VOA Türkçe
Veya e-posta ile kayıt olun
En son haberleri, güncellemeleri ve özel teklifleri doğrudan gelen kutunuza almak için abone listemize katılın
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi dün, 24 siyasetçiyi 9 ila 42 yıl arasında değişen hapis cezalarına mahkum ederken, onlarla birlikte yargılanan 12 siyasetçinin beraatine karar vermişti.
"Türkiye makamları ceza adaleti sistemini bir araç olarak kullanıyor”
Açıklamada, siyasetçilerin "asılsız suçlamalarla" uzun süre ve keyfi şekilde gözaltında tutulduğu ve bu yolla siyasi hayattan uzaklaştırıldığı kaydedildi ve “Türkiye makamlarının ceza adaleti sistemini bir araç olarak kullandığı bu kararla doğrulanmıştır” denildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kürt muhalefetin diğer önde gelen siyasetçilerinin toplu bir davada mahkum edilmeleri, çoğu Kürt çok sayıda seçmeni, seçtikleri temsilcilerinden mahrum bırakan, demokratik süreci baltalayan ve hukuk çerçevesindeki siyasi ifade özgürlüğünü suç haline getiren bir zulüm kampanyasındaki son hamledir" dedi.
Williamson, "Demokratik yollarla seçilmiş Kürt siyasetçileri siyasi hayattan uzaklaştırmak için düzmece ceza davalarının kullanılması, Türk devletinin PKK ile yıllardır süren çatışmasının sona erdirilmesine hiçbir fayda sağlamayacaktır” şeklinde konuştu.
HRW açıklamasında sanık siyasilerin aleyhlerindeki delillerin, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da onaylandığı üzere, neredeyse tamamen partilerinin sosyal medya paylaşımları ve siyasi konuşmalarından oluşuyor” ifadelerini kullandı.
“36'sı yargılanan 108 sanığın yer aldığı 3 bin 530 sayfalık iddianamedeki temel suçlama, siyasetçilerin siyasi konuşmalarının yanı sıra HDP'nin Twitter hesabından 6 Ekim 2014'te yapılan dört sosyal medya paylaşımına odaklanıyor” diyen HRW, "İddia makamı, söz konusu olaylardan birkaç yıl sonra dava dosyasına, aralarında siyasetçilere karşı asılsız ve genelleştirilmiş iddiaların yer aldığı, gizli tanıkların da aralarında bulunduğu birkaç ifadeyi ekledi. Bu şüpheli ifadelerin dava dosyasına eklenmesi, sanıkların temel adil yargılanma güvencelerine saygı göstermeyen, keyfi bir prosedürden kaynaklanmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
HRW davanın dayandığı Kobani olaylarının gelişimine atıfta bulunurken, “Parti’nin 2014'teki tweetleri, destekçilerini Suriye'de Kürt çoğunluğun yaşadığı Kobane’de IŞİD tarafından devam eden kuşatmayı protesto etmeye çağırıyordu" dedi.
Açıklamada, "İddianamede bu tweetler, Türkiye genelinde 32 ilde 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen, en az 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve koşulları hiçbir zaman tam olarak aydınlatılamayan şiddetli çatışmalardan sanık siyasetçilerin doğrudan sorumlu tutulmasına gerekçe olarak gösteriliyor” ifadeleri kullanıldı.
HRW, hükümlü siyasetçiler için temyiz sürecinin açık olduğunu hatırlattığı yargılamayı, “Ankara’daki mahkemenin verdiği ve mahkum edilen siyasetçiler tarafından temyize götürüleceği söylenen karar, Kürt hakları yanlısı HDP'ye karşı uzun süredir yürütülen baskı ve zulüm kampanyasında yaşanan son gelişmedir. Bu zulüm ve baskı kampanyası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki AKP iktidarı ile MHP arasında kurulan koalisyon tarafından yürütülüyor” sözleriyle değerlendirdi.
HRW dünkü kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) iki bağlayıcı kararını da açıkça göz ardı ettiğini savunarak, “AİHM, bu kişilerin özgürlük, ifade özgürlüğü ve aday olma haklarının ihlal edildiğine ve siyasilerin derhal serbest bırakılması gerektiğine karar verdi” dedi.
Eylül 20, 2024
Ekim 8, 2024
Ekim 11, 2024
Ekim 29, 2024
Ekim 28, 2024