DİTAM'dan e-Reçete'de Kürtçeye yer verilmemesine raporlu yanıt

Türkiye Sağlık Bakanlığının e-Reçete sistemine 5 dil eklemesi Kürtçe’ye yer verilmemesine tepkiler sürüyor. Bakan Koca’nın ‘bu uygulama yabancılara yönelikti’ şeklinde yanıtı DİTAM’ın 11 yıl önce yaptığı araştırmayı yeniden gündeme getirdi.

DİTAM'dan e-Reçete'de Kürtçeye yer verilmemesine raporlu yanıt
Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi (DİTAM), 2012 yılında “Diyarbakır’da Hasta- Hekim-Eczacı  İletişiminde Dilden Kaynaklanan Sorunlar Araştırması” isimli bir çalışmayı yürütmüş ve bunu raporlaştırmıştı.
 
Rudaw ajansının derlediği haberde, DİTAM yaptığı araştırmaların sonucunda yayınladığı raporu günceleyerek “Aradan 11 yıl geçmesine rağmen veriler, sonuçlar ve öneriler hala güncelliğini koruyor. Sağlık Bakanlığının yaptığı bugünkü uygulamanın gerekçesi ne olursa olsun, Kürtçenin de e-Reçete sistemine eklenmesi hem bir hak, hem de hastalıkların tanı ve tedavisinin doğru sonuçlanması açısından gereklidir” ifadelerine yer verdi.
 
Diyarbakır merkezli yapılan araştırmada çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştı. Rapora göre Diyarbakır’da hekimler ve eczacıların yüzde 74.4’ü hastaları ile iletişimde dil sorunu yaşıyor.
 
Raporda ayrıca özellikle yaşlı ve kadın hastaların sağlık sorunlarını anlatmada anadilden kaynaklı yaşadığı sorunlara dikkat çekilerek, çözümüne ilişkin önerilere yer veriliyor.
 
DİTAM raporun kısa özetini şu şekilde güncelledi:
 
“Diyarbakır’da görev yapmakta olan hekimlerin yarısının anadili Türkçe değildir. Hekimlerin yarısı Kürtçeyi anlayıp konuşabilmekte, ¼’den fazlası anlayabilmektedir.
 
Hasta-hekim iletişiminde Türkçe kullanımı yaygın olmakla beraber, Kürtçe ve Türkçe ve Kürtçe birlikte iletişim kurmak da önemli düzeydedir. Hastaların önemli bir kısmı Kürtçe iletişim kurmak istemektedir, buna karşılık anadili Türkçe olan hekimler zamanla hastanın dilini öğrenebilmektedir.
 
Aynı anadile sahip hekim ve hastalar bu dilde iletişim kurmaktadırlar.
 
Hekimlerin yüzde 17.7’si sıklıkla yüzde 46.4’ü ise bazen ikisi birlikte düşünüldüğünde yüzde 64.1’i, eczacıların 26.2’si sıklıkla, yüzde 45’2’si bazen ikisi birlikte düşünüldüğünde yüzde 74.4’ü hastaları ile iletişimde dil sorunu yaşamaktadırlar.
 
Hekimlerin yaşı ve anadili ‘iletişimde dil sorunu yaşama’ sıklığını etkilememektedir.
 
Kadın hekimlerin daha azı Kürtçe bildiklerinden kadın hekimler iletişimde dil sorununu daha fazla yaşamaktadır (yüzde 28.8).
 
Hastanın iletişim kurmaya çalıştığı dile göre hekimlerin iletişimde dil sorunu yaşama sıklıklarındaki farklılık anlamlı değildir. Dil ile ilgili iletişim sorunları sadece farklı dillerden kaynaklanmamaktadır.
 
Hekimler, Türkçe bilmeyen hastalarla hastanın dilini kullanarak, hasta yakınları veya sağlık personeli aracılığıyla iletişim kurmaktadırlar. Erkek hekimler, Kürtçeyi daha çok bilmekte ve Türkçe bilmeyen hastalarla iletişimde kullanmaktadırlar.
 
Dilden kaynaklanan iletişim sorunları öykü alma, tanı koyma, fazla tetkik isteme, yanlış tanı koyma, önerilen tedaviyi anlamama, hastaların soru soramaması gibi mesleki uygulamalarda Yüzde 3.6 – yüzde 21.6 arasında değişen oranlarda Her zaman ve Sıklıkla sorun yaşadıklarını belirtmektedirler. Hekimlerin ana dillerine göre bu sorunların sıklığı değişmemektedir.
 
Anadili Türkçe olmayan hekimler ve erkek hekimler dil sorununa daha duyarlıdır.
 
Hasta – hekim iletişiminde dilden kaynaklanan sorunlar daha çok 50 yaş üzerinde olan, ilçelerden gelen ve kadın hastalarla olmaktadır. Bu durum hekimin anadiline göre değişmemektedir.
 
Hekimlerin anadili ve cinsiyeti hasta-hekim iletişiminde etkili faktörlerdir.
 
Öneriler
 
*Hasta-Sağlık çalışanı iletişiminde dilden kaynaklanan sorunların ayrıntılı olarak ortaya çıkarılması için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
 
*Bölgede başta Kürtçe olmak üzere diğer dilleri konuşabilen sağlık çalışanlarının istihdamı ekonomik ve sosyal politikalarla teşvik edilmeli.
 
*Bölgede görev yapacak sağlık personelinin başta Kürtçe olmak üzere konuşulan dilleri öğrenmesi teşvik edilmelidir. Bu doğrultuda Üniversite, Sağlık Müdürlükleri, Meslek Odaları ve diğer sivil toplum kuruluşlarının ve Sendikaların işbirliği sağlanmalı ve Kürtçe eğitimi görev olarak üstlenmelidirler.
 
*Özellikle yaşlı ve kadın hastalara hizmet vermek üzere sağlık kuruluşlarında tercüme yapacak sağlık çalışanı bulundurulmalı.
 
*Sağlıkta dil sorununun kalıcı çözümü için sağlık eğitimi veren kuruluşların (Tıp, eczacılık, diş hekimi fakülteleri, sağlık meslek yüksekokulları ve diğer sağlık eğitimi veren kuruluşların) eğitim süreçlerinde Kürtçe ve diğer konuşulan dillerin öğrenilmesi kolaylaştırılmalıdır.
 
*Sağlık hizmeti sunan kurumlarda bütün tedavi süreçlerinde alınan bilgilendirilmiş ONAM formlarının Kürtçe ve diğer konuşulan dillerde hazırlanıp, hastalara istedikleri ve anladıkları dilde imzalatılması sağlanmalıdır.
 
*Başta eczaneler olmak üzere, sağlık alanında kullanılabilen –her yerde okuma-yazma ve Türkçe bilmeyen nüfusa yönelik olarak piktogramlar (resimli anlatımlar) geliştirilmeli ve iletişim sorununun çözümü için geçici bir alternatif olarak başta meslek örgütleri tarafından gündeme alınmalı ve Sağlık Bakanlığı tarafından bu piktogramların geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
 
*Sağlık Bakanlığı’nca ruhsatlandırılan ve Türkiye’de kullanımda olan ilaçların kullanımı ile ilgili olan prospektüslere Kürtçe özet eklenmelidir."