ENKS - Kürtler ciddi tehditlerle karşı karşıya, Roj Peşmergeleri, Kürtler arasında uzlaşma ile Rojava’ya dönmeli

Rojev” programına katılan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Dış İlişkiler Komitesi Üyesi İbrahim Biro, Almanya’nın başkenti Berlin’de gerçekleştirilen ziyareti, ABD ile Türkiye arasında Rojava’da oluşturulması planlanan ‘güvenli bölge’yi ve güncel gelişmeleri değerlendirdi.

ENKS - Kürtler ciddi tehditlerle karşı karşıya, Roj Peşmergeleri, Kürtler arasında uzlaşma ile Rojava’ya dönmeli

K24’te yayımlanan “Rojev” programına katılan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Dış İlişkiler Komitesi Üyesi İbrahim Biro, Almanya’nın başkenti Berlin’de gerçekleştirilen ziyareti, ABD ile Türkiye arasında Rojava’da oluşturulması planlanan ‘güvenli bölge’yi ve güncel gelişmeleri değerlendirdi.

ENKS heyetiyle ABD heyeti arasında gerçekleştirilen son görüşmeye ilişkin bilgi veren Biro, “Biz ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan çok sayıda bilgi aldık. ABD ile Türkiye arasında sürdürülen görüşmelerde anlaşmaya varılan hususları DSG de kabul etti” dedi.

Güvenli bölgeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Biro, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güvenli bölgede üç aşama bulunmaktadır. Birinci aşama Girê Spî ve Serê Kaniyê’de, ikinci aşama Serê Kaniyê’nin batısından Dicle Nehri’ne kadar, üçüncü aşama ise Girê Spî’nin batısından Fırat Nehri’ne kadar olacak. Güvenli bölgenin 5 kilometre ile 14 kilometresinde DSG ve YPG güçleri bulunmayacak. 20 kilometresinde ise ağır silahlar olmayacak. Ancak söz konusu bölgede DSG’nin tüm üsleri kaldırılarak ABD - Türkiye üssü burada kurulacak.”

Türkiye’nin uluslararası koalisyonun gözetiminde bölgede varlığını sürdüreceğini ifade eden İbrahim Biro, “ABD için en önemli konusu IŞİD’e karşı sürdürdüğü savaştır. Ayrıca ABD, Türkiye’nin çekincelerini de göz önünde bulundurarak Ankara’yı razı etti” dedi.

Biro, ABD’nin bölgede Türkiye ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasında bir savaşa izin vermeyeceğini de belirterek, “Bu halkımız için olumlu bir konudur” diye konuştu.

Roj Peşmegelerinin geri dönüşü konusuna da değinen Biro, “İki yol var: Ya Kürtler arasında uzlaşma sağlanacak ya da mevcut yönetim, Rojava’da gücünün kalmadığını görerek yeni bir siyasi ve askeri oluşumun içerisine girmesi gerekecek” ifadelerini kullandı.

Suriyeli mültecilerin geri dönüşüyle ilgili Biro, ABD ile Türkiye arasında mültecilerin geri dönüşü konusunda görüşmelerin sürdüğünü ve bölgenin demografinin değişmesi önündeki bazı tehditlerin de çözüme kavuştuğunu ifade etti.

ENKS’nin güvenli bölgedeki rolüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunan İbrahim Biro, şunları belirtti:

“Güçlü devletlerle yaptığımız görüşmelerde, söz konusu devletlerin Rojava’da ENSK’yi önemli bir aktör olarak gördüklerini fark ettik. Bizim burada bir ağırlığımızın olduğunu biliyorlar. Tüm uluslararası kongre ve görüşmelerde siyasi taraf olarak Kürtleri temsil ediyoruz. Türkiye, bölgede PKK’ye yakın hiçbir tarafı kabul etmiyor, bu nedenle görüşme yaptığımız taraflar ENKS’nin tüm alanlarda bölgede yer alması gerektiğini belirtiyor.”

Fransa ile sürdürülen görüşmeler hakkında da bilgi veren Biro, “Maalesef şu ana kadar herhangi bir adım atılmadı. Mevcut yönetim ideolojik yaklaşımından vazgeçmiyor” dedi.

ENKS Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Biro, şöyle devam etti:

“ABD, bölge halkının kendi kendini yönetebileceğini belirtiyor, ancak bölgede PKK’nin varlığını kabul etmiyor. Türkiye ise, PYD’nin DSG’nin yöneticiliğini sürdürdüğünü ve PYD’nin PKK’nin bir kanadı olduğunu söylüyor. Bu nedenle mevcut yönetim (PYD), kendine gelmeli ve hatalarından vazgeçmelidir. Aynı zamanda Kürtlerin bölgede siyasi, idari ve askeri alanlarda ciddi değişim ihtiyacı var.”

ENKS’nin projelerinden de söz eden İbrahim Biro, birçok alanda tartışma yürüttüklerini söyleyerek, Suriye’de herkesin temel haklarının kabul edilmesi için çaba gösterdiklerini ifade etti.

Suriye’de Kürtlerin ciddi tehditlerle yüz yüze bırakıldığını da söyleyen Biro, şunları söyledi:

“Kürt sorununun çözümü Şam’dadır, başka bir yerde değil. Ancak bizim komşu devletlerle de ilişkilerimiz iyi olmak zorundadır. Ne onlar Kürtler için bir tehdit unsuru olsun, ne de bizler onlar için tehdit olalım.”