Esma Akbalık yazdı: Efrîn Barışın Sembolüdür... Direnişin ve Zaferin Kalesi Olacaktır ! Bugün Efrîn'liyim, her Kürd gibi kalbim Efrîn'de attıyor.

Efrîn dosta ve düşmana büyük bir ders verecektir. Bu oyun bozulacak bugün bir arada duran uluslararsı ve bölge güçleri büyük bir kapışma ile karşıkarşıya gelecektir. Kürdler bu savaşta büyük bedel ödeyerek en kazançlı çıkan taraf olacaktır.

Esma Akbalık yazdı: Efrîn Barışın Sembolüdür... Direnişin ve Zaferin Kalesi Olacaktır ! Bugün Efrîn'liyim, her Kürd gibi kalbim Efrîn'de attıyor.

Efrîn dosta ve düşmana büyük bir ders verecektir. Bu oyun bozulacak bugün bir arada duran uluslararsı ve bölge güçleri büyük bir kapışma ile karşıkarşıya gelecektir. Kürdler bu savaşta büyük bedel ödeyerek en kazançlı çıkan taraf olacaktır.

Bugün Efrîn'liyim, her Kürd gibi kalbim Efrîn'de attıyor.

Efrin Kürdistan'ın en nadide yerleşim alanlarından biridir. Özellikle Zeytin'leriyle meşhurdur, Zeytin Dalı tarihten bugüne barış sembolu olarak bilinir. Ancak barbar Türkler Batı Kürdistan'ı Efrin'i işgal savaşına « zeytin dalı » adını vermektedir. Biraz aklı olan her insan bu soruyu sorar, hey Erdoğan sen savaşa mı, barışa mı gidiyorsun ? Tanklarla, uçaklarla 100 binlerce askerle, kuşatma ve imha savaşına giderken, zeytin dalına kan sıçrattın, kötü emellerinizi zeytin dalı taşımaz. Ama siz Zeytin Dalına asılı kalacaksınız.

Dün Kerkük, bugün Efrîn sömürgeci vahşetin, kuşatma ve işgali ile karşı karşıyadır. Kerkük işgalinden, Efrîn işgaline gelindi . Kürdistan'lıların Milli birlik ruhu ile ulusal soruna sahip çıkmamaları önce Kerkük işgaline davetiye çıkardı. Kerkük'ün yarası çok taze, uluslararası emperyal güçler, Kerkük'te oynadıkları çirkin oyunu bu kez Efrîn'de devreye koydular. Kürdün düşmanı çok, Kürdler sömürgeci devletlerin bütünlüğü için savaştıkları oranda kabul görüyor. Ne zaman kendi ulusal hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaya çalışsa, işte o an herşey tümden tersine dönüyor.

Işid teröristlerine karşı dünyada eşine rastlanmayan bir savaş verildi, kahramanlık destanları yazıldı. Dünyanın korkulu rüyası olan daiş'in kalelerini bir bir yıktılar. Bütün dünya YPG/YPJ gerilalarına ve Güney'de ise Peşmerge Güçlerine metiyeler diziyordu. Önce Güney Kürdistan'da Yapılan Bağımsızlık Referandum'unun zamansız olduğunu ileri sürerek, başta ABD, ve Rusya olmak üzere, sömürgeci bölge devletleri ile aynı yelpazede yer aldı. Dört taraftan kuşatılan Güney Kürdistan, büyük bir iç ihanetle birleşerek en ağır kayıplara neden oldu.

Kürdler, particilik yaparak kurtulacaklarını sanıyorlarsa büyük aldanıyorlar. Bir defa olsun düşmanlarımızdan örnek alalım. Adamlar kendi aralarında dünya kadar sorunları var büyük çelişkileri var, ancak kürd düşmanlığı temelinde birleşiyorlar.

Peki soruyorum, sevgili Kürdistan'lı Parti yöneticileri siz niçin kendi ulusal çıkarlarınız için bir ittifak cephesi oluşturamıyorsunuz?Eğer parti ve Lider çıkarları Milli çıkarların üstünde ise biz zaten başından kaybetmişiz. Şayet böyle değilse, düşmanlarımızı sevindirmeyelim. Dün Güney Kürdistan'ı hep beraber savunup korusaydık, birliğimiz en büyük silahımız olacaktı. Düşmanlarımız görüyor, bakıyorlar Kürdler particilik oynuyorlar, parti, ordusu ve devleti, kuruyorlar ülke ve ulusal kurtuluş sorunundan bir hayli uzaklar.

Bu zaaflar Kürdlere büyük kayıpettiriyor. Kerkük işgal edildi bu Kürdistan'ın işgalidir. Bugün Afrîn işgal edilirse, yine işgal edilen Kürdistan'dır. Kürdistan'ı savunmak bir partinin misyonu değil tüm ulusal güçlerin, aynı cephede yer alarak sömürgecilere karşı savaşımıdır. Kürdler kendi Ulusal değerleri etrafında birleşmek zorundadır, başka alternatif yoktur. Kerkük bize iyi bir ders oldu. Güney Kürdistan'da, ulusal devlet temelinde örgütlü bir yapı olmadığı için kaybetti. Bu yenilginin sorumlusu kimdir? Dün Kerkük işgal edilirken nerdeyse alkışlayan Kürd parti ve orgutler vardı. Neden? Başkan Barzani düşmanlığından, KDP düşmanlığından. Tamam da, kaybeden kim? Kürdistan ve Kürdlerdir. Bunları anlatmak zorundayım, çünkü kimisi aynı mantıkla, YPG veya PKK karşıtlığı temelinde soruna yaklaşmaktadır.

İdeolojiler gelip geçer, ama bir ulus, bir ülke kalıcıdır.

Tüm vatanseverler, barbar Türk işgalci güçlerine karşı, seferber olmak tarihi bir görevdir. Efrîn Barışın sembolüdür, Direnişin ve Zaferin kalesi olacaktır. Türk devleti ve milleti, anti kürd, nefret ve kinle intikam almak için bir  tek canlı birakmamak için and içiyorlar. Bu korkunç savaş çığırtkanlığına karşı kimse cesaret edip ses çıkaramadı. Türklerin, kürd sevgisi, her zaman olduğu gibi katliamdır, zulümdür. Bu ne güzel « kardeşlik » örneği.Ya birde « kardeş » olmasaydık ne olurdu acaba?

Korkunç olan bir milletin fasist olması. Savaş nasıl sevilir ? İnsanların ülkelerine girmek, yurtlarını işgal etmek, evlerini başlarına yıkmak, soykırım yapmak için bu kadar hefesli başka bir millet görülmemiştir. Devletler ordularıyla savaşır, bu anlaşılır. Fakat türkiye denilen faşizm deryasında herkes kelle kesici birer cani. Sivil ve asker diye bir ayrım yapmak imkansız, yazar, çizer, gazeteci, şarkıcı, oyuncu, işçi veya başı boş insanlar hepsi, savaş daha çok savaş diyorlar. Hitler, Mussolini, Franko döneminde bile insanlar yanlış politikalara karşı çıktılar, savaştılar ve onurlu olmeyi, onursuzca yaşmaya tercih ettiler.

Peki Türklerden onurlu yaşamak isteyen kimse yokmu? Ne yazik ki yok, denecek kadar az ve olanlar ise zindanlarda. Türklerin cahil diplomasız Recep'leri içine battığı pislikten kurtulmak için, milletin kendisinden hesap sormasının önünü kesmenin yegane yolu, kürd düşmanlığı yapmaktır. Irkçılık, Türklerde genetik bir hastalıktır. Kendilerinden olmayan tüm etnisite ve inançlara karşı çılgınlık derecesinde düşmandırlar.

İnsan doğulmaz, insan olunur, iyi insan vardır, kötü insan vardır. Fakat kimisi gerçek anlamda kötü doğar. Insanlara zulüm etmek, işkence etmekten zevk almak öğretilmez, yaşamı zindana çeviren diktatörler, estirdikleri zulüm rüzgarıyla, hızla kendi sonlarına koşarlar. Kim ne derse desin , ne yaparsa yapsın Erdoğan ve ordusunun Efrîn'de çöküşü kaçınılmazdır.

Cellat Erdoğan, eşittir, Türkiye, her kararı keskin bir kiliç gibidir. Bu durumda kimse cesaret edip, niçin başka ülke topraklarını işgal ediyoruz diyemiyor. Çocuklarına acımadan ölüme gönderiyorlar. Bu süreç Osmanlının yüz yıl önceki yıkılışını hatırlatmaktadır.Osmanlı'nın hasta adam'nın çöküş sürecine benzer, sentomlar görülmektedir. Şunu özellikle belirtmek isterim, Osmanlı çöktü, dağıldı geriye Türkiye kaldı, ama bu defa inanın buda kalmayacaktır.

Masum ve mazlum bir halka bu kadar kin ve intikam hırsı nerden geliyor? Bu halk size ne yaptı? Sizde haklısınız siz katletikçe kürdler size kardeş dedi, size hep Zeytin dalı uzattı ve barış dedi.

Ama artık yolun sonuna geldik, hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, siz hangi dilden anlıyorsanız o dilden sizinle konuşulacaktır.

Türklerin vahşi ve cahil reisi, sen Cumhurbaşkanlığına yükseldin, daha da yükselmek istiyorsun, ne yazık ki daha fazlası yok.Çinlilerin bir sözü vardır, « yüksel, çok yüksel ki, düşüşün o kadar korkunç olsun ». Bu söz Reisin durumunu özetler niteliktedir. Erdoğan sen TC Cumhurbaskanlığına sokaklardan geldin, enrtikalarla adım adım yükseldin. Tüm yol arkadaşlarını gözünü kırpmadan  harcadın, yanında kimse kalmadı.Sen tüm şan şöhret ne varsa hepsini yaşadın. gözün doymadı, tatmin olmadın, kendi kibirin için bir milleti savaşa sürüyorsun. Senin arkandan gelenlerde başı bos Bufalolar gibi koşuyorlar. Senin onları bir uçurumdan atacağını bilmeden çılgınca koşuyorlar. Boşuna çılgın türkler denilmiyor, akıl olmayınca, konuşacak sözleri olmaz, geriye şiddet kalır. Şiddet hiçbir sorunun çözümü değildir. Şiddet uygulayanlar kendi sonlarını hazırlar.

Tarih şunu not düşecektir, Kürdistan'da Efrîn'i işgal savaşına giden türkler, büyük ordularıyla, güçlü donanımla, tüm islam terorist örgütlerle birlikte, havadan ve karadan yaptıkları kuşatma, Kürdlerin az, ama çelik iradeli, kocaman yürekli Cengaverlerine yenildiler. Ve böylece diktatör Erdoğan'ında sonu oldu diyecektir.

Çok yükseklerde olan Erdoğan'ın düşüşü çok korkunç olacaktır. Efrîn yalnız değil, Efrîn'e Milli birlik ruhu ile Dört-Parça Kürdistan ve dünyanın her yerinde yaşayan Kürdlerden çığ gibi destek gelmektedir. Düşamanın acımasızlığı Kürd ve Kürdistan'i bilinci açığa çıkarıyor. Türkiye'lileşme teorisinin ise iflasıdır. Yönümüz Kürdistan'a Efrîn'e dönük olmak zorundadır. Efrîn Kürdistan'nın Kerkük'te kanayan yaralarını sarmak için bir firsattır. Kobané Direniş Ruhu ile,Efrîn'i savunan Yigit halkım hiçbir terorist çete yapılanmalarına ve sömürgeci TC.'nin işgalci ve tecavüzcü ordusuna geçit vermeyecektir. Efrîn kolay yutulur bir lokma değildir.

20 gündür Efrîn'e yapılan kuştma uluslar arası emperyal güçlerin onayı ile yapılmaktadır işgal ve kuşatma savaşına çok iştahlı olan TC ordusu ve tüm islamcı terör çeteleriyle, havadan ve karadan tüm teknik donanıma rağmen ilerleyemiyorlar. Karşılarında çelikten iradeli Kürd savasçılarına çarptılar. Bu durumda hergeçen gün moral bozukluğu yaşayan İşgalci güçler kendi içlerinde bir karmaşa yaşamaktadır.Efrîn dosta ve düşmana büyük bir ders verecektir. Bu oyun bozulacak bugün bir arada duran uluslararsı ve bölge güçleri büyük bir kapışma ile karşıkarşıya gelecektir. Kürdler bu savaşta büyük bedel ödeyerek en kazançlı çıkan taraf olacaktır.