, normalde bu belgeden sonra yargılamanın bitmesi hepimizin evlerine dağılması lazım” dedi.

Mahkeme heyetine seslenen Demirtaş, “Herhalde öyle size talimat vermeleri mümkün değil. ‘Siz ACM üyeleri misiniz’ diyelim? Yoksa çok özür dileyerek, kişiliğinizi tenzih ederek bu heyeti zurnanın son deliği olarak bile görmeyen bir iktidara karşı siz direnebilecek misiniz? Direnebilecek idiyseniz bugüne kadar hukuksuzlukları ortadan kaldırmanız lazım” dedi.

Yargılanan siyasilerin yakınlarını kaybettiklerinde 1 saatliğine cenazeye gidebildiğini hatırlatan Demirtaş, “Diyemediniz düşmanlık bir yana burada bir insani trajedi var. Gültan başkanımız, Figen başkanımız jandarmalar eşliğinde 1 saat gidip yeniden aynı hücreye geri döndüler. Eğer, ‘Binlerce sivilimizin katili’ filan diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Onların katilleri Meclis’te” ifadelerini kullandı.

"Hepimizin servetini toplasanız bir tane AKP milletvekilinin servetinin yüzde 1’i etmez"

Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hepimizin servetini sayarsanız cebimizdeki paradan malınıza, mülkünüze hepimizinkini toplasanız bir tane AKP milletvekilinin servetinin yüzde biri yoktur. Ya da İYİ Partili, MHP’li. 3’ü büyükşehir 10'u il belediyesi olmak üzere 102 belediyenin eş başkanlığını yaptık. Sebahat Tuncel'in evi yok, Gültan başkan krediyle aldı, ben krediyle aldım. Tek bir yakınımız belediyelerimizden ihale almadı, almaz da” dedi.

"Bu ülkenin pek çok şeyi gibi milliyetçiliği ve dindarlığı çakmadır"

7 yıldır yaşanan hukuksuzlukların sadece kendilerini değil tüm Türkiye’yi etkilediğini anlatan Demirtaş, “Ne yaptınız? Ülkenin ekonomik krize sürüklenmesine, yolsuzluğun, talanın normalleşmesine zemin sundunuz. Bir halkın moral ve ahlaki değerlerinin çökmesine neden oldunuz. İşin tuhafı ise bunu İslamcı ve milliyetçileri yaptılar. Bu ülkenin pek çok şeyi gibi milliyetçiliği ve dindarlığı çakmadır. Türkiye’nin milliyetçiliği bir yandan ‘Bir Türk dünyaya bedeldir’ diye ahkam keserken öte yandan kendi milletini ahlaken ve bütün değerleriyle çöktürüyorlar. Kürt düşmanlığı gözlerini öylesine karatmış ki, kendilerinden olmayana düşmanlık öylesine karartmış ki Türk milletini de perişan etmekten çekinmiyorlar” ifadelerini kullandı. 

"Bizi devleti, hükümeti, Anayasa’yı ortadan kaldırmakla suçlamayın çünkü onu bizzat siz yaptınız"

Alınan hukuk dışı kararlarla bir toplumun çökertildiğini ifade eden Demirtaş, mahkeme heyetine, “Eserinizle gurur duyabilirsiniz. Yalnız bir zahmet bizi devleti, hükümeti, Anayasa’yı ortadan kaldırmakla suçlamayın çünkü onu bizzat siz yaptınız. Ortada bir devlet kalmadı, ortada bizim kaldıracağımız bir Anayasal düzen kalmadı ki. Bir milleti ahlaken çöküşe götürdünüz” dedi.

"Kurtuluş savaşı yürütülürken yapılan iş birlikleri esas alınırsa bugün yaşananların önüne geçilebilir"

Cumhuriyet kurulurken yapılan hataların bugün ortaya çıkan bütün sorunların temeli olduğunu söyleyen Demirtaş, “Kurtuluş savaşı yürütülürken yapılan iş birlikleri esas alınırsa bugün yaşananların önüne geçilebilir” dedi.

Mustafa Kemal Anadolu'ya çıktığında arkasındaki en diri ve dağılmamış gücün Doğu orduları olduğunu anlatan Demirtaş, “Mustafa Kemal, Datça’ya, Muğla’ya Edirne’ye gitmez. Gittiği yer Erzurum’dur. Yazdığı mektuplar Kürt ve Kürdistan beylerinedir. Mustafa Kemal, ne ‘siz Kürt değilsiniz’ der, ne ‘Kürtçe yoktur’ der. Kürtlerin desteğini arkasına alır. Kurtuluş Savaşı ordularının savaşmadığı tek yer Kürdistan coğrafyasıdır çünkü orada halk savaşmıştır” ifadelerini kullandı.

"İhanet eden Şeyh Said değil, Ankara yönetimidir; Şeyh Said’in ingilizlerle iş birliği yaptığına ilişkin tek bir bilgi yoktur"

Mustafa Kemal’in Seyit Rıza ile de Şeyh Said ile de temasta olduğunu anlatan Demirtaş, “Arkasına aldığı güç laiklik değildir, Türkiye Cumhuriyeti değildir, İslam’ın gücüdür. Sözleşmeye ihanet eden Şeyh Said değildir, Ankara yönetimidir. 'Yalan söylüyorlar, inkılap tarihi kitaplarını okuyup profesör olmuşlar, o ezberleri de çocuklara okutuyorlar. Şeyh niye isyan ediyor? Bize söz verdiniz, başardığınızda ilk yaptığınız şey halifeliği kaldırmak. ‘Kürtçeyi yasaklıyorsunuz’ diyor. İhanet eden Şeyh Said değildir. Şeyh Said’in İngilizlerle iş birliği yaptığına ilişkin tek bir bilgi yoktur. Türk aydınları biraz okusunlar, aydınlansınlar. Evet bir isyan vardır ama Şeyh Said bir ihanetçi değildir. Beni seven varsa bilsinler ben Şeyh Said’in torunlarındanım. Kürdün sosyalisti de İslamcısı da Şeyh Said’in ne olduğunu bilir” diye konuştu.

“'Vatan uğruna' diyecekler, hadi oradan”

“Güney Kürdistan bölgesinde Xakurke’de, Heftanin’de birbirine kurşun sıkan gençlerin acısını yürekten paylaştığını söyleyen Demirtaş, “Hepsi bu halkın gariban çocukları. Niye birbirlerine kurşun sıksınlar? Niye bu sorunu biz çözmüyoruz? Niye bu sorunu çocukların sırtına yüklüyorsunuz?” diye sordu. Hayatını kaybeden askerlerden birinin "Savaş savaşmayana güzeldir" paylaşımı yaptığını söyleyen Demirtaş, “Savaş kararı verenler hiç mi utanmıyor? Bu genç kardeşimle sivil hayatta tanışsam oturur yemek yeriz, sohbet ederiz. Bu benim kardeşim işte. Niye bunları savaş cephelerine sürüyorlar? Kardeşlerimizi birbirine kırdırıyorlar. Faşizan zihniyet niye bizlere bunu dayatıyorlar. ‘Vatan uğruna’ diyecekler. Hadi oradan. Hepinizin çıkarları uğruna, iktidarınızı perçinleşmesi uğruna; bu çocuklar umurlarında değil. 60 bin çocuk, bu ülkenin en değerli gençleri bu savaşta canlarını kaybettiler” diye konuştu.

“ 'Gerilla da asker de benim kardeşimdi' diyen bir tane Türk siyasetçi gösterebilir misin?”

Demirtaş, “‘Ölen Kürt de Türk de benim kardeşimdi, gerilla da asker de benim kardeşimdi diyen bir tane Türk siyasetçi gösterebilir misin? Umurlarında değil, biz yarası olanlarız, bu işin acısını çekenleriz” dedi.

"Soylu kardeşimi sarı torbayla göndereceğini söylüyor, ben ‘keşke ölen çocukları kurtarabilseydim’ diyorum"

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kardeşi Nurettin Demirtaş’ın dağda olduğunu söylediğini hatırlatan Demirtaş, “Dağdadır kardeşim, evet. Keşke olmasaydı, keşke Türk askeri de yaşamını yitirmeseydi. Ama bu ülkenin İçişleri Bakanı diyor ki ‘senin kardeşini sarı torbada getireceğim’. Millet de alkışlıyor onu, beğeni alıyor. Ben ne diyorum; Bu ölen çocuk benim kardeşim, keşke kurtarabilseydim onu’ diyorum. Aramızdaki fark budur. Çok ahlaki bir farktır, Türk ırkçısı ise aramızdaki derin fark budur. Bunu bize kazandıran iki şey var. Bir; medeniyetimiz. Kökünde İslam medeniyeti vardır. Biz siyasal İslamcı değiliz, Müslümanız. İki; Kürt hareketi. Kürt hareketinin aydınlanmacı, modernist çizgisi, kadın özgürlükçü çizgisi bize insanlığımızı kazandırmıştır" dedi.

"Ya Abdullah Öcalan radikal dinci, ırkçı, milliyetçi olsaydı"

Kürt siyasi hareketinin kadın özgürlükçü, ekolojist bir bakışı olduğunu, özgürlükçü laikliği ve doğrudan demokrasiyi savunduğunu, antikapitalist ve anti emperyalist olduğunu ve ortak vatan demekte ısrarcı olduğunu söyleyen Demirtaş, Öcalan’la ilgili şu ifadeleri kullandı: “Açık söyleyeyim; ben Öcalan biatçısı değilim. 8 defa görüştüm, gençliğimden beri okurum. İmralı'da olmasına rağmen geliştirdiği, demokratik çözüm perspektifidir. Ya Abdullah Öcalan radikal dinci olsaydı, ırkçı, milliyetçi olsaydı. Türkiye nereye dönerdi? Bunun kıymetini bilmiyorlar mı? ‘Sayın Öcalan’ dediğimizde kıyameti koparıyorlar, Sayın Kenan Evren desek bir şey demezler. Burada Abdullah Öcalan'ı, PKK'yi, kuruluş sürecini, sonrasını tartışacak değilim. Kendisi, kendi yargılamasında özeleştirisini de verdi, çözüm önerilerini de sunucu. Kuru kuruya şeyh - mürit ilişkisi değil bizimkisi. Okuduğumuz, tanıdığımız, anladığımız için söylüyoruz.

"Türk gencini -20 dereceye savaşa göndereceğinize İmralıya heyet gönderin"

Öcalan’ın Kürtler için de Türkiye için de bir şans olduğunu belirten Demirtaş, “Bu şansı değerlendirin. Türk gencini -20 dereceye savaşa göndereceğinize İmralı’ya heyet gönderin. Kıyamet mi kopar? Çocuklar yaşasın, bunu anlatmaya çalışıyoruz, bunu istiyoruz. Bu aydınlık zihniyetin yenilmemesi için yaptığımız çağrıdır. Bizim dünya görüşümüz, insana yaklaşımımız budur.

Demirtaş, esasa dair savunmasının ilk kısmını tamamladı. Duruşmaya yarın saat 10.00'da devam etmek üzere ara verildi.